Belki bir nükleer savaş çıkmıştır, belki dünyaya bir meteor çarpmıştır, belki de küresel ısınma yeryüzünün sonunu getirmiştir. McCarthy bize ne olduğunu anlatmaz, başka pek çok şeyi anlatmadığı gibi… Ne çocuğun ne babasının adını öğreniriz roman boyunca, ne de gidecekleri yerin adını. Sanki adlar da, yaşayan her şey gibi ölmektedir.
Tek bildiğimiz, her ne olduysa çocuğun dünyaya gelişinden az önce olduğudur. Her şey olmuş bitmiş, bildiğimiz yeryüzü yok olmuştur. Yeryüzünde yaşayan pek az canlı kalmıştır. Hayatta kalanlar için uygarlığın kalıntılarını eşelemek ya da barbarlık dışında bir seçenek yoktur.
Hatırladığı eski dünyayı unutmaya çalışan ümitsiz baba ve içine doğduğu bu korkunç dünyada babasına yapışarak hayatta kalmaya uğraşan çocuk sanki iki farklı gezegenden gelmektedirler.
Yamyamlığın, barbarlığın, vahşetin kıyısında, her an tetikte, hep soğukta ve hep aç yürümek zorundadırlar. Güneyde, okyanus kıyısında onları neyin beklediğini de bilmeden. Romandaki tekinsiz havanın güçlenmesini sağlayan bütün bu belirsizliklerle karşıtlık içinde, Cormac McCarthy kısa, kesin ve net cümleler kullanıyor. Bu kadar korkunç, tahammül edilmesi zor, umutsuz bir dünyayı şiirli bir dille tasvir edebiliyor. Aynı şekilde baba ve oğulun iyimserliği, içinde çırpındıkları dünyanın acımasızlığı ve soğukluğuyla karşılaştırıldığında patolojik bir hale bürünüyor.
2007 yılında Pulitzer Ödülü?nü kazanan Yol, ABD?nin yaşayan en büyük yazarlarından Cormac McCarthy?nin başyapıtlarından biri sayılıyor.
Sinemaya da aktarılan Yol, İngiliz çevreci aktivist George Monbiot tarafından ?gelmiş geçmiş en önemli çevreci kitap? olarak selamlanmıştı: ?Biyosferi olmayan bir dünyayı hayal eden bir düşünce deneyi. Ve bu deney, bize önem verdiğimiz her şeyin ekosisteme bağlı olduğunu gösteriyor.?
Kitaptan bir bölüm
Al şunu, diye fısıldadı. Al şunu. Oğlan dehşete kapılmıştı. Kolunu ona doladı ve tuttu. Vücudu öyle sıska. Korkma, dedi. Eğer seni bulurlarsa yapacaksın. Anladın mı?
Şişşt. Ağlamak yok. Beni duyuyor musun? Nasıl yapılacağını biliyorsun. Ağzına koyuyorsun ve yukarı doğrultuyorsun. Çabuk ve sert yap. Anladın mı? Kes ağlamayı. Anladın mı?
Sanırım.
Hayır. Anladın mı?
Evet.
Evet, anladım baba de.
Evet, anladım baba.
Adam başını eğip ona baktı. Gördüğü tek şey dehşetti. Silahı ondan aldı. Hayır, anlamadın, dedi.
Ne yapacağımı bilmiyorum, baba. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sen nerede olacaksın?
Tamam.
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Şişşt. Ben buracıktayım. Seni bırakmayacağım.
Söz veriyorsun.
Evet, söz veriyorum. Koşacaktım. Onları uzaklaştırmaya çalışacaktım. Ama seni bırakamam.
Baba?
Şişşt. Yerde kal.
Öyle korkuyorum ki.
Şişşt.
Yatıp dinlediler. Yapabilir misin? Vakti gelince? Vakti gelince vakit kalmamış kalacak. Vakti şimdi. Tanrı?ya lanet et ve öl. Ya ateş almazsa? Almak zorunda. Ya ateş almazsa?
O sevgili kafatasını bir taşla ezebilir misin? İçinde hiç bilmediğin böyle bir varlık mı mevcut? Olabilir mi? Kollarında tut onu. Öyle işte. Ruhun ayağı çabuktur.
Onu kendine çek. Öp onu. Çabuk.
Cormac McCarthy kimdiri?
1933?te doğdu. 1953?te üniversite eğitimini yarıda keserek ABD hava kuvvetlerine katıldı. Hava kuvvetlerinde geçirdiği dört yılın ikisinde Alaska?da bir radyo programı yaptı. Sonra üniversiteye döndü, ilk öyküleri o sırada yayımlandı. Evlendi ve okulu yarıda bıraktı. Sık sık Herman Melville ve William Faulkner ile karşılaştırılan McCarthy?nin ilk romanı Orchard Keeper 1965?te Faulkner?ın editörü tarafından fark edilerek yayımlandı ve ilk romanlara verilen Faulkner Ödülü?ne layık görüldü. The Road (Yol) ile 2007 yılında Pulitzer Ödülü?nü kazandı. Halen New Mexico?da son eşi ve dokuz yaşındaki oğluyla yaşıyor. Başlıca eserleri: Outer Dark (1968), Child of God (1974), Suttree (1979), Blood Meridian (1985), Sınır Üçlemesi: All the Pretty Horses (1992, O Güzel Atlar), The Crossing (1994), Cities of Plain (1998), No Country For Old Men (2005, İhtiyarlara Yer Yok).
Yol
Cormac McCarthy
Çeviren: Sevin Okyay
224 sayfa, 1. baskı, 13 x 19,5 cm, 24 TL
ISBN: 978-605-4244-14-0
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.