Çalışanların %60’ı, pandemi bittiğinde de evden çalışma diyor

Covid19 salgınının iş ve çalışma hayatında yol açtığı değişimleri inceleyen Altınbaş Üniversitesi Öğr.Üy. Doç. Dr. Dicle Yurdakul, yükselen dijital eşitsizliğe dikkat çekti ve pandeminin iş hayatında adaptasyon, dayanıklılık ve esnekliğin önemini artırdığını vurguladı.


Altınbaş Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğr.Üy. Doç. Dr. Dicle Yurdakul COVID-19 pandemisinin çalışma hayatında önemli değişikliklere yol açtığını belirterek yaşanan değişimin 7 başlıkta incelenebileceğini belirtti. Yaşanan değişimin başında yeni nesil eşitsizliklerin geldiğini vurgulayan Yurdakul’un verdiği bilgiye göre, Covid pandemisinde dünyanın karşılaştığı olgulardan biri, yükselen dijital eşitsizlik oldu. Yeni normalde eşitsizlik tanımının genişlediğini belirten Doç. Dr. Yurdakul, “Artık gelir, cinsiyet, köken vb. değişkenlerin yanı sıra dijital eşitsizlik de önemli bir sorun olarak karşımızda. Giderek derinleşen bu eşitsizlik uçurumunu kapatabilmek için neler yapılması gerektiği önemli gündem maddelerimizden biri.” dedi.

“İK uzmanları çok daha kilit bir göreve sahip”
İnsan kaynakları yönetiminin de Covid’le değiştiğini belirten Doç. Dr. Yurdakul, “Bu süreç bazı çalışanların çok daha yoğun çalıştığı, ekip içinde asimetrik iş yükleri ile sonuçlanan bir süreç oldu. Dolayısıyla öncelikle ekip yönetimi ve verimli çalışma açısından yeni stratejilere ihtiyaç duyulduğu görüldü. Çalışanların, bütünün içindeki yerlerini görebilmeleri ve yaptıkları işin çıktılarının neden önemli olduğunu kavrayabilmeleri için daha iyi bir planlama ve iletişime ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. Gerek çalışan adaptasyonu, ‘iyi oluş’u ve motivasyonu, gerekse kurumsal sürdürülebilirlik açısından insan kaynakları uzmanlarının çok daha kilit bir göreve sahip olduklarını söylemek mümkün” dedi.

Gallup araştırmasına göre %60 evden çalışma diyor

Pandeminin uzaktan çalışmayı da dünyanın gündemine getirdiğine dikkat çeken Doç. Dr. Dicle Yurdakul, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre gelişmiş ülkelerde çalışanların yüzde 27’sinin uzaktan çalışmaya devam edebilecek durumda olduğunu belirtti. “Ancak bu  herkesin evden çalışmaya devam etmek istediği anlamına gelmiyor” diyen Yurdakul şu bilgileri verdi: “Amerika Birleşik Devletleri’nde Gallup tarafından yapılan bir araştırmaya göre, karantina sona erse de risk nedeni ile evden çalışmaya devam etmek isteyen çalışanların oranı yaklaşık yüzde 60. Öte yandan uzaktan çalışma birçok çalışan için iş-özel hayat dengesinin tamamen ortadan kalkması, uzun mesai saatleri, sosyal izolasyondan kaynaklanan ruhsal sıkıntılar, anlam kaybı ve kimlik sorgulamalarını beraberinde getirdi. Sosyalleşme ve aidiyet ihtiyaçlarımızın karşılanamadığı bu dönemde, uzaktan çalışmanın olumsuz etkileri yoğun bir biçimde hissedildi. Ofis çalışmasının beraberinde getirdiği sosyal ve ekonomik etkinin uzaktan çalışma ile sağlanabilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı söylenebilir, ancak bu gelişime açık bir alan olarak görünüyor.”

“Anlam arayışı sürüyor”
İnsanın anlam arayışının da devam ettiğini belirten Yurdakul, “Bu süreçte özellikle kamu yararına yönelik sektörlerde (sağlıktan eğitime, lojistikten kimya sektörüne kadar) çalışanların insanlık için iyi bir şeyler yapıyor olmanın getirdiği yüksek motivasyonla uzun mesailer boyunca yoğun bir şekilde çalıştıklarına tanık olduk. Pek çok şirket ve çalışan, bu durumu gururla raporladı ve duyurdu. Mevcut koşullarda giderek daha da yoğunlaşan insanın hayatta bir anlam bulmaya yönelik arayışı, bazı meslek sahipleri için işin anlamlı hale gelmesi ile kısmen de olsa cevap buldu. Bu konunun özellikle Z kuşağı için büyük anlam ifade ettiği ve çalışan markasının önemli boyutlarından biri olduğunu da akılda tutmak gerekiyor” dedi.

“Kapsayıcılık ve çeşitlilik önem kazandı”

İş dünyasının, Covid sürecinde kapsayıcılık konusuna daha fazla eğilmek gerektiğini de anladığını belirten Yurdakul, “Yaş ve cinsiyet başta olmak üzere pek çok demografik değişken Covid sürecinde neden daha kapsayıcı ve çeşitli bir işgücü portföyü oluşturmamız gerektiğini bize gösterdi. Dolayısıyla üst kademelerde daha çok kadın ve genç görmek belki de eskisinden daha mümkün olacak” diye konuştu. Yurdakul, işlerin daha anlamlı ve motive edici hale getirilmesi, yaratıcı ve özgür bir kurum kültürü oluşturulması ve tüm örgütlerin daha kapsayıcı ve çeşitli hale getirilmesinin yalnızca özel sektör için değil, tüm kurumlar için üzerinde çalışılması gereken alanlardan bazıları olduğunu kaydetti.

“Yeni dünyada insanın rolü sorgulanıyor”

Teknolojik gelişmelerle insanın iş hayatındaki rolünün sorgulandığı bir dönemden geçtiğimize dikkat çeken Doç. Dr. Dicle Yurdakul, “Ancak pandemi süreci, tek başına teknolojinin insan ihtiyaçlarını tatmin etmekten uzak olduğunu gösterdi. İnsan faktörü başta eğitim ve sağlık olmak üzere pek çok sektörde önemini her zamankinden daha fazla hissettirdi. Teknoloji-insan etkileşimi geleceğin iş dünyasının en önemli konularından biri olmaya devam edecek” dedi.

“Duygusal çeviklik ve dayanıklılık kritik başarı faktörü”

Pandeminin en önemli çıktılarından birinin adaptasyon, dayanıklılık ve esnekliğin öneminin derin tecrübelerle kavranması olduğunu belirten Yurdakul, “Bu süreçte bazı girişimlerin ilk şokun ardından karşılaştıkları sorunları diğerlerine kıyasla çok daha hızlı bir biçimde çözmeyi başardıklarını gördük. Gerek girişimcilerle yaptığımız görüşmeler gerekse bu konuda paylaşılan veriler ve yorumlar gösteriyor ki, özellikle küçük ölçekli girişimler için hayati derecede öneme sahip olan konu, liderlerinin duygusal çeviklik düzeyi. Duygusal çevikliği yüksek olan bireyler bu gibi süreçlerde ilk şoku atlattıktan sonra hızla toparlanıp, durum analizi ve aksiyon planlarını oluşturarak ekiplerini de ayağa kaldırmayı ve yollarına eskisinden daha da güçlü olarak devam etmeyi bildiler” değerlendirmesi yaptı.

Gig ekonomisine dair soru işaretleri

Covid öncesi çalışmalarda Gig ekonomisinin (Gig ekonomisi; bağımsız (freelance) çalışanların ve kendi kendinin patronu olanların yarattığı ekonomi modeli) hızla büyüyeceğine dair öngörülerin ağırlıklı olarak yer aldığını ifade eden Yurdakul, Gig ekonomisinin geleceğiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Covid süreci, bu önermeyi de soru işaretlerine maruz bıraktı. Nisan ayında ABD’de yapılan bir araştırmaya göre Gig çalışanların yüzde 70’i  pandemi sırasında işverenlerden yeteri kadar destek alamadıklarını belirterek durumdan duydukları memnuniyetsizliği ifade etti. Çalışanların bu memnuniyetsizliğinin ardında yatan önemli bir faktör de sağlık sistemine erişim ve sigortalılık durumlarına ilişkin sorunlardan kaynaklanıyor. Gig ekonomisinde esneklik ve düzenli gelir ve haklara sahip olma arasındaki fiili ve algısal dengenin bozulmuş olması olası. Bu durum da Gig ekonomisinin ilerleyen dönemlerdeki seyrine ilişkin soru işaretleri doğuruyor.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın