Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’ye sunma açıklamasının yankıları sürüyor:
Küresel iklim değişikliği, giderek yaygınlaşan kuraklıklar, su baskınları ve orman yangınlarıyla her geçen yıl kendini daha fazla hissettiriyor. Tüm dünyada küresel ısınmayı 2 derecenin altında tutacak en güncel çerçeve ise 2015’teki 21.BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nda uzlaşma sağlanan Paris Anlaşması. Anlaşma, küresel emisyonların yüzde 55’ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylamasıyla 2016 yılında yürürlük kazandı. Türkiye de Paris İklim Anlaşması’nı imzalayan ülkeler arasında yer aldı ancak anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gereken parlamento onayı şartı yerine getirilmedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 21 Eylül’de BM Genel Kurulu’nda Paris İklim Anlaşması’nı TBMM’nin onayına sunacaklarını açıklaması çevre aktivistleri, uzmanlar, akademisyenler ve tüm kamuoyunda olumlu yankı buldu.
“Çıkarlar değil insanlığın ortak amaçları konuşulmalı”
Altınbaş Üniversitesi Öğr. Üy. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Paris Anlaşması’nın getirdiği yükümlülükler, Türkiye’nin bu çerçevedeki rolü ve bundan sonra atılması gereken adımları değerlendirdi. BM’nin İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi`nde ‘gelişmiş ülke’ statüsünde bulunan Türkiye’nin ‘gelişmekte olan ülkeler’ grubunda sayılma talebinin bulunduğunu belirten Prof. Dr. Kozanoğlu, “Ancak burada dilin bir ‘pazarlık, çıkar’ temelinde değil, ‘insanlığın ortak çıkarları, amaçları ve dayanışması’ zemininde kurulması daha anlamlı olacak. Eğer bir statü değişikliği gerçekleşirse Türkiye’nin iklim koruma amaçlı yardım fonlarından yararlanması ve bazı kısıtlamalardan muaf kalması sağlanacak.” dedi.
AB’nin 11 Aralık 2019 tarihinde iklim ve çevreyle ilgili zorluklarla ortak mücadeleyi yeniden düzenleyen, taahhütleri genişleten Avrupa Yeşil Mutabakatı`nı benimsediğini hatırlatan Prof. Dr. Kozanoğlu, doğal kaynak tüketimini azaltan, “karbon nötr” sloganıyla 2050’de net sera gazı emisyonunu sıfırlamayı öngören yasal düzenlemeleri içeren “yeşil paket”in de Temmuz 2021’de açıklandığını belirtti. Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Türkiye’nin de Eylül 2021’de ilan edilen Orta Vadeli Program’da (OVP), “Yeşil Dönüşüm” başlığı altında Avrupa Yeşil Mutabakatı’na referansla, sanayide ve ekonominin genelinde yeşil dönüşümün gerekliliğini kabullendiğini söyledi.
Atılacak adımlar OVP’de yer alan 7 maddede sıralandı
Orta Vadeli Program’da küresel değer zincirleriyle bütünleşme ve daha fazla uluslararası yatırım çekmenin yeşil dönüşüme bağlı olduğunun vurgulandığına dikkat çeken Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, OVP kapsamında Politika ve Tedbirler başlığı altında atılacak adımları içeren 7 maddeyi şöyle paylaştı:
- Sanayi, ticaret, ulaştırma ve enerji alanlarında yeşil dönüşümü ve döngüsel ekonomiye geçişi destekleyici yeni yaklaşımlar, kredi teşviklerinin de yardımlarıyla hayata geçirilecek, verimlilik artıran ve sera gazı emisyon artışını sınırlayan yatırımlar desteklenecek, ihracatın rekabet gücü iklim değişikliği politikalarıyla uyumlu şekilde artırılacaktır.
- Yeşil dönüşümü hızlandırmak amacıyla Ar-Ge çalışmaları desteklenerek yeşil üretim için gerekli teknolojiler geliştirilecek ve yaygınlaştırılacaktır.
- Yeşil Organize Sanayi Bölgesi ve yeşil endüstri bölgesi sertifikasyon sistemi tamamlanarak, çevreye duyarlı, sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi alanları oluşturulmasına hız verilecektir.
- Finansal sektörün düzenleyici çerçevesi sanayinin yeşil dönüşümünü kolaylaştıracak şekilde geliştirilecektir.
- Çevreye duyarlı yatırımların finansmanı amacıyla uluslararası standartlarla uyumlu finansal enstrümanlar teşvik edilecektir.
- Küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini en aza indirmek amacıyla enerji ve üretim kaynaklarını verimli bir şekilde kullanan çevre dostu yatırımlar desteklenecektir.
- Sıfır atık uygulamaları hane halkını da kapsayacak şekilde yaygınlaştırılacak ve üretimin kritik alanlarındaki ihtiyacın dışında kalan atık ithalatın azaltılmasına yönelik önlemler alınacaktır.
OVP kapsamında açıklanan maddeleri değerlendiren Prof. Dr. “Yukarıdaki adımlar doğrultusunda Yeşil Dönüşüm’ü hayata geçirecek Enerji Bakanlığı’nın 4.2, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 6.2, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 4.3 milyar liralık 2022 bütçe ödeneklerinin yeterli olacağı son derece şüphelidir. Türkiye’nin fosil yakıtlardan çıkış, enerji üretiminde kömür ve doğalgazın ağırlığını azaltma planlarını daha net ortaya koyması da gereklidir.” değerlendirmesini yaptı. Çevreye duyarlı yurttaşların ve sivil toplum örgütlerinin bu sürece daha etkin katılması gereğinin altını çizen Prof. Dr. üniversitelerin ve araştırma kuruluşlarının yapacakları çalışmalarla Yeşil Dönüşüm’ün yol haritasına daha fazla katkıda bulunmasının büyük önem taşıdığını da sözlerine ekledi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.