Elektrikte faturanın yüzde 60’ını devlet karşılıyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, geçtiğimiz günlerde her 1000 TL’lik elektrik ve doğal gaz faturasının 600 TL’sinin devlet tarafından karşılandığını açıkladı. Elektromekanik Sanayicileri Derneği (EMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Güngör, elektriğin iletilmesinde ve dağıtılmasında meydana gelen teknik kayıpların ve kaçakların da neden olduğu yüksek elektrik fiyatlarının, devlet tarafından sübvanse edilmesinin hem toplumumuza hem de ülke ekonomisine zarar verdiğini söyledi. NET SIFIR 2050 hedeflerine ulaşabilmek için dünyada ve Türkiye’de elektriğe olan talebin her geçen gün artacağını ifade eden Güngör, “Konunun tüm ulusal ve uluslararası taraflarının öngörüsü bu yönde. Bu sebeple hane halkının temel ihtiyacı ve sanayinin temel girdileri arasında olan elektrik enerjisinin en uygun fiyatlarla kullanıma sunulması, hedef olmalıdır” dedi.Elektrikte maliyeti belirleyen en önemli unsurlardan ikisinin ‘yatırım’ ve ‘işletme’ maliyetleri olduğunu dile getiren Güngör; fiyat oluşumuna etki eden tüm faktörlerin tek tek ortaya konularak doğru bir durum tespiti yapılmasının, gereken yatırım ve diğer önlemlerin bunlara göre planlanmasının önemli olduğunu belirtti. Enerji üretim, iletim ve dağıtımında rasyonel şebekenin önemine dikkat çeken Güngör, şunları söyledi:Şebeke ne kadar rasyonel?“Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK) ‘Elektrik Piyasası 2023 Yılı Piyasa Gelişim Raporu’na göre, Türkiye’de toplam üretim kurulu gücü 109.348 MW iken iletim şebekesi trafo kurulu gücü 271.423 MVA, dağıtım şebekesi trafo kurulu gücü 207.448 MVA ve puant (Tüketimde tepe nokta) gücü 55.119 MW büyüklükte. Uzmanlara göre rasyonel bir şebekede, trafo kurulu gücünün üretim kurulu gücünden yaklaşık yüzde 10-20 daha büyük olması önerilmektedir. Bu oran ülkemizde şu anda iki katına yaklaşmış durumdadır. Varılan bu nokta; önceden yapılmış ve hedeflenen bir planlamanın sonucu mudur, yoksa kendi kendine gelinen bir nokta mıdır, bunu sorgulamak gerekir. Ama sonuçta rasyonel olmayan bir şebeke teknik kayıp üretir ve verimliliği azaltır. Bunun da bedelini son kullanıcı ve devlet ödemek zorunda kalır.”“Teknik kayıpların yüzde 25 azaltılması ekonomiye yıllık 500 milyon dolar katkı sağlar”Elektrik iletim ve dağıtım şebekelerinde kayıpların sıfır olmasının söz konusu olamayacağını söyleyen Güngör, “Ancak yapılacak yatırımlar ve önlemlerle kayıpların daha makul seviyelere çekilmesi mümkün. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (ELDER); Türkiye elektrik dağıtım şebekelerinde teknik kayıp ve kaçak oranının, yaklaşık yüzde 10 civarında olduğunu açıklamaktadır. Yapılacak yatırım ve önlemlerle bu oranın yüzde 25 aşağı çekilmesi halinde, 15 Eylül’de Türkiye Spot Elektrik piyasasında oluşan fiyatlara göre, bu iyileştirmenin ekonomiye olan yıllık katkısı en az 500 milyon dolar olacaktır” şeklinde konuştu.“Teknik kayıp ile kaçağı birbirinden ayırmalıyız”Teknik kayıpların ne kadar olduğuna dair verilerin açıklanmamasının da önemli bir sorun teşkil ettiğini vurgulayan Güngör, “Şebekelere yapılacak yatırımlarda doğru kararların alınabilmesi için doğru verilere sahip olmak gerekir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından yayınlanan raporlardaki kayıplar, kaçakları da içerdiği için bu veriyi yeterli görmek mümkün değil” dedi.“Teknik kayıpların en önemli kaynağı dağıtım trafoları”Bir trafo şebekeye bağlı olduğu sürece ‘boşta kayıp’ diye nitelendirilen bir kayba sahip olduğunu, şebekeden sürekli yük çektiğini ve bunun da yük kayıpları oluşturduğunu anlatan Güngör, bu nedenle, trafoları doğru seçmenin ve verimli kullanımlarını sağlamanın şebeke verimliliği açısından çok önemli olduğunu söyledi. Bunu sağlamak için de Türkiye’deki ‘üretim kurulu gücü’ ile ‘dağıtım trafo kurulu gücü’ arasındaki büyük farkın mutlaka incelenmesi gerektiğini vurgulayan Güngör, şebekede yer alan trafoların yüklenme durumları gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’deki elektrik dağıtım şebekelerinde kullanılan dağıtım trafolarının yüzde 80’ne yakınının, yüksek teknik kayba sahip trafolar olduğuna dikkat çeken Güngör şöyle devam etti:“Silisyumlu elektrik çeliğinin gümrük vergisi sıfırlansın”“Avrupa’da şebekeleri daha verimli hale getirmek için yüksek kayıplı dağıtım trafolar, düşük kayıplı trafolar ile değiştirilmektedir. Teknik kayıpların azaltılması açsından Türkiye’de de bu yönde bir adım atılmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bir trafonun daha düşük kayıplı imal edilebilmesi için magnetik nüveyi oluşturan taneleri yönlendirilmiş silisyumlu elektrik çeliğinin, düşük kayıplı olması gerekmektedir. Nüve, maliyet açısından bir trafonun yaklaşık yüzde 30’nu oluşturur. Silisyumlu elektrik çeliğinde halen uygulanmakta olan gümrük vergisinin sıfırlanması halinde, transformatör maliyetleri ve beraberinde bu alanda yapılacak yatırımların maliyeti daha da azalacaktır. Düşük kayıplı trafoların maliyetlerinde sağlanacak avantajların satış fiyatlarına yansıması, üçüncü şahısların bu trafolara yönelmesine katkı sağlayacaktır.”“Akıllı şebeke planlamaları yapılmalı”Güngör, elektrikte işletme maliyetlerini düşürecek, verimliliği artıracak diğer önlemleri ise “Elektrik şebekelerinin akıllı şebekeler haline getirilmeli, elektrik şebekelerinde kullanılacak ekipmanların teknik şartnamelerinde bulunan gereksiz yatırım ve işletme maliyeti içeren hususlar tespit edilmeli, ayıklanmalı” şeklinde sıraladı.“Çözüm için kamu inisiyatif almalı”Çözüm için önceliklerin belirlenerek belli bir program dahilinde adımlar atılması gerektiğini kaydeden Güngör, şunları söyledi:“Ancak elektrik sektöründe oluşan çok başlılık nedeniyle tüm bu hususların hangi otorite tarafından üstlenilmesi hususu, belirsiz görünüyor. Elektrik dağıtım şebekeleri işletme hakkı verilerek özelleştirilmiştir. Yani, elektrik dağıtım şebekelerinin gerçek sahibi kamudur. Bu nedenle EMSAD olarak önerimiz, tüm bu çalışmaların kamu tarafından yapılması ya da yönlendirilmesi yönündedir. TEDAŞ’ın mevcut organizasyon yapısının bu çalışmalar için yeniden organize olması, yerinde olacaktır. Aksi halde rasyonel olmayan bir şebekenin yapısından ve işletmesinden kaynaklı tüm maliyetlere tüm ülke olarak katlanmaya devam ederken, devlet de fiyatları sübvanse etmeyi sürdürecek.”

sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın