“Bu yıl da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanırken, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye?de de kadınların yaşadıkları haksızlıklar, kısıtlamalar ve maruz kaldıkları kötü muamele ve şiddet gündemi oluşturmaktadır. Özellikle son yıllarda kadınları hedef alan cinayetlerin büyük bir artış göstermesi son derece kaygı vericidir. Kadınların en temel hakları ellerinden alınmakta, ya da baskı ve yoksunluk içinde yaşamlarını devam ettirmek zorunda kalmaktadırlar. Kadınlar çoğu zaman, kendi yaşamları üzerinde belirleyici olma ve kendi kaderlerini yönlendirme haklarını gerçekleştirememektedir.
Kadınları ve dolayısıyla tüm toplumu etkileyen bu ciddi meseleye karşı zaman kaybetmeden caydırıcı önlemler alınması, yasal koruyucu önlemlerin sıkılaştırılması ve sığınma evleri gibi uygulamaların geliştirilmesi gereği ortadadır. Konuyla ilgili tüm yetkililerimizin bu konuda hassas olmaları ve kadının rolünü ev ve aile ile kısıtlayarak özgürlükler konusunu sadece türban sorunu merceğinden gören yaklaşımı gözden geçirmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda, şiddet mağduru çocuk ve kadınlara ücretsiz avukat sağlanması ile ilgili olarak Ankara Barosu ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu arasında imzalanmış olan protokol doğru yönde atılmış bir adımdır. Çok daha kapsamlı önlem ve uygulamalarla devam ettirilmesi gerekir.
Unutulmamalıdır ki, çağdaş kadın ev ve iş yaşamını dengeleyebilen, sosyal yaşama katılabilen, siyasal alanda temsil edilen bir bireydir. Kadınların ekonomik özgürlüklerini kazanmalarına destek verilmeli ve iş hayatında kadınlara özel gebelik ve çocuk sahibi olma gibi durumlardan ötürü ayrımcılık uygulayan kurallar ve kanunlar gözden geçirilmelidir.
Gerek iş yaşamında, gerekse siyasette kadınların karar alıcı üst düzey konumlarda yeterince temsil edilemediklerini görüyoruz. Oldukça ataerkil bir toplumsal geçmişe sahip olan İspanya hükümetinde bugün yedi kadın bakan bulunmaktadır. Bu açıdan TBMM ve hükümette olduğu gibi, rektörlük, şirket yöneticiliği, gazete genel yayın yönetmenliği gibi çeşitli üst düzey görevlerde kadınların sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Siyaset başta olmak üzere kamu görevlerinde kadınların üt düzey pozisyonları doldurmalarını sağlamaya yönelik olarak pozitif ayrımcılık uygulamalarının getirilmesi büyük önem taşımaktadır.
AB?nin temel ilkelerinden biri olan toplumsal cinsiyeti tüm politikaların merkezine koyma (gender mainstreaming) yaklaşımı yönetişimin temel ilkelerinden biri olarak benimsenmeli ve tüm toplumsal ve siyasal konuları yatay olarak kesen kadın ve cinsiyet eşitliği konusu sadece bir bakanlığın inhisarında olarak görülmekten çıkmalıdır. Unutulmamalıdır ki kadınların görünmediği, duyulmadığı ve dinlenmediği, toplumsal cinsiyete duyarlı olmayan bir toplumda sağlıklı ilişkiler ve yapılar oluşamaz.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.