AFAD, Bosch ve Software AG’nin teknoloji liderleri CLPA sponsorluğunda düzenlenen “Koronavirüs Sonrası Yeni Dünya Düzeni: Dijital Dönüşüm Ekosistem Buluşmaları” webinarında buluştu

Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ile İnomist İletişim Danışmanlığı iş birliğinde ve CLPA (CC-Link Partner Association) sponsorluğunda düzenlenen “Koronavirüs Sonrası Yeni Dünya Düzeni: Dijital Dönüşüm Ekosistem Buluşmaları” webinar serisi, alanında uzman isimler ile güncel gelişmeleri değerlendirmeye devam ediyor. TBD İkinci Başkanı Mehmet Ali Yazıcı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen dördüncü webinarda; AFAD Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanı İrfan Keskin, Bosch Türkiye Endüstri 4.0 Proje Direktörü Murat Kurtlar, Software AG Türkiye ve Katar Genel Müdürü Ebru Kılıç Eker ve CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel konuşmacı olarak yer aldı.

Yeni nesil iletişim ve kontrol teknolojisi CC-Link’i dünya genelinde yaygınlaştırmayı hedefleyen Japonya merkezli bir kuruluş olan CLPA (CC-Link Partner Association), sponsorluğunda ve Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ile İnomist İletişim Danışmanlığı iş birliğinde düzenlenen “Koronavirüs Sonrası Yeni Dünya Düzeni: Dijital Dönüşüm Ekosistem Buluşmaları” webinar serisi, kamu ve iş dünyasından önemli isimleri bir araya getirmeye devam ediyor. TBD İkinci Başkanı Mehmet Ali Yazıcı’nın moderatörlüğünü üstlendiği ve Covid-19 pandemisiyle birlikte hız kazanan dijital dönüşüm sürecindeki güncel gelişmelerin konuşulduğu dördüncü webinara; AFAD Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanı İrfan Keskin, Bosch Türkiye Endüstri 4.0 Proje Direktörü Murat Kurtlar, Software AG Türkiye ve Katar Genel Müdürü Ebru Kılıç Eker ve CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel konuşmacı olarak katıldı.

“Koronavirüs tüm dünyayı büyük bir değişime zorladı”

Konuşmacılar arasında yer alan AFAD Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanı İrfan Keskin,“Koronavirüs pandemisi bizlere yeni bir dünyanın kapılarını açtı. Bu kapıları açarken geri kalmış ülkelerden tutun da çok zengin bilişim altyapılarına, gelişmiş üretim gücüne, kapasitesine ve finansal güce sahip olan ülkelere kadar hiçbir ayrım yapmadı. Tüm dünyayı büyük bir değişime zorladı. Bu değişimden yara almadan kurtulabilmemiz için dijital dönüşüme ayak uydurmamız gerekiyor. Dijital ekonomiye katkı sağlamak için ürün geliştirmek ve yurt dışına ihraç etmek ülkemiz açısından son derece önemli. Bu dönemde her anlamda kendi kendine yeten bir ülke olmamız gerekiyor. Küresel anlamda mücadele vermek istiyorsak kendi teknolojimizi ve kendi insan kaynağımızı geliştirdiğimiz bir dijital dönüşüm felsefesine ihtiyacımız var. Tüm bunların hepsini ele alıp değerlendirdiğimiz zaman sadece birimizin bir şey yapmakla kahraman olamayacağını net bir şekilde görüyoruz. Dolayısıyla kamu ve üreticilerin yanı sıra hem çalışanların hem danışmanların hem de akademisyenlerin içinde olduğu bir kahramanlık hikâyesinden bahsediyoruz. Hepimiz birbirimizin yaptığı işleri desteklersek bu ekosisteme beraber entegre olabiliriz” dedi.

“Dijital dönüşümün başarılı olabilmesi için kültürel bir dönüşüm şart”

Günümüzde insanların dijital dönüşüme ayak uydurabilmesi için bir kültürün yaratılması gerektiğini söyleyen CLPA Türkiye Müdürü Tolga Bizel, dijital dönüşümde öncelikli konunun insanın dönüşümü olduğunu söyleyerek şu açıklamalarda bulundu: “Üretimde dijital dönüşümün gerçekleşmesi için işletmedeki tüm çalışanların dönüşüme taraf olması gerekiyor. Başarılı bir dijital dönüşüm süreci için global şirketlerde olduğu gibi alanında uzman çalışanların ve akademisyenlerin yer aldığı profesyonel bir ekibin kurulması ve bu ekip tarafından fabrikanın yatay ve dikey entegrasyonu için bir yol haritası oluşturulması çok daha sağlıklı olacaktır. Fabrikaların dijitalleştirilmesi süreci işletmeler için ilk etapta masraflı görünebilir, ancak işletmelerin organizasyon içerisinde insana mal olmadan, pazardaki payını kaybetmeden ve hatta rakiplerinden pay alacak şekilde bir dijital dönüşüm stratejisi geliştirmesi bu yatırımın kısa sürede kendini amorti etmesini ve uzun vadede sürdürülebilir bir işletmeye dönüşümü sağlar. Günümüzde üretimin ilgi alanını tüketicinin talepleri belirlediği için tüketicinin tercihlerine yönelik dijital dönüşüm ihtiyacı da artmış oldu. Dolayısıyla fabrikaların içerisinde artık daha hızlı iletişim beklentisi var. Bu noktada devreye giren CLPA’nın en yeni teknolojisi CC-Link IE TSN, Zaman Duyarlı Ağ (TSN-Time Sensitive Network) teknolojisinden yararlanan dünyanın ilk endüstriyel açık ağı olarak öne çıkıyor. Saniyede 100 megabit ile haberleşebilen endüstriyel haberleşme sistemlerinden 10 kata kadar daha hızlı olan bu yeni nesil teknoloji sayesinde dijital dönüşümün gereklerini yerine getirmek çok büyük ölçüde kolaylaşıyor ve sanayicilerin rekabet gücü artıyor.”

“Dijital dönüşüm bir tercih değil, zorunluluk”

Ulusal ve uluslararası platformda rekabetçi kalabilmek için Türkiye odağında dijital dönüşümün bir tercih değil, bir zorunluluk olduğunu dile getiren Bosch Türkiye Endüstri 4.0 Proje Direktörü Murat Kurtlar, “Verimliliği artırmak, üretim kalitemizi yükseltmek, maliyetleri düşürmek, müşterilerimize zamanında ve eksiksiz teslimat yapmak için dijital dönüşüme bir şekilde adapte olmamız gerekiyor. Bu adaptasyon için konfor alanının dışına çıkmak gerekli, konfor alanımızın dışına çıkmak zorlayıcı görünse de bu durum birçok yeni kazanım ve fırsatı da beraberinde getiriyor. Önümüzdeki dönemde hem üretimde hem de hayatın içinde değişime uyum sağlayanlar ayakta kalabilecek. Pandemi nedeniyle değişime çok hızlı adapte olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Bu durum firmalar için kesinlikle bir kısıt değil, aksine hazır olan firmalar için bir fırsat diyebiliriz. Firmalarda farkındalığı yüksek ve değişime açık bir organizasyon yok ise en güncel yazılım ya da en yüksek teknolojili donanım kullanılsa dahi dönüşüm mümkün değil. Dijital dönüşümü mümkün kılan organizasyonel yetkinlik, yani ‘insan’dır” dedi.

“2020 zorlukların yanı sıra fırsatları da beraberinde getirdi”

İnsanlık tarihi adına 2020’de sağlık, ekonomi ve sosyal alanda pek çok yıkıcı etkinin bir arada olduğunu dile getiren Software AG Türkiye ve Katar Genel Müdürü Ebru Kılıç Eker, “Unutulması zor bir yıl geçirdik. Yaşanan her zorlu dönem gibi bu dönem de şirketlerimiz ve ülkemiz açısından bazı fırsatları da beraberinde getirdi. Bu fırsatları değerlendirmek ve yeni normalde ortaya çıkan bu fırsatlardan yararlanabilmek için şirketlerin atması gereken büyük adımlar var. Öncelikle dijital dönüşüm sadece bir teknoloji yatırımı değil, hayatta kalmak için elzem bir zorunluluk ve bir değişim. Bu nedenle şirket kültürü olarak adapte edilmeli. Değişen dengelere uyun sağlamak için hız ve kurumsal çeviklik kazanımı, verinin akıllıca kullanımı, iş süreçlerinin yeni dijital dünyaya göre ele alınıp şekillendirilmesi, yapılması gereken önemli değişikliklerin başında geliyor. Tüm bunlar için sistemlerin birbirine entegre edilmesi, süreçlerin dijitalleşmesi ve API’ler aracılığı ile dış dünyayla bütünleşmesi gerekiyor. Tüketiciyi iyi anlama, dijital planlama ve değer zincirlerinin yönetilmesinde stratejiden nesnelerin yönetilmesine kadar uzanan uzun dijitalleşme yolunda biz de Software AG olarak Dijital İş Dönüşümü, Entegrasyon, Süreç Yönetimi, Mikroservisler ve API Platformu, Nesnelerin İnterneti ve İleri Veri Analiz platformlarımızla müşterilerimize 52 yıldır hizmet vermeye devam ediyoruz” şeklinde açıklamalarda bulundu.

“Bilinçli bir dijital dönüşüme ihtiyacımız var”

Dijital dönüşümün insan, teknoloji ve süreç boyutunda baz alınması gerektiğini vurgulayan TBD İkinci Başkanı Mehmet Ali Yazıcı ise “Dijital dönüşüm yeni teknolojilerle birlikte çok disiplinli bir bilime dayanan bir yapıda olacak. Bu nedenle dijital dönüşümde nitelikli insan kaynağının önemi yadsınamaz. Yeni iş becerilerinin ve yeni mesleklerin de gündeme geleceği yeni dönemde bilinçli bir şekilde dönüşüme ayak uydurmamız gerekiyor. Bu süreçte hem kamuda hem özel sektörde hem de politika ve strateji belirlemede ve uygulamada dijital dönüşüm liderlerine ihtiyacımız var. Bu dönüşüm sürecinde ekosistem içerisinde yer alan paydaşların rollerinin çok iyi tanımlanması, iletişim kanallarının açık olması ve yasal dayanaklarla desteklenmesi gerekiyor. Dijital teknolojiler ne kadar gelişirse gelişsin esasında toplumun da buna hazır olması lazım. Dolayısıyla dijital vatandaşlık bilincinin arttırılması ve dijital çağda geleceğe dokunacak ve geleceği şekillendirebilecek insanların yetiştirilmesi gerekiyor. Bunu da ancak yaşam boyu eğitim süreci ile başarabiliriz” diye konuştu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın