CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, hazırladıkları ekonomi raporunda yıllık ortalama yüzde 7, Doğu ve Güneydoğu bölgesinde ise ortalama yüzde 9,5 büyüme hızı öngördüklerini belirterek, ”GSYH’yi 2023’te 2,6 trilyon dolara, kişi başına geliri 31 bin 500 dolara çıkarmayı hedefliyoruz” dedi.

Kılıçdaroğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) üyeleriyle bir araya geldiği akşam yemeğinde yaptığı konuşmada, ekonomide, kaynakları verimli kullanarak, refah artırılabildiği ve yaygınlaştırılabildiği ölçüde başarılı olunduğunu belirtti.

Ekonomi sayfalarını okuduğunda son derece başarılı bir ekip bulunduğu izlenimi oluştuğunu, ancak Anadolu’daki sanayiciye, çiftçiye sorduğunda ”İyi değiliz” yanıtı aldığını, işsizlerin iş bulamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin ekonomi politikası sonucunda ”istihdam yaratmayan büyüme” kavramıyla karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

Kaynakların verimli kullanımında da sorunlar bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ”Kamu İhale Yasası ilk çıktığından bugüne 15-20 kez değişiyorsa ve bu değişimlere kaynaklık eden düşünce kamu kaynağının verimli değil de verimsiz kullanılması, birilerine kaynak aktarılması amacına dönük yapılıyorsa, burada da bir sorun vardır” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, AKP’nin bütçe politikasının nasıl olduğu, bütçenin esnekliği olup olmadığı, vergi politikası bulunup bulunmadığı, kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilip edilmediği sorularını yönelttiği konuşmasında, ”Reel ekonomiye gerekli önem verildiği kanısında değilim. Reel ekonomiye önem veriliyor deniyorsa, bunu birisinin çıkıp anlatması lazım. Eğer siz ekonomiyi sıcak paraya teslim ederseniz, o ekonomi iflah olmaz” dedi.

Sıcak paranın ülkeden çıkmaması için en yüksek faizin verildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi bilmediğini savunarak, Erdoğan’ın TL’nin çok değerli olmasıyla övündüğünü, kararlı bir ekonomide istikrarlı bir para politikasının sürdürülmesinin önemli olduğunu, TL’nin değerlenmesinin ithalatı cazip hale getirdiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, bu durumun bekledikleri ölçüde medyada eleştiri bulmadığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, yıllık ortalama yüzde 4 büyümeyle işsizliğin nasıl azaltılacağını sorarak, ”TÜİK’in işsizlik rakamlarında oynaması bizi rahatlatmıyor” dedi.

AKP’nin bir sosyal devlet politikası bulunmadığını savunan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Gıda maddelerinin dağıtımı, kömür dağıtımı bir sosyal politika olarak algılanıyorsa, bu yanlış. Sosyal politika, insan onurunu koruyan, yoksulluğu deşifre etmeyen bir politikadır. Türkiye bir hayır kurumu değildir, bir iane devleti değildir, sosyal hukuk devletidir. İnsan onurunu koruyan bir devlettir. Anayasası böyledir.”

Kayıtdışı yoksul itirafı

Kendi ekonomi politikalarının dayandığı üç ana eksenden ilkinin güçlü bir sosyal devlet olduğunu kaydeden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, bunun temel politikalarından biri olan aile sigortasını açıkladıklarında, Başbakan Erdoğan’ın, ”Kayıt dışı yoksulları dikkate aldınız mı?” diyerek, kayıt dışı yoksullar bulunduğunu itiraf ettiğini, ancak bunun da medyada yeterince yer bulamadığını savundu.

Kılıçdaroğlu, sıcak para konusunda Brezilya örneğini vererek, Türkiye’nin de benzer bir uygulamaya gitmemesi için önünde bir engel bulunmadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, hükümetin büyüme ve istihdam politikası olmadığı için Merkez Bankası’nın tek başına para politikasıyla fiyat istikrarını sağlamaya çalıştığını söyledi.

İkinci temel hedeflerinin, ekonomide rekabet gücünü artırmak olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, yeni bir teşvik politikasının gündeme getirilmesi, teknolojiye, teknokentlere ağırlık verilerek yeni kaynaklar aktarılması gerektiğini belirtti.

Ekonomi raporundaki hedefler

Kemal Kılıçdaroğlu, üçüncü hedeflerini ise istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme olarak nitelendirerek, üzerinde çalıştıkları ekonomi raporuna ilişkin şu bilgileri paylaştı:

”Biz yüzde 7 büyüme hızı… Belki Türkiye tarihinde ilk, Doğu ve Güneydoğu için büyüme hızını yüzde 9,5 olarak öngördük. Makro dengeleri bunun üzerine kurduk. 2023’e kadar bir projeksiyon yapıldı. GSYH’yi 2023’te 2,6 trilyon dolara çıkarmayı, kişi başına geliri 31 bin 500 dolara çıkarmayı hedefliyoruz. Böylece AB’nin kişi başına gelirinin yüzde 85’ini yakalayabileceğimizi umuyoruz. Doğu ve Güneydoğu’daki rakam, Türkiye ortalamasının yüzde 75’ini yakalayacak. İhracatın miktarı 650 milyar dolar, ithalat da 750 milyar dolar. Hükümetin yaptığı açıklama, 2023’te ithalat 500 milyar dolar, ihracat da 500 milyar dolar. Hedefin ne kadar yapay olduğunu bu rakam gösteriyor.

Cari işlemler açığının, GSYH’nin yüzde 2,5’ine inmesini düşünüyoruz ve her yıl 800 bin kişiye yeni istihdam yaratmayı düşünüyoruz. Kadınların iş gücüne katılımı yüzde 40, bunu yüzde 55’e, işsizliği de yüzde 6 düzeyine çekmeyi hedefliyoruz.”

Kılıçdaroğlu, bu hedefleri gerçekleştirdiklerinde Türkiye’nin 2023’te dünyanın en büyük 10 ekonomisi içine gireceğini, yüzde 4 büyüme hızıyla bunun gerçekleştirilmesinin ise mümkün olmadığını kaydetti.

Ekonomi iyi yönetilmiyor

Hükümetin 9 yılda 4 kez mali af çıkardığını, bunun da ekonominin iyi yönetilmediği anlamına geldiğini ve icra dairelerinin sayısının arttığını söyleyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

”Biz reel sektöre önem verildiği zaman, fabrikaların bacası tüttüğü zaman, TL olması gerektiği yerde olduğu zaman, Merkez Bankası daha özgür ve özerk olduğu zaman, bağımsız kuruluşlar daha sağlıklı görev yaptığı, ‘siyasi otoritenin emrindeyim’ demediği zaman ekonominin daha iyi yönetileceğine inanıyoruz. Eğer siz Kamu İhale Kurumunu, İhale Yasasını değiştirerek kendinize uydurursanız, enerji piyasasını kendinize uydurursanız, pek çok bağımsız kuruluşu, sizden talimat alan bir kurum haline döndürürseniz, ekonomiyi iyi yönetemezsiniz. Nitekim geldiğimiz nokta da bu.”

Ekonomi, demokrasi ve sosyal politikalar konusunda 41 konuda halka söz verdiklerini, Başbakan Erdoğan’ın, ”CHP’nin taleplerini yerine getirsek 200 milyar liraya ihtiyaç var” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, bunun, ”bir ülkenin başbakanının ekonomiden ve dünyadan haberi olmadığını” gösterdiğini savundu.

Taleplerinin büyük kısmının parayla yakından uzaktan ilgisi olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, ”Ekonomiyi bilmeyen, yakından uzaktan ekonominin ne olduğunu anlamayan bir başbakan ülkeyi yönetirse bu tablo ortaya çıkar. Büyüme var, belli kişiler için. Küçülme var, belli kişiler için. Yoksulluk var, belli kişiler için. İşsizlik var, belli kişiler için” diye konuştu.

“İstanbul ve Ankara’yı genel bütçeye yıktılar”

Kemal Kılıçdaroğlu, Sayıştayın bilinen Sayıştay olmaktan çıktığını ve siyasallaştığını savunarak, şöyle dedi:

”Sayıştayın siyasallaşması, hele hele büyük şehirlerde var olan ve her biri holding büyüklüğünde olan belediye şirketlerinin tümüyle kamu denetiminin dışına çıkmış olması, başlı başına bir faciadır. İstanbul anakent belediyesiyle ilgili olumsuz bir haber niye çıkmaz? Maaş ödemek için bankalardan borç alan bir belediyeyi niye kimse eleştirmez? Asıl demokrasinin sorunları bunlar, ekonominin sorunları da aslında burada yatıyor. Eleştirseniz bile gazetelerde yer almaz, ama övgü dolu haberler büyük puntolarla yer alır.”

Ankara’nın da aynı sıkıntıları yaşadığını, İzmir, Eskişehir büyükşehir belediyelerinin hiç borcu olmadığını, yatırımlarını kendi bütçelerinden gerçekleştirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, İstanbul ve Ankara’nın ise genel bütçeye yıkıldığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, ”Ekonominin iyi yönetilmediğini biliyoruz ama iyi yönetilmediğinin bizim arzu ettiğimiz miktarda seslendirilmediğini de biliyoruz. Siyasetçinin hesap verdiği, halkın da ödediği vergilerin hesabını sorduğu bir ortamda demokrasi olur. Onun dışında birbirimizi kandırmayalım. Türkiye Cumhuriyeti bütçesine benzeyen bir demokrasi, gelişmiş bir demokrasi değildir. Bütçenin esnekliği yoktur, bizde de demokrasinin esnekliği yoktur” diye konuştu.

“Hep eleştirmek ama proje üretmemek gibi bir tabloyu kapatmak istiyoruz”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kararlılıkları ve sözleri bulunduğunu belirterek, basın mensuplarının yıpranma haklarını geri vereceklerini söyledi.

Reel ekonomiye önem vermelerinin temelinde istihdamı geliştirmek istemelerinin yattığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ”Özel bir teşvik politikası getirmemizin temelinde bu yatıyor. Doğu, Güneydoğu için sıfır faizli kredi özel sektöre… Gitmezse devlet artı özel sektör işbirliği. O da olmazsa devletin doğrudan gidip yatırım yapması, fabrika kurması gibi projelerimiz var” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, sıcak paraya vergi getirilmediğini ancak faize zaten vergi uygulandığını belirterek, Hükümet’in, yabancıların getirdiği paraya vergi uygulamazken, içeride aynı faizi elde eden yerli sermayeye vergi uyguladığını kaydetti. Bu konuyu Anayasa Mahkemesine götürdüklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, yüksek mahkemenin de eşitlik ilkesine aykırı bulduğu için düzenlemeyi iptal ettiğini aktardı.

Brezilya’nın vergi değil, karşılık uyguladığını dile getiren Kılıçdaroğlu, ”Biz, sıcak para hangi koşullarda Türkiye’ye geliyorsa, çıkış koşullarıyla giriş koşullarının aynı olmasını istiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, Brezilya’nın sıcak parayla ilgili ”en tutarlı politikayı yürüten” ve Türkiye’ye benzeyen ülkelerden biri olduğu için Brezilya örneğini verdiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, sıcak para için özel bir vergilendirme rejimi olmayacağını bildirdi.

”Aile Sigortası”yla ilgili öncelikle yoksulluk envanteri çıkarmaları gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, ”Şu anda yaptığımız bütün hesapların özünü iki temel noktaya dayandırdık. Bir; yeşil kart. İki; kömür dağıtılan aile sayısı. Elimizdeki en sağlam veriler bunlar. Bir de TÜİK rakamları var. İkisini harita üzerinde üst üste koyduğumuzda çakışıyor. Buradan yola çıkarak hesabımızı yaptık; 12 milyon 715 bin kişi. Ama biz 15 milyon 600 bin aldık yoksul kişi sayısını. Hesaplanmayanları da dikkate almıştık biz, yani Sayın Başbakan’ın söylediğini biz daha önce doğal olarak düşünmüştük” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Aile Sigortası’nda suiistimal olması halinde bunun nasıl çözüleceğine ilişkin soru üzerine, bu konuda sosyal hizmet uzmanlarının görevlendirileceğini, her bin aileden bir kişinin sorumlu olacağını, bu ailelerin sürekli izleneceğini ve raporlanacağını anlattı. CHP lideri, suiistimal olması halinde suiistimal konusu paranın, raporu yazan sosyal hizmet uzmanının aylığından kesilerek alınacağını belirtti.

Emeklilerin intibak yasasını çıkaracaklarını anlatan Kılıçdaroğlu, intibak yasasını çıkarmanın dışında ayrıca emeklilere milli gelir artışından pay vereceklerini söyledi.

Nükleer referanduma götürülebilir

”Nükleer santrali referanduma götürecek misiniz?” sorusunu Kılıçdaroğlu, ”Neden olmasın? Bir engel yok. Referanduma götürülebilir” şeklinde yanıtladı.

Kemal Kılıçdaroğlu, dolaylı vergilere ilişkin soru üzerine, AKP’nin Acil Eylem Planı ve parti programında dolaylı vergileri azaltılacağına yer vermesine rağmen bunları artırdığını belirterek şunları söyledi:

”Vergi dairelerinin tamamını kapatın, daha fazla vergi toplarsınız. Bir engel yok ki zaten. En kolay, en rahat vergiye nasıl ulaşılırsa öyle bir politika izleniyor. Ödediğin vergilerin hesabını soruyorsan, o ülkede demokrasi var demektir. Demokrasinin olmadığı yerde, insanlar ödedikleri vergilerin hesabını da soramıyorlar çünkü korkuyorlar. Artık kayıt dışı ekonomiden beslenen bir siyasal anlayış var bizim ülkemizde.”

650 milyar dolarlık ihracatın Türkiye için hayal olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, istihdam üzerindeki vergileri düşürmenin, vergi politikalarından biri olduğuna işaret ederek, ”Biz, asgari ücrette vergiyi yüzde 1’e kadar düşürmeyi düşünüyoruz. Sıfırlamak istemiyoruz. Herkes vergi ödemeli. Yüzde 1 bile olsa, ‘vergi veriyorum’ diyebilmeli” şeklinde konuştu.

”Her OSB’de yatılı meslek lisesi kurmaya kararlıyız”

CHP lideri, her organize sanayi bölgesinde (OSB) yatılı meslek lisesi kurmaya, o OSB’de istenen nitelikli elemanı orada yetiştirmeye, üçüncü sınıftan itibaren staj yaptırmaya, mezun olduğu zaman da işini kuracağı bir düzen oluşturmaya kararlı olduklarının altını çizdi.

Gazetecilerin yıpranma hakkı

Basın emekçilerinin hak kayıplarına ilişkin soruya Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

”5510 sayılı yasayla basın mensuplarının yıpranma hakkı ellerinden alındı. Ben o zaman grup başkanvekiliydim. Gelip bizimle pazarlık yapıldı. ‘Milletvekillerine de yıpranma hakkı için el kaldırırsanız, medya mensuplarının yıpranma hakkını da kabul ederiz’ dediler. Biz bunu reddettik. Reddettiğimiz için sizin yıpranma hakkınız da gitti. Çünkü milletvekillerinin yıpranma hakkı diye bir şey olamaz. Milletvekili ne yaptı da yıprandı? Kamera mı taşıyor sabahtan akşama kadar? Gece belli bir yerde olay olduğu zaman karda kışta haberin peşinde mi koşuyor? Hayır. Onun için kabul etmedik. Ama bizim kararlılığımız ve sözümüz var; yıpranma hakkınızı mutlaka teslim edeceğiz.”

Kılıçdaroğlu, medya ile ilgili projeleri bulunduğunu vurgulayarak, ”Hiçbir medya patronunun, doğrudan veya dolaylı kamu ihalelerine girmelerine izin vermeyeceğiz. Bu, birinci koşulumuz. İkinci koşulumuz da, medya çalışanlarının tamamının sendikalı olmasını öngöreceğiz. Ki medya çalışanı patronuna rağmen yazdığı haberin arkasında durabilsin, ‘benim arkamda sendika var’ diyebilsin. İki temel hedefimiz var medya konusunda. Bunları yaptığımız zaman ben eminim daha özgür, daha güçlü bir medya çıkacaktır ortaya. Halkın sorunlarıyla ilgilenen, gerekirse patronuna da direnebilen, doğru haberin arkasında durabilen bir medyayı yaratmaya kararlıyız” diye konuştu.

Yüce Divan’a gidecek ilk dosya Dbai’de imzalanan anlaşma

Kemal Kılıçdaroğlu, KOBİ’lerle ilgili olarak 15 gün içerisinde Hükümet’in ezberini bozacak bir raporu Ankara OSB’de açıklayacaklarını söyledi.

”Sabah’ın satışı dolayısıyla Başbakan Erdoğan’ı Yüce Divan’a götürecek misiniz?” sorusu üzerine CHP lideri, şöyle dedi:

”Tabii. Sadece o değil. Yüce Divan’a gidecek olan ilk dosya, Dubai’de imzalanan 1 milyar dolarlık anlaşmadır. Bir ülkenin dış politikasını 1 milyar dolara pazarlıyorsunuz. Ben bunu daha önce ‘vatana ihanet’ olarak dillendirmiştim. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Dubai’de bir siyasal anlaşmanın içine ekonomik koşul konmuştur. CHP’nin itirazı üzerine bu anlaşma uygulanmamıştır ama Dışişleri Bakanlığında duruyor.”

Kılıçdaroğlu, yalnızca tarımda, çiftçinin kullanacağı mazotta ÖTV’yi kaldıracaklarını kaydederek, sektör ve firma bazında istihdam ve teknolojiye yönelik teşvikler uygulamayı planladıklarını dile getirdi.

”Özgür medya, güçlü muhalefet çok önemli, siz görevinizi yaptınız mı?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, kendisinin elinden geleni yaptığını belirterek, ”Bütün il başkanlarına, ilçe başkanlarına şunu söyledim; ”Ben günde en az 16 saat çalışıyorum. Bütün il-ilçe başkanlarım, ‘genel başkanım benden daha az çalışıyor’ demeli” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, her kurumun yaşamında eksiklikler olabileceğini, kendisinin de geçmişte CHP’yi eleştirdiğini, eleştiriye her zaman ihtiyaç duyduklarını, bu şekilde eksiklerini gidereceklerini ifade etti.

Yargının görevini yapmamasının temel nedeninin siyaset kurumu olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, ”Siyaset kurumunu sorun değil proje üreten bir kurum haline getirmemiz lazım. Hep eleştirmek ama proje üretmemek gibi bir tabloyu kapatmak istiyoruz” diye konuştu.

KOBİ raporu yakında açıklanacak

Konuşmasında ağırlıklı olarak ekonomi raporuna açıklık getiren CHP Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu, önümüzdeki en tehlikeli süreç önyargılardır. Önyargıları kırmak yasa çıkarmaktan daha zor. Biz il il dolaşıyor, iş dünyasına görüşlerimizi anlatıyoruz” dedi. Kılıçtaroğlu, KOBİ’ler için CHP’nin hazırlıkları olduğunu belirterek, “Önümüzdeki günlerde, 15 gün içinde KOBİ’lerle ilgili raporumuzu açıklayacağız. KOBİ’lerle ilgili hükümetin ezberini bozacak hazırlıklarımız var. Ankara’da OSB’de bunu açıklayacağız” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın