Bu yıl altıncısı düzenlenen Antalya Turizm Fuarı’nda turizmin önemli konuları ele alındı. ‘Destinasyon Sürdürülebilirliği’ konulu ATF24 panelinde turizm profesyonelleri deneyimlerini katılımcılarla paylaştı.


Türkiye’nin ve Akdeniz’in en verimli turizm fuarı ATF, bu sene yoğun ilgi ve talep üzerine 3 gün gerçekleşti. 35 metrekare alanda, 30 bin profesyonel ziyaret ile gerçekleşen ATF24, panel programları ile Türk turizm sektörünün bilgi ve deneyim arşivine önemli bir katkı sağladı. Moderatörlüğünü Turizm Yatırımları ve Marka Danışmanı Volkan Şimşek’in yaptığı panelde, Bioscore Chief Sustainability Officer Virginia Sarobe, Control Union – System and Tourism Certification Manager & GSTC Scheme Manager Tuğçe Tapan Yünlü ve Erzurum Ejder 3200 Genel Müdürü Selim Bağrıyanık konuşma yaptı.


Turizm Yatırımları ve Marka Danışmanı Volkan Şimşek (Moderatör):

Bugün burada, destinasyon sürdürülebilirliğini tartışmak için bir aradayız. Turizmde sürdürülebilirliği sağlamak, sadece ticari işletmelerin değil, turistik destinasyonların da uzun vadede sürdürülebilirliğini güvence altına almak anlamına geliyor. Antalya örneğinden yola çıkarak, aşırı turizmin (overtourism) yarattığı sorunları ele almak istiyorum. Artık ‘fazla turizm’ Antalya gibi destinasyonlarda günlük yaşamı etkileyecek bir boyuta ulaştı. Venedik halkı Venedik’te artık turist istemiyor. “Hayatımız değişti, turistlerden dolayı normal hayatımıza devam edemiyoruz, restoranlarda yer bulamıyoruz, caddelerimizde yürüyemiyoruz, bu turistler gelmesin” diyorlar. 17 milyon turist ağırlayan Antalya’da yoğun trafik, yetersiz altyapı ve artan kaynak tüketimi, şehrin turizm kapasitesinin üst sınırına dayandığını gösteriyor. Turistlerden dolayı Antalya’nın bir köşesinden bir köşesine gidemiyoruz, yollar kapandı. Eskiden turizm taşımacılığında büyük otobüsler kullanılırdı, şimdi daha çok 16-17 kişilik araçlar hayata geçti. Turizm taşımacılığında kullanılan araç sayısının artması, su tüketimi ve atık yönetimindeki zorluklar gibi sorunlar, sürdürülebilirlik açısından çözüm üretmemizi gerektiriyor. Bu noktada özel sektör ve kamu iş birliği ile sürdürülebilir turizm stratejileri geliştirmemiz şart. Konuyu tartışmak üzere üç değerli konuğumuz burada. İlk olarak Virginia Hanım’ın sunumunu dinleyelim.


“ARTIK SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYONLARIN ZAMANI GELDİ”

Bioscore Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkanı Virginia Sarobe:

Antalya’ya davetiniz için çok teşekkür ederiz. İlk kez Antalya’ya geliyorum ve şu ana kadar gördüklerimden çok etkilendim. Bizi buraya davet edip bu fuara katılma fırsatını verdiğiniz için teşekkür etmek istiyorum. Bu ilk ama son olmamalı çünkü burada bir Türk ortağımız var, Holiday Mine. 

Bugün burada turizm destinasyonları hakkında konuşmak için bulunuyoruz. Konaklama tesislerinde sürdürülebilirlik sertifikasını bir dönem rakipler için avantaj olarak görürdük, çünkü yalnızca birkaç tesisin bu sertifikaya sahip olduğu bir durum vardı. Ancak günümüzde neredeyse tüm tesislerin sürdürülebilirlik sertifikasına sahip olması gerektiği bir döneme geçtik. Bu nedenle, artık sertifikaya sahip olmamak bir dezavantaj oluşturuyor.

Sürdürülebilirlik hedefleri küresel olarak belirlenmiş durumda; hepimiz Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda çalışıyoruz ve bu çabalarımızı birleştirmeliyiz. Artık sürdürülebilir destinasyonların zamanı geldi. Önümüzdeki yıllarda sürdürülebilirlik yönetim sistemi uygulamayan destinasyonlar, rekabette geri düşecektir.

Şirketim Bioscore Sustainability’yi tanıtmak isterim. 2018 yılında İspanya’nın Akdeniz kıyısındaki Valensiya’da kurduk. Turizm sektöründe sertifikasyon ve danışmanlık konusunda uzmanız ve işletmelerin ESG kriterlerine uygun, sürdürülebilir uygulamaları hayata geçirmelerine yardımcı oluyoruz. Küresel olarak 28 ülkede faaliyet gösteriyoruz. GSTC onaylı sürdürülebilirlik sertifikamız sayesinde 700’den fazla sertifikalı konaklama tesisimiz ve değerlendirme sürecinde olan 36 binden fazla tesisimiz var.

Peki Bioscore’un destinasyon sürdürülebilirlik yönetim sistemi nedir? Bu, performans göstergelerine dayalı bir yönetim sistemidir. Destinasyonlar, sürdürülebilirlik yönetiminde sürekli iyileştirme için nesnel veriler elde eder. Aynı zamanda bir danışmanlık ürünüdür; Bioscore, destinasyonları tüm uygulama süreci boyunca ve yıllık değerlendirmelerde destekler. Bu ürün, belediyeler ve yerel yönetimler için özel olarak tasarlanmıştır, ancak farklı yapılar için de uyarlanabilir.

İspanya’daki Global Compact BM Grubu, turizm sektörü için 10 temel dönüşüm öneren bir belge yayımladı. Bu belge, İspanya’ya odaklanmış olsa da, Türkiye gibi benzer turizm gelişimi olan ülkeler için de uygulanabilir. Konular arasında karbon ayak izinin azaltılması, döngüsel ekonomi, biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilir hareketlilik, kapsayıcı iş kültürü, şeffaflık, çevre topluluklarla diyalog ve bilgi paylaşımı yer alıyor. Bizim modelimizin avantajı, basit ve pratik bir yaklaşım sunmasıdır. Minimum dokümantasyon gerektirir ve zorunlu performans göstergelerine dayalıdır. Ayrıca dijital bir platformumuz ve süreç boyunca size destek olan Bioscore danışmanlarımız bulunuyor.

Bioscore’a göre ilk sürdürülebilir destinasyonumuz, Güney Avrupa’nın önde gelen turizm destinasyonlarından biri olan Lloret de Mar’dır. Ocak ayından bu yana birlikte çalışıyoruz.


Turizm Yatırımları ve Marka Danışmanı Volkan Şimşek (Moderatör):

Bu harika sunum için Virginia Hanım’a teşekkür ediyoruz. Zamanımızı verimli kullanmak adına şimdi sözü Tuğçe Hanım’a vermek istiyorum. Tuğçe Hanım, sürdürülebilir destinasyon yönetimi hakkında neler söylemek istersiniz?


Control Union – System and Tourism Certification Manager & GSTC Scheme Manager Tuğçe Tapan Yünlü:

Teşekkür ederim Volkan Bey. Sizin ve Virginia’nın söylediklerini destekler nitelikte eklemek istiyorum. Aşırı turizm, yani “overtourism”, turistik bölgelerde yerel halkın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir unsur haline geldi. Bu sorunun önüne geçmek için, destinasyon yönetimi stratejileri doğrultusunda yerel halkın, doğal kaynakların ve kültürel mirasın korunması gerekiyor. 


Önemli olan, destinasyonun tüm paydaşlarının sürece dahil edilerek, kamunun ve özel sektörün birlikte stratejiler geliştirmesidir. Böylelikle yerel halkın turizme karşı olumsuz duygular beslemesinin önüne geçilebilir ve uzun vadeli bir sürdürülebilirlik sağlanabilir.


Dünya Turizm Örgütü’nün destinasyon tanımına baktığınızda ‘ziyaretçinin bir gece geçirebileceği, sınırları belirli olan veya olmayan fiziksel mekanlar’ olarak algılanıyor. Dolayısıyla bu bir milli park da olabilir, yeter ki içerisinde bir gece geçirilsin. Tüm ilgili paydaşların sürece dahil olacağı ve hayvanından bitkisine, halkından doğal kaynağına kadar hiçbir şeyinin negatif etkilenmeyeceği bir yönetim yaratabiliyorsak o zaman sürdürülebilir destinasyondan bahsedebiliyoruz.


TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK SÜRDÜRÜLEBİLİR DESTİNASYONU: PALANDÖKEN

Turizm Yatırımları ve Marka Danışmanı Volkan Şimşek (Moderatör):

Şimdi sözü Selim Bey’e vermek istiyorum. Türkiye’nin ilk sürdürülebilir turizm sertifikasına sahip destinasyonu olan Palandöken’in başarısı hakkında daha fazla bilgi alabilir miyiz?


Erzurum Ejder 3200 Genel Müdürü Selim Bağrıyanık:

Türkiye’nin ilk ve tek sürdürülebilir turizm sertifikasına sahip destinasyonu, Türkiye’nin çatısı, Anadolu zirvesi Palandöken’den sevgi ve selamlarımı getirdim. Bu süreci 2020 yılında başlattık, Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (GSTC) ile iletişime geçtik. Başlarken sürdürülebilirlik prensiplerine uygun yatırımlar gerçekleştirdiğimizi, master planımızı buna göre hazırladığımızı gördük. Şu anda tükettiğimiz enerjiyi üreten bir destinasyonuz; örneğin 6.2 megawatt gücünde bir güneş enerji santralimiz var. Ek olarak, 34.2 megawatt kapasiteli rüzgar enerjisi santralimiz için proje aşamasını tamamladık. Yaklaşık 55 tür bitki çeşitliliğine sahip, 20 tür endemik bitki yapısına sahip bir destinasyonuz. Bunu muhafaza edebilmek ve geliştirmek için arıcılık yapıyoruz. Teleferikler, liftler, pistler ve suni karlama gibi işlemler için onlarca tesisat var. Bunlar genel olarak Erzurum’un yerel ürünleri, yerel yatırımcılar tarafından sanayi sektörüne yönlendirilmemiz neticesinde üretimlerine başladık. Bu yapılanma, Türkiye’de bulunan bütün kayak merkezlerinin yedek parça ihtiyacını lokalde çözülmesine vesile oldu. 


Turizm Yatırımları ve Marka Danışmanı Volkan Şimşek (Moderatör):

Destinasyon olarak bu sertifikanın alınması gerçekten çok zor bir iş. Bazı yerlerde öyle büyük problemler var ki, belediyenin ve devletin işin içinde olması lazım; arıtma tesislerin ona göre olması, tedarik zincirinin doğru çalışması, çöp yönetiminin doğru olması lazım.


“TURİZMİN NEGATİF ETKİLERİNİ YAŞAMAK İSTEMİYORUZ”

Control Union – System and Tourism Certification Manager & GSTC Scheme Manager Tuğçe Tapan Yünlü:

Bu iş evet otellerden, restoranlardan, tur acentelerinden başlayarak en sonunda destinasyonlarla son buluyor. Hepimiz turizmden para kazanmak ve Türk turizminin ne kadar önemli bir değer olduğunu bütün dünyaya göstermek istiyoruz. Turizmin negatif etkilerini yaşamak, bu sene Avrupa’daki yerel halkın yaşadığı hiçbir şeyi yaşamak istemiyoruz.


Bakanlığımızın sürdürülebilirlik kriterlerini otellerimiz, tur acentelerimiz ne kadar doğru uygularsa destinasyonların sürdürülebilirliği de o kadar artmış olur. 2030’a kadar sürdürülebilir turizmden, gerçek manada, bahsedebilir duruma geleceğimize inanıyorum. 


Bioscore Sürdürülebilirlikten Sorumlu Başkanı Virginia Sarobe:

Burada olmak çok etkileyici ve bu başarılı çalışmaları görmekten memnun oldum. Antalya, bence kısa sürede bu konuda çok daha başarılı bir yer olacak. Bu bir mucize değil o yüzden çok çalışmalıyız.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın