En özel günlerden biri olan, aşkın, sevginin günü için geriye sayıma girdik. Sevgililer Günü heyecanı hepimizi sarmışken, diğer yandan da pandemi sürecinde normal hayatlarımızın dışına çıkmanın getirdiği zorluklarla mücadele ediyoruz. Psikolog Aynur İlhan’ın kurucusu olduğu Evimdeki Psikolog dijital platformunun çok değerli uzmanları Pandemide Aşkı Korumanın yollarını 9 maddede aktardılar. Terapi almanın önündeki tüm engelleri ortadan kaldırarak, psikolojik desteği zaman ve lokasyondan bağımsız olarak herkes için erişilebilir kılmayı amaçlayan Evimdeki Psikolog, yaklaşık 45 ülkeye verdiği hizmetle de psikolojik destek ihracatı yapıyor.

Tüm dünyayı etkileyen ve bireylerin hem fiziksel hem de psikolojik sağlığını tehdit eden COVID-19 salgını, sağlık, ekonomi ve güvenlik alanlarında hayatımıza getirdiği olumsuzluklar ile geri dönüşü olmayan pek çok etki bıraktı. Bir bilinmezlik ve kaos ortamı yaratan pandemi süreci, sadece bireysel olarak değil küresel anlamda da bir travmaya dönüştü. Belirsizlik ve onunla beraber gelen kontrol altında olmayan duygular pek çok kişide psikolojik hasarı beraberinde getirdi. Elbette bu tür sorunlarla nasıl baş edebileceği konusu da önemli bir konu haline geldi.

Psikolog Aynur İlhan’ın kurucusu olduğu Evimdeki Psikolog, hayatın zorlukları ile mücadele ederken psikolojik danışmanlık almak isteyen herkese, her yerde erişilebilir, kolay ve uygun maliyetli uzman desteği sağlayan dijital bir platform. Evimdeki Psikolog, terapi almanın önündeki tüm engelleri ortadan kaldırarak, psikolojik desteği zaman ve lokasyondan bağımsız olarak herkes için erişilebilir kılmayı amaçlıyor.

9 maddede Pandamide Aşkı Korumanın Yolları

En özel günlerden biri olan Sevgililer Günü yaklaşırken pandemide aşkı nasıl koruyacağımız sorusu da gündemde. Covid-19 salgın sürecinde normalleşmeye doğru yol alırken bütün bir hayatı eve sığdırdığımız bugünlerde aile üyelerimizle de daha fazla zaman geçirmekteyiz. Görünmez bir virüs bir yandan bizlere birçok hayat dersi verip en küçük anların değerini öğretirken, diğer yandan ikili ilişkileri de büyük bir sınavdan geçiriyor. Boşanmalar, ayrılıklar ve aile içi gerginliklerde büyük bir artış yaşanıyor. Psikolog Aynur İlhan’ın kurucusu olduğu Evimdeki Psikolog’un uzmanları kaygıların çok arttığına dikkat çekiyorlar. Gelecek hala belirsizlikler ile dolu. Öncelikle sağlık ve sonrasında iş, eğitim ve para gibi konularda korkularımız ve kaygılarımız da gün geçtikçe arttı. Tüm bu bilinmezliğin içinde kendimize bir çıkış yolu arıyoruz. Bu konuda da en büyük destekçimiz yanımızdaki insanlar, eşimiz ya da sevgilimiz oluyor.

Ancak İçinde olduğumuz stresli zamanlarda birbirimize karşı hem daha saldırgan hem de daha savunmasız bir hale geldik. Kimi zaman çaresiz kimi zaman sevdiklerimizin yanında olmamıza rağmen yalnız hissediyoruz. Durumlar karşısında daha tepkisel ve agresif davranabiliyoruz.

Kişisel sınırlar daraldı

Evlerde geçirdiğimiz zamanla kişisel sınırlarımızın da daraldığı bir noktadayız. Tüm bu olumsuz bu duyguları yaşarken bir de sosyal izolasyonda olmak çocuklu aileler ve beraber yaşayan çiftler için de daha zorlayıcı bir hal aldı. Kendimize ve ilişkilerimize dair tahammül seviyemizin azaldığını görüyoruz. Yanlış anlaşılmalar, iletişim ve öfke problemleri artarken daha önce fark edilmeyen yeni sorunlar da gün yüzüne çıkmaya başladı.

Ancak burada iki yol var: Ya partnerimizle beraber bu savaştan el ele tutuşup beraber çıkacağız. Ya da yaşadığımız bu kriz dönemini daha büyük bir kaosa dönüştüreceğiz.

Çözüm önerileri

Pekiyi bu salgın sürecinde ilişkilerimizi korumak adına neler yapabiliriz? Evimdeki Psikolog’un çok değerli uzmanları sizin için bazı öneriler hazırladı. Terapi almanın önündeki tüm engelleri kaldırarak, psikolojik desteği zaman ve lokasyondan bağımsız olarak erişilebilir kılmayı amaçlayan Evimdeki Psikolog’un uzmanları bu önerileri “Sorunlarınızı çözmek için duygularınızı ifade edin ve empati kurun”, “Duygularınızı ve davranışlarınızı gözlemleyin. Ardındaki ihtiyaçları araştırın”, “Acele etmeyin”,  “Bireysel sınırlarınızı belirleyin”, “Sorumluluk alın”, “Farkındalıklarınızı artırın”, “Beklemeyin, yapın”, “Görev dağılımı yapın” ve “Destek alın” başlıklı toplam 9 maddede topladılar.

1.      Sorunlarınızı çözmek için duygularınızı ifade edin ve empati kurun

Ev içerisinde sorunlara nasıl yaklaştığınız çok önemli.Çiftler arasında anlaşmazlıkların yaşanmasının normal olduğu bir dönemdeyiz.  Ancak burada dikkat etmeniz gereken konu soruna çözmek için mi yaklaşıyorsunuz yoksa haklı çıkmak için mi? Öncelikle kendinize ne istediğinizi sorun. Ardından yargılayıcı ve suçlayıcı bir tutumu kenara bırakarak partnerinizin nasıl hissettiğini ve neye ihtiyacı olduğunu anlamaya çalışmalısınız. Yaşanan tartışmaları duygularınızı ve düşüncelerinizi ifade etmek için bir fırsat olarak görebilirsiniz. Eğer sadece kendinizin ya da karşıdakinin beklentilerine göre yaşarsanız ilişkiniz bir noktada çıkmaza girecektir. Genellikle partnerimizin de bizimle anı şeyler hissettiğini varsayma eğilimindeyiz. Bu nedenle tartışma anlarında partnerinizin zihnini okumaya çalışmak yerine onunla açık bir iletişim kurmayı deneyin.

2.      Duygularınızı ve davranışlarınızı gözlemleyin. Ardındaki ihtiyaçları araştırın

İlişkinizde ihtiyaçlarınızı nasıl bir şekilde ifade ediyorsunuz? Kendinizi öfkeli, endişeli ya da incinmiş hissettiğinizde nasıl davranıyorsunuz?  Partneriniz ya da siz ne kadar sıklıkla ve hangi durumlarda öfkeleniyorsunuz? Her an patlamaya hazır saatli bir bomba gibi misiniz? Sebepsiz yere sinirlendiğinizi ve abartılı tepkiler verdiğinizi düşünüyor musunuz? Öfke bir süreden sonra hakaret ve şiddete mi dönüşüyor?  Tartışma anında hangi otomatik düşünceler devreye giriyor?  Bu ve bunun gibi soruları kendinize sormak, yaşadığınız sorunlarla baş etmeye çalışırken nerede bir engel olduğunu görmenize yardımcı olabilir. Şimdiye kadar kullandığınız yöntemler başarısız sonuçlandıysa daha farklı bir yol izlemenizin zamanı gelmiş demektir.

Öfke de her duygu kadar işlevsel ve olağan bir duygudur. Öfkenizi kontrol edebilmek zor olsa da öfkelendiğinizde sergilediğiniz davranışlar sizin kontrolünüz altındadır. Öfkeniz artık yıkıcı bir hal almışsa ve karşınızdaki kişiye zarar veriyorsa artık bu normal bir davranış değildir ve burada çözülmesi gereken bir problem vardır. Bu konuda karşı tarafın sınırı doğru bir şekilde çekmeyi öğrenmesi gerekmektedir.

Çoğu zaman bir kavga ya da tartışma esnasında partnerinizin size ne kadar öfkelendiğini ya da kurduğu cümlelere odaklanırsınız. Ancak burada öfkenin gerçek duyguları gizleyen bir maske olduğunu hatırlamalısınız. Öfkenin altında genellikle bir korku, değersizlik veya suçluluk gibi bastırılmış bir duygu yatmaktadır. Güvende olmama hissi ve bağlanma ihtiyaçları bireylerin daha korumacı ve kırılgan bir eğilimde olmasına neden olabilir. Kişinin bu duygusuyla yüzleşmesi sorunun çözümündeki en önemli adım olacaktır.

3.      Acele etmeyin

Yaşanan sorunlardan dolayı ilişkinizin çıkmaza girdiğini ve artık başka seçeneklerin kalmadığını düşünebilirsiniz. Ancak şunu hatırlamakta fayda var; olağanüstü bir süreçteyiz ve her birimiz kendimizi dört duvar içinde ister istemez baskı altında hissediyoruz. Dolayısıyla hayatınızı tamamıyla etkileyecek bir kararı vermek için doğru bir zaman olmayabilir. Bu dönemin geçici bir dönem olduğunu unutmayın. Yapmak istediğiniz büyük değişiklikleri bir dönem ertelemek ileride sorunları daha mantıklı ve objektif bir şekilde değerlendirmenize yardımcı olabilir.

4.      Bireysel sınırlarınızı belirleyin

Sağlıklı bir ilişkide bireylerinin birbirinin zihinsel, ruhsal ve fiziksel sınırlarına saygı göstermesi çok önemlidir.  Evde bu kadar fazla vakit geçirirken ortak alanların da paylaşımı arttı. Kendinize ve partnerinize ayırdığınız vakit dengeli değilse bir süreden sonra kendinizi gergin, bunalmış ve yorulmuş hissedebilirsiniz. Her gün kendinizle baş başa kaldığınız, size iyi gelecek şeyleri yapmak için özgür hissettiğiniz bir alanınız ve zamanınız olmalı. Ancak bireyselliğe alan yaratırken zorlandığını düşünüyorsanız partnerinizin bunu istenmeme mesajı olarak alıp almadığını anlamaya çalışabilirsiniz. Bu ihtiyacınızı kibar, samimi ve dürüst bir şekilde ifade ettiğinizde partneriniz de sizi anlayacak ve sınırlarınıza saygı duyma deneyimi geliştirecektir. Yalnız kaldığınız bu alan içerisinde kendi uğraşlarınız ve öz bakımınız ile ilgilenebilir, arkadaşlarınız ile sohbet edebilir, egzersiz yapabilir ya da kitap okuyabilirsiniz.  Araştırmalar birbirini gün içinde daha az gören çiftlerin birbirini daha çok özlediğini ve dolayısıyla daha sağlıklı bir ilişki yaşadıklarını gösteriyor. Her gün her şeyi partnerinizle beraber yapmak bir süreden sonra ilişkinin monotonlaşmasını ve heyecanının azalmasına neden olacaktır. İlişkiye canlılık getirmek istiyorsanız önce kendinizi bireysel olarak canlandırmalısınız.

5.      Sorumluluk alın.

İçinizde ne kadar büyük bir fırtına olsa da davranışlarınızın ve duygularınızın tek sorumlusu yine kendinizsiniz.  Eğer bu sorumluluğu büyük bir cesaretle kabul ederseniz, sorunlarınızla yüzleşebilir ve çözmek adına kendinize bir fırsat yaratabilirsiniz. İlişkinizde yapacağınız en büyük hata kendi olumsuz duygularınız yüzünden karşı tarafı suçlamak olacaktır. Zor bir karakterle beraber olabilirsiniz ancak olumsuz duygularınızla yönetmek sizin elinizdedir. Sessiz kalıp içinize atmak sorunları çözmeyecek sadece sürmesine neden olacaktır. Asıl soru şu; Siz bunu değiştirmek için hazır mısınız?

6.      Farkındalıklarınızı artırın

Pandemi sürecinde ilişkinizin içindeki güçlü ve olumlu yanları keşfetmek atacağınız ilk adım olabilir. Beraberliğinizde sizi besleyen kaynakları, ilişkinize keyif ve güven veren şeyler nedir? Karantinayı kendi içine dönmek ve ailesiyle vakit geçirmek için bir fırsat olarak görenlerin bu dönemi daha sağlıklı atlattığını görebiliyoruz.  Hem parterinizi hem de kendinizi daha yakından tanıyabileceğiniz sınırsız bir zaman var önünüzde. İlişki içindeki duygularınızı, düşüncelerinizi ve davranışlarınızı gözlemleyin. Bedeninizin ve ruhunuzun ihtiyaçlarına ses verin. Çünkü bir birey kendi ihtiyaçlarının daha farkında değilken bir ilişki içinde de işlevsel bir şekilde var olamaz. Aynı zamanda ev içerisinde partnerinizle beraber geçirdiğiniz zamanın kalitesini değerlendirin. Bu zaman ilişkilerinizi nasıl etkiliyor? Memnun olduğunuz ve değiştirmek istediğiniz şeylerin listesini yapın. Sevgi, saygı, güven ve anlayışın ilişkinizdeki rolünü araştırın.

7.      Beklemeyin, yapın

İlişkilerde en çok yapılan hatalardan biri de; her zaman karşımızdaki kişinin duygularımızı ve düşüncelerimizi anlamasını beklemek.  Anlaşılmak istiyorsanız anlatın. Değersiz hissediyorsanız partnerinize değer verip vermediğinizi düşünün. Takdir bekliyorsanız önce siz partnerinizde sevdiğiniz şeyleri onaylayın. Heyecan istiyorsanız yaratın. Yardıma ihtiyacınız varsa isteyin. Bir sorununuz varsa paylaşın. Tüm çarelerin tükendiğini hissettiğiniz anlarda paylaşımın kendisi çözümün bir anahtarı olduğunu unutmayın. 

8.      Görev dağılımı yapın

Pandemi ile rollerin dengesi de değişmeye başladı. Geleneksel davranış kalıplarından sıyırılıp yeni bir düzene tabi tutulduk. Anne ve babanın hem ev işlerinde hem de çocuk bakımında eşit rol alması ilişkideki dengeleyen en önemli unsur oluyor. Tek başına kadının ev işlerinde daha çok rol olması bir süreden sonra cinsel hayatı da etkilemeye başlıyor.

9.      Destek alın:

İlişkilerin bizi tükettiğini hissettiğimiz noktada bazen o anki bakış açılarımız sorunu çözmeye yardımcı olmayabilir. Bu nedenle bazen profesyonel bir destek ilişkinize sihirli bir değnek etkisi yaratabilir. Eğer birbirinizi seviyorsanız ve bu süreci beraber atlatmak istiyorsanız destek almaktan çekinmeyin.  Yeni başa çıkma becerileri ve olumlu inançlar geliştirmek ilişkinize daha sağlıklı devam edebilmenize yardımcı olacaktır.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın