Dünyanın durumuna ve mevcut sürdürülebilir olmayan tarımsal uygulamaların gezegenimiz üzerine etkilerine bakıldığında endişelenmek için pek çok neden olsa da, hızla alınacak tedbirler yeniden umutlanmamızı sağlayabilir.

Halihazırda küresel gıda üretiminin neredeyse yarısı, doğanın bize çizdiği sınırları aşmamızı gerektiriyor. Çok fazla toprağı tarım ve hayvancılığa ayırıyoruz, çok fazla gübre kullanıyor ve aşırı sulama yapıyoruz.

Giderek büyüyen dünya nüfusunu da göz önüne aldığımızda sorunun çözümü için ortak akıl yürütülmesinin gerekliliği daha da ortaya çıkıyor. Ancak yapılan araştırmalar bazı değişimlerle 10 milyara kadar insanın doyurulabileceğini gösteriyor.

Almanya’nın Berlin şehrindeki Humbolt Üniversitesi’nden Prof. Dieter Gerten önderliğinde yapılan araştırma, çevresel sürdürülebilirlik standartlarına kati uyum sağlanması ile kaç kişiye yiyecek sağlanabileceğini inceliyor. Araştırma tarımla ilgili dört sınıra bakıyor: Biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin işlerliği, toprak sistemindeki değişim, tatlı su kullanımı ve azot akışı.

Nature Sustainability dergisinde yayınlanan çalışmada kullanılan sofistike simülasyon modelleri ile gıda üretiminin bu sınırlara etkisi daha önce hiç yapılmadığı kadar detaylı şekilde incelendi. Çalışma sonucunda bazı adımların atılması ile 10 milyar insanın rahatlıkla gıdaya erişim sağlayabileceği ortaya koyuldu.

Tarım sürdürülebilir değil

Araştırmaya göre birçok bölgede tarımda çok fazla su, toprak ya da gübre kullanılıyor. Bu nedenle buralardaki üretimin çevresel sürdürülebilirlik uygulamaları ile paralel hale getirilmesi gerekiyor. Bunun yanında Sahra altı Afrika gibi birçok bölgede etkili su ve gübre kullanımı ile verimi artırmak mümkün.

Sürdürülebilir tarımsal uygulamaların iklim değişikliğine karşı dayanıklığı da artıracağı düşünülüyor. Sürdürülebilir tarım uygulamaları herkesi doyurmak için yeterli değil. Yine en büyük önem uluslararası gıda taşımacılığı üzerinde oluyor.

Diğer yandan tüketicilerin de sürdürülebilirlik yönünde adım atması gerekiyor. Örneğin Çin’de artışta olan kırmızı et talebinin bir bölümünün bakliyata kayması dünyanın geneli için önem arz ediyor.

Araştırmacılar, toprağı barındıran her girişimin toprak üzerinden geçimini sağlayan önemli bir kesim tarafından tepkiyle karşılanacağını, bu nedenle sürdürülebilir toprak kullanımı ve yönetiminin zorlu bir çaba olduğunu da ekliyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın