Kadına yönelik şiddete mücadele mekanizmalarının etkinliğinde en büyük engel kanun ve yönetmelikleri uygulamaya direnerek görev ihmali yapan kamu görevlileri. Koronavirüs salgını öncesinde de sıklıkla karşılaştığımız bu ihmaller için salgın bir bahane olarak kullanılmaya devam ediliyor. Kasıtlı olarak ya da bilgisizlik nedeniyle kadınların hayatlarını tehlikeye atan bu kamu görevlileri hakkında herhangi bir işlem yapılmayarak kötü uygulamalar adeta ödüllendiriliyor. Kanunlar devlet eliyle işlemez hale getiriliyor.
Kasım ve Aralık ayında da 6284 sayılı Kanun kapsamında sığınağa gitmek isteyen birçok kadının sığınağa kabulünün “yer olmadığı” gerekçesiyle yapılmadığına tanıklık ettik. Bu durum sığınak kapasitelerinin olması gerektiğinin çok altında olduğunu bir kez daha gösteriyor. Ayrıca ŞÖNİM’lerin veri tutmak dışında kadına yönelik şiddetle mücadele görev almaması, kadınlara sığınak dışında herhangi bir sosyal destek alternatifinin sunulmuyor oluşu kadınları şiddet gördükleri evlere mahkum ediyor, can güvenliklerini tehlikeye atıyor. Sığınakta kalan kadınların deneyimleri ise devlet sığınaklarında kadınları güçlendirmekten uzak uygulamaların yaygınlığını gösteriyor. Kadınların hayatlarını tekrar kurabilmeleri için ihtiyaç duydukları destekler verilmediği gibi güvenlik gerekçesiyle hapis hayatı yaşadıklarına şahit oluyoruz. Kadınları güçlendirecek, ihtiyaçlarına yönelik destek sunacak bir çalışma yerine kolaya kaçarak yasaklama yoluna gidildiğini ve bu anlayışın sonucu olarak kadınların kötü muameye maruz bırakıldığını görüyoruz.
6284 sayılı Kanun kapsamında verilen kararların sürelerinin gittikçe kısalması ya da kadınlar için verilen kararların çocukları için alınamayabiliyor olması kanunun sadece kağıt üstünde uygulandığının kanıtı niteliğinde. Kararlar kadınları şiddetten uzaklaştırmak ve şiddetten uygulayana karşı korumak için değil göstermelik olarak veriliyor. Öyle ki bazı kadınların deneyimleri ihmal zinciri olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların şiddetten uzaklaşma mücadelelerine bir de kurumlara karşı vermek zorunda kaldıkları mücadele ekleniyor. Devlet kadınları korumakla yükümlüyken kadınlar devlete rağmen hayatta kalmayı başarıyorlar.
Görevini gereği gibi yapan görevliler, kadınları destekleyen uygulamalar ise kadınların hayatlarını olumlu yönde değiştiriyor. Şiddetten uzaklaşmaları ve yeni bir hayat kurmaları için güçlendiriyor. Bu nedenle kötü uygulamaları teşhir etmeye ve kurumlara sorumluluklarını hatırlatmaya ısrarla devam ediyoruz.
Kasım ve Aralık aylarında Mor Çatı’dan destek alan kadınların deneyimlerinden bir kısmını ve gözlemlerimizi aktarıyoruz:
- Sığınağa gitmek için karakola başvuran bir kadın başvurusunun koronavirüs gerekçesi ile kabul edilmediğini aktardı.
- Sığınağa başvuran bir kadın polisin kendisine “Biz ilgilenmiyoruz, Mor Çatı’yı arayacaksınız” dediğini ifade etti.
- Karakol üzerinden sığınak başvurusunda bulunan bir kadın kendisine sığınağa savcılık kararıyla gidilebildiğinin söylendiğini paylaştı.
- Yaşadığı şiddet sonrası ağır düzeyde fiziksel hasar almış bir kadın, hem fiziksel olarak hem ruhsal olarak iyileşmeye çalıştığı süreçte ŞÖNİM sığınağından destek aldığını, sığınakta kaldığı süre boyunca personel tarafından sürekli azarlandığını, sabah yedide uyanamadığı takdirde tutanak tutulduğunu aktardı.
- Bir kadın, arkadaşının partnerinin kendisini tehdit etmesi sebebiyle 183’ü aradığında haklarına ve yapabileceklerine dair bilgi verilmediğini aktardı. 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet uygulayanı uzaklaştırma, iletişim kanallarından engelleme hakkına dair herhangi bir bilgilendirme yapılmadığını gördük.
- Bir kadın şiddet uygulayanı uzaklaştırmak için karakola başvurduğunda başvurusunun alınmadığını ve saatlerce karakolda bekletildiğini paylaştı.
- Bir kadının bizimle paylaşımı sonucunda 6284 sayılı Kanun’un uygulanması için polise başvurduğunda ifadesinin hatalı bir biçimde alındığını ve söz konusu kanun kapsamında edindiği şiddet uygulayanın uzaklaştırılması hakkından yararlanmasının da engellendiğini gördük.
- 6284 sayılı Kanun kapsamında kendisine şiddet uygulayan komşusunu uzaklaştırmak isteyen bir kadın, kolluğun kendisine sadece “akrabasına karşı” uzaklaştırma kararı çıkarabileceği bilgisi verdiğini paylaştı.
- Bir kadın kendisi ve çocukları için 6284 kapsamında gizlilik kararı başvurusu yaptığını fakat kararın sadece kendisine çıktığını paylaştı. Çocukları için gizlilik kararı talebinin “herhangi bir tehlike görülmediği” gerekçesiyle reddedildiğini aktardı.
- 6284 sayılı Kanun kapsamında savcılıktan gizlilik kararı isteyen bir kadın savcının kendisine bu kararın terör suçlularına verildiğini söylediğini aktardı.
- Yaşadığı şiddet sonucu evden çıkan bir kadın kişisel eşyalarını almak için eve geri döndüğünde ev sahibinin kendisini engellediğini aktardı. Durum hakkında savcılığa şikayetçi olup destek istediğinde savcılığın böyle bir yetkileri olmadığını söylediğini ve şikayeti almadığını paylaştı.
- Yaşadığı şiddet sonrası acil yardım için karakola başvuran bir kadın karakolda sürecin uzatıldığını, dışarıda soğukta bekletildiğini aktardı. Daha sonra aile içi şiddet biriminden memurların kendisini “Burası boşanma yeri mi” diye azarladığını, 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir nafakası hakkında bilgi verebilecekken böyle bir hakkı yokmuş gibi davrandıklarını aktardı. Polisin “Boşanacak mısınız?” diye sorup “Boşanmayacaksanız bunlara gerek yok.” dediğini, kendisini sürekli sığınağa göndermeye çalıştıklarını, diğer hakları hakkında bilgilendirmediklerini aktardı.
- Boşanma davası için avukat isteyen ve dava sürecinde hak kaybetmekten korkan kadın avukat talebi için şehrindeki baroya başvurduğunda kendisine randevunun dava tarihinden sonra verildiğini ve “geç kalmışsınız” tavrı ile karşılaştığını aktardı.
- Kocasının akrabaları tarafından evine saldırılan, saldırı sonucu evinin camları kırılan ve çocukları bu şiddete şahit olan kadın polise şikayetçi olduktan sonra savcılık tarafından arabuluculuk için çağırıldığını ve bu esnada savcı tarafından dinlenmeyip “Ne olmuş ki cam kırıldıysa” deyip geçiştirildiğini ve azarlandığını aktardı.
- Uzun yıllar evliliğinde şiddet gören bir kadın yaşadığı sıcak şiddet sonrası şikayetçi olmak için jandarmaya gittiğinde “Senin gibi kaç kadın var biliyor musun” denildiğini ve akut müdahalede bulunulmadığını aktardı. Ancak jandarmaya itiraz ettikten sonra uzaklaştırma alabildiğini iletti.
- Yaşadığı şiddet sonucu devlet sığınağına giden bir kadın sığınakta telefon kullanmalarına ve dışarıya çıkmalarına izin verilmediğini aktardı.
- Partnerinin kendisine bıçak çekmesi sonrası şikayet için karakola giden bir kadın ifadesi alınmadan önce 2 saat bekletildiğini aktardı. Polislerin anlayışlı olmadıklarını, “Çocuğunuz var bir orta yolu bulmanız lazım” dedikten sonra uzaklaştırma kararı verdiklerini, kadın çocuk için de uzaklaştırma kararı için istediğinde “Çocuk için veremiyoruz” dediklerini aktardı.
- Kocasının uyguladığı fiziksel şiddet sonrası acil yardım için KADES ile polisi çağıran bir kadın, işlem yapması için polisi “Bu evde kalmamam gerekiyor” diye ikna etmek zorunda kaldığını aktardı.
- Eşya fırlatılarak maruz bırakıldığı fiziksel şiddete dair darp raporu almak için hastaneye sevk edilen bir kadın darp raporunda nasıl yaralandığının yazılmadığını, sadece yaralandığı bölgede lezyon olduğunun yazıldığını aktardı.
- Ailesinden gördüğü şiddet ve aldığı ölüm tehditleri dolayısıyla sığınak talebi için karakola giden kadın için karakolun Mor Çatı’yı arayıp “burada sığınağa gitmek isteyen bir kadın var” dediğine şahit olduk. Kadının haklarına dair bilgilendirilmediğini ve baştan savılmaya çalışıldığını gördük.
- Boşanma sonrası evden atılan ve eski kocasının ailesinin şiddetinden çekinen, küçük yaşta 3 çocuğu bulunan bir kadın sığınak talebi için karakola gittiğinde karakolun kendisine şiddet uygulayandan şikayetçi olmak zorunda olduğunu söylediğini aktardı. Şikayetçi olması durumunda eski kocasının ailesinin daha fazla şiddet uygulamasından korkan kadına karakolun şikayetçi olmayacaksa belediyeye, kaymakamlığa gidip sığınak istemesini söylediklerini aktardı.
- Sürekli maruz kaldığı fiziksel ve psikolojik şiddet sonrası sığınağa giden bir kadın, sığınakta şiddetten kaçmış diğer kadınların yanında da duygusal olarak yıpranıp ağladığını, ağladığında ise sığınak çalışanları tarafından azarlandığını anlattı. Bunun sonrasında eve dönmek zorunda kaldığını, aynı fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalmaya devam ettiğini, 6284 sayılı Kanun kapsamın kocasına uzaklaştırma kararı aldırdığını fakat kocanın bu kararı ihlal ettiğini aktardı. İhlalleri polise şikayet ettiğinde ise tazyik hapsi uygulanmadığını, her gün karakola gidip imza atması gerektiği söylendiğini, imza vermeye her gün gitmesi gerektiği için bulunduğu muhiti terk edemediğini bu sebeple kadınla aynı çevrede kalıp ona şiddet uygulamaya devam ettiğini aktardı.
- Yoğun bir şekilde her gün fiziksel ve psikolojik şiddet gören ve 9 aylık çocuğu olan bir kadın darp raporu almak için hastaneye gittiğinde hastane polisinin şikayetini almadığını ve karakola gitmesi gerektiğini söylediğini aktardı. Daha önce yaşadığı şiddet için polise gittiğinde sadece 1 aylık uzaklaştırma kararı verildiğini, sığınaklar için “Orası sana göre değil, ne olduğu belli olmayan insanlar kalıyor, çocuğunla birlikte kalamazsın” denilerek sığınağa gitmekten caydırıldığını aktardı. Aynı kadınla yaptığımız bir sonraki görüşmede kocasının kendisine bıçak çekerek saldırdığını, komşuların haber vermesi üzerine polis geldiğini, karakolda polislerden sığınak talebinde bulunduğunda kendisine sığınaklarda çok fazla virüs olduğunu ve çocuğu ile gitmezse daha iyi olacağını söylediklerini aktardı.
- Yaklaşık 30 yıllık evliliğinde sürekli ağır psikolojik şiddete maruz kalan bir kadın sığınak talebi ile karakola gittiğinde polislerin kendisine sığınakların kendisine göre bir yer olmadığını, hapishane gibi bir yer olduğunu, kendisine telefon verilmeyeceğini söyleyerek caydırdıklarını anlattı.
- Üvey babasının uyguladığı darp sonrası sığınağa başvuran bir kadın ilk olarak ilk adım birimine götürüldüğünü, orada yaklaşık 1 ay kaldığını, bu süre boyunca günde sadece yarım saat telefon kullanmalarına izin verildiğini aktardı. Sonrasında asıl kalacakları sığınağa geçtiklerinde günde sadece 10 dakika telefon kullanmalarına izin verildiğini, dışarıya çıkmalarına izin verilmediğini, iş bulurlarsa sığınaktan çıkmak zorunda olduklarını; sığınaktan işe gitmek gibi bir seçenek olmadığını, sığınaktan çıkılması durumunda kira yardımı gibi yönlendirmelerin sadece çocuklu kadınlar için yapıldığını, bekarlar ve çocuğu olmayanlar için hiçbir yönlendirme olmayacağının söylendiğini aktardı.
- Yoğun fiziksel ve cinsel şiddet gördüğü, çocuğunun da şiddet yaşadığı ilişkiyi sonlandırmak ve bunun için boşanma davası açmak için barodan boşanma avukatı talep eden kadın avukatı ile anlaşmakta, iletişim kurmakta, avukatına ulaşmakta zorlandığını, avukatının kendisine çok fazla bilgi vermediğini ve bazı talepleri olduğunda avukatının kendisine “Sen psikiyatriste git” diyerek başından savdığını aktardı.
- Kocasının kendisi gebe iken uyguladığı şiddetten kaçmak için başka bir şehirde sığınağa giden kadın pandemi döneminde kendisinin ve çocuklarının dışarıya çıkmasına, çocukların okula gitmesine izin verilmediğini fakat kaldığı sığınağının müdürünün okula gidebildiğini ve sonrasında gelip sığınaktaki çocukların arasına katılıp oyun oynayabildiğini aktardı. Çocukları çok uzun süre iç mekanda kalmaktan bunaldığı için sığınaktan çıkıp başka bir şehirde ev tutmak zorunda kaldığını fakat gizlilik kararının sığınakta kaldığı şehirden alındığını aktardı. Sonradan gittiği şehirde gizlilik kararı başka bir şehirden olduğu için Nüfus Müdürlüğünde ikametini değiştirmediklerini, faturalarını üzerine alamadıklarını, o şehirde belediye ya da kaymakamlık sosyal yardımlarına yine aynı sebepten dolayı başvuramadığını, Milli Eğitim’in çocukları okula kaydetmediğini aktardı. Bu durumu çözmesi için yeni ev tuttuğu şehirdeki ŞÖNİM’e başvurduğunda ŞÖNİM’in diğer şehirde gizlilik kararını kaldırtıp buradan tekrar başvuruda bulunmasını söylediğini, ya da önceki şehirlerde kaldığına dair oradaki ŞÖNİM’lerden kadının kendisinin yazı istemesi gerektiğini söylediklerini aktardı. Kadın sosyal yardımlar konusunda ŞÖNİM’den destek isteyip tekrar kontrol etmek için gittiğinde ŞÖNİM’deki sosyal çalışmacının 8 gündür kadının dosyasını açmadığını, hiçbir işlem yapmadığını ve 1 haftalık tatile gittiği için kendisini orada bulamadığını, diğer sosyal çalışmacıların da yapacak bir şey olmadığını söylediğini aktardı. Sosyal Ekonomik Destek için Sosyal Hizmetlere başvurduğunda kadının dosyasının kadının ilk yaşadığı şehirden gelmesini beklediklerini, başvuruyu işleyip sonuca çıkmasının en az 1.5 ay süreceğini, biri 7 aylık 4 çocuğu olan ve başka geliri olmayan kadın için yapabilecekleri başka bir şey olmadıklarını öğrendik. Bunların üzerine kadın daha merkezi bir ŞÖNİM’i aradı ve oradaki sosyal çalışmacı bu uygulamaların yanlış uygulama olduğuna işaret edip ilgili kurumlarla görüştü.
- Şiddet uygulayan babasının bu şiddetinden ayrıca psikolojik olarak etkilenen kadın destek almak için belediyeye başvurduğunda kendisine ücretsiz psikolojik destek verildiğini ve psikiyatri için yönlendirildiği iyi örneği bize aktardı.
- Görme engeli bulunan, kocasından şiddet gören fakat kocasının ayrılmak istemediği kadın boşanma avukatı talep etmek için baroya başvurdu. Kendisine ileri tarihe randevu verilmişti fakat bizim yönlendirmemiz ile randevusu erkene çekildi, hak kaybına uğramaması için bir dilekçenin süresinin ertelenmesi için baro avukatları tarafından kendisine destek olundu.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.