SATSO Eylül Ayı Meclis Toplantısında Gündem; Orta Vadeli Plan, Enflasyon, yeni vergi düzenlemeleri oldu
Sakarya Ticaret ve Sanayi Odası Eylül Ayı Olağan Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Erdem Ercan Başkanlığında Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün Altuğ, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Meclis Üyelerinin katılımıyla Erol Öztürk Hacıeyüpoğlu Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi.
Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Meclis Başkanı Erdem Ercan şunları dile getirdi: “İçinde bulunduğumuz Ahilik Haftası sebebiyle, ahilik geleneğini yaşatan tüm esnaf ve sanatkârlarımızın Ahilik Haftası’nı Meclisimiz adına kutluyorum. Geçtiğimiz günlerde 103. yıldönümünü kutladığımız Sakarya Meydan Muharebesi Zaferi’ni Meclisimiz adına bir kez daha kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi saygıyla, rahmetle anıyorum. Camiamızdan hasta olan arkadaşlarımıza acil şifalar, vefat edenlere ve yakınlarına Meclisimiz adına Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum.” dedi.
Yoklama ve gündem maddelerinin oylanmasının ardından 1224 no’lu Meclis oturumuna ait tutanak görüşülerek oy birliği ile kabul edildi. Ağustos ayı Kat’i Mizan ve ekleri ile Bütçe İzleme Raporu, Hesapları İnceleme Komisyon Başkanı Tuncay Cebeci’nin sunumunun ardından oylanarak meclis üyeleri tarafından tasdik edildi.
Toplantıda Yönetim Kurulu’nun aylık faaliyetleri ile ilgili ilgili bilgi veren SATSO Yönetim Kurulu Başkanı A. Akgün Altuğ, şunları dile getirdi;
Yılın sonuna doğru yaklaşırken, gündemdeki konular hız kesmeden önemini sürdürüyor. Hem küresel hem de yerel gelişmeler, Türkiye ekonomisi üzerinde zorlayıcı etkiler oluşturmaya devam ediyor. Tabir yerindeyse ekonomik anlamda da zorlu bir kış mevsimine giriyoruz. Küresel ekonomideki yavaşlama, Türkiye’nin dış ticaret ve finansman olanaklarını kısıtlamaya devam ederken iç piyasada enflasyon ihracatçı için de stabil döviz kuru maliyet baskılarını her geçen gün artırıyor ve enflasyonla mücadele ekonomi gündeminin merkezinde olmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra hepimizin yakından takip ettiği üzere küresel ticaret savaşlarının ve jeopolitik gerilimlerin derinleşmesi, ihracat performansımıza da yansıyor.
Orta Vadeli Program
Enflasyon, yüksek seviyelerde kalmayı sürdürürken, 2025-2027 dönemini kapsayan orta vadeli program da resmi gazetede yayımlandı. Bu programla birlikte 2024 yılı için daha önce %33 olarak belirlenen enflasyon hedefi, %41,5’e revize edildi. Ayrıca, 2025 enflasyon beklentisi de %15,2’den %17,5’e, 2026 hedefi ise %8,5’ten %9,7’ye çıkarıldı. Ekonomide büyüme hedefleri de gözden geçirildi; 2024 ve 2025 büyüme beklentileri aşağı çekildi. Piyasa dengelerinin yerinden oynadığı bir dönemde; geçtiğimiz yıl açıklanan ve güncellenerek devam eden OVP programından beklentimiz öngörülebilir ve rasyonel adımların hayata geçirilmesidir. Hükümetin önümüzdeki üç yıldaki temel hedefleri enflasyonun tek haneye düşürülmesi; yatırım, istihdam, üretim ve ihracat perspektifinde büyüme ve istihdamın devam ettirilmesi; sosyal adalet ve refahın güçlendirilmesi olarak sıralanıyor. Bununla birlikte AR-GE ve yenilikçilik kapasitesini artırmak, yeşil ve dijital dönüşümü destekleyen teknolojik gelişmeleri hayata geçirmek, teknolojik yatırımları teşvik edip yerlileşmeyi sağlamak, beşeri sermayeyi güçlendirmek ve yatırım ortamını daha cazip hale getirmek temel öncelikler arasındadır. Organize sanayi bölgeleri (OSB) ve küçük sanayi sitelerinin sayısının artırılması, limanlarla demiryolu bağlantılarının kurulması, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve enerji verimliliğinin iyileştirilmesi de bu hedeflerin başında gelmektedir. Fiyat istikrarı başta olmak üzere üretim, istihdam ve ihracat alanlarında istenen sonuçlara ulaşmak adına elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Ancak, bu hedeflere ulaşabilmek için en azından şehrimiz için daha somut adımlar atılması gerekmektedir.
Yeni Vergi Düzenlemeleri
Geçtiğimiz ay, enflasyon düzeltmesi ve yeni vergi düzenlemeleri de gündemdeydi. İş dünyasının bu konudaki tedirginliğine değinmiştik. Hazine ve maliye bakanı Mehmet Şimşek, cirosu 50 milyon liranın altında olan işletmelerin 2024 yılının ikinci ve üçüncü geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi kapsamından çıkarıldığını açıkladı. Bu düzenleme, finansal açıdan küçük ve orta ölçekli işletmelere bir nefes aldırmayı amaçlıyor. Biz, en başından bu yana enflasyon muhasebesinin geçici dönemler için uygulanmaması gerektiğini dile getirmiştik. Üyelerimizin bu taleplerinin karşılık bulması memnuniyet verici. Bu konuda desteklerinden dolayı TOBB Başkanımıza da Sakarya iş dünyası adına teşekkür ediyorum. Ayrıca yatırımların yeniden değerlemesi sonucu ortaya çıkan ek vergi konusuna da bir çözüm üretilmesini bekliyoruz. Bu konuda çalışmalar yapıldığını biliyorum. Henüz üretime başlamamış olmalarına rağmen, sadece yaptıkları yatırımın, enflasyon muhasebesi nedeniyle değer kazanması sonucunda vergiyle karşı karşıya kalan işletmelerin mağduriyetinin en kısa zamanda çözülmesini diliyorum. İş dünyası, enflasyon nedeniyle yaşadığı reel kayıpların yanında, bu tür gündemlerle de sıkıntılar yaşıyor.
Konkordato ve Ticari Alacaklılar
Son dönemde konkordato ilan eden firmaların sayısında bir artış söz konusu. Konkordato sürecinde, borçlu firmaların ödeme yükümlülüklerinin geçici olarak dondurulması, onların iflastan kurtulmalarına ve yeniden yapılanmalarına olanak tanır. Ancak, bu durumda ticari alacaklılar, bu sürecin etkilerini doğrudan hissederler. Ticari alacakların konkordato sürecinin dışında tutulması, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin korunması açısından, şu dönemde bir gerekliliktir. Örneğin İstanbul’da büyük bir firmanın konkordato ilan etmesi Anadolu’da 20 firmanın iflasına eden olur. Bu konuda alternatif olarak; belirli bir alt limit belirlenerek, küçük tedarikçilerin alacaklarının ödenmesi zorunlu hale getirilebilir. Böylece, ekonomik faaliyetlerin kesintisiz devam etmesi sağlanırken, konkordatoya başvuran firmaların da yeniden yapılanma süreci zarar görmeden ilerleyebilir. Bu tür adımlar elbette önemlidir, ancak enflasyon ve vergi düzenlemelerinin daha etkili bir şekilde hayata geçirilebilmesi için sahadaki işletmelerin ihtiyaçlarına öncelik verilmesi gerekiyor.
Start-Up’lara İhtiyacımız Var
Tüm bu konuların temel öznesi iş dünyamız, firmalarımız ve onların geleceği çerçevesinde ülkemizin ekonomisi üzerine başlıklardır. Şuradan baktığımızda; firmalarımızın da özellikle kobilerimizin kendilerini geliştirmeye inovasyonu öğrenip daha fazla uygulamaya, desteklenmeye ve bununla birlikte start-up’lara ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Bugün yaptığınız birçok iş yarın olmayabilir. Kendimizi geleceğe hazırlamak adına start-up’larımız olmalı. Dünya bankası verilerine göre şu an dünya genelinde yaklaşık 20 milyon start-up, 50 milyon kobi bulunmaktadır. 2050 projeksiyonunda ise 200 milyon start-up, 20 milyon kobi olacağı öngörülmektedir.
Dolayısıyla geleceğin “start-upların dünyası” olacağını söylemek çok da yanlış olmaz. Çünkü start-up’lar KOBİ’lere nazaran büyük avantajlar taşımaktadırlar. Her şeyden önce KOBİ’ler yatay bir büyüme sergilerken start-uplar katlanarak büyümektedir. KOBİ’ler daha çok geleneksel yöntemlerle stabil üretim yanlısıyken start-uplar yenilikçilik odaklıdır. KOBİ’ler, geleneksel finansman modellerini kullanırken start-uplar risk sermayesi, melek yatırımcılar veya kitlesel fonlama gibi dış finansmana güvenirler.
2035 için yapılan tahminlere göre 2020 de var olan Kobi sayısı %50 azalacak. KOBİ’ler; teknolojide geri kalma durumunda üretken ve verimli olmaktan çıkacak ve her şeyden önce satışlarını kaybedecek ve sürdürülemez hale gelecektir. Teknoloji, otomasyon ve yapay zeka sayesinde zaman içinde kobi’ler ve yaptıkları işler daha korumasız hale gelecektir. Yakın gelecekte, statup’lar geçmişin KOBİ’lerinin yerini alacak. Bilgi, uzmanlık, beceri ve yenilikçilik rüzgarı şiddetini daha da arttıracaktır. Günümüz çalışanlarının çoğunluğu şirketlerinden ayrılacak, çalıştıkları kuruma hizmet sunan bireylere dönüşeceklerdir.
Yapay zeka, otomasyon ve artırılmış gerçeklik gibi yeni teknoloji trendleri ile yeni iş fırsatları ve yeni mesleklerin ortaya çıkacağı yeni bir döneme merhaba diyebiliriz. Bu değişim rüzgarında ayakta kalmanın en olası yolu ise kendi içimizden çıkaracağımız spin-off (kurumsal bölünme ile yeni şirketler oluşması) ve start-uplar olacaktır. Şehrimiz iş dünyasının da bu konuda potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Bunu önemsemeliyiz, tüm start-uplara açık olmalıyız. Sakarya’da girişimcilik bakışının gelişmesi ve girişimci fikirlerin hayata geçmesi önemli.
Fikirsepeti – GFAST Hızlandırma Programı
Bu doğrultuda biz de harekete geçtik. 2018 yılında başlattığımız Fikirsepeti projemizi Sakarya Teknokent’in GFAST hızlandırma programıyla birleştiriyoruz. Kadın ve genç girişimciler kurullarımız ile Sakarya Teknokent iş birliğinde yürütülecek program ile yenilikçi iş fikirlerinin başarılı girişimlere dönüşmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Bizlere projeleri ile başvuran girişimci adaylarının arasından seçilenlere eğitim ve mentör desteği vererek yatırımcı kuruluşlarla eşleşmelerini sağlayacağız. Girişimci fikirlerin daha sağlam bir zeminde etkili işlere dönüşmesine destek olacağız.
Dış Ticaret Verileri
Ticaret bakanlığımız tarafından açıklanan “faaliyet illerine göre ihracat” verilerine baktığımızda ilimiz ağustos ayında geçtiğimiz yılın aynı ayına göre yüzde 13,5’luk azalışla 649 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Küresel piyasalardaki olumsuz gelişmeler bizim ihracatımıza da olumsuz yansıdığını görüyoruz. Bu rakam ile ülke ihracatının %2,9’luk kısmını karşıladık ve en çok ihracat yapan 10. İl olduk. Ancak kümülatife baktığımızda en çok ihracat yapan 7. İliz. Yılın 8 ayında üretimden ihracatımız 6.3 milyar doları aşmış durumda. Yılın 7 ayında da 1.3 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası verdik.
Kapasite Kullanım ve Sanayi Üretim Endeksi
TÜİK tarafından açıklanan sanayi üretim endeksi verilerine göre türkiye sanayi üretimi temmuz ayında yüzde 0,4 yıllık bazda ise yüzde 3,9 arttı. İmalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı, bir önceki aya göre 0,2 puan artarak yüzde 75,9 seviyesinde gerçekleşti. Bu verilere göre imalat sanayinde geçtiğimiz aylara oranla ufak bir hareketlenme olduğunu görüyoruz.
Raylı Sistem Çalışmaları Memnuniyet Verici
İlimiz için sevindirici bir gelişmeler de yaşanıyor. Sakarya büyükşehir belediye başkanımız Yusuf Alemdar raylı sistemin ilk etabı için proje sürecinin başladığı müjdesini verdi. 12 km uzunluğa ve 15 istasyona sahip olan raylı sistem Sakaryaspor stadı ile kampüs arasında hizmet verecek şekilde inşa edilecek. Tramvay ile entegre olarak bir metrobüs hattının da devreye alınacağı gündemde. Ulaşımda çeşitlilik demek vatandaşın rahat etmesi demektir. Bu yüzden çalışmaların verimli geçerek kısa sürede tamamlanmasını temenni ediyorum. Bu tramvay hattının üretimin yoğun olduğu organize sanayi bölgelerimize de tramvay hatlarının olması önemli. Ayrıca Karasu demiryolu hattının tamamlanarak üretim bölgelerindeki lojistik ihtiyacının karşılanmasını da bekliyoruz.
Su Kaynaklarımızı Verimli Kullanmalıyız
Biz sürekli sürdürülebilirlikten söz ediyoruz. Yeşil dönüşüm doğa dostu üretimden yana tercihler yapıyoruz. Ancak en kıymetli yaşam kaynağımız olan suyu sınırsız imkanlarla tüketmeye devam ediyoruz. Özellikle şehrimizde su kaynaklarımızı küresel ısınma, mevsimsel değişimler, kentleşme bir yana vahşi sulamaya kurban ediyoruz. Yoğunlukla yaz aylarında kırsal bölgelerimizde bu anlamda su sıkıntıları yaşanıyor. Şebeke suyumuzun tarımsal sulamalarda kullanılması suyu ve bizim geleceğimizi tehdit ediyor. Örneğin Sapanca gölümüz, hem Sakarya hem de Kocaeli için hayati bir su kaynağıdır. Ancak son yıllarda, vahşi sulama uygulamaları nedeniyle su seviyesinin ciddi anlamda azaldığını görüyoruz. Böyle devam edersek vahşi sulama ve suyun ihtiyaçtan fazla kullanılması nedeniyle hem gölün ekosistemine zarar veriyoruz hem de tarımsal faaliyetlerimizi sürdürülemez hale getiriyoruz. Bu noktada su birim fiyatında, kademe uygulaması yapılabilir. Normalde 1 ton da kullansanız 100 ton da kullansanız su birim fiyatı aynı. İnsani su tüketiminin konutlarda aylık ortalama 12 metreküp olduğunu düşünürsek 15 ton üzerine uygulanacak kademe ile vahşi tüketimin önüne bir nebze de olsa geçilebileceğini düşünüyorum. Kademe uygulamasının amacı para kazanmak değil. Su kaynaklarımızı korumak vahşi sulama ile kaynak tüketiminin önüne geçmek adına önemli bir adım olacağını düşünüyorum. Çünkü bu konu sadece ilgili kurumların değil hepimizin sorunu. Bugünü yaşarken geleceğimizi de düşünmeliyiz.
Kahverengi Kokarca Sorunuyla Topyekün Mücadele Etmeliyiz
Bildiğiniz gibi bir fındık sezonunu daha geride bırakıyoruz. Ancak fındık üreticimiz her geçen yıl daha umutsuz. Çünkü son yıllarda ilimizin en önemli tarım ürünü olan fındığın başında kahverengi kokarca sorunu var. Amerikan beyaz kelebeğinden sonra bir de kahverengi kokarca sorunu ile karşı karşıya kalan fındık üreticimiz ciddi sıkıntılar yaşıyor. Fındık rekoltesi bu yıl aşırı sıcaklardan dolayı düşük seyrederken bir de kokarca sorunu rekolteyi ve verimi ciddi anlamda düşürdü. Sadece fındık değil, her türlü ağaca ve tarımsal fideye zarar veren bu canlı, köylerde evleri, ahırları ve depoları da istila ediyor. Bu konuda üreticinin bireysel çabası yeterli değil. Kamu gücüyle topyekün bir mücadele gerekiyor. İlk olarak 2018 yılında görülmeye başlanan bu tür lojistik kanallarla ülkemize girdi ve lojistiğin yoğun olduğu alanlarda çoğaldı. Bu böcek türüne karşı doğu Karadeniz bölgesinden başlayarak yerel hareketler yürütülüyor. Üniversiteler de bu konuda çalışmalar yürütüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı’mız 35 ilde yaptığı çalışmalarda Kahverengi Kokarca’nın en büyük düşmanı olan samuray arısından 200 bin adet doğaya saldı. Ancak şu anki durumda bu yeterli değil. Bu istilacı türün daha da yayılmasını önlemek adına ülke genelinde tarımsal araştırma enstitülerinde samuray arısı yetiştiriciliğinin yaygınlaşması gerekiyor. Ayrıca kış sezonundan itibaren sadece sahanın değil, konutların da temizlenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı. Evet uzun bir süreç. Ancak biz fındık üretiminde ilk akla gelen iller arasındayız. Bu üretim gücümüzü kaybetmemek için her türlü mücadeleyi vermeliyiz. En azından bu zararlının fındık bahçelerimizde her geçen yıl biraz daha azalarak tükenmesini sağlamalıyız. Bu konuda tarım il müdürlüğünün çalışmaları da hızlanmalı.
Sakaryaspor
Sakaryaspor genel kurulunda yeniden başkan seçilen Cumhur Genç’e başarılar diliyorum. Yönetim kurulunda da meclis üyelerimiz var. Az önce meclis başkanımız da ifade etti. Kendilerini tebrik ediyorum. Sakaryaspor’da son zamanlarda yaşanan sportmenlik dışı olayları kınıyorum. Geçmişten bugüne şehrimizin önemli markası olan Sakaryaspor’un bu şekilde gündeme gelmesi hiç şık olmadı. Sakaryaspor ruhuna yakışmayan bu olayın şehrimizin imajını da zedelediğini düşünüyorum.
Gündem maddelerinin değerlendirildiği toplantıda 27. Meslek Komitesi (Unlu Mamuller, Et ve Süt Ürünleri) tarafından sunulan Ekmek Azami Fiyat Tarifesi Teklifi maddesi görüşüldü.
Madde hakkında açıklamada bulunan Meslek Komitesi Meclis Üyesi Ergin BALCI, son dönemlerde yaşanan buğday kalitesindeki düşüşün düşük gramajlı ekmek üretimini zorlaştırması, düşük gramaj ekmeklerin işçilik maliyetleri için de sürdürülebilir olmaması sebebiyle sektör temsilcisi üyelerinin ekmeğin gramının artırılarak fiyatının da bu oranda güncellenmesi talebinde bulunduğunu belirtti. 300 gr. 15,00TL, 600 gr. 30,00TL ve 1050 gr. ekmeğin 50,00TL’den satılması kararını meclis onayına sunduklarını dile getirdi. Meclis Üyesi Balcı, dar gelirli vatandaşlar için halk ekmek ve askıda ekmek uygulamalarının devam ettiğini de hatırlattı.
Tarife teklifleri meclis üyelerinin oylarına sunularak valiliğe gönderilmek üzere kabul edildi.
Toplantının Meslek Komitelerinin Sorunlarının Görüşülmesi Maddesinde Söz Alan;
17. Meslek Komitesi (Kooperatifler, Enerji Altyapı ve Hafriyatçılar) Meclis Üyesi Mehmet ÇATALBAŞ, “Yeni yayımlanan Resmi Gazete’ye göre kooperatiflerde yönetim kurulu ve asil üyeler için belgeli bir eğitim programı yayınlandı. Buna göre bu eğitimi alamayan kooperatif üyeleri yönetim kuruluna giremez, liste yapamaz. Bu eğitimler çok önemli ve kişi başı da bir bedeli var. Kooperatifler de Odamız üyesi olduğu için bu eğitimler toplu şekilde Odamız tarafından verilebilir mi? Bu konuda bir çalışma yapabiliriz.” dedi.
29. Meslek Komitesi (Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri) Meclis Üyesi Kenan TAÇYILDIZ, “9 Eylül’de okullarımızı açtık tüm öğrenci, öğretmen ve velilerimize sağlıklı bir yıl diliyorum. YKS sınavı sonrasında bir sorunun hakkında itiraz gelmişti ve konu mahkemedeydi. Ancak mahkeme kararı çıkmadan tercih dönemi geldi gençler tercih yaptı sonra karar açıklandı. Bir mağduriyet oluştu ve mahkeme kararının beklenmesi gerekiyordu.
Açıklanan kâr bilançolarında birçok özel kurum zarara uğramış ve geri gitmiş ancak bazıları da ileri gitmiş. Özellikle kumar ve bahis kuruluşları yükselmiş. 2021’den bu yana maalesef okullar sürekli zarar etmiştir. Ancak o kadar zam yapılmasına rağmen elektrik ve gaz şirketleri de sürekli zarar göstermişler. Havayolları ve gayrimenkul firmaları da zarar göstermiş. Soruyoruz o kadar verilen paralar nereye gitti?
Her şeyin temeli eğitimdir. Eğitim ezberletmek değil insanın beynini kullanmasını sağlamaktır. Bizler maalesef bunu da yanlış yapıyoruz ezberci eğitim uyguluyoruz. Eğitim programlarını revize etmeliyiz.” dedi.
7. Meslek Komitesi (Isıtma, Soğutma ve Mekanik Tesisatçılar) Meclis Üyesi Adem BİLGEN, “OSB’lerin genişleme alanlarında küçük sanayi sitelerinin açılabilmesi kararı bizleri memnun etti. Bu karar, tasarladığımız Tesisatçılar Çarşısı’nın yapılması anlamında güzel bir gelişmedir.
AGDAŞ tarafından yeni gaz hattı çekilen bölgelerde gaz bağlantıları için çeşitli prosedür ve kaideler vardır. Abonelik süreçlerinde yaşanan yoğunluk nedeniyle işlerde sıkışıklık meydana geldiği için onay süreçleri de gecikti. Bu nedenle evlerine AGDAŞ ruhsatını beklemeden, projesine onay verdirmeden tesisat çektiren ev ve işyerlerine yönelik denetimler yapılacaktır. Tespit edilirse de abonelik iptal edilecektir. Vatandaşlarımız biraz daha sabırlı olmalılar.” dedi.
13. Meslek Komitesi (İnşaat Malzemeleri Toptan ve Perakende Ticareti) Meclis Üyesi Gökhan KORKMAZ, “Yüksek faiz ortamında maalesef büyük bedeller ödüyoruz. Enflasyonla topyekûn mücadele ediyoruz ancak bu mücadelede ciddi kayıplar verilebilir. Keşke faizler düşük olsa sadece dolar yükseldiğinde yılda 1-2 kez hammadde sıkıntısı çeksek, ancak aldığımız emtianın kısa sürede 2-3 katı olduğunu görüyoruz. Önümüzde yılbaşı var ve işverenler olarak çalışanlarımızı memnun etmek istiyoruz. Maaşlarına zam yaparak çalışanlarının yaşam standartlarını yükseltmek her işverenin en önem verdiği şeylerin başında geliyor. Diğer taraftan kıdem tazminatları da ciddi oranlara ulaştı. Bir işveren çalışanına %50 zam yaptığında ciddi kıdem yükünün de altına giriyor. Önerimiz çalışanlarının yıllarca bu yıpranmasının emeklilikte karşılığını alması için bir fon kenara koyulmasıdır. Büyük firmalar belki sıkıntı yaşamaz ancak küçük firmalar bir kıdem tazminatında neredeyse sermayesinin büyük bölümünü buna harcamak zorunda kalabilir. Vergisini düzenli ödeyen, SGK borcu olmayan bazı küçük firmalar desteklenebilir.” dedi.
4. Meslek Komitesi (Tarım Ürünleri Üretimi ve Ticareti) Meclis Üyesi Ahmet BAYRAK, “Acayip bir dönemde yaşıyoruz. Bundan 3 sene önce toplam ciromuzun %10’u işçilik giderleriyken şu an bu oran %25’lere dayandı. Çalışacak personel bulunamıyor ve çok zorluk var. 2016 yılında 400 dolar olan işçilik gideri şimdi 1000 dolar oldu.
ESK (Et ve Süt Kurumu) yakın zamanda karkas ve canlı hayvan sözleşmesi imzaladı. Bu hayvan üreticisine yapılan bir ihanettir. Yerli üretici desteklenmeyip pahalıdan hayvan sattıktan sonra ithalat anlaşması yapılıyor. 1 litre çiğ sütün üreticiye 18 TL maliyeti var ancak ulusal süt konseyi sene başından bu yana 1 Lt. sütü 14.65 TL’den alıyor ve tesislere 18’den veriyor. Bugün 1 Lt. su marketlerde 20 TL. Eskiden değerli olan süte bazı uyanıklar su katıp haksız kazanç elde etmeye çalışırdı. Şimdi ise su daha pahalı ve neredeyse suya süt katıp değerini artırma esprisi yapıyoruz. Kabul edilir bir sistem değil, bu sistem değişmelidir.” dedi.
28. Meslek Komitesi (Danışmanlık ve Emlak Müşavirliği) Meclis Üyesi Ahmet KARAPEKMEZ, “2018 yılında Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan kanun ile sektör ciddi bir ivme kazanmıştır ve bugün yine gayrimenkul sektörü için ve sektörde yanlış ve spekülasyon yapacak ilanların önüne geçmek için Elektronik İlan Doğrulama Sistemi kurulması, bununla birlikte gayrimenkul satıcılarının ve alıcıların Ticaret Yetki Belgesi olan emlak ofislerini yetkilendirmeleri sektör için çok önemli bir adımdır.
Fakat sektörü durma noktasına getiren unsurlar konut ve arsa rezervinin azalması bu talepleri karşılayacak kredi imkanlarının olmaması ve de son zamanlarda enflasyonun çok yüksek seyretmesidir.
Ayrıca enflasyon o kadar hızlı artışlara sebep oldu ki bundan 2-3 sene önce piyasa fiyatına alınan taşınmazlar şimdi de piyasa fiyatına satılmak istendiğinde aradaki enflasyon farkına ciddi bir vergi yükü çıkıyor. Halbuki herhangi bir kâr önceliği olmadan enflasyon sebebiyle bu fiyatlar piyasaya göre artıyor. Kesinlikle vergi ödemeden kaçma amacı değil, tabii ki kazanan vergisini ödesin. Fakat fiyatların bu denli yüksek olduğu bir ortamda, alınan gelir vergileri ve satış bedellerinde gayrimenkul alım satım bedellerinin %4 değil de %2’ye düşürülmesi bu ekonomik krizlerde ticareti hareketlendirmek için güzel bir adım olabilir.
Satış bedellerinin düşük gösterilmesi sorunu da kalmaz. Kentsel dönüşümün yapılmaması konut rezervin az olması bununla beraber ciddi şekilde kira fiyatlarını da artırarak dahada şartları zor duruma getiriyor. Şehrin sağlam zeminli alanlarında kat sınırı daha fazla olan yapılar oluşturup şehrin merkezini rahatlatmak gerekiyor.” dedi.
31. Meslek Komitesi (Bilişim ve Telekomünikasyon) Meclis Üyesi Behlül BAYRAK, “İsrail’in son yaptığı saldırılarda cep telefonlarını ve iletişim cihazlarını patlattığını görüyoruz. Bunun sebebi o ülkelerin cihazlarda yerli yazılımlarının olmamasıdır. Bir ülkeyi güçlü kılacak şey katma değerini kendisi belirlediği bilgisidir. Ülkeler ellerini kaldırmadan uzaktan iletişim cihazlarını patlatabiliyorlar. Önce yazılım, haberleşme, güvenlik diyoruz. Vergi yükleri sektörümüzde azaltılsın ve yerli yazılım üretimi desteklensin.” dedi.
Toplantının Dilek ve Temenniler bölümünde söz alan;
17. Meslek Komitesi (Kooperatifler, Enerji Altyapı ve Hafriyatçılar) Meclis Üyesi Adnan BORAZANCIOĞLU, “Almanya’da sanayi üretimi için tahsis edilen arazilerin ne kadara verildiğini bilseler bu ülkede yatırım olmaz. OSB’lerimizin ihracatta, ekonomide ve istihdamda etkisini görüyoruz. Akgün başkanımızın üretim için söylediği ve yaptığı çıkışları ülkenin söylenmesi gereken doğrularıdır. Artık tasarruf yerine verimlilik konuşuluyor. Yaptığımız işleri daha verimli yapmazsak rekabette geri kalırız. Bugün Türkiye’nin en önemli sorunu paranın satın alma gücünün yerlerde olmasıdır. Kimseyi memnun edemiyoruz. Çalışanlarımız da memnun değil.” dedi.
29. Meslek Komitesi (Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri) Meclis Üyesi Kenan TAÇYILDIZ, “Ülkemizde kuralsızlık kural olmaya başladı. Sakarya hükümete 20 yıldır çok kıymet ve destek vermiş bir şehirdir ancak Sakarya’ya hiçbir şey yapılmamıştır. Sakarya’nın adını temize çıkarmamız gerekiyor. Görevimiz temiz, dürüst bir vatandaş olmaktır. Gurbetçi vatandaşlarımız orada kurallara uyuyor, burada hiçbir kurallara uymuyor, yere çöp atıyor, trafikte hızlı gidiyor. Yere çöp atanlara, kural tanımayanlara caydırıcı cezalar kesilmelidir. Her şeyi devletten, belediyeden beklememeliyiz.” dedi.
5. Meslek Komitesi (Yiyecek, İçecek ve Konaklama Hizmetleri) Meclis Üyesi İffet HACIEYÜPOĞLU, “Odamız “SATSO Kariyer” ile çok güzel bir hizmet yaptı. Lütfen meclis ve komite üyelerimizin üyelerine yaptıkları ziyaretlerde bu tanıtmasını rica ediyorum. Kıdem tazminatı konusunda devlet bankalarında blokeli bir hesap açılarak bu hesaptaki birikim fonlanabilir. İşçi ayrılıkları durumunda işveren zorlanmaz tazminat birikmiş olur. Yurtdışında AVM’ler şehir dışında oluyor yerel işletmeleri korumak için. Bir lokasyonda ihtiyaç fazlası işletmeye de izin verilmiyor. Biz de tam tersi maalesef. Ticaret erbaplarımız, yerel işletmelerimiz mahallelerine sahip çıkan kuruluşlardır. Onlara da sahip çıkılması gerekir. Aynı lokasyonda ihtiyaç fazlası işletmeler olmamalı.” dedi.
4. Meslek Komitesi (Tarım Ürünleri Üretimi ve Ticareti) Meclis Üyesi Ahmet BAYRAK, “19 yaşında 26 tane sabıkası olan bir kişi nasıl dışarda dolaşabiliyor? Bu devlet bizi korumakla görevlidir. 27 yaşındaki bir polisimiz şehit ediliyor ve bu bizim, çocuklarımızın başına da gelebilir. İlimizde kaç kişi bu kadar kriminal suç işleyip de sokaklarda gezen kişi var merak ediyorum? Sorumluluklar yerine getirilip adalet tesis edilmelidir. Bir kişi Allah korkusu varsa ve suçlar caydırıcıysa suç işlemez. Ülkemizde ikisi de yok maalesef.” dedi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.