İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, çok boyutlu bir tehdit olan koronavirüsün global ekonomiyi yıpratacağına dikkat çekti: “Dünyada önemli bir endişe havası yaratan bir salgını, kısa vadeli bir anlayışla avantaja çevirme yaklaşımı doğru değil. Virüsün Çin’le sıkı bağları olan otomotiv, makine, kimya, plastik, demir çelik, elektrik ve elektronik gibi sektörlerimizin ara malı ve yatırım malı ithalatında sıkıntı yaratacağı açık.”
Bahçıvan: “İstanbul ve İzmir, sadece kültür ve turizme odaklanmamalı. Her iki şehrin sanayi ve üretim kültürü geliştirilmeli. İSO ve Ege Bölgesi Sanayi Odası arasında sağlanacak sürdürülebilir işbirliği, sadece İstanbul ve İzmir’in değil, Türkiye’nin de rekabet gücünü artıracak.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin şubat ayı olağan toplantısı “Yeni Yılda Ekonomiye ve Sanayimize Bir Bakış; Görünüm, Riskler, Fırsatlar ve Kurumsal İşbirliğinin Önemi” ana gündemi ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Başkanı Salih Esen, Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ile İSO ve EBSO Meclis üyeleri katılırken, İSO Danışmanı Can Fuat Gürlesel de ekonomik görünümle ilgili bir sunum yaptı.
Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda düzenlenen toplantıda konuşan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Çin’de ortaya çıkan ve kısa sürede dünyanın dört bir yanına yayılan Koronavirüs salgınının dünyayı yeni bir bilinmezliğe sürüklediğine dikkat çekti. Bu yılın başında ABD ve Çin arasındaki kısmi ticaret anlaşmasının ve Brexit’te yasal sürecin başlamasının belirsizlik havasını büyük ölçüde dağıttığını, küresel piyasalarda iyimser bir hava esmesini sağladığını işaret eden Bahçıvan “Ne var ki özellikle İran, Suriye ve Libya odaklı jeopolitik gerilimlerin artması bu olumlu havayı gölgeledi. Koronavirüs salgını da dünyayı yeni bir bilinmezliğe sürükledi. Virüsün yarattığı sağlık sorunu ve insani boyut oldukça endişe verici. Virüsün global ekonomiyi yıpratacağı görülüyor. Koronavirüs çok boyutlu bir tehdit” diye konuştu.
Virüsün küresel büyümeye maliyeti 0,2 puan
Bahçıvan konuşmasında “JP Morgan tahminine göre, Çin’de 2019 ilk çeyreğinde yüzde 6,4 olan büyümenin Koronavirüs salgını nedeniyle yılın ilk çeyreğinde yüzde 4,9’a düşmesi tahmin ediliyor. Yine S&P tarafından yapılan tahminler de Çin’de büyümenin 2020’de 1 puan olumsuz etkileneceği yönünde. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin’deki bu salgın, tedarik zincirleri, e-ticaret, ulaşım ve turizm kanallarıyla tüm ekonomik sistemi etkileyebilecek boyutta. Tahminler salgının küresel büyümeye maliyetinin 0,2 puan olabileceğini işaret ediyor. Küresel ekonomi artık jeopolitik gelişmeler, dış politika, doğa olayları, sağlık gibi ekonomi dışı faktörlerden daha fazla etkilenir hale geldi. Bu da kamu ve özel sektör açısından öngörü yapmayı maalesef zorlaştırıyor. Koronavirüs salgınının ekonomik etkilerinin netleşmesi halinde, politika yapıcılar üzerinde önlem alma baskısı artabilir” dedi.
Türkiye, koronavirüs riskini görmezden gelmemeli
Dünyayı tehdit eden koronavirüsün Türkiye’yi olumlu etkileyeceği ifade edilse de risklerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Bahçıvan “Virüs nedeniyle tedarik zincirinde yaşanan aksaklıkların Çin’le sıkı bağları olan otomotiv, makine, kimya, plastik, demir çelik, elektrik ve elektronik gibi sektörlerimizin ara malı ve yatırım malı ithalatında sıkıntılar yaratabileceği açık. Bütün bunların ötesinde pek çok insanın ölümüne sebep olan ve tüm dünyada önemli bir endişe havası yaratan bir salgını, kısa vadeli bir anlayışla avantaja çevirme yaklaşımını da doğru bulmuyoruz” şeklinde konuştu.
Kısa vadeli borçlar çevrilmeli
Merkez Bankası verilerine göre bu yıl 168 milyar dolarlık kısa vadeli borcun çevrilmesi gerektiğini de vurgulayan Bahçıvan “Bu rakama tahmini olarak 20 milyar dolarlık cari açığı eklediğimizde 188 milyar dolarlık bir finansman ihtiyacımız ortaya çıkıyor. Bu durum, küresel risk iştahındaki dalgalanmalara açık olmaya devam edeceğimiz anlamına geliyor. Finansal istikrar, 2020 yılında da hepimiz için önemini koruyor. Pek çok defa ifade ettiğimiz gibi Türkiye’nin sürdürülebilir ve nitelikli büyümeye ihtiyacı var. Bu da yüksek katma değerli üretim yapısına geçişin yanı sıra yatırım ortamının iyileştirilmesinden geçiyor. Bugün bulunduğumuz noktada yatırımlar konusunda hafif bir kıpırdanma söz konusu. Ancak kalıcı bir canlanma için belirsizliklerin azaltılması, güven ve istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve yatırım ortamının hızla iyileştirilmesi hala önemini koruyor” diye konuştu.
İki şehrin tek yürek olması, Türkiye’ye güç katar
Bahçıvan, ekonomik kalkınma için iş birliğinin önemine de dikkat çekerek, şunları söyledi: “İSO ve EBSO, köklü bilgi ve tecrübeleriyle bütüncül bir vizyon eşliğinde, yeni çağın üretim anlayışını ortaya koyan bir anlayışla birlikte adımlar atabilir. Ne İstanbul ne de İzmir sadece kültür ve turizme odaklanması gereken şehirler olarak görülmemeli. Bu iki şehir sanayi ve üretim kültürünü bağrında korumalı ve geliştirmelidir. Bugün en çok değer yaratan şehirler, ülkelerin rekabetine de yön veriyor. O halde, İSO ve EBSO arasında sağlanacak sonuç odaklı ve sürdürülebilir iş birliği sadece İstanbul ve İzmir’in değil, Türkiye’nin de rekabet gücünü artıracaktır. İSO olarak İzmir’e, başarı yolunda “biz varız” diyorum. İki şehir ama tek bir yürek olmak hepimize güç ve değer katacaktır.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.