Kasım ayında 8,58 seviyesinde olan dolar kuru 3 aylık süreçte yüzde 18’lik erimeyle 7,03 seviyesine geriledi. Egeli ihracatçılar ihracatı destekleyen döviz kuru istediklerini basın toplantısında dile getirerek, Merkez Bankası ve hükümete de seslendi.

Dünya mal ticaretinde yüzde 8-9 artış öngörüleri olduğundan bahseden Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ihracatı arttırmak ve hedeflere ulaşmak için uygun bir iklim olduğunu söyledi.

“Türk ihracatçılarında da ihracatını arttıracak azim ve kararlılık mevcut. İhracat hedeflerine ulaşmak için Ar-Ge, Tasarım, Dijitalleşme, İnovasyon, Lojistik, sanal fuarlar ve ticaret heyetleri yoğunlaştığımız konular. Daha az karbon izi bırakarak yeşil ekonomiye uyumlu sürdürülebilir üretimle ihracat hedeflerine ulaşmayı hedefliyoruz. Bu hedeflerimize ulaşmada önemli parametrelerden birisi de döviz kurları. Türk ihracatçısı olarak, öngörülebilir bantta dalgalanan bir döviz kuru beklentimiz var. Herkesi empati yapmaya davet ediyoruz. Kasım ayında dolar kuru 8,58 iken sipariş almış yüklemesini yapmış ihracatçının ödemesinin bugünlerde 7,03’ten geldiğini düşünün. Enflasyonun zirve yaptığı günümüzde; İhracatçımız hammadde ihtiyacını nasıl karşılayacak, Asgari ücretin yüzde 22 arttığı süreçte çalışanlarının ücretlerini nasıl ödeyecek, Hemen hemen her ay zamlanan elektrik, doğal gaz ve diğer giderlerini nasıl ödeyecek.”

Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak Merkez Bankası’nın asli görevidir

Eskinazi, “1 doların 7.35 TL’nin, 1 Avro’nun 9 TL’nin altına düşmesi Türk ihracatçısına zarar ettirir. Bugünlerdeki döviz kurları devam ettiği takdirde 2021 yılındaki 184 milyar dolar ihracat hedefimizin gerçekleşmesi imkânsız hale gelir, sayıları 100 bine ulaşan ihracatçılarımızdan bir bölümünün ticari faaliyetinin sona ermesine yol açabilir. Bunu hiçbirimiz arzu etmeyiz. İhracatçılarımızın rekabetçi olacağı bir döviz kurunu sağlayacak tek kurumda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası. Kalıcı fiyat istikrarını sağlamak Merkez Bankası’nın en önemli, asli görevidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın da döviz rezervleri ortada. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini toparlayabileceği uygun bir ortam var. Merkez Bankası, açacağı ihalelerle dolar kurunu 7,35’in üzerine taşıyabilir. Bu durum, Türk ihracatçısına da nefes aldıracaktır. Merkez Bankası yönetiminin bu süreçte Türk ihracatçılarıyla bir araya gelmesini ve ihracatçıların sesine kulak vermesini bekliyoruz.” diye konuştu.  

Türk ihracatçısının yaptığı 169,5 milyar dolar ihracatı büyük başarı

Türkiye’nin dünya ihracatından 2019 yılında yüzde 0.96’lık pay alarak en yüksek seviyeye ulaştığını anlatan Jak Eskinazi, yüzde 1,5 pay alma hedefine ulaşmanın en önemli enstrümanlarından birisinin ihracatın rekabetçiliğini koruyacak döviz kuru olduğunu açıkladı.

“ “Dövizin yükseldiği dönemlerde Türkiye’nin ihracatı artmadı. Dolayısıyla döviz, ihracatçılarımızın rekabetçiliğinde çok önemli bir unsur değil” şeklinde değerlendirmeleri okuduk. İhracatın sürdürülebilir olması ile ilgili pek çok parametre var. En güncel yaşadığımız konulardan bir tanesi pandemi biliyorsunuz yerli ürün tüketimine yönelişi arttırdı. 2020 yılında dünya mal ticareti yüzde 7 daraldı. En önemlisi tüketim azaldı. Dünya genelinde koruma önlemleri hat safhaya ulaştı. Gümrük vergileri arttırıldı. İthalat zorlaştırıldı. Bu ortamda Türk ihracatçısının yaptığı 169,5 milyar dolar ihracatı büyük başarı olarak görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu ihracatın artması içinde ihracatçımızı desteklememiz ve yüreklendirmemiz gerekiyor. 2020 yılında Ticaret Bakanlığımız ihracatımızın artması için mevcut desteklere ilave olarak; sanal fuarlar, sanal ticaret heyetleri, e-ticaret sitelerine üyelik, yurtdışında lojistik merkezlerinin desteklenmesi başta olmak üzere pek çok desteği hayata geçirdi.”

‘Kararsız kur’ ihracatçımızın doğru fiyat vermesine engel oluyor

2020 yılında döviz kurlarının ihracatı olumsuz etkilemez, hatta destekler bir pozisyonda olduğunun altını çizen Eskinazi, “Bizim beklentimiz istikrarlı bir döviz kuru.” diyerek sözlerini şöyle tamamladı:

“Döviz kurlarının aşırı dalgalandığı süreçte, ‘kararsız kur’ ihracatçımızın doğru fiyat vermesine engel oluyor. Türkiye’nin ihracatında markalı ürünlerin payı az olduğu için ihraç ürünlerinin fiyat hareketlerinden çok daha sert etkileniyor. Dolar kurunun son aylarda Türk Lirası karşısında yaşadığı değer kaybı rakip ülkelerin hiçbirinde yaşanmadı. Türkiye kredi borçlanma maliyetlerini artıran risk primi CDS’in çok daha üzerinde borçlanıyor. Türkiye, borçlanırken çok daha cesur hareket etmeli. Bu sayede döviz kurlarındaki dalgalanma bu denli büyük olmayacaktır. Türk ihracatçısı üretimde verimliliğini arttırıyor, sürdürülebilirlik, tasarım, inovasyon, A-Ge ve dijitalleşme başta olmak üzere dünyadaki gelişmelere ve değişime göre dönüşüyor. Toplum içinde de bu değişim ve dönüşüme en hızlı uyum sağlayan gruplardan biri olduğumuza inanıyoruz. Ülkeye bir dolar bile döviz kazandıran tüm ihracatçılarımızın faaliyetlerini sürdürebileceği bir ekonomik sistemi hak ettiklerine ve hükümetimizin kısa sürede adımlar atacağına inanıyoruz.”

Kaya: Yeni yatırım yapmayı düşünen firmalarımız yatırımlarını askıya aldı

İhracatçının yüksek faizle finansman sıkıntısı çektiğini, döviz kurlarındaki düşüş nedeniyle toplam gelirlerde azalma yaşandığını açıklayan Ege Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Mevlüt Kaya şunları söyledi:

“İhracatçı bırakın kar etmeyi, sermayesinden harcıyor. Kurdaki istikrarsızlık devam ederse 2000’li yıllardaki gibi yüksek faiz düşük kur kısır döngüsüne girilir. Finansal istikrarı kaybettiğimiz an arkasından gelen etkileri gidermek uzun zaman alıyor. Bu olursa ihracat hedefimiz tutmaz. Merkez Bankası’nın ivedilikle döviz rezervlerini güçlendirmesi gerekiyor. Madencilik sektörü pandemi döneminde talep nazlıydı, ithalatçıların fiyat kırma taleplerine maden ihracatçılarımız döviz kurları elverdiği ölçüde cevap verdiler. Bugün döviz düşüp, maliyetler artınca pek çok maden ihracatçımız yüzde 15-20 zararına yükleme yapıyor. Bunun sürdürülebilir olması mümkün değil, altın yumurtlayan tavukların hayatını devam ettirebileceği bir döviz kuru bekliyoruz. Kurlardaki düşüşe ek olarak işçilik maliyetleri de artınca madencilik sektöründe firmalarımızın sermayeleri tükenmeye başladı. Bu sebeple de yeni yatırım yapmayı düşünen firmalarımız yatırımlarını askıya aldı.”

Celep: İhracat fiyatlarını tutturma ve devam ettirmede zorlanır hale geldik

Kuru meyve sektörünün, ülke genelinde tamamına yakınının yerli girdilere dayalı olarak üretim yaparak net döviz kazandıran bir sektör olduğundan bahseden Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep şöyle devam etti:

“Yıllık ihracat hacmimiz 1.4 milyar dolar. Ağustos-Eylül aylarındaki sezon başlangıcında, o günkü mevcut hammadde fiyatlarını ve kur seviyelerini baz alarak ve döviz kurunda en fazla %3-5 düzeylerinde oynama olacağı varsayımı ile uzun vadeli ihracat bağlantılarını yaptık. Ancak, son aylarda 8.3’lerden 7.03’lere, %15’e varan oranda gerileyen dolar kuru sektörümüzün ihracatının sürdürülebilirliği noktasında firmalarımızı önemli ölçüde zorlar hale geldi.  Rakip üretici ülkelerin, örneğin kuru üzümde rakibimiz olan G. Afrika, Şili, Arjantin, Avustralya gibi ülkelerin para birimlerinde, TL’de olduğu kadar bir değerlenme yaşanmaması, rakip ülke ihracatçıları açısından bir avantaj haline gelirken, biz daha önceden verdiğimiz ihracat fiyatlarını tutturma ve devam ettirme noktasında zorlanır hale geldik. İthalatçı firmalara, sezon ortasında fiyat artışı dayatması da mümkün olamamaktadır. Bunun sonucunda TL’de devam eden gerileme firmalarımızda kur kaynaklı zarar riskini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, döviz kur seviyesinin ekonomik gelişmemizin ve kalkınmamızın temel kaynakları arasında yer alan ve pandemi döneminde önemi daha da ortaya çıkan ihracatın sürdürülebilirdiği dikkate alınarak takibi yönünde bir politika izlenmesini bekliyoruz.”

Ertan: Hammadde fiyatının artması çok ciddi maliyet sorunu doğuruyor

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanımız Yalçın Ertan, demir çelik sektöründe Türkiye’nin hammadde açısından zengin bir ülke olmaması sebebiyle, demir cevheri, hurda, kömür gibi girdilerin büyük bir kısmının ithal edildiğine değindi.

“Hammadde fiyatının artması çok ciddi maliyet sorunu doğuruyor.  Örneğin 15 Kasım-15 Ocak tarihleri arasında demir çelik sektöründe kullanılan hammadde fiyatları %50’den fazla artış gösterdi. Tüketimin yaklaşık 2/3 ünü ithal ettiğimiz Hurda fiyatı ise USD 270.-/MT başlayıp USD 480.-/MT seviyelerine kadar artarak neredeyse Kasım ayındaki mamul fiyatlarına yaklaştı. Yaşadığımız maliyet artışları toplam maliyetimize doğrudan etki yapıyor. Dolayısıyla böyle dönemlerde sürdürülebilir gelişim ve kârlılık oldukça olumsuz etkileniyor. Bizim sektörümüzde genellikle (hammadde tedariki ve mamul ihraç satışları) 3 aylık süreçte gerçekleşecek kontratlarla yapılır; satışlarımızı da buna göre yaparız. Hem dolar bazında yüksek fiyatla hem de yüksek kurla ithal edip üretime soktuğumuz ve kontratını yaptığımız hammaddeden elde ettiğimiz ürünleri şimdi daha düşük kur ile satmak durumunda kalmaktayız. Kurlardaki ani değişiklik ve faizdeki artış bilhassa  İç piyasadaki talebi etkiliyor, ve başta inşaat sektörü olmak üzere birçok sektörde talep ve alımların ertelenmesine sebep olmaktadır.”

Zandar: Kur bizi 2020 yılında ayakta tutan tek faktördü

Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, “Deri sektörü pandemi döneminde en fazla zarar gören sektörlerden biriydi. Yüzde 30’a yakın hatta dünya deri ihracatında yüzde 25’e yakın düşüş var. 640’a yakın deri ihracatı yapan firma vardı 580’e düşmüş sayı. Kayıpları vermeye başladık. Sipariş kaybından ötürü ihracatı bırakmışlar. Kur zaten bizi 2020 yılında ayakta tutan tek faktördü. Enflasyon ve harcamalardaki artışlara baktığınızda zarar etmememizi sağladı. Kur artmamış olsaydı bizde kapatmış olurduk. Şu anki durum motivasyonumuzu kıracak. Zaten azalan ihracat hevesi daha da kaybolacaktır. Öngörülen rakamların ihracat hedeflerini tutturmada faydası olacaktır.” dedi.

Sertbaş: Gelirlerimizi hesaplamakta zorlanıyoruz

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanımız Burak Sertbaş, “İhracatçı firmaların bilançolarının yabancı para ağırlığında olması nedeniyle, kurların düşmesi doğru orantılı olarak satış rakamlarımızı azalmakta, ancak sabit gider dediğimiz enerji giderleri ve işçilik giderlerini artırmaktadır. 2020 yılında pandemiye rağmen sadece imalat aşamasındaki istihdamımızı 10 bin artırarak 602 bin kişiye yükselttik. Yeni yılda da sektör olarak ülkemiz istihdamına katkı sağlamak istiyoruz. Artan işçilik ve enerji maliyetlerimize ilave olarak öngörülebilir olmaktan uzak döviz kurları nedeniyle gelirlerimizi hesaplamakta zorlanıyoruz. Pek çok firmamız pandeminin getirdiği zorlukların yanında 2021 yılında ciddi maliyet artışlarına da katlanmak durumda kalıyor. Bu şartlar altında 2020 yılında istihdama yaptığımız katkıyı tekrarlamamızın zor olacağını düşünüyorum.” dedi.

Terci: Kur devamlı artan yada azalan bir trendden ziyade rekabet edici bir seviyede kalmalı

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Terci, “2020 yılında pandemiye rağmen ihracatta güzel bir ivme kazandık ve yılı % 14 artışla 505 milyon dolar olarak kapattık. Bu ihracat artışının sürdürülebilir olması ve üyelerimizin ileriye dönük uzun vadeli planlama yapabilmeleri için döviz kurunun istkrarlı seyretmesi, büyük ve beklenmeyen ani değişikliklerin olmaması önemli. Kurun devamlı artan yada azalan bir trendden ziyade rekabet edici bir seviyede kalmasıdır. Merkez Bankamızın bu konuda bir çalışma yapmasıdır. Aksi halde büyük gayretlerle edinilen pazarlarda büyük zorluklar yaşanıyor ve kaybedilmesi riski ortaya çıkıyor.” diye konuştu.  

Yağcı: Bu koşullarda ihracatçının kazanması mümkün olmaz

Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Cahit Doğan Yağcı, “İhracat girdilerinin yüksek olduğu yüksek kurlarla ithalatı yapılmış hammaddenin nasıl kayıplara yol açacağını tahmin ediyoruz. Merkez Bankası’nın özerkliği çok önemli. Kurdaki yükselmenin birazda nedeni; siyasi müdahalelerin yapılması sonucunda ani hareketlerdi. Yüzde 18 yüzde 20 civarında kayıp söz konusu. İhracatçı sürekli olarak ithalatçısının kurlar yükseldiği zaman düşüş baskısı altında. Artı birde yüzde 20 oranında değer kaybı olduğu takdirde ihracatçının kazanması mümkün olmuyor. İhracatın üretici açısından çok önemli bir özelliği var. Paranızı kısa sürede ve ne zaman aldığınızı bildiğiniz için nakit akışını dengeliyorsunuz. Nakit akışı bir işletme için olmazsa olmazdır. İç piyasayı fonlayabiliyorsunuz.” dedi.

Er: Zeytinyağı ihracatçımız, ürünü ihraç edemez duruma geldi

Döviz kurlarında yaşanan yüzde 15’i bulan düşüşün sezon başında anlaşmalarını yapan ihracatçı firmaları zor duruma soktuğunu anlatan Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği Başkanı Davut Er, “Özellikle iklim değişikliği nedeniyle rekoltenin de düşmesi sebebiyle zeytinyağı ihracatçımız, ürünü ihraç edemez duruma geldi. 1-31 Ocak arası 1 aylık ihracat rakamlarına baktığımızda zeytinyağı ihracatımızın tutar bazında %61 azaldığını görmekteyiz. Bizim sektör olarak beklentimiz döviz kurlarındaki sert iniş ve çıkışların önlenerek, kurda istikrar sağlanmasıdır. Tarım sektöründe gübre ve ilaçlama gibi tarımsal girdi maliyetlerinde yaşanan artış nedeniyle, 7,5 TL altındaki dolar kuru rekabetçi olmamaktadır. Bu nedenle dolar kurunda en az 7,5 TL düzeyinde bir kur beklentimiz bulunmaktadır.” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın