Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ekonomide 2025-2027 dönemini kapsayan yeni yol haritasını açıkladı.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 2025-2027 dönemini içeren OVP’yi açıkladı.

Yılmaz’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle oldu:

“Üç yıllık perspektifle hazırlanmış temel politika belgesi olan Orta Vadeli Program, Strateji ve Bütçe Başkanlığımız ve Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından müştereken hazırlanarak Sayın Cumhurbaşkanımızın imzası ile resmileşmektedir.

Bu Programın amacı, makroekonomik politikaları belirlemek ve temel ekonomik büyüklükleri, gelir-gider tahminlerini, bütçe dengesini ve borçlanma durumunu ele almaktır. Ayrıca, kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içermektedir.

OVP, makroekonomik politika çerçevesi ve hedefleri ile öncelikli reform alanlarını ve takvimini ortaya koymaktadır. Bu kapsamda, ekonomik istikrarı sağlamak ve sürdürülebilir büyümeyi desteklemek için belirlenen politikalar ve reformlar, önümüzdeki üç yıllık dönemde ekonomimizin yol haritasını oluşturacaktır.

2025-2027 dönemini kapsayan OVP hazırlıkları belirli bir takvim çerçevesinde planlanmış ve adım adım ilerlemiştir.

İlk olarak, öngördüğümüz takvime uygun olarak dezenflasyon sürecinin etkileri 2024 yılı Haziran ayından itibaren başlamıştır. Bu tarihten itibaren enflasyon oranında 23,5 puanlık bir düşüş kaydedilmiştir.

Büyüme kompozisyonundaki dengelenme ile birlikte cari işlemler dengesi, beklentilerimizin de altına gerileyerek olumlu bir tablo çizmiştir. İstihdam alanında ise iktisadi faaliyetteki dengelenme eğilimine rağmen, işsizlik oranları hedeflerimizin de ötesinde bir iyileşme göstermiştir.

Ayrıca, makroekonomik göstergelerdeki bu olumlu gelişmeler, yatırımcıların ülkemize olan bakışını da olumlu yönde etkilemiş, kredi notları ve ulusal rezervlerimiz artarken, ülkemizin risk primi düşmüştür.

İzleyen yansılarda rakamsal olarak da ifade edeceğimiz bu sonuçlar, OVP (2024-2026) kapsamında uygulanan politikaların etkinliğini ve ekonomi üzerindeki olumlu etkilerini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Programımız başarıyla çalışmaktadır.

2023 yılı boyunca yaşanan küresel ve bölgesel zorluklara rağmen, Türkiye ekonomisi istikrarlı bir büyüme gösterdi. Deprem felaketine ve küresel olumsuz gelişmelere rağmen, ekonomimiz yüzde 5,1 oranında büyüyerek 14 yıl boyunca kesintisiz büyüme sürecini devam ettirmiştir.

2024 yılının ilk yarısında milli gelir büyümesi yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiş olup, ekonomimizin sağlam temeller üzerinde büyümeye devam ettiğini göstermektedir. Yurt içi talebin büyümeye katkısı 2023 yılına göre önemli oranda azalmış, buna karşın net mal ve hizmet ihracatı büyümeye pozitif katkı sağlamıştır. Ayrıca, 2023 yılında sanayi sektörü, küresel sıkılaştırıcı politikalardan etkilenmiş ve milli gelir büyümesinden daha yavaş büyümüştür. Ancak, alınan önlemler sayesinde ekonomide dengeli bir büyüme kompozisyonu yakalanmıştır.

Enflasyon tarafında ise geçiş dönemi tamamlanmış ve dezenflasyon dönemi başlamıştır. 2024 yılının Ağustos ayı itibarıyla birikimli TÜFE artış oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre gerileyerek yüzde 52 olarak kaydedilmiştir. Bu durum, dezenflasyon sürecinin etkili olmaya başladığını göstermektedir. Eylül ve sonrası bu eğilimin sürmesini bekliyoruz.

Son bir yılda istihdam güçlü artışını sürdürürken işsizlik oranları önemli düzeyde gerilemiştir. İşsizlik oranlarına baktığımızda, 2023 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9,7 olan işsizlik oranı, bu yılın ikinci çeyreğinde yüzde 8,8’e gerilemiştir. İşsizlik oranındaki bu düşüş, istihdam artışının ve ekonominin genel olarak güçlenmesinin bir sonucudur.

İstihdamdaki artış ve işsizlikteki düşüş, uygulanan ekonomi politikalarının etkinliğini ortaya koymaktadır. İstihdamın artırılması ve işsizliğin azaltılması yönündeki bu olumlu eğilimlerin, yeni OVP döneminde de devam etmesini hedefliyoruz.

2024 yılının Haziran ayı itibarıyla cari işlemler açığı milli gelirin yüzde 2,2’sine düşmüştür. Böylelikle, Türkiye ekonomisinin dış finansman ihtiyacının azaldığını ve dış ticaret dengesinde sağlanan iyileşmenin devam ettiğini görmekteyiz.

Cari işlemler açığındaki bu gerileme, ekonomimizin dış şoklara karşı direncinin arttığını ve sürdürülebilir bir dış ticaret dengesine doğru ilerlediğimizi göstermektedir. Uzun dönem ortalamalarının altına inen cari işlemler açığı, Türkiye’nin makroekonomik istikrarını güçlendirecek önemli bir gelişmedir. Bu olumlu tablo, yeni OVP dönemi için atılacak adımlarla daha da pekiştirilecektir.

Türk Lirası’na olan güven önemli düzeyde artmış ve TL mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı ciddi bir yükseliş kaydetmiştir. 2023 yılının Ocak ayında TL mevduatlarının toplam mevduatlar içindeki payı yaklaşık yüzde 38,9 seviyesindeyken, bu oran yıl boyunca güçlü bir şekilde artarak 2024 yılı Ağustos ayında yüzde 53,6 seviyesine yükselmiştir. Bu artış, TL’ye olan güvenin arttığını ve vatandaşların tasarruflarını yerli para biriminde değerlendirme eğilimlerinin güçlendiğini göstermektedir.

Yeni döneme ilişkin beklentiler

2025-2027 programının temel amacı enflasyonun kademeli olarak tek haneli seviyelere düşürülmesi, büyümenin enflasyonla uyumlu şekilde devam ettirilmesi, yapısal reformlarla gelirin toplumun tüm kesimlerine daha edil şekilde dağıtılmasıdır.

Yeni OVP dönemiyle birlikte sürdürülebilir büyüme için büyümenin kaynaklarında beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması önceliklendirilecektir.

Yapısal reformlarla verimliliğe dayalı adımlarla ülkemizi yüksek gelirli ülkeler grubuna dahil etmeyi ve gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağıtılmasını sağlamayı amaçlıyoruz.

8 ana başlıkla genel stratejimizi desteklemeyi öngördük.

Büyümenin kaynaklarında, beşeri sermayenin güçlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının artırılması ve toplam faktör verimliliğinin yükseltilmesi öncelikli olacaktır. Böylece, ekonomimizin rekabet gücünü artıracak ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme patikasına oturacaktır.

Yapısal reformlarla verimliliğe dayalı yatırım, istihdam, üretim ve ihracatın artırılması, bir diğer kritik stratejimizdir. Bu reformlar, ekonomimizin temel yapısını güçlendirerek daha verimli bir üretim ve ticaret ortamı yaratmayı hedeflemektedir. Orta ve uzun vadede, bu reformların katkısıyla, orta-üst gelir grubundan üst gelir grubuna çıkılması öngörülmektedir.

Depremin yaralarının sarılması ve daha dirençli şehirler oluşturulmasının yanı sıra, gelirin tüm kesimlere adil bir şekilde dağılımı sağlanarak toplumsal refahın artırılması amaçlanmaktadır. Ekonomik büyümenin herkes için eşit fırsatlar sunmasını ve toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak ana amaçlarımızdandır.

Son olarak, demografik fırsat penceresinden azami düzeyde faydalanılması, kadınların ve genç nüfusun ekonomiye kazandırılması hedeflenmektedir. Bu, uzun vadeli ekonomik büyüme için büyük bir potansiyel taşımaktadır.

Ekonomide 3 yıllık hedefler

2024 yılını yüzde 3,5 seviyesinde (önceki yüzde 4), 2025 yılını yüzde 4 seviyesinde (önceki yüzde 4,5) büyümeyle kapatmayı hedefliyoruz. 2026 ve 2027 yıllarında ise sırasıyla yüzde 4,5 ve yüzde 5 büyüme bekliyoruz. Bu büyüme patikası enflasyonist baskı oluşturmadan dezenflasyon süreciyle uyumludur.

Kişi başına milli gelirin 2024’te 15 bin 551 dolar, 2025’te 17 bin 28 dolar, 2026’da 18 bin 990 dolar ve 2027’de 20 bin 420 dolar olması hedefleniyor.

OVP’de işsizlik oranı beklentisi 2024 için yüzde 9,3 (önceki yüzde 10,3), 2025 için yüzde 9,6 (önceki yüzde 9,9), 2026 yılı yüzde 9,2 (önceki yüzde 9,3), 2027 yılı yüzde 8,8 olarak belirlenmiştir.

OVP hesaplamasında kullanılan ortalama dolar/TL kuru 2024 için 33,2, 2025 için 42, 2026 için 44,4 ve 2027 için 46,9 seviyesinde olmuştur.

OVP’de TÜFE beklentisi 2024 için yüzde 41,5 (önceki yüzde 33), 2025 için yüzde 17,5 (önceki yüzde 15,2) seviyesindedir. 2026 ve 2027 yılı tahminleri ise sırasıyla yüzde 9,7 ve yüzde 7 olmuştur.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın