Dünya tükenen enerji kaynakları karşısında alternatif enerji çözümleri arıyor. Ucuz ve sürdürülebilir bir çözüm olan biyogazın kullanımı gelişmiş ülkelerde hızla yaygınlaşıyor. Hayvan dışkısı ve organik atıklardan elde edilen biyogaz, sağladığı elektriğin yanında yüksek verimli gübre olarak da ekonomiye katkı sunuyor. Özellikle Türkiye gibi enerjide dışa bağımlı ülkeler için alternatif oluşturan biyogaz ülkemizde henüz keşfedilmeyi bekliyor.
Almanya’da 11 binden fazla biyogaz tesisi varken Türkiye’de tesis sayısı 50’yi zor buluyor
Rakamlar Türkiye’nin enerji ithalatının her geçen yıl arttığını gösterirken elektrik tüketimini karşılamak için yapılan yatırımlar hız kesmeden devam ediyor. Yenilenebilir enerji yatırımları içerisinde biyogaz ise yeterli ilgiyi görebilmiş değil. Potansiyelimizin benzer olduğu Almanya’da 11 bin adedin üzerinde biyogaz tesisi varken ülkemizdeki biyogaz tesis sayısının iki haneli rakamlarda olduğu görülüyor. Almanya’da 2016 yılında biyogaz ile üretilen 37 milyar kilovatsaatlik elektrik, aynı dönemde Türkiye’de tüketilen elektriğin yaklaşık yüzde 13’üne denk geliyor.
49 ilin yıllık elektrik tüketimine eşit enerji çöpe gidiyor…
Alternatif enerji kaynakları arasında dikkat çeken biyogaz, enerjiden kaynaklı yüksek oranda cari açık veren Türkiye için yeni bir fırsat anlamına da geliyor. Sahip olduğumuz biyogaz potansiyeli ile yıllık 35 milyar kilovatsaat elektrik üretmek mümkün. Bu rakam Türkiye’nin en büyük ikinci sanayi bölgesi Ege’de geçen yıl tüketilen elektriğe eşit. Neredeyse Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz’in toplam elektrik tüketimine yakın bir potansiyeli ne yazık ki değerlendiremiyoruz.
Biyogaz tesislerinin atıl durumdaki bir potansiyeli ülkemize hem elektrik hem de gübre olarak kazandırma imkanı doğurduğunu belirten Teksan Jeneratör Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler şunları söyledi: “Biyogaz tesisleri ile elektriği kullanmadığımız kaynaklardan üretebilme imkanımız var. Ülkemizin sahip olduğu yıllık biyogaz potansiyeli 35 teravatsaat (35 TWh) yani 35 milyar kilovatsaat (35 milyar KWh) gibi çok yüksek bir seviyede. Türkiye’nin 2017 yılındaki 292 milyar kilovatsaatlik elektrik tüketiminin yüzde 12’sine denk gelen bir enerjiyi kullanmıyor adeta çöpe atıyoruz. Kullanmadığımız biyogaz potansiyeli ile her yıl 5 milyar TL havaya uçuyor. Fırat Nehri üzerinde yer alan Keban, Karakaya ve Atatürk hidroelektrik santrallerinin 2016’da ürettikleri toplam elektrik enerjisi 16 milyar 798 milyon kilovatsaat olmuş. Yıllık biyogaz potansiyelimiz bu üç barajın ürettiği elektriğin iki katından daha fazla. Sadece Keban Barajı’nın yedi katı elektrik enerjisinden bahsediyoruz. Bu rakam aynı zamanda Türkiye’nin 49 ilinin 2017 yılındaki toplam elektrik tüketimine eşit. Şehirlerimizde biyogazdan üretilen elektrik kullansaydık enerjiden kaynaklı cari açığın azalmasını da sağlayabilirdik. Yapımına başlanan 4 bin 800 MW kapasiteli Akkuyu Nükleer Santralinin tam kapasite çalışması halinde yıllık elektrik üretiminin 42 milyar kilovatsaat olacağını hesaplarsak neredeyse Akkuyu kadar elektriği biyogaz ile üretebileceğimiz ortaya çıkıyor. Örnekleri daha da çoğaltmak mümkün. Üstelik biyogaz tesislerinin istihdama sağlayacağı tahmin edilen katkı da hem imalatçılar hem de işletmeciler düşünüldüğünde çok yüksek. Öyle ki benzer potansiyele sahip olduğumuz Almanya’da sektörün istihdam ettiği kişi sayısı 40 bin. Ayrıca bu tesisler organik atıklar ve hayvan dışkısını enerjiye dönüştürerek çevreye zarar vermelerini de önlüyor”.
Türkiye’de çok güçlü biyogaz potansiyeli olmasına rağmen sağlıklı çalışan biyogaz tesisi sayısının az olduğuna dikkat çeken Başeğmezler, “Potansiyelimizin benzer olduğu Almanya’da 11 bin adedin üzerinde biyogaz tesisi varken ülkemizde yaklaşık 50 biyogaz tesisi bulunuyor. Bu sayının artması ülke ekonomisine ciddi bir katkı sağlayacaktır. Yurtdışından hazır getirilen fikir ve projeler yerine, ülkemize uygun altyapı ile tesis kurulması önem taşıyor. Bu konuda ihtisas sahibi kurumun belirlenmesi ve proje denetimi, takibi ve danışmanlığı konusunda yetki verilmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Tesislerde çalışacak kişilerin de çalışacakları alanda eğitim almaları şart. Bu noktada belirlenecek kurumlar tarafından eğitim ve sertifikalandırma sürecinin devreye alınması bir çözüm olarak ortaya çıkıyor” dedi.
Teksan’ın biyogaz konusundaki çözümlerinden de bahseden Burak Başeğmezler, “Teksan Jeneratör olarak sürdürülebilir çözümler noktasında önemli çalışmalar hayata geçiriyoruz. Firmamız biyogaz sistemleri konusunda diğer yerli tedarikçiler ile birlikte kümelenme oluşturarak kojenerasyon ve çevre ekipmanları konusunda komple çözümler sunuyor. Şimdiye kadar atık su ve hayvansal atıklardan elde edilen biyogaz ile çalışan kojenerasyon sistemleri kurduk. Ürettiğimiz elektrik, tesisin elektrik ihtiyacını besliyor veya şebekeye satılıyor. Yakın tarihte yerli motorlar ile küçük ölçekli biyogaz tesislerine kojenerasyon sistemleri sağlamaya da başlayacağız” diye konuştu.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.