Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, “KOBİlerimiz, son yıllarda gösterdikleri büyük ihracat başarısıyla Türkiye?deki ekonomik gelişmenin mimarları oldular. İhracat kelimesi artık KOBİlere uzak bir kavram değil. Her geçen gün daha fazla sayıda KOBİ?nin ihracata yöneldiğini, ihracat yapmak için farklı pazarlara yöneldiğini büyük memnuniyetle görüyoruz. KOBİ?yi merdiven altı ve kayıtsız çalışan çok ufak ölçekte firma olarak tarif edecektir. Ancak bu çok yanlış bir tanım. Ne yazık ki KOBİ deyince insanların aklına böyle bir tanım geliyor. Halbuki gerçek anlamda KOBİ bu değil. İşte bizim ilk etapta, bu tanımı değiştirmemiz gerekiyor. KOBİleri kayıt içinde faaliyetlerini sürdüren, şeffaf ve hesap verebilir yapılar olduğu gerçeğini vurgulamamız lazım” dedi.

Hedef 70 bin KOBİ’yi ihracatçı yapmak

KOBİ sorunlarının tartışıldığı ve KOBİ?ler için yol haritalarının çizildiği, ülkemizin en önemli organizasyonlarından biri kabul edilen KOBİ Zirveleri?nin VII?incisi İstanbul Ticaret Odası’nda sürüyor. Zirvenin ikinci gününde açılış konuşmasını, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi yaptı. “Ülkemizde üretim yapan ve istihdam sağlayan şirketlerin büyük bir kısmı KOBİ ağırlıklı. Aynı şekilde 50 bin ihracatçı firmamızın yüzde 98?i de KOBİ?lerden oluşuyor” diyen Büyükekşi, KOBİ?lerimizin dünyaya açıldığını, 2001 yılında 25 bin şirketin ihracat yaparken bu rakamın 2010?da 48 bin 500?e yükseldiğini belirtti. Büyükekşi, “Bizim hedefimiz bu rakamı 70 bine çıkarmak. Bunun için de girişimciliği destekliyoruz. Daha fazla girişimci çıkarıp ihracatçı yapmak istiyoruz. İhracat KOBİ?lerin rekabet gücü kazanması için hayati derecede önemli. Çünkü KOBİ?ler ürettikçe, ihraç ettikçe dünyaya açılıyor, dünya ile bütünleşiyor. Biliyor ve inanıyoruz ki, dışa açılan KOBİ sayısı arttıkça Türkiye?nin ekonomisinin rekabet gücü artacak. İhracatı artacak. İstihdam olanakları artacak” diye konuştu.

“Değişim ve transformasyon ekonomimiz için de, KOBİ?ler içinde hayati bir konu”

TİM Başkanı Büyükekşi’nin 7. KOBİ Zirvesi’nde yaptığı konuşmadan öne çıkan mesajlar şöyle:

“Bu zirve, ülkemizin sanayi politikalarının KOBİler açısından değerlendirilmesinde büyük önem taşıyor. Çünkü KOBİ?ler ülkemizin üretim, istihdam ve ihracat omurgasını oluşturuyor.

Ülkemizde üretim yapan ve istihdam sağlayan şirketlerin büyük bir kısmı KOBİ ağırlıklı. Aynı şekilde 50 bin ihracatçı firmamızın yüzde  98?i de KOBİ?lerden oluşuyor.

Rakamlar ülke ekonomisinde KOBİ’lerin yeri ve öneminin büyüklüğünü bize net bir şekilde gösteriyor. İşte bu yüzden KOBİlerimizin başarısı ülke ekonomisine pozitif olarak yansıyor. Aynı şekilde KOBİlerimizin yaşadığı problemler de ekonomiyi olumsuz etkiliyor.

Bu açıdan baktığımız zaman, KOBİlerimizin geleceğinin, Türkiye?nin geleceğinden bağımsız düşünemeyiz. Biz Türkiye?nin geleceği için büyük vizyonlar ortaya koyuyoruz. Bu vizyonları gerçekleştirmek istiyorsak bunu KOBİler olmadan hayata geçiremeyiz. KOBİlerin dinamik gücü olmadan ekonomiyi dönüştüremeyiz. KOBİlerimizi dönüştürmeden, ekonomimizde radikal değişimlere imza atamayız.

Değişim ve transformasyon ekonomimiz için de, KOBİ?ler içinde hayati bir konu.

KOBİlerimiz, son yıllarda gösterdikleri büyük ihracat başarısıyla Türkiye?deki ekonomik gelişmenin mimarları oldular.

İhracat kelimesi artık KOBİlere uzak bir kavram değil. Her geçen gün daha fazla sayıda KOBİ?nin ihracata yöneldiğini, ihracat yapmak için farklı pazarlara yöneldiğini büyük memnuniyetle görüyoruz.

KOBİ’lere rekabet gücü kazandırmak son derece önemli

KOBİ?lerimiz dünyaya açılıyor. 2001 yılında 25 bin şirketimiz ihracat yaparken bu rakam 2010?da 48 bin 500?e yükseldi. Bizim hedefimiz bu rakamı 70 bine çıkarmak. Bunun için de girişimciliği destekliyoruz. Daha fazla girişimci çıkarıp ihracatçı yapmak istiyoruz.

İhracat KOBİ?lerin rekabet gücü kazanması için hayati derecede önemli. Çünkü KOBİ?ler ürettikçe, ihraç ettikçe dünyaya açılıyor, dünya ile bütünleşiyor.

Biliyor ve inanıyoruz ki, dışa açılan KOBİ sayısı arttıkça Türkiye?nin ekonomisinin rekabet gücü artacak. İhracatı artacak. İstihdam olanakları artacak.

Türkiye her geçen gün daha fazla küresel ekonomiye entegre oluyor. KOBİlerimiz bu konuda iyi bir performans gösterdiler. Dünya kalitesinde ürettiler. Pazarlama yaptılar. Satış gerçekleştirdiler.

Bundan sonra KOBİ’lerin gündeminde daha fazla marka, moda, innovasyon, eğitim, girişimcilik ve Ar-Ge olmalı. Bu alanlara yatırım yapmaya hız vermeliler. Bunları daha fazla yaptıklarında alternatif pazarlar ile eksenini genişleten Türkiye?ye yol gösterirler.

Türkiye ekonomisi, ihracat öncülüğünde çok hızlı bir büyüme temposu yakaladı. Bu temponun devam etmesi yeni KOBİlerin ihracat ordusuna katılmasıyla mümkün.

Bu temponun devam etmesi Ar-Ge ve innovasyon rüzgarının devam etmesiyle mümkün. Katma değerli ihracat yapan KOBİ sayımızın artması, ihracatımızın gelişmesi için büyük önem taşıyor.

2023 vizyonu

TİM olarak ortaya çok ciddi bir 2023 vizyonu koyduk. Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak, Mayıs 2009?dan beri Türkiye?nin 2023 İhracat Stratejisinin uygulamaya aktarılması ve bunun ölçülebilir bir performans programını inşa etmek için çalışıyoruz.

Bu proje ile hedefimiz, Türkiye?nin, dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alabilmesini desteklemek üzere teknolojik dönüşümü tamamlamış, üretim teknolojilerine hakim, belirlenmiş alanlarda liderlik pozisyonuna gelerek, 2023 yılında ihracat gelirini 500 milyar dolara çıkarmaktır.

Mevcut pazarlarımızda payımızı artırarak, hedef pazarlarda yerimizi alacağız ve ihracatçı sayısını artıracağız.

Ar-Ge ve innovasyon, katma değer artışı sağlamak için kullanacağımız en önemli araç olacak.

Bu konuda önemli adımlar atmamız gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye çok önemli bir dönüşümün eşiğinde yer alıyor. Türkiye artık teknolojiyi sadece kullanan bir yapı kurgulayarak bir yere varamaz.

Bizim muhakkak surette teknolojiyi üreten ve yönlendiren bir yapıya doğru gitmemiz gerekiyor. Sanayimizi bu doğrultuda yapılandırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye?nin rekabetçi ve ileri teknoloji katma değerine dayalı bir sanayileşme stratejisine ihtiyacı vardır.

Bu çerçevede ortaya konan Sanayi Strateji Belgesi?ni önemli bir ilk adım olarak görüyoruz. Bu projeyi TİM?in 2023 çalışması ile örtüşüyor.

Bu noktada işin siyasi boyutunu bir kenara koymamız lazım. İktidarı ve muhalefetiyle, Türkiye?de tüm siyasi partilerin desteği ile hareket etmemiz gerekiyor. Türkiye?nin kendisine özgü bir sanayi hamlesini, herkesin katılımıyla hayata geçirmesi gerekiyor.

Türkiye ekonomisi son yıllarda büyük gelişim gösterdi. Ekonominin kırılganlarının tamiri konusunda büyük yol aldık. Enflasyon düştü. Faizleri de indi. Bütçe açıkları azaldı, iki gün önce açıklandığı gibi iki ay üst üste bütçe fazlası verildi. Siyasi istikrar sağlandı.

Ortak satın almaların önemi

Seçime giden ülkemizin ekonomisinde herhangi bir yalpalama gözükmüyor. Yaptığımız ihracatçı eğilim anketlerinde de bu net olarak ortaya çıkıyor. İhracatçılarımız seçim atmosferinden korkmuyorlar. Yatırım yapmaya, istihdam üretmeye devam edecekler. 2011 yılında üretimin artacağını belirten firmaların oranı yüzde  44. Aynı kalacağını belirtenlerin oranı yüzde  36.

Şirketlerimiz 2011 yılından umutlular. Ama girdi maliyetlerinin artma eğilimini de yakından izliyorlar. Emtia fiyatları artmaya devam ediyor. Burada KOBİ?lerimizin dikkatli olması ve ortak satın alma organizasyonlarını hayata geçirmesi gerekiyor.

Türkiye ekonomisinde yaşanan yapısal değişimlere rağmen bir alanda kırılganlık devam ediyor. Ülkemiz hala yüksek cari açık veriyor.

Türkiye 2010 yılında 114 milyar dolar ihracat yaparken, ithalatımız da 186 milyar dolar oldu. Türkiye 72 milyar dolar dış ticaret açığı verdi. Cari açık ise 2010 yılında 50 milyar dolara yaklaştı.

Dış ticaret açığımızda ve cari açığımızda enerjide dışa bağımlı olmamızın ceremesini çekiyoruz. Bunu kabul ediyoruz. Kısa vadede enerji bağımlılığından kurtulmamız zor. Bu konuda uzun vadeli olarak atılacak adımlar var. Bu konuda atılan adımları olumlu karşılıyoruz.

Ancak ihracat/ithalat dengemizi hızla düzeltmemiz gerekiyor. Bunu nasıl yapacağız? İhracatımıza daha fazla önem vererek yapacağız. Daha fazla KOBİ?yi ihracata yönlendireceğiz. İhracatta katma değerli ürün oranımızı arttıracağız. Yükte ağır, pahada hafif ürünlerin ihracatını azaltacağız. Yükte hafif, pahada ağır ürünler ihraç edeceğiz. Bunun yolu da teknolojiyi üretmekten geçiyor. Ar-Ge?den geçiyor. İnnovasyondan geçiyor.

Bugün Türkiye?nin Ar-Ge?ye ayırdığı pay gayri safi milli hasılaya oranla yüzde 0,7 değerinde. Bu oran Çin?de yüzde 4,3. Bizim de bunu en kısa sürede yüzde 2?ye çıkarmamız gerekiyor. Uzun vadede bu payı daha da arttırmamız lazım.

Bunun yanı sıra geleceğin stratejik sektörlerine yatırım yapmamız gerekiyor.

TÜBİTAK?ın 2003-2023 Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikalarında belirlediği stratejik teknoloji alanları var.

Bu sektörler bilgi ve iletişim teknolojileri, biyoteknoloji ve gen teknolojileri, nanoteknoloji, mekatronik, üretim süreç ve teknolojileri ile malzeme teknolojileri sektörleri. Bu alanlara yatırım yapacak KOBİleri desteklememiz gerekiyor. Bu alanlarda nitelikli ve ihracatçı KOBİlere ihtiyacımız var.

Buluş ve patent sayısının artması lazım. Böylece teknolojiyi sadece kullanan değil, bulan ve uygulayan ülke haline gelebiliriz.

Uzun vadeli bu dönüşümün yanı sıra kısa vade de para ve kur politikalarının KOBİleri, üretimi ve ihracatı desteklemesi gerekiyor.

Kurda şu anda geldiğimiz seviyelerin korunması gerekiyor. Mevcut seviyelerin altına kesinlikle düşülmememi gerekiyor.

Ayrıca bulunduğumuz kur seviyesinden ihracatçıların forward ve VOB ürünlerini ile kur risklerini hedge etmeleri gerekiyor. İhracatçıların yüzde  57?si maalesef riskini kapatmıyor. Ayrıca sigortalı ihracatı da mutlaka önemsemeliyiz.

KOBİ tanımı son derece yanlış anlaşılıyor

Bu noktada aklımıza şu geliyor. Türkiye?deki KOBİler bu dönüşümü başarabilirler mi? Ya da şöyle sormak lazım: Türkiye?de KOBİlerin yapısı, böyle kapsamlı bir dönüşümü kaldırabilir mi?

Aslında son derece haklı ve üzerinde düşünülmesi gereken sorular. Ancak aklımıza bu sorular niye geliyor? Çünkü Türkiye?de KOBİ tanımı son derece yanlış anlaşılıyor. Sokağa çıkıp soralım. KOBİ deyince aklınıza ne geliyor? Cevap verecek insanların çoğu KOBİ?yi merdiven altı ve kayıtsız çalışan çok ufak ölçekte firma olarak tarif edecektir. Ancak bu çok yanlış bir tanım. Ne yazık ki KOBİ deyince insanların aklına böyle bir tanım geliyor.

Halbuki gerçek anlamda KOBİ bu değil. İşte bizim ilk etapta, bu tanımı değiştirmemiz gerekiyor. KOBİleri kayıt içinde faaliyetlerini sürdüren, şeffaf ve hesap verebilir yapılar olduğu gerçeğini vurgulamamız lazım. Bu tanıma uymayan KOBİlere buna zorlamamız lazım. Çünkü kayıtdışı çalışarak, istihdamı eksik göstererek bir yere varmak çok zor. Böyle çalışan KOBİ?ler ne teşviklere ulaşabilirler ne de finansal sistemden doğru dürüst bir şekilde yararlanabilirler.

Sermaye ve know-how verimliliği KOBİlerimiz için hayati önem taşıyor. Bu amaçla doğru sektörlerde yer almak önemli. Teknoloji yoğun sektörlere yönelerek bunu başarabiliriz.

Kümelenme modelleri de yeni yeni üzerine düşmeye başladığımız konular arasında yer alıyor. Ancak kümelenme metodu tüm gelişmiş ülkelerde etkili ve verimli bir şekilde kullanılıyor. Biz de bu konuya ağırlık vermeliyiz.

KOBİ’ler ihracata nasıl yönlendirilir?

Peki KOBİ?lerimiz ihracata yönelmek için ne yapmalılar? İhracatta başarı kazanabilmek için nelere dikkat etmemeliler?

İlk olarak şunu ifade etmek lazım, üretim kalitesi çok önemli. Bununla birlikte kaliteli üretimi makul fiyata satabilmek ihracatın en önemli şartı.

Ardından hangi pazarların ihracat için uygun olduğunu araştırmak gerekiyor. Türkiye?nin ihracatında AB?nin ağırlığı büyük. Bunun yanı sıra Ortadoğu ve Afrika?da alternatif pazarlarımız hızla büyüyor. Bu pazarların bazılarında kısa vadeli problem yaşıyor olabiliriz.  Ancak orta ve uzun vadede bu coğrafyada demokrasi kazanacak. Serbest ticaret daha da artacak. Biz de bu değişimden en kazançlı çıkacak ülkelerin başında geliyoruz. O yüzden kısa vadeli gelişmeler moralimizi bozmuyor.

Bu kriterlere göre pazar seçilmeli. İhracatımızın son yıllarda yükselişte olduğu bölgeler daha avantajlı.

İçinde bulunduğu sektöre göre müşteri ve pazar araştırmasının iyi yapılması gerekiyor. Bu doğrultuda ihracata yönelmek, kalıcı ve sürekli ihracat için kritiktir.

Yeni ihracat yapmak isteyen KOBİlere dış ülkelere düzenlenen ticaret heyetleri de çok yakından takip etmelerini öneriyoruz.

Sonuç olarak ihracat, dünyaya açılma anlamına geliyor. Rekabetin son derece keskin olduğu bu dünyada var olmak için, üretimden pazarlamaya, finansmandan satışa kadar tüm süreçleri doğru bir şekilde yönetmek gerekiyor.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın