Perakendede inovasyon arayışı, hayatta kalma ve büyümeyle eş anlamlı hale geldi. Perakendecilerin yüzde 97’si inovasyonun geleceklerini şekillendirmede çok önemli bir rol oynadığını kabul ediyor. Ancak istatistikler incelendiğinde endişe verici bir durum ortaya çıkıyor: ABD’deki perakendecilerin yalnızca yüzde 22’si ve Latin Amerika’dakilerin yüzde 18’i özel olarak inovasyona odaklanmış ekiplere sahip. Peki ama neden?

Perakendede inovasyon arayışı, hayatta kalma ve büyümeyle eş anlamlı hale geldi. Perakendecilerin yüzde 97’si inovasyonun geleceklerini şekillendirmede çok önemli bir rol oynadığını kabul ediyor. Ancak istatistikler incelendiğinde endişe verici bir durum ortaya çıkıyor: ABD’deki perakendecilerin yalnızca yüzde 22’si ve Latin Amerika’dakilerin yüzde 18’i özel olarak inovasyona odaklanmış ekiplere sahip. Peki ama neden?

Sektörün 2024 Durumu: İnovasyon”  raporunu hazırlamak için bu yıl da Incisiv ile işbirliği yapan Toshiba, inovasyonun perakende başarısını belirlemedeki rolünü vurgulayan bulguları açıkladı.  Rapordaki en önemli üç bilgi ve her birinin perakendeciler için ne anlama geldiği ise aşağıdaki gibi derleniyor:

  1. Fikir ve İnovasyon Planlarının Uygulanması Arasındaki Çıkmaz

Perakendecilerin çoğu inovasyonun önemini ifade ederken, birçoğu net bir uygulama planından yoksun olduğundan kendilerini zor bir konumda buluyor. Mesele sadece inovasyonun önemini kabul etmek değil; bu kabulü uygulanabilir stratejilere dönüştürmek. Özel inovasyon ekiplerinin yokluğu, sektörün gelişen teknolojiler, tüketici beklentileri ve pazar dinamiklerinin karmaşık ortamında gezinmeye hazır olup olmadığı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Uygulamaya yönelik yapılandırılmış bir yaklaşım olmadan, perakendeciler hızla gelişen bir ortamda durgunluk riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Bu engelin üstesinden gelmek için perakendecilerin deneyler yapmayı, risk almayı ve işbirliğini teşvik eden bir kültür geliştirmesi gerekiyor. Bu da liderlikle başlıyor; liderliği inovasyona bağlı olmayan şirketlerin yüzde 56’sı inovasyon çabalarını engelleyen kaynak kısıtlamalarıyla karşı karşıya. Somut sonuçlar elde etmek ve sektörü ileriye taşımak için özel inovasyonun oluşturulması gerekli.

  1. Yapay Zekanın Yükselişi

Perakende dünyası giderek daha rekabetçi hale gelirken, yapay zeka operasyonel verimliliği artırarak, maliyetleri düşürerek ve tüketicilerde yankı uyandıran kişiselleştirilmiş deneyimler sunarak sağlam bir rekabet avantajı sağlıyor. Yapay zeka, moda bir sözcük olmanın ötesinde, iş stratejilerinin ayrılmaz bir parçası haline geliyor.
Yapay zekayı benimsemek sadece bir seçenek değil; bir adım önde olmayı hedefleyen perakendeciler için stratejik bir zorunluluk. Perakendeciler, büyük miktarda veriyi analiz etmek için yapay zekadan aktif olarak yararlanıyor ve müşteri davranışları, tercihleri ve ortaya çıkan eğilimler hakkında paha biçilmez bilgiler ediniyor Ancak verilerin ötesinde, perakendecilerin yapay zekayı diğer operasyonlarına entegre etmenin yollarını aramaları gerekiyor. Mesele sadece yeni teknolojileri birleştirmek değil; ihtiyaç duyulan rekabet avantajını elde ederken müşteri deneyimlerini yükseltmek için yapay zekayı stratejik olarak kullanmak. Örneğin:

  • Müşteri verilerine ve özel segmentasyona dayalı yapay zeka destekli öneriler aracılığıyla kişiselleştirilmiş deneyimler oluşturma
  • Günün her saati müşteri desteği sağlamak, soruları yanıtlamak ve yaygın sorunlara yardımcı olmak için sohbet robotlarının uygulanması
  • Optimum envanter seviyelerini proaktif olarak korumak ve gelecekteki talep modellerini öngörmek için talep tahminini optimize etmek
  • İşlemlerdeki olağandışı kalıpları ve anormallikleri tespit etmek için yapay zeka algoritmalarını kullanmak, potansiyel dolandırıcılık faaliyetlerini belirlemeye ve önlemeye yardımcı olmak

Perakendeciler, yapay zekayı bu alanlara stratejik olarak dahil ederek operasyonel verimliliklerini artırabiliyor ve müşterileri için daha kişiselleştirilmiş ve sorunsuz bir deneyim sağlayabiliyor. Sonuçta da kendilerini yoğun rekabetçi bir pazarda inovasyonun ön saflarında konumlandırabiliyorlar.

  1. Dijital ve Fiziksel Deneyimleri Birleştirmek Hala Bir Öncelik

Kesintisiz, kanallar arası bir deneyim yaratmak, 2024 yılında ABD ve Kanada ile Latin Amerika’daki perakendeciler için en önemli öncelik olmaya devam ediyor. Günümüzde alışveriş yapanlar ister online, ister mağaza içi veya mobil uygulama üzerinden alışveriş yapıyor olsunlar tutarlılık bekliyor. Bu birleştirme, akıcı ve güvenilir bir süreç sağlıyor ve perakendecilerin kişiselleştirilmiş etkileşimler sunmasına, müşteri davranışları ve tercihlerinin derinlemesine anlaşılmasına dayalı olarak önerileri ve promosyonları uyarlamasına olanak tanıyor.
Bütünleşik bir deneyim, kolaylığın ötesinde, birbirinden kopuk etkileşim riskini en aza indirerek hayal kırıklığını azaltıyor ve marka sadakatini teşvik ediyor. Fiziksel ve dijital kanallar arasındaki boşluğu başarılı bir şekilde doldurmak, perakendecilerin modern tüketicinin değişen beklentileriyle sorunsuz bir şekilde uyum sağlayan kapsamlı ve sürükleyici bir alışveriş ortamı yaratmasına olanak tanıyor ve sonuçta müşteri memnuniyetinin ve pazardaki rekabet gücünün artmasına katkıda bulunuyor.
Perakendecilerin birleşik bir deneyim sağlayan teknolojilere yatırım yapması gerekiyor, örneğin:

  • Duyarlı E-Ticaret Platformları: Uyumlu bir marka imajını korumak için çevrimiçi platformların mağaza içi ile aynı markayı, ürün bilgilerini ve promosyonları yansıttığından emin olun.
  • Bütünleşik Müşteri Profilleri: Markayla etkileşime geçtikleri kanaldan bağımsız olarak, müşteri tercihlerine göre kişiselleştirilmiş öneriler ve promosyonlar sağlayın.
  • Tıkla ve Al Hizmetleri: Müşterilerin çevrimiçi siparişlerini mağazadan teslim almaları için sorunsuz ve verimli bir süreç sağlayarak kullanışlı ve entegre bir deneyim yaratın.
  • Mağaza İçi Teknoloji Entegrasyonu: Ek ürün bilgileri sağlayan mobil uygulamalar, dijital tabelalar ve etkileşimli ekranlar gibi teknolojileri etkinleştirin.

POS AŞ olarak çalıştıkları perakendecilerle birlikte gelişen teknolojiler, tüketici beklentileri ve pazar dinamiklerine her zaman inovatif çözümler ürettiklerini belirten POS AŞ Genel Müdürü Gülümhan Akalın, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Perakende inovasyon projelerinin gereksinimlerini anlayıp tecrübeli ekibimizin yürüttüğü tasarım ve “POC” çalışmaları ile deneme öğrenme süreçlerinin risk ve maliyetlerini en aza indiriyoruz. Karar vericiler için birçok soru işaretini gidererek inovasyon planlarını yeni teknolojilerle hayata geçiriyoruz. Bu konuda sadece Avrupa ülkeleri değil, Asya ülkelerinden daha başarılı olduğumuzu gerek yurt dışındaki müşterilerimiz gerek yurt dışına açılan müşterilerimizde gözlemleyebiliyoruz. Büyük miktarda veriyi analiz etmek (Big Data) perakende sektörü için her zaman en önemli sorun olmuştur. Perakendeciler verinin değerini biliyordu ancak anlamlı yapmak için büyük yatırımlar gerekliydi. Artık AI destekli yeni teknolojik çözümlerle daha büyük verileri daha hızlı kullanılır hale getirebiliyoruz.”
Genel olarak, 2024 Sektörün Durumu raporu, inovasyonun önemini ve eyleme geçirilebilir stratejilere, yapay zekanın benimsenmesine ve dijital ve fiziksel deneyimlerin birleştirilmesine duyulan zorunlu ihtiyacı gösteriyor. Perakende ortamı geliştikçe, bu görüşler sadece dikkate alınması gereken hususlar değil, hızla değişen bir ortamda ileriye doğru yol almak için temel unsurlar haline geliyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın