Yaklaşık 6 milyar dolarlık bir hacme ulaşan ayakkabı endüstrisi son iki yıla kadar net ihracatçıydı. 2021’i 512 milyon, 2022’yi 338 milyon dolar artıda kapattık. Ancak yüksek maliyet artışlarına paralel olarak sektör yurt dışında pazar kaybederken ithalat adeta patladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2023’ü 1 milyar 270 milyon dolarlık ihracat ve 1 milyar 400 milyon dolarlık ithalatla tamamladık. Dış ticaret dengemizdeki bozulma bu yıl hızlanarak devam ediyor.

Ocak-Haziran döneminde 137 milyon çift ayakkabı ihracatı karşılığında 630 milyon dolar gelir elde edebildik. İhracatımız söz konusu dönemde adet bazında yüzde 20,3, değer olarak yüzde 13,8 geriledi. İthalatımız ise 6 aylık dönemde yaklaşık yüzde 22 artışla 817 milyon dolara yükseldi. 2023’ün tamamında 130 milyon dolar olan cari açığımız bu yılın ilk 6 ayında 190 milyon dolara ulaştı.

BİR ÇİFT SPOR AYAKKABININ MALZEMESİNDE ÇİN İLE ARAMIZDA 3,9 DOLAR FİYAT FARKI VAR

İhracattaki dramatik düşüşe karşılık ithalatın patlamasının temelinde sektörün rekabetçiliğini kaybetmesi yatıyor. Girdi maliyetleri ile kur arasındaki makas giderek açıldığı için fiyat tutturamıyor, Asya’daki rakiplerimize göre çok pahalı kalıyoruz. Örneğin bir çift spor ayakkabı için kullanılacak malzemeyi hesapladığımızda Çin ile Türkiye arasında 3,9 dolarlık fiyat farkı oluşuyor. İşçilik ve diğer maliyet kalemlerini eklediğimizde fark çok daha açılıyor.

Mevcut koşullarda işçilik maliyetlerini düşürme imkânı yok. Dolayısıyla en azından ham madde ve yan sanayi tedarikinde ayakkabı üreticisinin eli rahatlatılmalı, ithalatta yüzde 100’ü aşan vergiler makul seviyelere indirilmeli.

Ayakkabı sektörünün yıllık 70-80 milyon dolarlık ham madde ve yan sanayi ithalatı var. 6 milyar dolarlık ticaret hacminin olduğu sektörde bu miktarın normal olduğunu değerlendiriyoruz. Dolayısıyla yan sanayicilerin ithalat vergilerin artırılması yönündeki taleplerine katılmıyoruz. Yan sanayiye getirilecek ek vergilerin bitmiş ürün fiyatını artırmaktan başka bir işe yaramayacağını değerlendiriyoruz.

Mevcut kapasitemizle Türkiye’nin ithal ettiği ayakkabıların büyük bölümünü biz üretebiliriz. Bu nedenle küresel markaların ülkemizde üretim yapabilecekleri zemin oluşturulmalı. Söz konusu markalara Türkiye’de sattıkları ürünün belli bir oranını, örneğin yüzde 30-40’ını ülkemizde üretme şartı getirilmeli.

Türkiye’de yıllık 200 milyon çifte yakın ‘çakma ayakkabı’ üretiliyor. Vergi ve SGK primi ödemesi başta olmak üzere yasal hiçbir mevzuata tabi olmayan bu firmalar, sektörde haksız rekabete yol açıyorlar. Ülkemizin ve sektörümüzün yurt dışındaki imajını da olumsuz etkileyen ‘çakma ayakkabı’ya karşı Ticaret Bakanlığımızın başlattığı mücadeleyi daha etkin bir şekilde sürdürmesini bekliyoruz.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın