Zirvenin açılış konuşmasını yapan T.C. Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Nureddin Nebati; “Türkiye’de sabah kalkıyorsunuz ve gecedeki gündeminiz, önceliğiniz tamamen değişebiliyor. Bu coğrafyada yer almanın, dünyanın en önemli noktasında olmanın getirdiği bir sorumluluk bu… Bu yükü taşımak için çok büyük bir enerji harcanıyor. Alışveriş merkezleri “alışveriş merkezine gitmek istemiyorum”, “alıveriş merkezleri ile iş yapmak istemiyorum” diyenlerin ortak buluşma noktası… Yunan’da agora, Roma dönemindeki kolezyum gibi herkesin bir araya geldiği, toplandığı, sadece alışveriş mekanları olarak değerlendirilmeyen mekanlardır.

AVM’ler alışverişin, buluşmanın, birlikte hareket etmenin, zaman geçirmenin merkezi olmuş; açıkçası tüm gününüzü orada geçirebileceğiniz geniş birer alan oluşturmuştur. AVM’lerin iki temel iş ortağı var; perakendeciler ve AVM’ciler. Onların ortak ilişkileri, ortak akılları, sergiledikleri performans aslında toplumun da hangi noktalara geldiğini gösteriyor. Girdiğiniz dükkanlar, karşılaştığınız satış danışmanları, alışverişi sunumlarıyla adeta bir sanat haline dönüştürür, sizi başka bir dünyaya davet ederler. 1950’li yıllarda Avrupa’da, 1980’li yıllarda ise Türkiye’de yaygınlaşmaya başlayan AVM’ler, 400’ün üzerinde sayısı ve artan iş hacmi ile adeta Türkiye’nin ticaret merkezleri konumunda; modern kentlerin yaşam alanları… Bu mekanların sosyal yönleri, kültürel yönleri bir yana ekonomik verilerine baktığımız zaman oluşturdukları hacimler Türkiye’nin her zaman gündeminde…” yorumlarında bulundu.

Zarar kârın kardeşi…

Nebati sözlerine şöyle devam etti: “AVM’lerin zaman zaman karşılaştıkları problemleri hepimiz biliyoruz. Geçen yıl, ben göreve geldikten sonra ilk çalıştığımız konulardan biri AVM kiralarının Türk Lirası’na dönmesiydi. Buradaki birçok yatırımcı ile bir araya geldik. O zaman, ‘telaş etmeyin, burası Türkiye’ demiştim; ‘pek çok zorlu süreci geride bırakmış bir ülke bu sorunu da kısa zamanda kolayca çözecektir.’ Bu konuşmalarımızın üzerinden birkaç ay geçmeden sorunlarımız çözüldü. İlk andaki zarar Hulusi Bey’in de bahsettiği gibi azalmaya başladı.

Zorluklar, sıkıntılar hayatın bir parçası, gelir ve geçerler. Önemli olan insani, toplumsal hisler, iyi düşünce, iyi görüş, iyi bakış… Merak etmeyin, burası Türkiye… Her türlü zorluğun üstesinden gelen bir ülkede ve iştahlı bir coğrafyada yaşıyoruz.”

Konuşmasına geçen yıl perakende sektöründe yaşanan önemli gelişmelerle başlayan AYD Başkanı Hulusi Belgü şöyle konuştu: “Geçtiğimiz yıl elbette ki sektörümüzün en önemli gelişmelerinden biri kiralamalarda TL’ye geçiş oldu. Derdimizi anlatmak için bir hayli çabaladık. Olabilecek sonucun en iyisinin çıktığını düşünüyorum fakat şunu belirtmekte fayda var; döviz olarak aldığımız kira gelirleri Türk Lirası’na çevrilince %23’lük bir kaybımız oldu, sonrasında dövizin düşmesi ile bu kayıp %15’lere geriledi. Artık bununla yaşamayı öğrendik, öğrenmek zorundayız. Fakat bu konuda bir yardım istiyoruz. Daha önce dövizle kira alıp dövizle borçlarımızı ödüyorduk. Şimdi çok ciddi döviz borcumuz var. Bankalarla konuşuyoruz, “inşallah bundan sonra döviz artmaz” diyorlar ama bankalarımızla devletimizle beraber bunun önlemini almamız lazım ki dövizde beklenmeyen bir hareket olduğunda yaklaşık 15 milyar dolar bir problemle karşı karşıya kalmayalım.”

Perakende sektörünün önemli konularından biri olan ‘ortak giderler’ meselesine de dikkat çeken Belgü: “Ticaret Bakanlığı’nın dünyada emsali görülmemiş bir şekilde ortalama metrekare üzerinden ortak giderleri alması bizi çok zor duruma düşürdü. Büyük mağazaların neredeyse kirası kadar genel gider ödemesi doğru olmaz diye yükü üzerimize aldık, bu durumun her AVM’de yaklaşık %5 ile %10 arasında maliyeti var.”

Perakende sektöründe birçok dernek ve bu derneklerin oluşturduğu bir federasyon olduğunu belirten Belgü, Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu’nun (TAMPF) devlet ricalinde dikkate alınmasında büyük fayda olduğunu, federasyon çatısı altında sektörün 5 önemli derneğinin uyum içinde çalıştığını söyledi.

Belgü sözlerine şöyle devam etti: “Esasında bizim üzerimize düşen görev devleti elimizden geldiği kadar ticaretin içine sokmadan problemleri kendi aramızda çözmemiz. Genelde bugüne kadar böyle çözdük fakat biraz kiralar meselesinde devletin üstüne görev bıraktık. Bu keşke yaşanmasaydı, biz kendi aramızda çözebilseydik diye düşünüyorum.”

AVM yatırımları ile rakamsal verileri de paylaşan Belgü şöyle konuştu: “Şu anda 412 tane AVM’miz var. 53 milyar dolarlık yatırım yapmışız yani 285 milyar 200 milyonluk bir yatırımdan bahsediyoruz. 12.650.000 metrekare kiralanabilir alanımız ve 520 bin çalışanımız var. 2018’de 130 milyar ciroya ulaştık. 2019’da bu ciromuzun 160 milyar TL olmasını öngörüyoruz. Ziyaretçi sayımızı ise 2,4 milyara çıkacağını düşünüyoruz. 2019’da 10-12 tane daha AVM yapılacak.”

Belgü başkanlık süreci ile ilgili de bilgi verip tüm perakendecilere teşekkürlerini sunarak konuşmasına şöyle son verdi: “4 yıl başkan yardımcılığı, 7 yıl da başkanlığını yaptığım AYD sayesinde tanıdığım çok özel, çok güzel insanlar tanıdım. Çok keyif aldım. Artık benim dönemim bitiyor, inşallah 1-2 ay içinde de yeni başkanımızı seçeceğiz. Bugün burada bizlerle olan tüm yatırımcı ve perakendeci dostlarımıza teşekkürlerimi sunarak sözlerime son veriyorum.”

Fiba Commercial Properties CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yurdaer Kahraman kurumunun güncel yatırımları ve gelecek hedefleri hakkındaki bilgiler paylaştı. Kahraman, Fiba CP’nin yeni iştiraki Fiba Commercial Property Management (Fiba CPM) hakkında da bilgi verdi.

Kahraman:“Yurt içi ve yurt dışında sahip olduğu deneyim ile faaliyetlerini sürdüren Fiba CP, Türkiye, Çin, Romanya ve Moldova’da; 10 AVM, dört ofis binası, dört rezidans ve iki sinema kompleksi operasyonlarını yürütüyor. Hali hazırda Türkiye’de ve global arenada AVM yönetimi yapıyoruz. Bu tecrübelerin sektör paydaşlarımıza değer katacağını fark ettik. Bu değeri hem kendi ticari gayrimenkullerimize hem de diğer kurumlara aktarmak için Kasım 2018 yılında Fiba Commercial Property Management (Fiba CPM) şirketini kurduk. Yurt içi ve yurt dışı tecrübelerimizi bir araya getirerek, bu tecrübelerimize ileriye yönelik sürdürebilir değerler katarak, 360 derece yönetim ve yatırım anlayışıyla hem paydaşlarımızın hem de kendi alışveriş merkezlerimizin yönetimini üstlendik. Fiba CPM çatısı altında; kiralama, varlık yönetimi, proje yönetimi, mimari tasarım ve inşaat yönetimi, finans ve mali işler, AVM yönetimi ve operasyonu, pazarlama gibi alanlarda hizmet veriyoruz. Bu alandaki faaliyetlerimizi önümüzdeki dönemde daha da artıracağız. 2019’a baktığımda; geçmişten aldığımız ders ve tecrübelerle hep beraber samimi, doğru ve sürdürebilir bir şekilde güçlerimizi birleştirirsek sektörümüz adına hem yurt içi hem de yurt dışında çok daha ilerleyeceğimize kesin gözüyle bakıyorum, yürekten inanıyorum”.

Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle ise alışverişin tüm dünyada ekonominin temeli olduğunun altını çizerek şu açıklamalarda bulundu:

“Alışveriş ekonominin temeli… Bugün dünya dinamiklerinin ticaret üzerine kurgulandığını söylemek çok doğru bir teşhis olur. Dünya tarihine bakıldığında, dünyanın gidişatını önemli ölçüde etkileyecek büyük değişimlerin tamamına yakın kısmı ekonomi temelli ve ticaretle ilişkili olmuştur. Özellikle Türkiye son 20 yılda gerçekleştirdiği önemli adımlarla her alanda olduğu gibi alışveriş ekonomisinde de önemli bir oyuncu haline geldi. Kurulan alışveriş merkezleri ve bu alışveriş merkezlerinde yer alan dünya devi markalarımız, ülkemizi bölgenin çekim merkezi haline getirdi. Bu gelişmeler ekonomimize her açıdan katkılar sağladı. Son 5 yılda kişi başı gelirimiz 3 kat arttı. Günümüzde dünyanın 17’nci büyük ekonomisi olan ülkemiz dünya ticaretinden aldığı % 1’lik pay ile önemli bir noktaya geldi. Bu noktaya gelmesinde alışveriş merkezlerinin, perakende sektöründe markalı ihracatı oluşturmada ve büyütmede çok önemli bir payı bulunuyor.”

Gülle: “Haftalık ihracatımızı 4 milyar dolar seviyesine yükseltmeyi hedefliyoruz”

Sözlerine veriler paylaşarak devam eden Gülle; “80 milyonu aşkın nüfusumuz ile sadece bölgesel değil artık dünyanın önde gelen karar verici ülkelerinden birisi haline geldik. Bu gelişimde güçlü özel sektörün de etkisi olduğunu biliyoruz. Sektörümüz geliştikçe, ülkemizin sahip olduğu potansiyel ortaya çıktıkça çok daha iyi yerlere geleceğimize yürekten inanıyorum. Her ne kadar önceliğimiz ihracat olsa da ülkemizin iç dinamikleri bizi etkilemektedir. 2018’i ihracatta Cumhuriyet tarihi rekoruyla, 168 milyar dolar ile tamamladık. Ocak ayında hesaplama sistemini değiştirerek dünyanın pek çok ülkesinin kullandığı genel ticaret sistemi verilerine göre fiili ihracatımız 177 milyar dolara ulaştı. 1 Milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 39’a, 17 ilimizin ihracatı 1 milyar dolar’a yükseldi. 2019’da da rekorlara devam ediyoruz. Şubat ayında 14,3 milyar dolarlık ihracat ile Cumhuriyet tarihinin en yüksek Şubat ayları ihracatını gerçekleştirdik. Haftalık 3,5 milyar dolarlık ihracatımız bulunuyor ve bunu 4 milyar dolar seviyesine yükseltmeyi hedefliyoruz. Bununla hedefimiz ihracat ve ithalatın dengelenmesiyle dış ticaret fazlası veren bir Türkiye… Ancak elbette önümüzde birtakım engeller de var. Büyümesinden kaygı duyduğumuz ticaret savaşları, Brexit konusundaki belirsizlik, küresel büyümedeki ve Çin ekonomisindeki yavaşlama bunlardan birkaçı… OECD, IMF ve Dünya Bankası, 2019 küresel büyüme beklentilerini düşürdü. Ülkemiz ekonomisinde ise özellikle 2018 yılında yaşanan sorunlar iç pazarda da daralmaya yol açtı. Dolayısıyla hem içeride hem de dışarıda eskisi gibi bolluk dönemi geride kaldı. Buradan çıkaracağımız ders hem içerde hem de dışarda daha çok çalışmamız, daha yenilikçi ürün ve hizmet geliştirmemiz, daha müşteri odaklı projelere imza atmamız gerekiyor. İhracat açısından bakacak olursak 2014 yılında küresel ticaret yavaşlama trendine girmiş %0,1’lik artışla yılı tamamlamıştır. Aynı yıl Türkiye’nin ihracat rekoru 157,6 milyar dolardı. 2015’te küresel ticaret %13 düşerken, Türkiye’nin ihracat %8,7 küçüldü. 2016’da küresel ticaret tekrar azalırken Türkiye’nin ihracatı da bir önceki yılla nerdeyse aynı kaldı.”

Gülle Ocak ayında açıklanan 2019 İhracat Raporu ile ilgili de bilgiler paylaşarak şöyle konuştu: “Ticarette rekabet gücüne sahip olduğumuz ürünleri tespit ettik. Dünyada en çok ticareti yapılan 200 ürün içinde 47 ürünümüz var. Bu 47 üründe dünyanın toplam ithalatı 1,8 trilyon dolar. Bu rakam dünyanın toplam ithalatının yaklaşık %10’una karşılık geliyor. Bu ürünlerdeki ihracatımız ise 50 milyar dolar seviyesinde. Bu ürünlerle Türkiye’nin dünya ticaretinde aldığı pay yaklaşık %2,8. Yani genel ticaretimizde %1 pay alıyoruz ama bu ürünlerde 2.8. Güçlü olduğumuz bu 47 üründe özel önem ve ağırlık vererek 1,8 trilyon dolarlık talepten daha fazla pay almamız mümkün.”

Gülle: “İhracatımıza kadın elinin değdiğini görmek mutluluk verici”

Son 10 yılda çalışma çağındaki kadın nüfusumuz, %17 artarken iş gücüne dahil olan kadın sayısı %60 arttı. İstihdam edilen kadın sayısında ise %56’lık bir artış var. Kadınların iş gücüne katılım oranı %24,5’tan %36’ya yükseldi. Yönetim kademesindeki kadınlarımızın ağırlığı da gün geçtikçe artıyor. Şu anda mecliste 600 milletvekilimizin 104’ü kadın. Ülkemizi daha iyi yere taşıyorsak kadınlarımızın iş hayatına katılımını desteklemeliyiz. İhracatımıza da kadın elinin değdiğini görmekten büyük mutluluk duyuyoruz.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın