ENVER ERKAN, TERA YATIRIM BAŞEKONOMİSTİ

Yarın gerçekleşecek olan yılın 2. Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı’nda TCMB’nin enflasyon için yılsonu tahminlerini yukarı yönlü güncellemesi beklenmektedir. Enflasyon üzerindeki baskı, mevcut faktörlere ek olarak petrol fiyatındaki artış ve daha zayıf bir lira ile son dönemlerde artış göstermektedir.

Enflasyonu açıklayan ve yukarı doğru etkileyen faktörlerin son dönemde güncellenmiş ve ağırlığının kazanmış bir hal aldığını görüyoruz. TRY’nin zayıflaması ve petrol fiyatlarından gelen etki başlıca faktörler olarak izlenmekte ve iki değişkende de son rapor dönemine kıyasla ciddi değişimler var. Öte yandan; hammadde fiyatları artışı ve navlundan gelen maliyet etkisine kurdaki artış da ilave bir etki yapıyor ve bu malların iç piyasadaki fiyatlamasını yukarı etkiliyor. ÜFE’de de hala maliyet birikiyor ve enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesine neden olacak. Bu gerçekler eşiğinde; yılsonu enflasyon tahminin %9,4 olmasının gerçeklikle bir alakası kalmaması nedeniyle, ciddi bir yukarı yönlü revizyon gereklidir. Bu revizyon, sadece bu yılsonu enflasyonu için değil; 12-24 ay gibi dönemler için yapılan enflasyon tahmini için de yukarı yönlü yapılmak durumunda olacaktır. Enflasyona yapılacak revizyonun ne kadar yukarı yapılacağı da, faiz denge noktasının nerede oluşturulacağı ile alakalı fikir verecektir. Dolayısıyla, Merkez Bankası’nın gevşeme derecesini de öngörme fırsatımız olacak. Merkez Bankası’nın piyasayı yakalaması için %14’e yakınsayan veya üzeri bir enflasyon tahmini yapması gerekir, bunun altı güvercin algılanabilir.

Piyasa katılımcıları ve ekonomi paydaşlarının rezervlerin kullanımı ve yeniden tesisi süreci ile alakalı olarak Sn. Kavcıoğlu’nun geçen haftaki canlı yayınından beklediği cevapları alamadığını görüyoruz. Bu konudaki plan nedir ve uygulaması nasıl olacak? Önceki politika döneminde belli dönem rezervlerin satışa konu olduğunu bildiğimize göre, özellikle kuru kontrol altında tutmak için “faizi artırma, rezerv sat” şeklinde bir yaklaşımın olma ihtimali ne kadardır? Diğer taraftan, önceki dönemde kurun düşük olduğu zamanlarda satılmış rezervlerin, kurun arttığı ve rezervlerin yeniden alımının daha maliyetli olduğu bir aşamada yerine yeniden konması nasıl bir stratejiyle yapılacak? Bu soru, özellikle dövizdeki arz ve talep dengesini bozmamak adına Merkez Bankası’nın rezervlerin yeniden tesisini nasıl bir zamana yayacağını da gösterecek.

Denge reel faiz noktası ve kriterlerinin de önemli bir soru olacağını düşünüyorum. Özellikle, Ağbal döneminde gerçekleşen enflasyonun bu konuda bir kriter olarak alındığını ve önden yüklemeli ve enflasyona karşı koruyucu faiz artırımlarının yapıldığını biliyoruz. Enflasyon üzeri faiz uygulaması devam edecekse, burada özellikle reel faiz verme aşamasında gerçekleşen ve beklenen enflasyon arasında nasıl bir ağırlıklandırma yapılacak? Reel faizde, aynı zamanda risk maliyeti de hesaba katılacak mı? Neticede şu anda %16,5 de enflasyon üzeri faizdir, %19 da… Türkiye’nin negatif ayrışan kredi risk profili ve yüksek enflasyonu itibariyle daha fazla TL’yi cazip kılma ve dolarizasyona set çekme anlamında gerçekleşen enflasyonun belli miktar üstünde faiz uygulaması, “ilave sıkılaşma ve “uzun süreli sıkı duruş” söylemleri açıklamadan çıkarıldıktan sonra ne kadar bir devamlılık gösterecektir? Özellikle Kavcıoğlu’nun bu sorulara yönelik açıklamaları kritik önemde olacaktır ve TCMB’nin güncel planına dair daha fazla fikir verecektir.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın