Sema Hastanesi Genel Cerrahi uzmanı Op. Dr. Alaattin Öztürk, günümüzde meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu belirtti. Meme kanserinin, kadın ölüm sebeplerinin en başında geldiğine işaret eden Öztürk, bu hastalığın görülme sıklığının da sürekli arttığını belirtti. Özellikle 40 yaş altı kadınlarda artışın daha fazla olduğunu, 7-8 kadından birinde meme kanseri görülebildiğini kaydeden Öztürk, meme kanserinin sebeplerin ise şöyle sıraladı: ?Yaş, genetik özellikler, yiyecekler, sigara, alkol, kimyasal maddeler gibi çevresel etkiler, erken adet (12 yaşından erken), geç menopoz (50 yaşından sonra) anne, kız evlat ve kız kardeş başta olmak üzere ailede meme kanseri olması, geç doğum yapmak yada hiç yapmamak, meme kanseri geçirmiş olmak, şişmanlık ve meme bölgesine radyasyon tedavisi görmek.?
Kilo verilmesi ve alkolün bırakılmasının meme kanseri riski azalttığını ifade eden Dr. Öztürk, hafif egzersizler ve bol bol taze sebze meyve tüketilmesi gibi basit önlemlerle de meme kanseri riskinin yüzde 30-40 oranında azaltılabildiğini kaydetti.
?Hayatınızda meme kanserine sebep olacak herhangi bir yanlış yapmamış olsanız da başınıza bu hastalık gelebilir? diyen Genel Cerrahi uzmanı Op. Dr. Alaattin Öztürk, hastalığın bulaşıcı olmadığını, stresle veya memeye alınan darbeyle de meydana gelemeyeceğini belirtti.
Meme kanseri gelişen çoğu kadının risk faktörü veya ailesinde hastalığa ait bir hikaye olmadığına işaret eden Öztürk, hastalığın belirtilerine ilişkin de, ?Meme kanserinde en sık ve en önemli belirti kitledir. Ağrı, kızarıklık, ciltte yara ve ödem, çukurluk ve şekil bozuklukları daha az görülen diğer belirtilerdir. Bu belirtileri, 20 yaşından itibaren kendi kendine meme muayenesini adet edinerek, 35 yaşından sonra hekim muayenesi ve mammografi yaptırarak tespit edebiliriz? diye konuştu. Erken teşhisin önemine de işaret eden Öztürk, ?Erkenden tespit edilip tedavi edilmiş meme kanserleri genellikle kişinin ömrüne zarar vermez. Geciken teşhis durumunda kanserin evresi ve vücuda verdiği hasar artacağı için kişinin ömrünü kısaltır, yaşam kalitesini azaltır? dedi.
Muayene, USG/mamografi ve biopsinin meme kanserinin teşhisi için yeterli olduğunu kaydeden Öztürk, kan tetkiklerinin meme kanserini tespit etme yeteneği olmadığının altını çizdi.
Meme kanserinin teşhis edilmesinin ardından gelişen sürece de değinen Dr. Öztürk şöyle konuştu: Meme kanseri tespit edildikten sonra ilk iş hangi evrede olduğunu belirlemektir. Memenin dışındaki organlara sıçramamış kanserin esas tedavisi ameliyattır. Bazen büyük ve ilerlemiş kanserlerde ameliyat öncesinde ışın tedavisi (radyo terapi) veya ilaç tedavisi (kemoterapi) yapılabilir.
Her kanserde meme alınmaz. Günümüzde uygun hastalarda meme alınmadan da kanser tedavisi aynı etkinlikle yapılabiliyor. Kanserin yerleşimi, tipi, evresi, hastanın isteği ve ameliyat sonrası tedavi imkanları birlikte değerlendirilip karar veriliyor. Sadece kanserli kısım alınırsa ameliyat sonrası RT yapılacaktır. Ameliyat sonrası ışın tedavisi ve/veya ilaç tedavisi yapılabilir. İlaç tedavilerinin yan etkileri geçici ve tedavi sürelidir. Erken teşhis sonrası tedavi edilmiş, kontrollerde hastalık görülmeyen bayanların hamile kalmasına izin verilebilir. Erken evrede yakalanmış ve tedavi edilmiş kanserli kişiler kansere yakalanmamışlar gibi ömürlerini yaşarlar.?
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.