Dünya çapındaki sosyal medya kullanıcı sayıları yaklaşık 3,5 milyara yükseldi ve dünya nüfusunun yüzde 45’i sosyal medyada aktif. İnternet ve sosyal medya kullanımı açısından ise Türkiye, en aktif ülkelerin başında geliyor. 82,4 milyonluk nüfusun yüzde 72’si internet, yüzde 63’ü ise aktif sosyal medya kullanıcısı. Yani internette günde 7 saat, sosyal medyada ise 2 saat 46 dakika geçiriyoruz. Dijital dünya her geçen gün büyürken, internette geçirdiğimiz her bir vakit, dijital ayak izimizi bırakmamıza neden oluyor. Dijital ayak izi ya da diğer bir adıyla “digital footprint”, dijital medyadaki faaliyetlerimizi, işlemlerimizi bir veri olarak izlenmesi anlamına geliyor. Kısacası internete bıraktığımız tüm kişisel verilerin toplamı, dijital ayak izi oluyor. Bugün internette her hareket izleniyor ve elde edilen bilgiler izlenerek dijital profil oluşturuluyor. Daha sonra bu dijital profil, işe alım süreçlerinden, vize alımına kadar hayatın her aşamasında karşınıza çıkıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan MEZO Dijital Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Nabat Garakhanova, “Klavye ve mouse ile yaptığınız her girdi internet üzerinde bir yerlerde toplanıp analiz edilmekte. Attığınız her e-mail, arama motorlarında yaptığınız aramalar, üye olduğunuz her site, sosyal medyada yaptığınız tüm paylaşım ve beğenileri sizin dijital ayak izlerinizi oluşturur. Dijital ayak iziniz, bugün daha çok reklamcılar tarafından kullanılsa da yarın başka işler için kullanılmayacağı anlamına gelmektedir. Geçtiğimiz günlerde Amerika’nın vize için başvuranlardan sosyal medya hesap bilgilerini ve e-postalarını istemesi, çok yeni ve güncel bir uygulama bilmeden oluşturduğunuz dijital profiliniz seyahat hakkınızın kısıtlanmasına yol açabilir ya da Çin hükümetinin denemeye başladığı, 2020 yılında devreye almayı planladığı sosyal kredi notu uygulamasında olduğu gibi bazı temel hak ve özgürlüklerinizin kısıtlanmasına bile sebep olabilir.” İnsan kaynakları uzmanlarının adayların sosyal medya profillerini inceleyerek işe alımları gerçekleştirdiklerini belirten Garakhanova, internete giren herkesin paylaşımlarını iyice analiz edip, kendilerine zararlı olacak içerikleri üretmemeyi öğrenmesini tavsiye ederek şu önerilerde bulunuyor:

-Sosyal medya mecralarındaki gizlilik ayarlarınızı mutlaka gözden geçirin.

-Kullandığınız tüm uygulama ve cihazların gizlilik ayarlarını gözden geçirin emin olmadığınız hiçbir uygulamaya onay vermeyin.

-Arada bir kendi isminizi arama motorlarında aratıp geride bıraktığınız ayak izlerinizi gözlemleyip sizi rahatsız edenleri ortadan kaldırın.

-Ücretsiz olarak kullanımınıza sunulan birçok uygulamanın sizin bilgileriniz karşılığında bu hizmetleri verdiğini unutmayın.

Dijital empati kurarak, rakiplerinize fark atın

Sosyal medyada en çok vakti Youtube’da, daha sonra Instagram ve Facebook’ta geçirdiğimizi ifade eden Dr. Nabat Garakhanova, normal hayatta olduğu gibi dijital dünyada da kişilerle empati kurmanın önemine dikkat çekiyor. “Vaktimizin önemli bir bölümünü geçirdiğimiz internet üzerinde birçok platformda insanlarla iletişime giriyoruz. Yüz yüze olmadığımız bu durumlarda karşımızdaki kişilerle empati kurmak, onların ruh hallerini, duygusal durumlarını ve ihtiyaçlarını anlamak ve bu ihtiyaçları karşılamak dijital empati kavramının en basit anlatımıdır” diyerek dijital empati kavramına açıklık getiren Garakhanova, dijital empatinin online iş geliştirme süreçlerinde kişiye farklılık sağlayarak, rakiplerinin önüne geçmek için büyük bir avantaj sağladığını da sözlerine ekliyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın