İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Ümraniye Kanaat Önderleri Buluşması’nda konuştu. İktidar kanadının, sosyal demokratları, “Sosyal destekte ya da bu alanlarda iyidir ama yatırımcı, icraatçı, kalkınmacı noktasında zayıftır” sözleriyle eleştirdiğini hatırlatan İmamoğlu, “Vallahi kim öyle düşünüyorsa, ben söylüyorum; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en icraatçı, en kalkınmacı, en üretken 5 yılını yaptığımızı iddia ediyorum İstanbul’da. Bu kadar net. Onun için çatlıyor karşımızdaki hükümetin yetkilileri. Bizim 5 yılda yaptığımız işleri, -farkında mısınız- 25 yıllarıyla kıyaslıyorlar. Çünkü biz, onların 25 yılıyla kıyaslanacak, güzel işler yaptık 5 yılda. Onların döneminde 10 metro stop etti. Hatta, ‘Bunları iptal edelim’ diye kendi belediye başkanı Sayın Uysal’ın yazısı var 2017’nin Aralık ayında. ‘İptal edelim. Bu metroları yapmak şu anda doğru değildir’ diye yazısı var. Biz geldik, 10’unu birden yaptık” ifadelerini kullandı. 

ÜMRANİYE / İSTANBUL 

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP milletvekili Fethi Açıkel ve CHP Ümraniye Belediye Başkan adayı Aykut Erdoğdu ile birlikte, “Ümraniye Kanaat Önderleri Buluşması” toplantısına katıldı. Toplantıda, İmamoğlu ve Erdoğdu birer konuşma yaptı. İstanbul geneli ve Ümraniye özelinde yaptıkları sosyal yardımlar, çalışma, proje ve hizmetlerin kısa bir detayını katılımcılarla paylaşan İmamoğlu, özetle şunları söyledi: 

“KENDİSİNİ ‘EKONOMİST’ DİYE TARİFLEYEREK…”

“Sosyal yardımları en yukarıya taşımak bir maharet midir, bir ülkede? Aslında maharet değildir. Yoksulluğun bir maharet olduğunu kabul etmeyecek kadar vatandaşını düşünen bir yöneticiyim. Toplumun yoksullukla mücadele etmesi büyük bir ayıptır, hicap duyulacak bir durumdur. Ama Türkiye’nin özellikle son 7-8 yılda, ne yazık ki kaderi olmuştur. Kötü ekonomi yönetimi, ekonomi kurallarını altüst eden bir anlayış. Yani enflasyon-faiz ilişkisiyle ilgili yeni bir metin yazan, kendisini ‘ekonomist’ diye tarifleyerek, ülke yönetiminde ekonominin nasıl yönetileceğini kendisinin belirlediği duygusunu ortaya koyan bir anlayışın, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu duygusunun bizi getirdiği sonuçtur, yoksulluk. Ve gerçekten dünyada üç haneli enflasyon bizden başka hiçbir ülkede yok. İki haneli enflasyonun sayısı bile o kadar az ki şu anda dünyada. Biz büyük bir sefillikle bunu başarmış durumdayız.”

“BİZİ YOKSULLUĞA SÜRÜKLEYEN ŞEY BUDUR”

“Enflasyonun nasıl bir canavar olduğunu… Burada çok deneyimli insanları görüyorum. Türkiye’nin yakın geçmişinde bilen, gören insanlar var aramızda. Ama o canavardan bile daha büyük bir canavarla karşı karşıyayız. Enflasyon, bir yandan toplumu sömürürken, bir yandan bizim var olan kaynaklarımızı emerek kurutan, çürüten birtakım uygulamaların hepimiz mağduruyuz, kurbanıyız. Bizi yoksulluğa sürükleyen şey budur. ‘Biz bugün sosyal yardımların bütçedeki oranını 5 katına, 6 katına çıkarttık, yaşasın, ne güzel iş başardık’ diyebilir miyim ben? Diyemiyorum ama şunu diyorum: Evet, biz, yoksul zamanında vatandaşımızın güçlü bir şekilde yanında olma gayretinde başarılı bir belediyeydik. Tüm sosyal yardım uygulamalarımızın her birisi ihtiyaçtan doğan şeyler. Yani biz, lütufta bulunmuyoruz. Her yerde vatandaşımıza diyoruz ki, ‘Biz lütufta bulunmuyoruz. Sizin eksiğinizi görüyoruz. Kapatmakla ilgili ince düşünüyoruz. Narin düşünüyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz. Bu yaptıklarımızla bize oy verin diye size yapmıyoruz. Bu bizim sorumluluğumuz. Sosyal devlet olma kavramında bizim sorumluluğumuz. Biz, sorumluluğumuzun hakkını veriyoruz.’”

“SİZİN PARANIZLA, SİZE HİZMET EDİYORUZ BİZ”

“O bakımdan her yerde bunu söylüyorum vatandaşlara. Meydanlarda söylüyorum: ‘Size destek oldu diye, kimseye oy vermeyin.’ Sizin paranızla, size hizmet ediyoruz biz. Doğru hizmet etmeye gayret ediyoruz. Ben, Anne Bebek Kartı’nı 2019’da açıkladığımda; 2 defa, 3 defa meydanlardan, çıktı Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Kimin parasını kime veriyorsun sen’ dedi bana. ‘Milletin parasını, millete veriyorum’ dedim. Bu kadar basit. Şimdi bu, bir manifestoya döndü, milletin parasını millete vermek. Milletin şu bakışını da bir kenara itmemiz lazım. Yani sanki lütufta bulunuyor. Yani bütçeyi perişan etmişsiniz. Bütçenin öyle delikleri var ki; emekliye vereceğiniz ilave katkıyı, ilave desteği, vermeniz gereken farkı bütçeye yük olarak tarifliyorsunuz. Bütçeye yükleri sıralasak, emekliye verilecek birinci sıraya gelmez. Dokuz yüz doksan dokuz tane, torbayı delik deşik eden bayağı bir delik sıralarız.”

“ONUN İÇİN ÇATLIYOR KARŞIMIZDAKİ HÜKÜMETİN YETKİLİLERİ”

“Niye ben, ‘sosyal yardım ve metrolar’ dedim. Çünkü genelde ikisi yan yana olmaz. Genelde yönetimler bize şöyle derler, yani sol partilere, ‘Sosyal destekte ya da bu alanlarda iyidir ama yatırımcı, icraatçı, kalkınmacı noktasında zayıftır’ derler. Vallahi kim öyle düşünüyorsa, ben söylüyorum; Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en icraatçı, en kalkınmacı, en üretken 5 yılını yaptığımızı iddia ediyorum İstanbul’da. Bu kadar net. Onun için çatlıyor karşımızdaki hükümetin yetkilileri. Bizim 5 yılda yaptığımız işleri, -farkında mısınız- 25 yıllarıyla kıyaslıyorlar. Çünkü biz, onların 25 yılıyla kıyaslanacak 5 yılda güzel işler yaptık. Reel, rasyonel bütçe verileri üzerinden şöyle bir kıyaslama yapmak isterim size. Sadece bizim 5 yılımızla, bizden önceki 5 yıl arasında, 4,2 milyar daha az para harcadık. Bakın; 4,2 milyar dolar. Dolar üzerinden konuşuyorum. Yani bizim harcadığımız para, 16-17 milyara yakın bir para, onların döneminde harcanan para da 22 dolara yakın harcanan bir para. 4,2 milyar dolar daha az para harcamışız. Bakın daha ileri gidiyorum. Bizden önceki 5 yılın emtia fiyatlarıyla, bizim 5 yıl arasında, Türkiye’deki enflasyonu bir kenara koyuyorum, dünya kurları üzerinden dahi inanılmaz farklar var.”

“ONLARIN DÖNEMİNDE 10 METRO STOP ETTİ”

“Mesela basit bir örnek vereceğim size. Bir önceki 5 yılın metro ortalamasının 1 kilometresi 30 milyon Euro iken, şu anda bizim yaptığımız dönemde metronun kilometresi, 55 milyon Euro oldu. Bakın 30 milyon Euro, 55 milyon Euro. İnanılmaz emtia fiyatları arttı. Demiri, çimentosu, mekaniği, osu, busu bunun içinde yok. Buna rağmen, onların döneminde 10 metro stop etti. Hatta, ‘Bunları iptal edelim’ diye kendi belediye başkanı Sayın Uysal’ın yazısı var 2017’nin Aralık ayında. ‘İptal edelim. Bu metroları yapmak şu anda doğru değildir’ diye yazısı var. Biz geldik, 10’unu birden yaptık. 4-5 tane daha başlardık ama imzalarımız olmadığı için başlayamadık. Ama biz, kısmen bir kısmına başladık. Finansal olarak baktığınızda da peki mucize mi yaptık?  Yani 100 kilo demir kullanacaktık da 20 kilo mu kullandık? Öyle bir şey olmaz. Şunu yaptık: Bereketli iş yaptık. Doğru iş yaptığında, nasıl büyük iş başaracağının ispatıdır 2019-2024. O bakımdan siz varın düşünün bu devletin bütçesini, devletin kurumlarının içinde heba olan bütçeleri. O bakımdan bu millet, bu memleket zengin. En sıkıntılı zamanında bile, büyük işleri yapacak kaynağa sahiptir.”

“TOPLUMSAL ADALETİ SAĞLADIK, TOPLUMU BARIŞTIRDIK”

“Sosyal hizmetler ağında da yatırımcı noktada da güçlü bir dönem ortaya koyduk. Sevgili dostlarım, adalet önemli şey. Biz, toplumsal adaleti sağladık. İkinci husus; biz toplumu barıştırdık. Biz, partizanlığı belediye binasından söküp attık. Bana diyorlar ki, ’50 küsur aday var.’ Bütün partiler aday çıkarttı. Ama bizimle yarışamıyorlar. Çünkü bizimle yarışan bir de rakibim var biliyorsunuz. Böyle bir ortamda bizimle yarışamıyorlar. Niye biliyor musunuz? Bizim arkamızda, bu şehrin 16 milyon insanı var. Ben inanıyorum buna. Oy verse de vermese de bizi destekleyen vicdanları var. Ben bunu hissediyorum. Mesela; ‘650 bin anne’ dedim ya; ne kadarı işte o partiden, ne kadarı bu partiden, biliyor muyum? Vallahi beni de ilgilendirmiyor ama biliyorum ki, o annenin vicdanı, bizimle beraber. O bakımdan başka bir dönem ortaya koyduk. İstanbul İttifakı, güçlü bir kavramdır. İstanbul İttifakı’nın içinde halkın her katmanı vardır. Ve o katmanın içi, partiler ötesi bir durumdur.”

“KARŞIMIZDA DEVASA BİR ORANTISIZ GÜÇ VAR”

“Bazen herkesi ikna edemeyebilirsiniz. Karşımızda devasa bir orantısız güç var. Ama biz, sabırla yolumuza devam ediyoruz. Çünkü, ben hep şöyle baktım. Bazı insanların kalbini buz kaplamış olabilir. Size sert bakıyor olabilir. Sizi affetmeyecek derecede aldanmış, kalbini karalar bağlamış, üstünü de buz kaplamış olabilir. Ben asla o insanın kalbini elime çekici, hurcu alıp, o buzu kırmaya kalkmam. Yavaş yavaş, iyi dile, güzel davranışla o buzu eritecek kadar sabır var yüreğimde Allah’a şükür. O buzu eritiriz ve bütün kötülükleri devre dışı bırakırız. Biz seçimi kazandığımızda İstanbul’da, Ümraniye’de kaybeden olmayacak. Ama onlar seçimi kazandığında, onlara oy verenlerin dışındaki insanları; oy veren de demiyorum, geri alıyorum lafımı… Yakın çevresindeki bir avuç insanın dışında kazanan yok. Bu kadar net söylüyorum. Bizim yöntemimizde, yolculuğumuzda ise, milletin tamamı kazanıyor.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın