2017’nin son aylarında kurulan BizBizze Kadınlar için Fikir ve Destek Derneği, kadınları hem sosyal alanda, hem de istihdam ve girişimcilik alanında desteklemek amacıyla çok yönlü programlar düzenlemeye, kadın girişimcileri buluşturan etkinlikler yapmaya devam ediyor. BizBizze Kadınlar için Fikir ve Destek Derneği’nin, girişimci kadınlara dönemin ihtiyacına uygun olarak destek vermek amacıyla Güz Buluşması kapsamında misyonu doğrultusunda ücretsiz olarak düzenlediği “Ekonomik Dalgalanmada Kadın Girişimcilere Öneriler” paneli, 9 Ekim Salı günü gerçekleştirildi.

Joint Idea ev sahipliğindeki buluşmada BizBizze Dernek Başkanı Özden Anık Tekir açılış konuşmasında BizBizze’nin devam eden eğitim ve koçluk programları hakkında bilgi verdi. Yeni üyelerle tanışılması ve networking sonrasında panele geçildi.

Ekonomik dalgalanmada güçlü olmanın yollarının aktarıldığı panele, Rıdvan Baştürk (Global Menkul Değerler A.Ş, Piyasa Analisti), Gaye Göker (Global MD Portföy Yönetimi A.Ş -Yönetim Kurulu Başkanı), Çiğdem Çil Yıldız (BizBizze Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Global MD Portföy Yönetimi A.Ş, Satış ve Pazarlama Direktörü) konuşmacı olarak yer aldı ve soruları cevaplandırdı.

Artan risklere karşı yapılması gerekenler

BizBizze Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Yatırım ve Portföy Danışmanı Çiğdem Çil Yıldız,

içerisinde bulunduğumuz konjonktürün, risklerin arttığı bir dönem olduğunu hatırlatarak, şunlara dikkat çekti: “Özellikle artan jepolitik riskler ve büyük merkez bankalarının 2008 krizinden sonra izlediği genişlemeci para politikalarını terk ettiği veya terk etmeye hazırlandığı bir dönemdeyiz. Türkiye’nin dış ülkelerle olan ilişkileri, iç ve dış makro gelişmeler ekonomik dalgalanmaların oluşmasına, ABD ile gergin ilişkiler Türkiye’nin risk priminin yükselmesine neden oluyor. İç makro dengelere baktığımızda, artan bütçe açığı ve TL’nin dolara karşı değer kayıpları neticesinde ithal malların pahalılaşması ve bu durumun fiyatlara yansıması nedeniyle enflasyon son yılların en yükseğine tırmanmış durumda. Son olarak, FED’in faiz artırımlarına devam etmesi ve diğer merkez bankalarının da genişleyici politikaları yavaş yavaş terk ediyor olması küresel faizlerin yükselmesine neden oluyor. Yükselen faizlere bir de Türkiye özelindeki riskler eklenince, borçlanma maliyetleri artıyor ve bu durum yurtdışından kredi bulunmasını zorlaştırıyor veya daha maliyetli hale getiriyor.”

Döviz yükümlülüğü minimum seviyelerde olmalı

Yıldız, mevcut durumda risklerin bilincinde olunup, özellikle iç talebe duyarlılığı az olan ihracata yönelik  alanlara yönelmek gerekebileceğini, küresel faizlerin arttığı ve artmaya devam etmesi beklenen süreçte özellikle döviz yükümlülüğünün minimum seviyelerde olmasının gerektiğini vurguladı.

Kurlardaki dalgalanmalardan en çok küçük orta boy işletmelerin etkileneceğini belirten Yıldız,  “Çünkü bu şirketlerde döviz riski yönetimine ilişkin yetkin ve profesyonel bir yaklaşımın olmadığını görmekteyiz. Sadece KOBİ’ler değil büyük ölçekli şirketlerde de döviz riski yönetiminin yer yer yapılamadığını ve şirketlerin kurlardaki sert yükselişten olumsuz etkilendiğini görmekteyiz. Öncelikle KOBİ’lerin döviz borcu almaması veya minimumda tutması gerekmektedir. Döviz yükümlülüğü olanlar ise hedge işlemini kullanarak risklerini minimuma indirmelidir. Bunun için opsiyon, forward ve VİOP gibi araçlar kullanılabilir. Bunların şirketlere bir maliyeti olsa da TL’deki sert kayıplar yaşadığımız bu dönemde belirli bir maliyete katlanılarak bu risk önlenebilir” dedi.

Türkiye ekonomisinin yılın ilk yarısında G-20 içerisinde en yüksek  büyümelerden birini gerçekleştirdiğini hatırlatan Yıldız, ancak mevcut durumda makro görünümde bozulmalar ve dış politikada risklerin söz konusu olduğunu, TCMB’nin son olarak poltika faizini yüzde 24’e yükseltmesinin ardından, getiri eğrisinin aşağı yönlü evrildiğini ve bu durumun yılın ikinci yarısına ilişkin resesyon riskini işaret ettiğini söyledi. Buna ek olarak, sanayi üretimi, imalat PMI gibi öncül verilerde de aşağı yönlü risklerin söz konusu olduğunu, bütçe açığının ise oldukça yüksek boyutlara ulaştığını bu açığın kapatılmasına yönelik net adımların atılmakta olduğunu vurguladı.

Yıldız, dış siyasette ve dış gelişmelerde de risklerin mevcut olduğunu belirterek, “ABD ile olan gergin ilişkiler Türkiye için bir handikap. Buna ek olarak Suriye konusu da risk olarak masada duruyor. FED başta olmak üzere diğer büyük merkez bankalarının da genişleyici politikaları bırakıp, sıkılaşmaya gitmesi ve gidecek olmaları küresel bazda risk iştahını azaltıyor. Bu durum ise gelişen ülkeler özelinde baskı unsuru” diye konuştu.

Yıldız, sözlerini şöyle bitirdi: “Yukarıda bahsedilen olumsuz gelişmelerin büyük bir kısmı fiyatlandı. Bu nedenle hem mali alanda, hem de dış ülkelerle olan ilişkilerde olumlu adımların atılması Türkiye ekonomisinin toparlanması açısından önem arz etmektedir.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın