CEM POLATOĞLU >> Tur Andiamo >>

Bunun arkasından içki, giyim yasağı gelir mi?

Korksak bile konuyu ortak alanda sigara yasağına bağlamak doğru değil. Ya da bu korkuyu bu yasağa bağlayanlar, özgürce her yerde sigara içebilmek için bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlar. Yani kanser, pislik, çevre kirliliği, astım, hatta ölüm bile daha iyi demeye getiriyorlar. Oysa sapla samanı karıştırıp, bu yasağı başka yasaklarla kıyaslamamalı. 

Dün uçakta, otobüste fosur fosur sigara içiliyordu. O kalabalıkta içilmesin diye yasak geldi. Doğru bir karar mıydı? Evet. Ona alıştık mı? Alıştık. O halde buna da alışacağız. Burada da kalabalıkta içilmesi yasaklandı.

Ülkemizde de sigara içmek yaygın bir alışkanlık ve önemli bir halk sağlığı sorunu. Türkiye’deki erişkin nüfusun yaklaşık yarısı sigara içiyor. Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında sigara tüketiminde 3’üncü, dünya ülkeleri arasında 7’nci sırada yer alıyor. Türkiye’de 2020 yıllarında kanser vakalarının yüzde 24 artış göstereceği tahmin ediliyor. Bu nedenle sigara karşıtı mücadelenin önemi her geçen gün artıyor.

Algıya dikkat! Sigara içmek yasaklanmadı. Açık havada içmek de yasaklanmadı. İsteyenler karton karton sigara alıp, içine çeke çeke içebilirler. Kimse karışmaz, karışamaz. Ancak çoluğu çocuğu, yaşlıyı, hastayı, astımlıyı rahatsız etmeyeceğiniz, zehirlemeyeceğiniz, leş gibi kokutmayacağınız ve sigara içen virüslüyse dumanı üfleyip insanların ölümüne yol açmayacağı bir yerde için deniyor. Bu kadar basit.

Not: Bir çok kişi, kendisinde virüs olduğunu dahi bilmiyor.

Bu önleme karşı çıkanlarda bir inat bir inat. Neden ısrarla insanları, bebekleri, çocukları, astımlıları, yaşlıları zehirleyip, leş gibi kokutup hasta etmeye, abartıyorum sanılmasın ama kişi virüslüyse dumanı üfleyerek, insanları öldürmeye teşebbüs ederler anlamakta

güçlük çekiyorum.

Temiz hava almaya sokağa çıkıyoruz, deniz kenarında, kafede, restoranda, sağımızda solumuzda sigara içenin dumanını çekmekten temiz hava alamıyoruz. Yazın restoranlarda duman altı olmamak için içerilere tıkılıyoruz. Oysa içeri tıkılması gereken, kusur işleyen biz “sigara içmeyenler” değiliz. Sokaklar, plajlar, saksı dipleri, işyeri girişleri her yer küllük gibi. Çevreyi de kirletiyoruz. Ailece eve döndüğümüzde, o leş gibi kokan saçımıza, giysilerimize sinen, pis, iğrenç sigara kokusunu üzerimizden atmak için banyo sırası kavgası yapıyoruz. Tüm kıyafetlerimiz yıkanıyor. 

Ayrıca bu yasak sadece bizde yok,  başka ülkelerde de var. 

Herkesi zehirlemeyi, çocukların ve insanların ciğerlerini mahvetmeyi, leş gibi kokularını herkese bulaştırmayı, hatta varsa virüsle beraber dumanı ciğerlerimize zikretmeyi, belki de bu nedenle insanları öldürmeyi özgürlük sanan potansiyel KATİLLERDEN uzak durmalıyız.

Efendim? Abartıyor muyuz? Hangisi abartı? 

            Not; Ben eskiden sigara içiyor muydum? Evet. İçiyordum. Eskiden sigara içenlerin, hiç içmeyenlerden daha çok sigara düşmanı olduklarını biliyor muyum? Elbette biliyorum. Çünkü aradaki farkı biliyorum. Çünkü yaptığım yanlıştan utanıyorum. Çünkü dostlarımın da, çevremin de hatta ülkemin de bu ayıptan bir an evvel kurtulmasını istiyorum. Onlar da yedikleri yemeğin, meyvenin, içtikleri, suyun tadını alsınlar, daha temiz havada yaşayıp, daha kolay merdiven çıksınlar istiyorum. Kimseye zarar vermesinler istiyorum. Lütfen sigara içen biri “biz de suyun, elmanın tadını alıyoruz” demesin. Kıyaslanamaz. Meğer çok farklıymış çoook. Sevdiklerimin kokusu da farklıymış meğer…


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın