Marsh McLennan şirketlerinin bir parçası olan Mercer, 2025 Küresel Yetenek Trendleri Araştırması’nın sona ereceğini açıkladı. 1.800’den fazla insan gücü liderinin liderliğiyle ortaya çıkan araştırma; iş dünyasındaki büyük dönüşümleri, çalışan beklentileri ve sürdürülebilirliği, güven ve teknolojik iş dünyasının nasıl şekillendirildiğini ortaya koyuyor. Modern iş gücünün karmaşıklığını sürdürebilen organizasyonlar için kritik bir kaynak niteliğindeki bu araştırma, insan dönüşüm parçalarının parçalanmasının, güveni, eşitlik ve sürekli öğrenme kültür teşviklerinin arttırılması vurgulanıyor.

İnsan Merkezli Üretkenliği Arttırmak

Mercer’in 2025 Küresel Yetenek Trendleri Araştırması, genç yetenek yönetimi ve beceri gelişiminin önemli bir dönüşüm sürecinde olduğunu gösteriyor. Becerinin insan kaynakları uygulamalarının yaygınlaşması, artistik yetenek planlamasını optimize etmesine ve geleceğin iş gücünü hazırlamasına olanak sağlanıyor. Şirketin büyük bir kısmı beceri temellerini (iş mimarisi, beceri taksonomileri vb.) güçlendirirken, yüzde 58’i konuyu kendisini yeniden tasarlamaya odaklanıyor. İnsan kaynaklarının sorumluluğu; İşin yeniden tasarlanması, beceriye dayalı eğitim programları ve esnek yetenek yönetimi yöntemleriyle bu bilgisayara yönlendirerek üretkenliğini artırmayı hedefliyor. Bu süreçte beceri odaklı bir organizasyon olma yolunda ilerleyen ortalama yüzde 98’i daha uygun çalışan gelişim fırsatları, yetenek departmanları arasında daha verimli dağıtım ve çalışan bağlılığında artış gibi olumlu etkiler gördüklerini belirtiyor. Bu birliktelik, ilişkilerin özellikleri açıklıklarını araştırmak yerine, mevcut çalışanlarının aktarımlarını yoğunlaştırıyor. Beceriyi yeniden kazandırma (yeniden beceri kazandırma) ve beceri geliştirme (beceri geliştirme) programları, iş gücünü geliştirmeyi hazırlamada kritik bir rol oynuyor.

Güven ve Eşitliği Merkeze Koymak

Araştırmaya göre, insanların büyük çoğunluğu gurur duyabilecekleri şirketlerde çalışmak istiyor. Ancak kadınların işverenlerinin güveni önceki yıllara göre düşüş göstermiş durumdaydı. Bu güven kaybı, çalışanların bağlılığı, motivasyonu ve şirkette kalma süresi doğrudan devam ediyor. Organizasyonların çalışanlarının güvenini kazanmasının yollarından biri de sürdürülebilirlik tutarlılıklarını yerine getirmekten geçiyor. İnsan kaynaklarının gücünün yüzde 53’ü, yönetiminin bu alanda olumlu sonuçlar elde etmek için yeterince güçlü olduğuna inandığını belirtiyor. Bunun yanı sıra, insan kaynaklarının finansmanının yüzde 69’u ücret eşitsizliğinin azaltılması, yüzde 56’sı ise ücret ve terfi kararlarında şeffaflığın çalıştırılması vurgulanıyor. Şeffaf kurallar benimseyen ve etik değerlere bağlı kalan şirketler, yetenekli çalışanların çekme ve elde tutma konusunda önemli bir avantaj sağlıyor. Çalışanlar yalnızca adil ücretlendirme beklemiyor, aynı zamanda sosyal yönetim politikalarını şeffaflaştıran organizasyonlarda alınmamayı tercih ediyor. Çeşitlilik, özgürlük ve kapsayıcılık (DEI) biçimleri de güçlü bir işveren markası oluşturmanın temel unsurları arasında yer alır.

Kurumsal Bağışıklık Sistemini Güçlendirmek

Günümüz iş dünyasında hızla değişebilen risk ortamı, şirketler daha dayanıklı ve bilinci yüksek organizasyonlar inşa etmeye yöneliyor. Şirketler, artan parametreler, ekonomik dalgalanmalar ve küresel krizler karşısında işin sürekliliğini koruma yeteneğine odaklanıyor. Mental sağlık, iş-yaşam dengesi ve esnek çalışma modelleri, çalışan bağlılığını artıran kritik unsurlar arasında yer alırken, çalışanların yüzde 82’si tükenmişlik riski altında olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, organizasyonların proaktif tedavileri kullanarak kriz yönetimini insan odaklı bir yaklaşımla entegre etmesi büyük önem taşıyor. İnsan kaynaklarının yüzde 58’i risk yönetiminin elindekilerin bir parçası olarak görürken, yüzde 63’ü krizlere daha fazla odaklanıyor. Ayrıca, piyasada yüzde 67’si kurumsallaşmak için veri odaklı stratejilere yöneliyor. İnsan analitiği ve nesnel karar alma mekanizmalarını kullananlar, riskleri en aza indirerek gelecek süreçlerine karşı daha sağlam bir yapı oluşturur.

Dijital Kültür Yaratmak

Dijital dönüşüm artık yalnızca kapsamıyla sınırlamak değil; insanların dijital yeteneklerinin ve esnek bir iş kültürünün oluşması da bu varlıkların bir parçası. Araştırma, sürdürülebilirlik girişimlerinin ve etik iş uygulamalarının şirketlerinin giderek daha önemli hale geldiğini ortaya koyuyor. Ancak yüzde 56’sı devam etmekte olan ilerleme aşamasında veya dönüşümün ilk adımlarını atmış durumda. Bu sürecin bozulmasında büyük engeller ise yüzde 53 ile bütçe eksikliği, yüzde 40 ile iş gücü kapasitesi ve gerekli beceri eksiklikleri. Dijital dönüşüm sürecini benimseyen şirketler, yüksek adaptasyon yeteneğine sahip ve dijital olarak yetkin organizasyonlar tasarlayarak çalışanların bu yeni düzende başarılı olmasını sağlıyor. DijitalİK eğitim programları, yapay zeka destekli ve veri odaklı karar alma sistemi, geleceğin iş dünyasında başarılı olmak için kritik bir rol oynuyor.

Bölgesel İnsan Kaynakları önceliklerindeki farklılıklar

Araştırma, kişisel insan kaynaklarının parlaklıkları arasındaki farklara dikkat çekiyor. Türkiye’deki insan kaynakları finansmanı, ekonomik dalgalanmalar ve toplumsal dinamikler gibi kendine özgü zorluklarla karşı karşıya. Bu durum, esnek ve sürdürülebilir insan ticareti zorunlu kılıyor. Sürekli olarak bir dünyada kalabilmek için geçirdiği üç alanda mükemmel olması gerekiyor: İşin Tasarımı, Becerilerin Geliştirilmesi ve Yetenek Yönetimi.

Türkiye’deki insan kaynaklarının finansmanı, üst düzey kapasite çekme ve elde tutmak için Çalışan Deneyimi (EX) ve Çalışan Değer Önermesini (EVP) geliştirmeyi, insan yönetimi rollerinin korunmasını iyileştirmeyi ve İK süreçlerini daha verimli hale getirmeyi görünür kılıyor.

“Dinçer Gülleyin: Dijital Dönüşüm ve İnsan Merkezi Stratejiler, Geleceğin İş Gücünü Şekillendiriyor”

Mercer’in 2025 Küresel Yetenek Trendleri Araştırması’nın iş dünyasında gerçekleşen büyük büyümenin temel dinamiklerini ortaya çıkardığı çizen Mercer Doğu Akdeniz CEO’su Dinçer Gülleyin , “Şirketler, yalnızca tutmakkle kalmayıp; aynı zamanda dijitalleşmeyi güçlendirerek güçlendirerek, akıllı ve insani bir iş birliği oluşturmak için her şeyi atıyor. Organizasyonlarda çalışmak istiyor. Bu kapsamda, şeffaflık, çeşitlilik ve kapsayıcılık yöntemleri benimseyerek güçlü bir işveren markası oluşturma, yetenekli çalışanların çekme ve elde tutma konusunda kritik bir avantaj sağlıyor” dedi.

Beceri insan kaynaklarının yaygınlaşması, iş gücünü daha etkin bir şekilde yönetmelerine olanak sağlamasını sağlayan Dinçer Güleyin , “Beceri kazandırma ve geliştirme geniş, gelecekteki iş gücünü hazırlayacak anahtar faktörler haline geliyor. Çalışan bağlı büyümek için esnek çalışma modelleri, zihinsel sağlık desteği ve iş-yaşam dengesini gibi de ön plana çıkarken kontrol, risk yönetimini desteklediğin bir desteği kurumsal trafiğini destekledi. Başarılar için birleşecek. Bu nedenle, güveni kazanma ve eşitlik merkeze ayrılıyor, sadece ihtiyaçların kalıcılığını sağlayarak, aynı zamanda daha güçlü, daha dirençli ve daha verimli bir iş gücü yaratmalarını mümkün kılıyor” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın