Doğanlar Holding bünyesinde bulunan BioTrend Enerji’nin sponsorluğunda gerçekleşen “Kurumsal Yönetimde Dönüşüm Zamanı” oturumunda aile şirketlerinde kurumsal dönüşüm detaylı olarak ele alındı.

Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde düzenlenen ve moderatörlüğünü Bank of America Yatırım Bank A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Banu Başar’ın yaptığı “Kurumsal Yönetimde Dönüşüm Zamanı” panelinde Aile Şirketi Danışmanı ve Resilience of A Hundred Years Family Business Kitabı Yazarı Dennis Jaffe, Akfen Holding YKB Hamdi Akın, Anadolu Grubu CEO’su Hurşit Zorlu, Fiba Grubu YKB Murat Özyeğin ve Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner yer aldı.

“Nesiller arası köprü kritik rol oynuyor”

Aile Şirketi Danışmanı ve Resilience of A Hundred Years Family Business Kitabı Yazarı Dennis Jaffe: “5 yıl önce 20 ülke gezip üçüncü kuşağın ötesine geçebilmiş firmalara sahip olan, içlerinde Türklerin de olduğu 100 aile ile görüştüm. Her aileden 2 kişi ile görüştüm ve hikayelerini topladım. Her iş alaınndan şirketler ve farklı kültürlerden ciddi örnekler ve modeller gördüm. Öncelikle başarılı iş yürüten bir aile, 2 ve 3’üncü nesilde büyük bir aile inşa etmek ve işlerin nereye gideceğine dair karar alıyor. Başarılı ailelerde görülüyor ki kurdukları aile konseyleri ile aile olmayı başarmışlar. Diğer noktaysa nesiller arası bir angajmanın var olması. Çoğu örnekte nesiller arası görüşme olmuyor ama başarılı olanlar, doğru zamanda birbirlerini dinleyip görüşlerine saygı gösteriyorlar. Kurucunun tek bir iş kolu ile başlayan süreç 2 ve 3’üncü nesle gelindiğinde birçok iş alanına dallanıyor. Bu da sadece tek şirket yönetmekle kalmadıklarını, girişimci olduklarını da gösteriyor. İlerleyen nesillerde zenginlik ve refah arttıkça topluma olan sorumluluklarını sorgulayan aileler, sosyal sorumluluk alanında da girişimde bulunuyorlar.”

“Lideri hayattayken seçmek şirketin geleceği için daha doğru bir karar”

Akfen Holding YKB Hamdi Akın: “Bizim grubumuzda yetki devri süreci 8-10 seneyi buldu ve yetkilerimi çocuklarıma devretmemin ben hayattayken gerçekleşmesini önemsedim. Büyük aile şirketleri yapılarında iki model gördüm: Biri, liderin hayattayken atamayı yapıp, arka planda destek olması. İkincisinde ise de yönetimdeki liderin vefatının ardından bir liderin ortaya çıkması şeklinde. Sonuncusu ne yazık ki liderin seçilmesi sürecinde şirketin parçalanmasına kadar gidebiliyor. Bu yüzden henüz hayattayken lideri seçip aileye kabul ettirmeyi tercih ettim. Biz aile olarak küçük olduğumuz için işim kolaydı. Başarılı olup olamayacağını ise zaman gösterecek zira seçilen liderin karakteri de önemli. Ben olabildiğince tecrübelerimi aktararak destek olmaya çalışıyorum.”

“70 yıllık sözlü prensipleri 2017’de yazıya döktük”

Anadolu Grubu CEO’su Hurşit Zorlu: “Grubumuzu bugünlere getiren birliktelik 70 yıl öncesine dayanıyor. Atılan temeller bugüne kadar erişti ve bunu ortak akıl, ortak karar alma kültürüne bağlamak mümkün. Anadolu Grubu’nun ortaklık felsefesi, işlerin başarıyla yürütülüp bugünlere gelinmesine büyük katkı sağlamış. Anadolu Grubu’nun en önemli yanlarından biri, profesyonel yöneticilere geniş yetki verilmesi ve önemli kararların geniş çaplı mutabakatla alınması. Ayrıca aileden hiç kimse, profesyonel yöneticilerin üzerinde bir pozisyonda görev alamıyor. Grubun nesiller boyu sürmesi için 2017 yılında bir anayasaya oluşturuldu ve iki aile, kendilerine ait şirketlerini de holdingde birleştirdi. Yazılı olmayan yönetim prensipleri hem yazıya döküldü ve hukuki bir zemine taşındı hem de iki aile arasında yüzde 50-50’lik karar mekanizması oluşturuldu. Anadolu Grubu’nun yazıya dökülmüş olan yönetim modeli, Harvard Business School’da örnek olarak eğitim programına dahil edildi.”

“Yetki devrindeki riskleri azaltmanın yolu anayasa oluşturmak”

Fiba Grubu YKB Murat Özyeğin: “İşine aşık bir babanın oğluyum. Aile şirketlerinin sürdürülebilirliğini sağlayan yönetim anayasasıyla Harvard’da okurken karşılaştım ve 3,5 aylık derste tüm detaylarıyla gözlemleme imkanım oldu. 2019 yılında babam yetkilerini devredeceğini söylediğinde çok şaşırdım zira işine aşık bir insan olduğunu biliyorum. Ancak kız kardeşim Ayşecan’ın nasıl destek olacağını ve benim de işlere ne kadar hakim oluğumu gördüğünü söyledi. Yetki devrinin sadece adını koymak olacağını söyledi. Kardeşimle birlikte hızla Avrupa’da bir uzmandan yönetim ilkeleri konusunda danışmanlık aldık. Özellikle 3’üncü nesile yaklaştıkça oluşabilecek risklerin doğru yönetilmesinin önemini fark ettik ve anayasa ortaya koyduk. İçerisinde pek çok farklı konu ve içerik var ama asıl isteğimiz, şirketlerimizin ve vakıflarımızın sürdürülebilirliklerini sağlaması.”

“İnsani ve demokratik yönetim anlayışımızı tüm paydaşlarımıza aktarmaya gayret ediyoruz”

Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner: “Sürdürülebilirliğin önemi yeni bir konu değil ama pandemi ile şirketlerin bugünü için önemli hale geldi. 2020’de üç büyük araştırma yapıldı ve pandemi öncesi risk yönetimini iyi yapan firmaların süreci daha başarılı atlattıkları görüldü. Türkiye’de şirketlerin yaşadıkları sıkıntıların temelinde kısa vadeli planlama ve bu doğrultuda oluşturulan yönetim anlayışı yatıyor. Ne büyüklükte olursa olsun, her işletme aslında ülkemizin geleceğini de belirliyor. Toplumda refah ve istihdam yaratma gibi sorumluluklarımız var. Başarı için duru, odaklı, şeffaf, teknoloji geliştiren, dünyada öne çıkan değerleri dikkate alan yönetim anlayışına odaklanmalıyız. Katı ve kişisel kararlar yerine değerler ve kültüre bağlı yönetim anlayışı, başarının anahtarı. Değerlerimizin temelinde daha insani ve demokratik yapı var. Bunu birlikte çalıştığımız tüm paydaşlarımıza değerlerimizi aktarmaya gayret ediyoruz.” 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın