Paribu ana sponsorluğunda, Kendine Has, Volkswagen, Jack Lives Here, CarrefourSA, Tchibo, Jotun ve Hep Yeni Kal’ın katkılarıyla gerçekleşen 8. Bozcaada Caz Festivali’nin üç güne yayılan programı sona erdi. Bu yıl biyoçeşitliliğin, sürdürülebilirliğin ve dayanıklılığın da doğal bir modeli olan “Miselyum” temasıyla katılımcılarla buluşan festivalin müzik sahnesinde ulusal ve uluslararası arenada cazın usta isimleri sahnedeki yerlerini alırken, üç gün boyunca gerçekleşen atölye, panel, yürüyüş, tartışma, gösterim, pop-up konser, tadım gibi farklı alanlarda 30’u aşkın etkinliğin yer aldığı BCF Keşif programı ile katılımcılar toplulukları ve kendimizi nasıl dönüştürebileceğimiz üzerine odaklanma fırsatı yakaladı.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) katkılarıyla, 3dots ve allaturca tarafından bu yıl sekizincisi düzenlenen Bozcaada Caz Festivali sona erdi. Paribu ana sponsorluğunda ve Kendine Has, Volkswagen, Jack Lives Here, CarrefourSA, Tchibo, Jotun ve Hep Yeni Kal’ın katkılarıyla düzenlenen festival, bu sene “Miselyum” temasını odağına alarak, katılımcılarını birlikte büyümenin, dönüşmenin ve yaratmanın gücünü keşfe çıkaran program seçkisi ve ada iklimine eşlik eden caz melodileriyle üç gün boyunca hafızalarda yer edecek bir Bozcaada deneyimi sundu.
Caz sahnesinin sevilen sesleri bu sene de adada yankılandı
Dünyanın farklı köşelerinden ve farklı kültürlerden müzisyenler, üç gün boyunca Bozcaada Caz Festivali sahnesinde katılımcılara unutulmaz bir deneyim yaşattı.
Festivalin ilk günü, Türkiye ve Fransa sahnelerinden isimler sahnedeydi. Kendine has vokal tavrı ve ses rengiyle Türkiye’deki caz vokaline yeni bir soluk getiren ve son zamanlardaki üretimleriyle cazın sınırlarını genişleten şarkıcı, şarkı yazarı, tasarımcı ve multidisipliner sanatçı Deniz Taşar, elektronik unsurlarla cazı buluşturan Fransız-İsviçreli saksofoncu Léon Phal ve ve klavyeci/besteci olarak yeni, üstün ses güzelliğinin yaratıcılarından biri olan zamanın sessiz usta müzisyenlerinden Aydın Esen Group müzik severlerin karşısındaydı.
Festivalin ikinci gününde, Türkiye sahnesiyle bu kez de Hollanda ve Lüksemburg buluştu. Bozcaada Caz Festivali’nde ilk kez sahne alan, geleneksel cazın zengin mirasını modern dokunuşlarla birleştiren ve trompette Oğuz Can Bilgin, piyanoda Çağan Irmak Koç, bas gitarda Mine Yiğitbaşı ve davulda Öner Karaçuha’dan oluşan Öner Karaçuha Quartet, melodik ve elektronik müziklerle tüm festival katılımcılarını harekete geçiren KLEIN, bir festival klasiği haline gelen ve bu sene Önder Focan önderliğinde Alper Yılmaz, Monika Bulanda, Adem Gülşen, Anıl Şallıel ve Barış Doğukan Yazıcı’yı özel bir projeyle bir araya getiren Bozcaada Ensemble ve son olarak da Türkiye’de yıllardır hayran biriktiren ve geçtiğimiz 20 yıl boyunca elektronik müziğin yenilikçi sularını keşfe çıkan Hollandalı Kraak & Smaak (Live) festivalin ikinci gününde adaya müziği yayan isimler oldu.
Bozcaada Caz Festivali’nin son gününde ise kuzey cazını indie türüyle bir araya getiren, coğrafi sınırları ve türler çizgilerini tanımayan, doğaçlama odaklı işleri büyük takdir toplayan Danimarkalı topluluk Girls in Airports, müzikleri adaya en çok yakışan projelerden birisi olan Cenk Erdoğan Trio, hip-hop ve caz müziğini harmanlayan piyanist, besteci, multi-enstrümentalist, rap sanatçısı ve yapımcı olarak pek çok tanınmış sanatçıyla çalışan Londra çıkışlı Alfa Mist sahnedeydi.
Childplay ise üç gün boyunca canlı müzikler sonrasında DJ sahnesini teslim alarak bu sene dans pistini hareketlendiren isim oldu.
Birlikte büyümenin, dönüşmenin ve yaratmanın gücünün peşine düştük
Her yıl farklı bir tema etrafında geliştirilen disiplinlerarası etkinliklerden oluşan BCF Keşif programı, bu yıl “miselyum” teması etrafında birleşerek misafirlerini iç içe geçmiş ağların dünyasına adım atmaya davet etti. Üç gün boyunca gerçekleşen ve “Biz ne tür ağların üyesiyiz?”, “Parçası olduğumuz topluluklar ile birbirimizi karşılıklı olarak nasıl etkiliyoruz?”, “Bu simbiyotik ilişkide birbirimizi nasıl daha iyi besler, çeşitliliği ve dayanıklılığı nasıl destekleriz?” sorularının peşinden giderek katılımcılarını doğanın karmaşık bağlantılarını ve topluluklarımızdaki benzer yapıları keşfetmeye çağıran atölye, panel, yürüyüş, tartışma, gösterim, pop-up konser, tadım gibi farklı alanlarda 30’u aşkın etkinliğin gerçekleştiği KEŞİF programı bu sene de birbirinden farklı disiplinlerden sanatçı ve alanında uzman isimleri bir araya getirdi.
Bozcaada Caz Festivali’nin ilk günü Salhane’de gerçekleşen ve Serhan Ada moderatörlüğünde yürütülen “Ada’da Festival: Adalılarla” sohbetinde, herkesin sahipleneceği cevapların ilk adımının soruların birlikte oluşturulmasından geçtiği vurgusu vardı. Sohbetin konuşmacıları olan Tuğçe Isıyel, Yahya Göztepe, Ülker Aral ve Haluk Şahin, bir festival nasıl “köklenir”? Nasıl, ne zaman, hangi program kadar kimlerle ve nereleri “yer” edineceği sorularının da unutulmamasının önemi vurgulandı. “Bozcaada’yı bir tiyatro sahnesi, caz festivalini de bu sahnenin bir dekoru olmaktan çıkarmalıyız.” İfadelerini kullanan Haluk Şahin, adanın ve adalıların etkinliklerdeki varlığının öneminin altını çizdi.
Hollanda Krallığı Başkonsolosluğu’nun desteğiyle Pavli’de düzenlenen “Hollanda-Türkiye Yüzyılı: Müzik İşbirlikleri” yuvarlak masasında, Hollanda ve Türkiye arasındaki sürdürülebilir müzikal işbirlikleri keşfedildi. Kültür yöneticisi Recep Tuna’nın moderatörlüğünde gerçekleşen ve Hollanda Krallığı İstanbul Başkonsolosluğu Kültür Ataşesi David Naves, etnomüzikolog ve müzik programcısı Duygu Mühürdar, DutchCulture İletişim ve Gelişim Danışmanı Dicle Gülşahin ve bağımsız danışman ve araştırmacı Frank Kimenai’nin konuşmacı olduğu yuvarlak masada müzikal işbirliklerinin ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğini, ayrıca teknoloji ve yeniliğin kültürlerarası müzik iş birliklerini nasıl kolaylaştırdığı tartışıldı. Yuvarlak masa buluşmasından sonra gerçekleştirilen networking etkinliği ile katılımcılar hem tartışılan konuları daha derinlemesine ele alırken hem de farklı uzmanlarla doğrudan etkileşim kurarak olası işbirliklerinin temellerini atma fırsatı yakaladı.
Bozcaada Caz Festivali kapsamında UN Women işbirliğiyle hayata geçirilen “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Savunmak: Sanat ve Ötesi” paneli ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Savunmak: Hafızayı İşlemek” atölyesi katılımcılarla buluştu. Çağıl Özdemir’in kolaylaştırıcılığında Pavli’de gerçekleştirilen panelde UN Women Türkiye’den Program Yöneticisi Ebru Ağduk, Sisters Music Chain kurucusu Funda Lena ve ressam ve heykeltıraş̧ Meryem Tomak kendi deneyimlerini paylaşarak sanat yoluyla toplumsal cinsiyet eşitliği savunuculuğu yapmanın önemini tartışırken katılımcıların sanatın toplumsal cinsiyet eşitliği üzerindeki rolü ve etkilerini keşfetmesine imkân sundular. Karakutu Derneği’nden Damla Sandal’ın yürütücülüğünde Aral Çiftliği’nde gerçekleştirilen atölye çalışmasında ise katılımcılar eski fotoğraflara renkli nakışlar işleyerek toplumsal cinsiyet eşitliği hafızasını yeniden yaratmayı deneyimleme fırsatı yakaladı.
Espas’ın kürasyonunda gerçekleşen “Güncel Meseleler, Yeni Olasılıklar” programı kapsamında gerçekleşen “İlhamını Al Gel” sohbeti katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılandı. Türkiye’nin farklı yerlerinden yaratıcıları farklı içerik ve deneyimlerle bir araya getiren Calling’in kurucusu Can Zeydan ile yaratıcı bünyeler için günlük besin kaynağı Bigumigu’nun kurucu ortaklarından Yalçın Pembecioğlu’nun sahnede olduğu bu sohbette ilham alma süreçlerimiz, merak ettiğimiz konuları ilişkilendirme ve harekete geçme konuları üzerinde duruldu. Günlük hayatta ilham alacak pek çok şey varken ve herkesin ilham alma yöntemleri, biçimleri, alanları birbirinden farklıyken, aldığımız ilhamlar bizi ne kadar harekete geçiriyor? sorusundan yola çıkan sohbet ilhamını yanından eksik etmeyenlerin ilgi odağındaydı.
“Doğanın zekâsından nasıl ilham alabiliriz? Toprak altındaki yaşamsal ağlardan ne öğrenebiliriz? Birbirimizin ihtiyaçlarının nasıl farkına varabiliriz?” sorularının peşinden giden bir sohbet. Döngüsel ekonomi prensiplerine uygun ve biyobozunur çözümler üreten ve miselyum teknolojisini kullanarak yenilikçi ürünler geliştiren HAU ekibinden Mehmet Çerkezoğlu ve Nurdan Alkan ile katılımcıları Pavli’de bir araya getiren “Mantarlardan Ne Öğrenebiliriz?” sohbet ve yürüyüşü Bozcaada’da mantarların dünyasını keşfeden ve doğanın zekâsından ilham alan bir deneyim sundu.
Tanıdık malzemelerden farklı tekniklerle farklı lezzetler yaratma üzerine kurulmuş olan Bozcaada mutfağından ilham alan yemek uzmanı ve antropolog Ümit Hamlacıbaşı’nın yürütücülüğünde gerçekleştirilen “Ada Mutfağında Hazırlık” atölye ve sohbetinde katılımcılar, yoklukla sınırlanan ada coğrafyasının yaratıcı yüzü olan ada mutfağını deneyimle imkânı yakaladı. Hamlacıbaşı’nın adadaki bağ evinde gerçekleşen yemekli sohbette katılımcılar Hamlacıbaşı’nın kendi seçtiği ve hazırladığı iki yemeği deneyimlerken yanında eşlikçisi ada şaraplarının tadına da bakma ve bol bol ada mutfağına dair sohbet etme şansı buldu.
Ada halkının ilgisinin bir an olsun eksilmediği üç gün süren festival boyunca Bozcaada Belediye Başkanı Yahya Göztepe de festival ekibinin yanında olmasının yanı sıra etkinlikleri yakından takip eden adalılar arasındaydı. Bozcaadalılarla kurulan ilişkinin giderek güçlendiğinin her bir etkinlikte daha çok hissedildiği festival boyunca, birlikte büyümenin, dönüşmenin ve yaratmanın gücü bu sene ada sakinlerinin yoğun ilgisiyle daha da bir anlam kazandı.
Adayla ve adalılarla her sene olduğu gibi bu sene de hem diyaloglarını geliştiren hem de bağlarını güçlendiren Bozcaada Caz Festivali’nin 2025 edisyonu için çalışmalar şimdiden başladı. 9. Bozcaada Caz Festivali’nin tarihleri ve diğer tüm detaylar önümüzdeki haftalarda festival severlerle paylaşılacak.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.