Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) her ay açıkladığı Hazır Beton Endeksi ile Türkiye’de inşaat sektörü ve bağlantılı imalat ve hizmet sektörlerindeki mevcut durumu ve beklenen gelişmeleri ortaya koymaktadır. İnşaat sektörünün en temel girdilerinden biri olan ve aynı zamanda üretiminden sonra kısa bir süre içerisinde stoklanmadan inşaatlarda kullanılan hazır betonla ilgili bu Endeks, inşaat sektörünün büyüme hızını ortaya koyan öncü bir göstergedir.

Hazır Beton Endeksi 2024 Ağustos Ayı Raporu’na göre, Faaliyet Endeksi oldukça düşük seviyelere indikten sonra ağustos ayında eşik değerin hemen üzerine çıkmayı başarmış görünmektedir. Beklenti ve Güven endeksleri de yükselmiştir, ancak hâlen eşik değerin altında yer almaktadır. Her 3 endeksteki yükseliş sonrasında Hazır Beton Endeksi de artmış olmakla birlikte Beklenti ve Güven Endekslerinin düşük seyretmesi nedeniyle Beton Endeksi eşik değerin altındadır.

Geride bıraktığımız ağustos ayında tüm endeksler geçen yılın aynı ayına göre azalmış durumdadır. En fazla daralma Faaliyet ve Güven Endekslerinde görünmektedir. Beklenti Endeksi de görece daha düşük bir daralma göstermiştir. Tüm endekslerdeki düşüş birleşik Beton Endeksini de aşağı çekmiş durumdadır.

Raporun sonuçlarını değerlendiren Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık, “Geride bıraktığımız ağustos ayında tüm endeksler geçen yılın aynı ayına göre azalmış durumdadır. Tüm endekslerdeki düşüş birleşik Beton Endeksini de aşağı çekmiştir.” dedi.

Ekonomik gelişmelerle ilgili görüşlerini paylaşan THBB Başkanı Yavuz Işık, “Son dönemde başta Amerikan Merkez Bankası (FED) olmak üzere gelişmiş ekonomilerin merkez bankalarının faiz indirimine başlayacak olması, gelişme yolundaki ülkelerin para birimleri karşısında dövizin reel değerini aşağı çekmektedir. Türkiye, ekonominin geleneksel olmayan politika bileşenlerinden uzaklaşıp enflasyonu dizginlemeye yönelik sıkı para politikasını uygulamaya devam etmesi bir yandan kredi derecelendirme kuruluşlarının art arda not artışı gerçekleştirmelerine imkân tanırken aynı zamanda kredi risk primi (CDS) seviyesini de aşağı çekmektedir ancak ekonomideki bu daralma yılın geri kalan kısmında şirketlerin finansal olarak zorlanmalarını da beraberinde getirecektir. Bu durum karşısında ince ayar gerektirecek olan ekonomide, makro değişkenlerin ötesinde sektör bazında gelişmelerin çok yakından takip edilerek gerekiyorsa sektörel iyileştirmeler ile sıkılaşmanın gereğinden fazla yarattığı basınç azaltılmalıdır. Seçici olmayan, bütüncül politikalar bu noktadan sonra yarardan çok zarar getirecektir. Katma değer yaratan, bu katma değeri ülkede kaldığı kesin olan ve istihdamı yüklenen sektörler, teknoloji düzeyi ne olursa olsun ayakta tutularak ekonominin omurgasının zarar görmemesi sağlanmalıdır.” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın