Son dönemde özellikle dövizdeki yukarı yönlü dalgalanmanın döviz açığı yüksek şirket bilançolarında olumsuz etkilere yol açtığını ifade eden Tunçer Mali Müşavirlik Ofisi kurucularından Kaytun Tunçer, “Bu durumdaki çoğu şirkette faaliyet kari bulunmasına rağmen, kambiyo zararlarından dolayı dönem net zararı oluşmaktadır. Döviz açığı bulunan bu şirketler kur farkı zararlarını böyle dönemlerde minimize etmek adına ‘’hedging mekanizmasını kullanabilirler. Şirketler VİOP (Borsa İstanbul Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası) içerisinde dövizi hedge ederek; dövizdeki sert dalgalanmalardan ve yüksek finansal belirsizliklerden kendilerini korumuş olurlar. Piyasada, maalesef çoğu büyük ölçekli sayılabilecek firmanın bile oluşması muhtemel kur zararları için önlem almadığını ve bunun aslında fiktif bir zarar olduğu düşüncesiyle kendilerini kandırarak geçiştirdiklerini görüyor. Gelir tablosu ve bilançolarına yansıyan bu zararların banka kredibilitelerine kadar yansıdığını ve şirket sermayelerini erittiğini fark etmemelerine üzülüyoruz. Ayrıca şirketler, bilançolarda değerleme sonucunda kur farkı giderleri (zararları) oluşması nedeniyle Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesi uyarınca “Sermayenin kaybı ve borca batık olma durumu” riskiyle karşı karşıya kalabileceklerdir” dedi.

AKILLI STRATİJELER İLE YOL ALINMALI

Yabancı para cinsinden borçların ödeme tarihlerinin çok önemli olduğuna dikkat çeken Tunçer, “Esasen kur farkı giderleri ödemenin yapıldığı aşamada realize olan giderlerdir. Dönem sonlarında değerleme yaparak; borcu güncel kur seviyesine getirmek suretiyle reel bir kayıptan söz etmek de doğru değildir. Bu sebepledir ki; yabancı para cinsinden olan borçlarımızın ödeme tarihleri çok önemlidir. Çünkü esas değerleme ödeme olduğu anda oluşmaktadır. Bu düşünce çerçevesinde yukarıda bahsettiğim türev piyasalarını borç ödeme dönemlerimize göre izlemek ve kullanmak çok önemlidir. Anlaşıldığı üzere içinde bulunduğumuz küresel ekonomik savaşlar bir müddet daha şirketlerin dalgalı seyirde ilerlemesine sebep olacaktır. Bu dalgalanmalardan kolayca etkilenmemek için doğru danışmanlıklar ve akıllı stratejiler ile yol almak durumundayız” diye konuştu.

SAHİP OLDUĞUMUZ EN DEĞERLİ ŞEY ; ‘GÜVEN’

Ekonomide sahip olduğumuz en değerli şeyin ‘güven’ olduğunun altını çizen Tunçer, şunları söyledi : “Finans sektörü ve iş dünyası aynı gemide yol aldığını hiç bir zaman unutmamalıdır. İş dünyasının üretim, istihdam ve büyümeye olan inancını korumamız gerekiyor. Bu dönemde özellikle ihracata yönelik firmalara sübvansiyonlu kredilerin hız kesmeden devam ettirilmesi gerekliliğine inanıyoruz. Bunun için bankalar da ellerini taşın altına gereği kadar koymalıdırlar. Aksi halde kendi kendilerini baltalamış olurlar. Biz Tunçer Mali Müşavirlik Ofisi olarak inançla, güvenimizi kaybetmeden üreterek, gelişerek birliğimizi koruyarak bu süreçten ülke olarak çok daha kuvvetli çıkacağımız inancındayız” 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın