Tayfun Özkaya

Bu yazı belediye yöneticileri için yazıldı. Yaz yaklaşıyor. Yakalayabilecekleri bir tren kaçmak üzere. Bir kere daha uyarmak istedim.

Son yıllarda bazı girişimciler tarım alanlarını katletmenin yeni bir yolunu buldular. Girişimciler mandarin bahçelerini, sebze bahçelerini, tarlaları satın alıyor. Sonra gazetelere ilan vererek hobi bahçesi yapmak isteyenleri kurdukları işletme kooperatiflerine ortak yapma ayakları ile kocaman evler yapmalarına yol açıyorlar. Burada hobi bahçesi dedikleri evden kalan küçük alanlarda maydanoz yetiştirmenin ötesine geçemiyor. Bunlar hobi bahçesi bile değil. Düpedüz tarım alanlarının katledilmesi. Bunlara karşı kamu bir şeyler yapıyor gibi, ancak yetersiz olduğu kanısındayım. Ana akım medya ve sosyal medyada reklamları hâlâ görüyoruz. Ancak bu yazıda sözü edeceğimin bunlarla ilgisi yok. Ama her iyi şey, kapitalist sistem tarafından kötüye kullanıldığı için önce bu konudaki tepkimi dile getirmek zorunda kaldım.

Bir yılı aşkın covit-19 nedeniyle milyonlarca insan perişan oldu. Devletin onlara ciddi yardım yapması gerekiyordu, yapmadı. Ancak yardım yeterli bile olsaydı devletin ve belediyelerin bu dönemde kent bahçelerini geliştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Hâlâ geç kalınmış sayılmaz. Önümüzdeki yaz yüzbinlerce aileye bu olanaklar sağlanabilir. Kent bahçeleri sadece tuzu kuruların yaptığı düşünülen hobi bahçelerinden daha geniş bir kavram. Kentli halkın, kent içinde veya yakın çevresinde kendi iş güçlerini kullanarak tarımsal üretim yaptığı alanlara kent bahçesi diyebiliriz. Özellikle işsiz ve yoksullar hedef kitle olarak ele alınmalı.

Belediyelerin bu anlayıştan epeyce uzak olduklarını biliyoruz. Bu konuda bir yüksek lisans çalışmasına danışmanlık yaparken bazı belediyelerle görüşmüştük. Birçoğu olayı kavrayamadı. “Boş alan bulsak, spor alanı yaparız” dediler. Etraflarına dikkatli baksalardı, parkların bile bir kısmının bu işe çevrilebileceğini görürlerdi. Kent çevresinde otobüs, vb. ile ulaşılabilecek tarım alanları da bu iş için kullanılabilir. Önemli olan kentli işgücünün bu alanda çalışacak olması.

Bu işi iyi yapanlardan biri de Bursa Nilüfer Belediyesi. 

Kriz anlarında kent bahçeleri tarih boyunca hep gündeme gelmiştir. Şimdi de Covit-19 krizinde birçok kişi tarımsal üretim yapmanın ne kadar önemli olduğunu gördü. Birçok kişi asıl işlerinin yanında tarımsal üretim de yapmak istiyor. Covit-19 öncesi ekonomik kriz de vardı. Şimdi işsizler inanılmaz arttı.

Kent bahçeleri ilk önce en erken sanayileşen İngiltere’de 1700-1800’ler arasında görüldü. İşçiler yoksullukla mücadele etmek için bahçeler yapmaya başladılar. Bu gelişim 1893’lerde ABD’de ekonomik kriz ve işsizliğe karşı patates bahçeleri adıyla boy gösterdi. 1. Dünya savaşında ABD’de özgürlük bahçeleri adı altında savaşın etkilerini hafifletmek için yayıldı. 1918’de 5 milyon bahçe kurulmuş idi. 1930 depresyonunda ise işsizler hem gıda üretmek hem de akıl sağlıklarını korumak amacıyla kurtuluş bahçeleri adı altında bulabildikleri her yeri bahçe yaptılar.  2. Dünya savaşına geldiğimizde zafer bahçeleri adı altında, askere daha çok gıda kalsın, taşıma araçları üzerindeki yük azalsın amaçları ile bahçeler yapıldı. 1944’de 20 milyon zafer bahçesinde ABD sebze üretiminin %44’ü üretiliyordu. Daha sonra bu bahçeler endüstriyel tarımın gelişmesi ile büyük ölçüde unutuldu, unutturuldu.

1960’ların sonu 1970’lerin başında topluluk bahçeleri tekrar geliştirilmeye başlandı. Bunlar bahçelerini bir kampüs şeklinde bir arada oluşturmakta idiler. ABD’de 1973’lerde petrol krizi nedeniyle enflasyon %11 olduğunda hareket ivme kazandı. Topluluk bahçeleri sadece taze, lezzetli sebze, meyve üretmek için değil, sosyal ilişkiler kurmak, dayanışmak gibi amaçlar için de yapılmaktadır. New York’ta yeşil gerillalar, Boston’da kent bahçecileri grupları kuruldu. Şu anda İngiltere’de 1000’den fazla topluluk bahçesi vardır.

Topluluk bahçeleri bir anlamda yerel üretim ve tüketim anlayışı etrafında sisteme bir direniş göstermektedirler. Var olan gıda sistemi çıkmaz yoldadır. Örneğin Kaliforniya’dan New York’a 5 kalorilik bir çileği uçakla getirmek için 435 kalorilik fosil yakıt harcanmaktadır.  Küba kent bahçelerinde çok başarılı olmuştur. Havana kentinin gıda ihtiyacının bir kesimi kent bahçelerinden sağlanmaktadır. Küba’da Sovyetler Birliğinin çöküşü sonrası büyük bir tarım krizi ortaya çıktı. Küba şeker ihraç edemez ve tarımsal ilaçlar, kimyasal gübreler ve petrol ithal edemez hale geldi. Tarımsal üretim çok düştü. Açlık ortaya çıktı. Ayrıca kırsal kesimde üretilen gıdaları kente getirmek bile sorun oldu. Küba bu sorundan agroekolojik tarımı ve kent bahçelerini geliştirerek kurtuldu. Havana’da ve diğer bazı kentlerde bahçeleri gördüm. Buralarda daha çok taze sebze ve meyve üretiliyor. Taşıma sorunu olmaması da çok büyük bir avantaj oldu. Bir gün dünyada petrol bitme noktasına gelince metropol kentlerde kırdan kente gıda getirilmesi çok büyük bir problem olacak. İstanbul’a ve New York’a sebze ve meyve getirilemediğini düşünün. Bu nedenle dünyada bazı kentler şimdiden bu soruna karşı hazırlık yapmaktadırlar.

Şimdi yapılması gereken kent bahçeleri kurarak işsizler ve yoksullar gibi kesimlere de açılmasıdır. Bunlardan kira alınmayabilir. Hatta ilk başlangıç amacıyla tohum ve basit el aletleri için yardım bile yapılabilir. Alanın bir belediye veya sendika gibi bir kuruluşça korunması, hırsızlığa engel olunması, bazı durumlarda su sağlanması gibi desteklere ihtiyaç vardır. Burada üretilenler hem aileye bir destek olur hem de işsiz kaldığı için psikolojik çöküntüye eğilimli olan kişilerin ruh sağlığı korunmuş olur.  Bu bahçeler için bazı kurallar getirilebilir. Örneğin kimyasal ilaç veya kimyasal gübre kullanmamak gibi. Yani temelde ekolojik bir tarım yaklaşımı benimsenmelidir.

Kent yoksulları bu bahçeler sayesinde iyi beslenebilir ve işsizliğin getirdiği depresyon tehlikesi ile mücadele edebilirler. Ancak bütün bir halk için ekolojik yapmak koşuluyla sağlığı destekleyecek bir araç olarak çok yararlıdır.

Avrupa ve Afrika’da yapılan bazı araştırmalar ekolojik tarım yapılan, tarım ilaçları (zehirler) ve kimyasal gübre kullanılmayan topraklarda yaşayan insanların daha sağlıklı olduğunu gösteriyor. Bu insanların bağırsak mikrobiyotaları çok daha zengin ve sağlıklı. Buralarda yaşayan hem yetişkin hem de çocuklarda allerji, otoimmün hastalıklar, bağırsak hastalıklarının daha az rastlandığı ortaya çıkıyor.

Kent bahçeciliği teşvik edilmelidir. Belediyelere önemli görevler düşüyor. Kent bahçeciliği sadece yüksek gelir gruplarının yararlanacağı bir alan değildir. Kent yoksullarına bu olanaklar parasız sağlanabilirse yoksullukla mücadelede çok yararlı bir yeni yol açılmış olacaktır.  Bu yaz için belediyeler treni ucundan yakalayarak bir başlangıç yapabilirler. Hemen harekete geçmek koşulluyla.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın