Uzmanı, statik elektrik tehlikesine dikkat çekti!
Balıkesir’de patlayıcı üretilen fabrikada 12 kişinin öldüğü, 5 kişinin yaralandığı patlamayı değerlendiren İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Şu anda meydana gelen büyük yıkımdan dolayı olayın nedenini anlamak oldukça zor.” dedi.
Böylesi yerlerde en çok dikkat edilmesi gereken hususlardan birinin statik elektrik tehlikesi olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Statik elektrik, kontrolü zor olduğu için her zaman büyük bir risk oluşturur. Bu nedenle topraklama büyük önem taşır; bütüncül bir topraklama sistemi sağlanmalı ve gerekirse nemlendirme gibi önlemler alınmalıdır.” diye konuştu.
İş güvenliği eğitimlerine de dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Çok tehlikeli sınıfta yer alan bu tip tesislerde, çalışanların yılda en az 16 saatlik eğitim almaları gerekiyor.” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, Balıkesir’in Karesi ilçesinde patlayıcı üretilen fabrikada 12 kişinin öldüğü, 5 kişinin yaralandığı patlama ve çökmeyi değerlendirdi.
Firma düzenli bir üretim yapısına sahip izlenimi veriyor
Patlamanın gerçekleştiği firmanın oldukça güvenli bir şekilde çalışan bir kuruluş gibi göründüğüne işaret eden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Küçük küçük atölyeler şeklinde planlanmış üretim tesisleri bulunuyor ve genel olarak düzenli bir üretim yapısına sahip olduğu izlenimini veriyor. Bu nedenle üst düzey güvenlik önlemlerinin alınmış olabileceğini düşünüyorum. Ancak, bir eksiklik olmalı ki patlama meydana geldi. Güvenlik önlemleri açısından bakıldığında, statik elektrik dahil birçok tutuşturucu kaynağa karşı önlem alınması gerekiyor. Örneğin, anti-statik giysiler ve kıyafetler, topraklama, nemlendirme gibi uygulamaların yapıldığını varsayıyorum. Ancak bu önlemlerin periyodik muayenelerle yıllık kontrollerinin de yapılması gerekiyor. Şu anda meydana gelen büyük yıkımdan dolayı olayın nedenini anlamak oldukça zor.” dedi.
Patlamanın etkisi oldukça büyük…
Bir bilirkişi olarak en azından evrak üzerinden inceleme yapılabileceğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Bu kapsamda, periyodik muayeneler yapılmış mıydı? Önlemlerin bütüncüllüğü korunmuş muydu? Topraklama direnç değerleri ölçülen ve hesaplanan değerlerle uyumlu muydu? Tüm bu soruların teknik incelemelerle netlik kazanacağını düşünüyorum. Patlamanın etkisi oldukça büyük, çünkü burada söz konusu olan piroteknik malzeme gibi patlayıcı maddeler. Hendek, Sakarya’daki havai fişek fabrikasında yaşanan olaydan ders çıkarmamız gerekiyor. Şu anda ise bir binanın yıkımından bahsediyoruz. Bu tesisin tasarımının böyle olması, üretim atölyelerinin büyük yerleşim alanlarından ayrı tutulduğunu ve üstteki binaların daha çok yönetim ya da büro işlevine sahip olduğunu düşündürüyor.” diye konuştu.
Yıldırım da çok düşük bir ihtimal
Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Patlamanın nedenine dair şu an kimse kesin bir fikir sunamaz, net bilgi vermek mümkün değil. Bunun ancak teknik incelemeler sonucunda ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz. Ancak teknik inceleme sonuç verir mi, bu da belli değil. Şu anda yalnızca olasılıklar üzerinden fikir yürütülebilir. Firmanın düzenli ve iyi bir yapıya sahip olduğu, üst düzey güvenlik önlemlerini aldığı yönünde bir izlenim var. Patlama nedenleri arasında vardiya değişimi, yıldırım düşmesi ya da sabotaj ihtimali gibi birçok olasılık konuşuluyor. Sabotaj ihtimali reddedilse bile tamamen elenemez. İlk belirlemelerde sabotaj olmadığı açıklansa da kesin bir şey söylemek mümkün değil. Yıldırım düşmesi ihtimali de değerlendiriliyor. Yıldırım da çok düşük bir ihtimal. Oradaki sistemlerin muhtemelen Faraday kafesi şeklinde bir paratonerle korunduğunu düşünüyorum. Yıldırım düşse bile etkisi ne olurdu? Bacayı yıkabilir, paratoneri parçalayabilir, ancak içeride bir tutuşturucu etki yaratma ihtimali oldukça zayıf. Yine de bu ihtimalleri tamamen elemek mümkün değil.” şeklinde konuştu.
Statik elektrik tehlikesi…
Böylesi yerlerde en çok dikkat edilmesi gereken hususlardan birinin statik elektrik tehlikesi olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, şöyle devam etti:
“Statik elektrik, kontrolü zor olduğu için her zaman büyük bir risk oluşturur. Bu nedenle topraklama büyük önem taşır; bütüncül bir topraklama sistemi sağlanmalı ve gerekirse nemlendirme gibi önlemler alınmalıdır. Bunun yanı sıra, çalışanlara mutlaka anti-statik kıyafetler ve anti-statik ayakkabılar temin edilmelidir. Ayrıca, içeriye girerken çalışanların üzerlerindeki statik elektriği boşaltabilmeleri için topraklama levhaları gibi sistemlerin kurulması gerekir. İçeride kullanılan malzemelerin özellikli olması da önemlidir. Örneğin, patlayıcı ortamlarda oluşabilecek bir kıvılcım bile tehlike yaratabilir; elektrik kontağının açılıp kapanması bile tutuşturucu bir rol oynayabilir. Bu gibi yerler, kapsül üretimi gibi, yanıcı ve oksitleyici maddelerin bir arada bulunduğu ve küçük bir tutuşturucuyla patlamaya yol açabilecek özellikteki tesislerdir.”
Çalışanların eğitimi…
Çalışanlara kapsamlı bir eğitim verilmesinin şart olduğunu ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Eğitimlerin mesleki yeterlilik kurumları tarafından onaylı olup olmadığını bilmiyorum, ancak bu tür tehlikeli alanlarda çalışacak personelin gerekli eğitim ve donanıma sahip olması büyük önem arz eder. Görünen kadarıyla bu tesis, ağırlıklı olarak tam otomasyon sistemiyle çalışıyor. Yani manuel işlem yapılan bölümler oldukça sınırlı gibi görünüyor. Ancak yine de manuel çalışma yapılan yerler de vardır. Bu tip alanlarda genellikle tecrübeli işçiler tercih edilir. Özellikle hassas işlerde, 15 yıl ve üzeri deneyime sahip çalışanlar istihdam edilir ki, bu çalışanlar deneyimlerine dayanarak herhangi bir anormalliği —örneğin ufak bir ses değişimini bile— fark edip zamanında müdahale edebilirler.” dedi.
Bu tip işlerde çalışan kadınların, erkeklere göre daha dikkatli
Genel olarak, bu tip işlerde çalışan kadınların, erkeklere göre daha dikkatli ve daha özenli çalışabildiklerine dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Bu nedenle, kadın çalışanların bu tür alanlarda yer alması bir dezavantaj olarak görülmemeli. Elbette mesleki yeterlilik eğitimi kapsamında bir iş eğitimi olmasa da firmalar, çalışanlarına mutlaka gerekli eğitimleri sağlamalıdır.” diye konuştu.
Bu tip tesislerde çalışanların yılda en az 16 saatlik eğitim almaları gerekiyor
İş güvenliği eğitimlerine de dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “İşin yapımından öte, bu eğitimler, güvenliğin nasıl sağlanacağına odaklanıyor. Çok tehlikeli sınıfta yer alan bu tip tesislerde, çalışanların yılda en az 16 saatlik eğitim almaları gerekiyor. Bu eğitimlerin büyük bir kısmının, patlayıcı madde üretimiyle ilgili hassas davranılması, statik elektriğin kontrolü ve alınması gereken önlemler üzerine olduğunu düşünüyorum. Ancak her şeye rağmen, insan faktörünü tamamen ortadan kaldırmak mümkün değil. Bunun yanı sıra, kazanın insan kaynaklı olup olmadığını da şu an bilmiyoruz. Bu yüzden, burada yaptığımız değerlendirmeler kesin hüküm içermemeli. Sadece ihtimalleri konuşuyoruz. İki ana seçenek var: Ya insan kaynaklı bir hata söz konusu ya da otomasyon veya sistemde bir problem var. Eğer sistemde bir sıkıntı varsa, bu sıkıntının tam olarak nerede olduğunu belirlemek gerekiyor.” diye konuştu.
Patlayıcı maddenin basınç etkisi yıkıma neden oluyor
Bu tür kazalarda en büyük problemin, patlayıcı maddenin basınç etkisi olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Bu da korkunç bir yıkıma neden olabiliyor. Bu tür tesislerde alınan en önemli önlemlerden biri, fabrikaların ve atölyelerin seyrek bir şekilde inşa edilmesidir. Bu sayede diğer tesislerin sağlam kalması sağlanabilir.” ifadesinde bulundu.
Patlama alanı savaş alanına benziyor
Patlama alanının adeta bir savaş alanına benzediğini de söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Ukrayna savaşında gördüğümüz gibi, bir bomba atıldığında meydana gelen yıkıma benzer bir tablo var. Burada da piroteknik malzeme ve patlayıcı maddeler söz konusu. Bu, sıradan bir patlayıcı ortam değil. Piroteknik patlayıcı maddelerin basınç etkisi çok daha büyüktür; genellikle 1000 atmosfer ve üzerindedir. Bu nedenle, böyle patlamalar korkunç yıkımlara yol açar.” dedi.
Yıkım o kadar büyük ki…
Doğalgaz patlamasında bir kolonun parçalanarak karşı binaya savrulduğunu görülmeyeceğini, ancak bu tür bir patlamada, kolonların yerinden sökülüp savrulabildiğini anlatan Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Dolayısıyla içerideki makinelerin görülmemesi oldukça doğal. Yıkım o kadar büyük ki, makinelerin parçaları ya tamamen parçalanmış ya da yıkıntıların altında kalmış olabilir. Makineleri ve parçalarını net bir şekilde görmek için enkazın içine girilmesi gerekir.” şeklinde sözlerini tamamladı.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.