Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvelerinin beşincisi için bir araya gelen liderler, Hükümet ve Devlet Başkanları Gayriresmî Toplantısı’nı gerçekleştirerek Budapeşte Deklarasyonu’nu yayımladılar. ABD seçimlerinin hemen ardından gerçekleşen bu toplantıda kabul edilen Budapeşte Deklarasyonu’nda AB’nin geleceği için bir vizyon çizildiği görülüyor. En dikkat çekici iki hedef ise Yeni Avrupa Rekabetçilik Anlaşması konusunda çağrı yapılması ve Tek Pazar’ın yenilikçilik, yatırım, yakınsama, büyüme, bağlantısallık ve ekonomik dirençlilik sağlama potansiyelini ortaya çıkarılması. Budapeşte Deklarasyonu ile net hedefler ve net eylemler ortaya konulsa da hem dünyada hem de Avrupa’da yaşanan dönüşümler sebebiyle bu hedeflerin gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği sorusuna yanıt vermenin zor olduğu görülüyor.

Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvelerinin beşincisi 7-8 Kasım 2024’te Budapeşte’de gerçekleştirildi. AB Konseyi Dönem Başkanı Macaristan’ın ev sahipliği yaptığı zirve sırasında AB Hükümet ve Devlet Başkanları Gayriresmî Toplantısı için liderler bir araya geldi. Toplantıda AB ve ABD ilişkilerinin geleceği konusunda fikir alışverişinde bulunan liderler Budapeşte Deklarasyonu’nu (Budapest Declaration) kabul ettiler. Budapeşte Deklarasyonu ile liderler Tasarruflar ve Yatırımlar Birliği’ni (Savings and Investments Union) oluşturmak için çaba göstereceklerini, Tek Pazar’ın potansiyelini ortaya çıkaracaklarını ifade ettiler ve Yeni Avrupa Rekabetçilik Anlaşması’nın uygulamaya konması için çağrıda bulundular.


Budapeşte Deklarasyonu’na Genel Bir Bakış

8 Kasım’da, AB’nin gündeminde olan sorunlar ve bu sorunlara getirilmesi hedeflenen çözümleri ortaya koymak amacıyla Budapeşte Deklarasyonu yayımlandı. Bu deklarasyonda, jeopolitik gerçekler, ekonomik ve demografik zorluklar karşısında AB liderlerinin ekonomik refahı ve rekabetçiliği artırmayı hedeflediği vurgulandı. AB’nin ilk iklim nötr kıta olması amacından bahsedildikten sonra, AB’nin egemenliğinin, güvenliğinin ve dayanıklılığının garanti altına alınacağına değinildi. Birlik’in daha rekabetçi, üretken, yenilikçi ve sürdürülebilir olacağının ve ekonomik, toplumsal ve bölgesel uyumun sağlanacağının altı çizildi.

Deklarasyonun devamında Enrico Letta tarafından hazırlanan “Bir Pazardan Daha Fazlası” Raporu ile Mario Draghi tarafından hazırlanan “Avrupa’nın Rekabet Gücünün Geleceği” Raporlarına değinildi. Yayımlandıkları zaman son derece ses getiren ve uzun süre tartışılan bu raporlarda geçen zorluklar ve tavsiyelerin AB’nin geleceği için önemli olduğundan bahsedildi. Deklarasyonda bu raporlardaki çağrıları duyduklarını ifade eden liderler hem AB içinde mevcut olan hem de küresel çapta var olan verimlilik ve yenilikçilik alanlarındaki açığın kapatılacağını ifade ettiler. AB vatandaşlarının ve AB’deki işletmelerin çıkarları için çalışacaklarını belirten liderler, rekabetçiliğin sağlanması için hem AB içinde hem de üye ülkeler seviyesinde uyum içinde çalışılması gerektiğini eklediler. Zorluklarla mücadele etmek için kararlı adımlar atacaklarının altını çizerek, rekabetçiliğin sağlanması için Nisan 2024’teki Avrupa Birliği Zirvesi kararları ile uyumlu olarak ortak bir çaba göstereceklerini belirttiler.

Budapeşte Deklarasyonu’nda Nelere Değiniliyor?

Budapeşte Deklarasyonu ile Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in önemini sıklıkla çizdiği inovasyon, yatırım ve stratejik güvenlik alanlarında atılması amaçlanan adımları ortaya koyarak AB için bir vizyon çiziliyor. Tek Pazar’ın derinleştirilmesi ile daha dirençli ve yenilikçi bir pazar oluşturulmak isteniyor. Yeşil dönüşüm ile uyumlu aynı zamanda rekabetçi ve istihdama destek bir sanayi politikası oluşturulacağı belirtiliyor. Bunun yanında dijital dönüşüm kapsamında yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi amacı ortaya konularak bu doğrultuda somut adım atılacağı belirtiliyor. 12 maddeden oluşan deklarasyonun Nisan 2024’te Konsey’in aldığı kararlar ile uyumlu olduğu vurgulanıyor.

Tam kapasite ile çalışan bir Tek Pazar oluşturma çabaları yoğunlaştırılarak, Tek Pazar’ın yenilikçilik, yatırım, yakınsama, büyüme, bağlantısallık ve ekonomik dirençlilik sağlama potansiyelini ortaya çıkarılması planlanıyor. Komisyon, Haziran 2025’e kadar Tek Pazar’ın derinleştirilmesi için yeni ve kapsamlı bir strateji geliştirmesi amacıyla bir yol haritası hazırlamaya davet ediliyor.

2026 yılına kadar Tasarruflar ve Yatırımlar Birliği (Savings and Investments Union) oluşturulması için kararlı adımlar atılacağı ve Sermaye Piyasaları Birliği için acil ilerleme sağlanacağı belirtiliyor. Bu sayede tüm vatandaşların ve işletmelerin özellikle KOBİ’lerin ve start-up’ların Avrupa sermaye piyasalarına entegre olacağı vurgulanıyor. Böylece yenilikçi şirketlerin ölçek büyümesine destek olunacağı ve yatırımlar sayesinde AB’de kritik teknolojilerde rekabetçiliğin artabileceği ifade ediliyor. Ayrıca Bankalar Birliği’nin (Banking Union) tamamlanması gerektiği vurgulanıyor.

Karbonsuzlaşmayı sağlamak ve AB’nin endüstriyel ve teknolojik bir güç merkezi olarak kalması amacıyla geleneksel endüstrilere de dikkat ederek geleceğin temel teknolojilerinin büyümesine destek olan bir Avrupa sanayi politikası geliştirileceğinin altı çiziliyor. Bu konuda Komisyon, rekabetçi endüstriler ve kaliteli istihdam yaratılması için bir strateji oluşturmaya davet ediliyor.

İşletmeler için net ve basit düzenleyici çerçeveler hazırlanacağı, özellikle KOBİ’ler için idari yükleri azaltmak gerektiği vurgulanarak bir basitleştirme devrimi yapılacağı belirtiliyor. İşletmelere aşırı yük getiren düzenlemelerin ortadan kaldırılacağı ve güvene dayalı kuralların getirileceği ifade ediliyor. Komisyonun 2025’in ilk yarısında düzenlemelerin asgari %25’ini azaltmaya yönelik somut adımlar atması gerektiği vurgulanıyor.

Teknolojik ve endüstriyel anlamda savunma kapasitesinin artırılması gerektiğinin altı çiziliyor. Hem Yüksek Temsilci hem de Komisyon kamu ve özel finansman için seçenek geliştirip sunacağı belirtiliyor.

Küresel çapta Avrupa’yı araştırma ve inovasyonda ön plana çıkarmak amacıyla 2030 yılına kadar GSYH harcamalarının %3’ünün Ar-Ge’ye yapılması hedefinin gerçekleştirileceğine değiniliyor. Tek Pazar’da araştırma inovasyon ve eğitimi geliştirme amacıyla Enrico Letta’nın ortaya koyduğu beşinci özgürlük önerisi üzerine çalışılacağından bahsediliyor.

2050 yılına kadar stratejik enerji bağımsızlığı ve iklim nötr olma hedefinin gerçekleştirileceği vurgulanıyor. Bu amaç doğrultusunda Enerji Birliği’nin kurulacağı ve temiz ve uygun fiyatlı enerjinin tüm vatandaşlara ve işletmelere sağlanacağı belirtiliyor.

Kaynak açısından daha verimli bir ekonomi inşa edileceği ve kritik ham maddeler gibi ikincil ham maddeler için entegre bir pazar geliştirileceği vurgulanıyor. Komisyon, Döngüsel Ekonomi Yasası’nı sunmaya davet ediliyor.

AB’nin teknolojik becerilerinin güçlendirileceği, tüm endüstrilerin dijitalleştirilmesi sürecinin hızlandırılacağı ifade ediliyor. Yenilikçi teknolojilerin geliştirilirken gizlilik ve güvenliğe dikkat edileceğinin altı çiziliyor. Komisyon 2025 yılının haziran ayına kadar bu konuda tasarı hazırlamaya davet ediliyor.

Yetenekleri kullanmanın önemi ve AB içinde yüksek kaliteli işler yaratma hedefi vurgulanıyor. Toplumsal diyaloğun güçlendirileceğine ve eşitsizliklerin azaltılacağına değiniliyor.

Açık, hevesli, sürdürülebilir ve Dünya Ticaret Örgütü ile uyumlu bir ticaret politikasının hedeflendiği belirtilirken, bu politikanın AB’nin çıkarlarını koruyacağı ve ekonomik çeşitliliği destekleyeceği vurgulanıyor. Açık ekonomi ve uluslararası ortaklar ile ekonomi güvenliğinin sağlanacağının altı çiziliyor.

Rekabetçi, sürdürülebilir ve dayanıklı bir tarım sektörü ile çiftçilere istikrarlı ve öngörülebilir çerçeve sağlanacağı ve adil rekabetin garanti altına alınacağı vurgulanıyor.

Değerlendirme

8 Kasım’da açıklanan Budapeşte Deklarasyonu, AB’nin gelecekte nasıl bir dönüşüm yaşayabileceğini ve entegrasyonun nasıl derinleştirilebileceğini anlamak açısından önemli bir belge olarak karşımıza çıkıyor. AB liderlerinin bu deklarasyon ile, ekonomik rekabet, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm alanlarında söz sahibi olmak için stratejik bir vizyon ortaya koydukları görülüyor. AB’nin gelecekte bu amaçları gerçekleştirmek için çalışacağı vurgulanırken hedeflere ulaşmak için yapılması gereken eylemlerin de ortaya koyulduğu görülüyor. Yani Budapeşte Deklarasyonu sadece niyetleri değil, gerçekleştirileceği iddia edilen somut adımları da içeriyor. Aynı zamanda bu deklarasyonun AB’nin gelecek vizyonunu çizmek konusunda önem arz eden bir belge olduğu da görülüyor.

Budapeşte Deklarasyonu, AB liderlerinin Letta’nın “Bir Pazardan Daha Fazlası” ve Draghi’nin “Avrupa Rekabet Gücünün Geleceği” raporlarını ciddiye aldıklarına da işaret ediyor. Letta, “Bir Pazardan Daha Fazlası” Raporunda, AB’nin, gelecekte siyasi aktörler arasında etkin olma kapasitesinin azalabileceğini, finans, enerji ve elektronik haberleşme konularında entegrasyonun yeterli olmadığını belirtmişti. Kamu kaynaklarının ve özel kaynakların ikiz dönüşme katkı için seferber edilmesi gerektiğini, Tasarruf ve Yatırım Birliği’nin kurulması gerektiğini vurgulamıştı. AB’deki şirketlerin sorunlarını ele alarak, bu sorunlara yanıt bulunmadığı takdirde üçüncü ülkelere gidebileceklerini ifade ederek Tek Pazar’ın yeni küresel gerçeklere adapte olması gerektiğine değinmişti.

Bunun yanında geçtiğimiz ay Draghi tarafından hazırlanan ve çok ses getiren “Avrupa Rekabet Gücünün Geleceği” isimli raporda Avrupa’nın küresel rakipleri karşısında temiz teknoloji ve yenilikçi sanayi stratejileri karşısında geride kaldığı belirtilmiş ve bir eylemde bulunulmadığı takdirde refah ve özgürlük gibi konularda taviz verilmek zorunda kalınacağı vurgulanmıştı. İnovasyonun ticarileştirilmesi gerektiğine değinerek bir Ar-Ge çerçevesi oluşturulması gerektiğini belirtmiş ve enerji maliyetlerinin düşürülmesi konusunda hem temiz teknoloji hem de ekonomik büyümeyi sağlayan bir plan oluşturulması için çağrı yapılmıştı. Reformların hayata geçirilmesi ve yatırımların artırılması vurgusu yapılırken AB’nin gerçekleştireceği yatırımlarla sürdürülebilir ekonomi ve stratejik bağımsızlığını sağlayabileceği belirtilmişti.

Bununla beraber AP seçimlerinin gerçekleştirilmesinin ardından 18 Temmuz’da Komisyon başkanı seçilen Ursula von der Leyen “Avrupa’nın Seçimi: Siyasi Kılavuz İlkeleri”ni sunmuştu. Genel Kurul’da gerçekleştirdiği konuşmada “Avrupa Tek Pazarı’nı derinleştirmek”, “Avrupa Sanayi Mutabakatı’nı oluşturarak enerji fiyatlarını düşürmek ve sektörleri karbonsuzlaştırmak”, “sürdürülebilir rekabet gücü için büyük ölçüde yatırımlar yapmak”, “araştırma ve inovasyonu ekonominin kalbine yerleştirmek”, “dijital teknoloji yayılımı ile üretkenliği artırmak” ve “beceri ve iş gücü açığının üstesinden gelmek” ilkelerinden bahsetmişti. Bu ilkelerin AB’nin 2024-2029 dönemini şekillendireceği ve Komisyonun belirlenecek önceliklerine ışık tutacağı düşünülmüştü.

Belirli bir süredir AB’de rekabetçiliğin azaldığı, AB’nin küresel aktör rolünü sürdürüp sürdüremeyeceği ve stratejik özerklik hedefine ne kadar yaklaşabileceği tartışılıyordu. Çin ve ABD’nin teknoloji ve ekonomide liderliğe oynamasının yanında Küresel Güney’in de gücünü artırması ile rakip olma potansiyeli gündemdeydi. Bu tartışmaların politika yapıcılar tarafından nasıl karşılandığı sorusuna verilebilecek yanıt Budapeşte Deklarasyonu olarak karşımıza çıkıyor. Letta Raporu, Draghi Raporu ve Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in konuşması ve Budapeşte Deklarasyonu birlikte düşünüldüğünde hepsinin birbirini tamamladığı ve uyumlu olduğu görülüyor. Böylelikle, AB’de uzmanların belirli ve hep aynı problemlere işaret ettiği ve liderlerin bunları anlayıp çözüm üretme konusunda çaba gösterdiğini söylemek mümkün.

Bu çözümlerden en dikkat çekeni ise Yeni Avrupa Rekabetçilik Anlaşması. Budapeşte Deklarasyonu’nda AB kurumlarına, üye ülkelere ve paydaşlara çağrı yapılarak bu anlaşmanın acil bir şekilde hazırlanması ve uygulanması gerektiği belirtiliyor. Bu çağrıya diğer aktörlerin nasıl bir yanıt vereceği, ne kadar hızlı aksiyon alabilecekleri veya uygulamanın nasıl olacağı ise merak konusu.

Hatice Fulya TopyıldızİKV Uzman Yardımcısı


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın