Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank: COVID 19 ile birlikte değişime uğrayan küresel değer zincirinden daha çok pay almaya çalışmalıyız. Buna giden yol moda, moda tasarımı ve markalaşma odaklı hareket etmekten geçiyor. İşte tam da bu ihtiyaçtan hareketle bakanlık olarak stratejik bir adım atıyoruz.  Bilişim Vadisi bünyesinde bir tasarım kümelenmesi kuruyoruz.

TGSD Başkanı Hadi Karasu: Uzak coğrafyalardaki üretimlerini durdurup ihtiyaçlarını yakın bölgelerden, minimum stokla ve hızlı döndürmek isteyen markalar için Türkiye’den daha iyi bir alternatif görünmüyor. Çin’in 170 milyar dolarlık pastasından yüzde 10 pay alabilirsek 17 milyar dolarlardaki ihracatımızı kısa sürede iki katına çıkarabiliriz.

İHKİB Başkanı Mustafa Gültepe: Türkiye’yi küresel moda endüstrisinde ilk üçe sokma vizyonu ile hazırladığımız Dört Dörtlük Plan’da önümüze 33 milyar dolar ihracat hedefini koymuştuk. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konusundaki alt yapımız ve tedarik zincirindeki değişim, hedefe salgın öncesine göre çok daha yakın olduğumuzu gösterdi. 

Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) tarafından bu yıl 13’üncüsü düzenlenen ve Türk Moda Endüstrisi’nin uluslararası ölçekte prestij organizasyonlarından biri olan İstanbul Moda Konferansı’nda salgın sonrası ‘yeni normal’ ve Türk hazır giyim sektörünü bekleyen fırsatlar mercek altına alındı.

Salgın nedeniyle ilk kez dijital platformda düzenlenen ve ‘moda endüstrisinde dönüşüm başladı’ vurgusuyla gerçekleştirilen konferansın açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, hazır giyim sektörünün Türkiye’nin medarı iftiharı olduğunu söyledi. Sektörün 2019 yılında 16,5 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğini bildiren Varank, şöyle devam etti:

TEŞVİK DESTEĞİMİZ İLE 350 BİN İLAVE İSTİHDAMIN ÖNÜNÜ AÇTIK

“İmalat sanayi sektörleri arasında en fazla ihracatı hazır giyimde yapıyoruz. Diğer taraftan hazır giyimde dünyada büyük bir oyuncuyuz. Bu ihracatın katma değeri de yüksek.  Türkiye’nin kilogram başına ihracat ortalaması 1,3 dolarken hazır giyimde 13,2 dolar olarak gerçekleşti. Hazır giyim ve tekstil sektörlerinde bir milyonun üzerinde emekçi çalışıyor. Kadın istihdam oranı ise yüzde 68. Bu başarıda hükümetlerimizin desteğinin de payı büyük. 18 yılda hazır giyim alanında 7,5 milyar liralık sabit yatırımı teşvik belgelerimizle destekledik. Belgeli yatırımlar sayesinde 350 bin ilave istihdamın önü açıldı. Planlı sanayileşme politikalarımız doğrultusunda Bolu, Bursa, Diyarbakır, Kahramanmaraş, Yalova ve Kilis’te

tekstil ihtisas organize sanayi bölgeleri kurup küresel manada sektör kümelenmelerini teşvik ettik. Sektörün AR-GE ve inovasyon projelerini TÜBİTAK, ticarileşme ve girişimcilik faaliyetlerini de KOSGEB

ile destekliyoruz. Hazır giyimde faaliyet gösteren AR-GE ve tasarım merkezlerine vergi indirimi, sigorta primi desteği, gelir vergisi stopajı imkanlarından faydalanma hakkı getirdik. 2017 yılında Sınai Mülkiyet Kanunu’nda yaptığımız değişiklikle moda takı ve tekstil sektörleri için tescilsiz tasarım koruma hakkını mümkün hale getirdik. Bu sayede firmalarımız tasarımları için Türk Patent ve Marka Kurumuna baş vurmadan da 3 yıl süreyle koruma elde etmeye başladılar. “

BİLİŞİM VADİSİ BÜNYESİNDE BİR TASARIM  KÜMELENMESİ KURUYORUZ

Mustafa Varank, hazır giyim sektörünün bölgesel kalkınma politikaları açısından da kritik bir fonksiyona sahip olduğunu vurguladı. Kalkınma ajansları, bölge kalkınma idareleri ve cazibe merkezlerini destekleme programı aracılığı ile hazır giyim ve tekstil sektörlerindeki projelere destek verdiklerini anlatan Varank, Van, Erzurum, Bingöl, Kilis, Silopi, Muş, Bitlis, Erzincan, Hakkari ve Iğdır’da tekstil merkezleri kurduklarını bildirdi. Varank, şöyle devam etti:

“Hazır giyim sektöründeki üstünlüğümüzü daha ileriye taşımak için dünyada ses getiren çığır açıcı işlere de odaklanmalıyız. Sektörün gelişme adımlarını iyi okuyup zamanlı adımlar atılmasına ihtiyacımız var. İçinden geçtiğimiz bu dönem bize yeni fırsatlar sunuyor. COVID 19 ile birlikte değişime uğrayan küresel değer zincirinden daha çok pay almaya çalışmalıyız. Buna giden yol moda, moda tasarımı ve markalaşma odaklı hareket etmekten geçiyor. İşte tam da bu ihtiyaçtan hareketle bakanlık olarak stratejik bir adım atıyoruz.  Bilişim Vadisi bünyesinde bir tasarım kümelenmesi kuruyoruz. Tüm hazırlıklarımızı tamamladık. İnşallah Kasım ayında açılışını gerçekleştireceğiz. Bu kümede tasarım stüdyoları, iş geliştirme merkezi, prototip üretim atölyeleri, sergi alanları gibi yapılarla tasarımla sanayiyi daha güçlü bir etkileşime geçireceğiz.”

HADİ KARASU: TEŞVİK SİSTEMİNİN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ

Konferansa ev sahipliği yapan TGSD Başkanı ve EURATEX Başkan Yardımcısı Hadi Karasu ise konuşmasında, küresel iş süreçlerinde 15 – 20 yıldır ciddi bir tıkanma yaşandığının altını çizdi. Salgın sürecinin tıkanıklığı aşacak yenilenmeyi, değişimi, dönüşümü ve uyanışı acil ihtiyaç haline getirdiğini vurgulayan Karasu, şöyle devam etti:

“Biz ihtiyacı yıllar önce fark ederek başta moda konferansımız olmak üzere tüm platformlarda bu konuya kafa yorduk. İlk kez online düzenlediğimiz 13’üncü konferansımızı ‘moda endüstrisinde dönüşüm başladı’ teması ile yapıyoruz. Dönüşümün temel dinamiklerinden birini dijitalleşme oluşturuyor. Dijitalleşmede iyi bir noktadayız ama avantajı fırsata çevirebilmek için gençlere daha fazla fırsat vermek durumundayız. Salgın sürecinde hızlı modanın yanı sıra yine hızlı ama sezon temelli üretime geçmemiz gerektiğini öğrendik. Dolayısıyla üçer aylık veya daha kısa aralarla koleksiyon yapabilecek altyapıyı hızla kurgulamamız gerekiyor. Yine bu dönemde uzak ülkelerden tedarik ve uzun dönemli stok yapmanın büyük finansal kayıplara ve yıkımlara neden olduğu görüldü. Çin gibi uzak coğrafyalardaki üretimlerini durdurup ihtiyaçlarını yakın bölgelerden, minimum stokla ve hızlı döndürmek isteyen markalar için Türkiye’den daha iyi bir alternatif görünmüyor. Çin’in 170 milyar dolarlık

pastasından yüzde 10 pay alabilirsek 17 milyar dolarlardaki ihracatımızı kısa sürede iki katına çıkarabiliriz. Bu büyük pastadan yüzde 10 pay alabilmek için mevcut ihracatımız kadar kapasite yaratmamız gerektiğini biliyoruz. Yeni yatırımlar için bir yılı ödemesiz 3 – 4 yıl vadeli kredi kullandırılması, teşvik siteminin büyük şehirlerdeki firmalarımızı da kapsayacak şekilde yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sayın Bakanımız Mustafa Varank’ın konferansımızın açılışına katılarak verdiği desteğin beklentilerimizin kamu otoritesi tarafından anlaşıldığının bir işareti olarak değerlendiriyor, kendilerine teşekkür ediyoruz.”

MUSTAFA GÜLTEPE: SALGINA RAĞMEN 2020’Yİ KAYIPSIZ ATLATACAĞIMIZI UMUT EDİYORUM

Organizasyona her yıl olduğu gibi bu yıl da destek veren İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe ise konuşmasında ‘geleceği dünden kurgulama’ anlayışının avantajlarını salgın sürecinde gördüklerini söyledi. Gültepe, sözlerini şöyle sürdürdü:

“3 yıl önce Hazır Giyim Sektörü Vizyon Belgesi ile sektörün stratejisini yeniden oluşturduk. Önümüze Türkiye’yi moda endüstrisinde dünyada ilk üçe çıkarma hedefini koyduk. Yeni stratejimizin ışığında Dört Dörtlük Plan adını verdiğimiz yol haritamızı oluşturduk. 33 milyar dolar ihracat hedefli yol haritamızda, üretimde otomasyon ve dijitalleşmeyi, tedarik zincirinin dijitale dönüşümünü, donanımlı insan kaynaklarının hazırlanmasını, sürdürülebilirliği ve Türk modası algısının yükseltilmesini temel hedefler olarak belirledik. Yani biz aslında bugünü dünden kurgulamıştık. Birçok sektörün yeni fark ettiği dönüşümü 3 yıl önce başlattık. Değişim ve dönüşüm sürecini bütün faaliyetlerimizin ana ekseni yaptık. Projelerimizi bu tespitlere göre sıraladık ve uygulamaya başladık. Tüm bu çalışmalarımız sayesinde salgını bugüne kadar en az hasarla atlattık. 2019’u 17,7 milyar dolar ihracatla tamamlamıştık. Maske ve koruyucu kıyafetlerin katkısı ile bu yılı da kayıpsız ya da geçen yıla yakın bir ihracatla kapatacağımızı umut ediyorum. Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konusundaki alt yapımızın yanı sıra tedarik zincirindeki değişim, 33 milyar dolarlık hedefe salgın öncesine göre çok daha yakın olduğumuzu gösterdi.” 

Mustafa Gültepe, her konuda olduğu gibi tasarımda da sektöre liderlik yaptıklarını, Türk Moda Endüstrisi’ni küresel vitrine taşıyan Mercedes – Benz Fashion Week İstanbul’u da tıpkı İstanbul Moda Konferansı gibi dijital platformda gerçekleştireceklerini bildirdi. Gültepe, “Dünyada ilk 10’da yer alan moda haftamızı 12 – 16 Ekim tarihleri arasında düzenleyeceğiz. 30 tasarımcımızın koleksiyonlarını sergileyecekleri dijital moda şölenine herkesi bekliyoruz” dedi.

250 MİLYON DOLARLIK İLAVE KATKI BEKLENİYOR

Salgın nedeniyle tamamen online olarak gerçekleştirilen organizasyonun bu yılki teması ‘Fashion’s Wake Up Call’ olarak belirlendi. Konferansta dönüşüm, dijitalleşme, sürdürülebilir çevre dostu üretim ve markalaşmanın yanı sıra pamukta sürdürülebilirlik konusu ele alındı.

Konferansın ikinci gününde H&M, Lee Fung, Spring ve Bestseller gibi uluslararası markaların yanı sıra LCW, Mavi ve Defacto gibi yerli markaların da aralarında bulunduğu 40’a yakın alım grubunun temsilcileri bu kez sanal ortamda firmalarla buluşacak. Bu bölümde 1000’in üzerinde görüşme yapılması ve alınacak siparişlerle hazır giyim ihracatına 250 milyon dolarlık katkı yapılması öngörülüyor. Konferansa İHKİB’in yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Cotton Council International, Centric Software, Turkcell, Galata Taşımacılık, PEFC,  Polytropon, Lenzing, YKK, Glengo – Gerber Aykaya Plastik, İpeker, Duponde, Genç Tekstil, Permess, Uğur Makine, Bregla, Flomak, Polsan, İsveç Konsolosluğu, İsveç İnstitute destek veriyor. Medya sponsorluğunu Bloomberg HT’nin üstlendiği konferansın çözüm ortaklığını ise Browzwear ve Prosoft yapıyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın