Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen COP29 zirvesi tamamlandı. Bu zirvede Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef, karbon piyasası kurulması, Kayıp ve Hasar Fonu, şeffaflık ve uyum konularında ilerleme sağlanması, toplumsal cinsiyetin iklim değişikliğiyle kesişim noktasında var olan mekanizmaların uzatılması ve iklim değişikliğiyle mücadele tedbirlerinin etkilerinin değerlendirilmesi konularında ilerlemeler kaydedildi. Bununla beraber sonuç metninde eksik kalan alanlar da mevcut.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 29. Taraflar Konferansı COP29, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleştirildi. 11-22 Kasım tarihleri arasında yapılması planlanan zirve, müzakerelerin zaman almasından dolayı 24 Kasım tarihinde sonuçlandı ve önemli çıktılara ulaşıldı. Küresel iklim değişikliği çalışmalarının geleceğini etkileyecek konularda uzlaşı sağlandı. Bazı çıktılar bir başarı olarak değerlendirilse de bazıları hüsranla karşılandı.
COP29’un Çıktıları
COP29’un ana gündem maddesinin iklim finansmanı olması bekleniyordu. Beklenen gerçekleşti ve bu konuda önemli bir adım atıldı. Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef, 2009 yılından itibaren gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere iklim finansmanı sağlanmasını amaçlıyor. Bugüne kadar bu hedef yıllık 100 milyar dolarlık bir finansman akışıydı fakat iklim değişikliğinin etkileri artarken bu etkilerle mücadele etmenin mali yükü de arttı. Bu nedenle hedefin güncellenerek artırılması gerekiyordu. Uzun müzakereler sonucunda belirlenen Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef (New Collective Quantified Goal on Climate Finance-NCQG) 2035 yılına kadar her yıl 300 milyar dolar olarak belirlendi. Hem kamu hem de özel sektörden yapılacak katkılarla 2035 yılına kadar 1,3 trilyon dolara ulaşılmasına karar verildi. Kamu ve özel sektöre ek olarak Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar da bu hedefe katkıda bulunacak. Paris Anlaşması uyarınca Çin, gelişmekte olan ülkeler listesinde yer alıyor. Çin’in de büyük bir ekonomi olarak bu hedefe katkı yapması için gelişmekte olan ülkelerin gönüllü olarak hedefe katkıda bulunması konusunda çağrıda bulunuldu. Bu yolla, Çin’e ek olarak Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler listesinde yer almasına rağmen ekonomik olarak zengin sayılan ülkelerin de katkı yapması bekleniyor. Bu ülkelerin beklenen mali katkıyı yapıp yapmayacağını ise şu an için kestirmek zor.
Gelişmekte olan ülkelerin temsilcileri Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedefin yetersiz olduğunu savunuyor. Müzakereler başlamadan önce gelişmekte olan ülkelerin öngördüğü hedef yıllık 500 milyar ile 1,3 trilyon dolar arasındaydı. Bazı çalışmalar gelişmekte olan ülkelerin iklim değişikliği eylemlerini finanse edebilmek için 1 trilyon dolardan fazlasının gerektiği sonucuna varmıştı. Hedefin zayıflığına ilişkin eleştirilerin yanı sıra hangi ülkenin ne kadar katkı yapacağının da belirsiz olması bu hedefi tehlikeye atabilir.
Bir diğer önemli sonuç Paris Anlaşması’nın 6. maddesine işlerlik kazandırılması oldu. Bu madde Paris Anlaşması Kredilendirme Mekanizması’nı (the Paris Agreement Crediting Mechanism-PACM) içeriyor, bu mekanizma ise bir ülkede yapılan emisyon azaltımlarının kredilendirilerek başka ülkelerdeki şirketlere satılabilmesini sağlıyor. Satın alan şirketler ise bu kredileri kendi ülkelerindeki emisyon azaltım yükümlülüklerini yerine getirmede kullanabiliyor. Bu sayede emisyon azaltımı uluslararası bir iş birliğiyle gerçekleşiyor ve kolaylaşıyor.
COP29’da Kayıp ve Hasar Fonu’na (Loss and Damage Fund) tamamen işlerlik kazandırılmasına karar verildi. Bu fon aracılığıyla iklim değişikliğinden orantısız olarak etkilenen ve bu etkilerle mücadelede finansman desteğine ihtiyaç duyan taraflara fon sağlanması amaçlanıyor. Kayıp ve Hasar Fonu, Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef’e dâhil edilmedi ve fona yapılacak katkılara ilişkin taahhüdün 730 milyar doları aşması planlandı. 2025’ten itibaren bu fonun ilgili projeleri finanse etmeye başlaması bekleniyor.
COP29’da iklim değişikliğiyle mücadele raporlarının şeffaflığını artırmaya yönelik adımlar da atıldı. Yıl sonuna kadar taraf ülkelerden iki yıllık şeffaflık raporlarını (Biennial Transparency Report-BTR) teslim etmeleri bekleniyor. Buna ek olarak şeffaf raporlamaya yönelik müzakereler başarıyla tamamlandı ve taraflar Genişletilmiş Şeffaflık Çerçevesi’nin (Enhanced Transparency Framework-ETF) kapsamındaki raporlama araçlarının, eğitimlerin ve gelişmekte olan ülkelere bu konuda verilen desteğin zamanında tamamlanmasını memnuniyetle karşıladı.
İklim değişikliğine uyum konusunda gelişmekte olan ülkelerin ulusal uyum planlarını desteklemek üzere bir destek programı kurulması konusunda uzlaşı sağlandı. 2025 yılına kadar ulusal uyum planlarının teslim edilmesinin aciliyetine vurgu yapıldı. Bakü Çalışma Planı (Baku Workplan) oluşturularak yerli halklar ve yerel toplulukların seslerini duyurabilmesi için önemli bir adım da atılmış oldu. Küresel uyum hedefinin (global goal on adaptation-GGA) ilerlemesine ilişkin göstergeler belirlenerek uyum hedeflerindeki ilerlemenin ölçülmesi ve uyum gündeminin belirlenebilmesi için Bakü Uyum Yol Haritası (Baku Adaptation Roadmap) başlatıldı.
COP29’da Toplumsal Cinsiyet ve İklim Değişikliğine İlişkin Lima Çalışma Programı’nın (Lima Work Programme on Gender and Climate Change-LWPG) 10 yıl daha uzatılmasına karar verildi. Bu program iklim değişikliği politikalarına toplumsal cinsiyet yaklaşımının entegre edilmesi amacıyla COP14’te kurulmuştu. Toplumsal cinsiyete ilişkin bir başka girişim olan toplumsal cinsiyet eylem planının (Gender Action Plan-GAP) yenisinin COP30’da oluşturulmasına karar verildi.
Mukabil tedbirler, iklim değişikliğiyle mücadele bağlamında ülkelerin emisyon azaltımı için yaptığı çalışmaların bütünü anlamına geliyor. Bu çalışmaların ise olumlu veya olumsuz olmak üzere hem ekonomik hem de sosyal etkileri mevcut. COP29’da 2026-2030 yılları arasındaki dönemi kapsayan dört yıllık bir çalışma programında uzlaşıya varılarak mukabil tedbirler alanında müzakereler yürütülmesine karar verildi. İklim değişikliğinin sınırlar ötesi etkilerine de sonuç metninde yer verildi. Taraf ülkeler iklim taahhütlerinde adil dönüşüm ve istihdam olanakları yaratma unsurlarına yer verme konusunda teşvik edildi.
COP29’da Eksik Kalan Alanlar
Eleştirilen veya memnuniyetle karşılanan çıktıların yanı sıra COP29 sonuçlarında bazı ögelerin yer almaması dikkat çekti. Geçen yıl Dubai’de düzenlenen COP28’de fosil yakıtlardan aşamalı olarak uzaklaşma konusunda uzlaşı sağlanmış olsa da bu yıl taraflar enerji kaynaklarının iklim değişikliğine etkisine atıfta bulunmadı ve bu konuda somut bir eylem planı ortaya koyulmadı.
COP28’de Küresel Durum Değerlendirmesi (Global Stocktake) metninde uzlaşı sağlanmıştı. Küresel Durum Değerlendirmesi raporlarından ilki kabul edilmişti. Bu raporlarla iklim hedefleri kapsamındaki çalışmalarda ne kadar ilerleme kaydedildiğinin ölçülmesi ve atılması gereken adımların belirlenmesi mümkün hâle geldi. COP29’da bu raporun sonuçlarına vurgu yapılması ve bu ilerlemenin takibinin gündeme gelmesi beklense de Küresel Durum Değerlendirmesini de içeren COP28 Anlaşması’nın geliştirilmesi ve ileriye taşınması konusunda çalışmalar gerçekleştirilmedi. Müzakerelerin sona yaklaştığı anlarda bu konudaki uzlaşı engellere takıldı çünkü gelişmekte olan ülkeler taslak metnin zayıf olduğu yönünde eleştirilerde bulundu. Özellikle enerji dönüşümü konusunun taslak metinde zayıf olması müzakerelerin ilerlemesi önündeki en büyük engel oldu.
COP29, adil dönüşüm çalışma programı (Just Transition Work Programme-JTWP) konusunda uzlaşı sağlanamadan tamamlandı. Ayrıca, önceki yılların taraflar konferanslarında tarım, kayda değer bir yer tutmuş olmasına rağmen bu yıl görece zayıf kaldı. Bu konudaki müzakereler taraflar ve gözlemcilerin iklim eyleminin tarım ve gıda güvenliğine nasıl katkı yapacağı konusundaki bilgilerin girişini yaptığı Sharm-el-Sheikh çevrim içi portalıyla sınırlı kaldı.
Sonuç ve Değerlendirme
COP zirveleri küresel iklim değişikliği rejiminin kurallarının belirlenmesi için taraf ülkeleri bir araya getiriyor. Bu zirvelerde elde edilen çıktılar iklim değişikliğiyle mücadele ve uyumun geleceğini belirleyen önemli taahhütler, programlar, raporlar ve çeşitli mekanizmalar ortaya çıkmasını sağlıyor. Elde edilen sonuçlar ise etkisi yıllarca gözlemlenecek eylemlere dönüştürülüyor. Bu nedenle COP zirveleri kayda değer önem teşkil ediyor.
İklim taahhütlerinin gerçekleştirilmesi için en önemli adımlardan biri olan finansman sağlama konusunda ilerleme kaydedilmesi önemli olsa da finansman miktarının yetersizliği özellikle gelişmekte olan taraf ülkeleri uzaklaştıran bir unsur hâline gelebilir. Bu olgunun küresel iş birliği gerektiren iklim değişikliğiyle mücadelede gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki ayrılığı derinleştirme tehlikesi de mevcut. Genel anlamda daha ayrılıkçı ve olması gerekenden daha zayıf bir COP29 sonuç metniyle karşı karşıya olduğumuz aşikâr olsa da COP30 için umutları korumak ve canlı tutmak büyük bir öneme sahip.
Aygen Torun, İKV Uzman Yardımcısı
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.