Geleneksel bankacılık sisteminin dijitale evrilmesi ve bu anlamda ortaya çıkan fintek çözümleri ülkelerin sürdürülebilir finansa geçişini hızlandırıyor. MARS Kurucu Ortağı Burcu Bekdaş’a göre tüm sektörleri kapsayan bir şekilde gelişen bankacılık ve yatırım süreçleri, yeşil ve döngüsel bir ekonomiye geçişte önemli bir konuma sahip.
 
Finansal sistemin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerini kapsayacak bir şekilde geliştirilmesi amacıyla kullanılan bir kavram olan sürdürülebilir finans, sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş yapmak için daha sorumlu bir finansal sistem oluşturulmasını öngörüyor.

Sürdürülebilir finans ürünlerinin çevresel etkileri, iklim değişikliğinin getirdiği koşullar ve biyolojik çeşitlilik üzerinde kendini gösterirken yeni nesil girişimler, bankacılık uygulamaları /techfinler bu konudaki yaklaşımlarıyla süreci hızlandırabiliyor.

2030 yılında iklim değişikliğinden kaynaklı zararın 290-580 milyar dolara ulaşması bekleniyor
Uluslararası Kalkınma ve Çevre Enstitüsü’nün (IIED) Raporuna göre, daha sürdürülebilir ekonomiler için gerekli yatırımlar yapılmadığı taktirde, çevresel sorunlar ve iklim değişikliğine bağlı felaketler nedeniyle oluşacak zararların ekonomik boyutunun 290-580 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Dünya Ekonomi Forumu’nun (WEF) raporuna göre dünya genelinde 2050 yılı net-sıfır hedeflerine ulaşılabilmesi için yaklaşık 50 trilyon dolar yatırıma ihtiyaç var. Net-sıfır hedefine sadece kamu kaynaklarıyla ulaşılması ise mümkün değil. Bu nedenle, özel kaynakların da sürdürülebilir ekonomik faaliyetlere aktarılmasının ve sınıflandırma mekanizmalarının geliştirilmesi gerekiyor.

Finans sistemlerinin taşıdığı çevresel ve sosyal riskler göz ardı edilmemeli
Avrupa Yeşil Mutabakatıyla, Avrupa Birliği’nde 2030’a kadar karbon emisyonunun yüzde 55 oranında azaltılması, 2050 yılında ise sıfır karbon emisyonu hedefiyle kıtanın karbon-nötr bir alan olması amaçlanıyor. Avrupa Komisyonu, yeşil ekonomi vizyonuyla pek çok sektörde karbon ayak izini en aza indirmek için ek tedbirler geliştiriyor. Finans kurumları da yoğun enerji tüketen genel merkezleri, geniş şube ve ATM ağları ve veri merkezleriyle sera gazı emisyonlarına katkısı olan sektörler arasında yer alıyor.

Sürdürülebilir finansın Birleşmiş Milletler tarafından ortaya konulan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına (SKA) ulaşabilmek için gerekli kaynakları sağladığına dikkat çeken MARS Kurucu Ortağı Burcu Bekdaş, “Sürdürülebilir finans kapsamında müşterilerin satın alma ve ödeme işlemleri sırasında karbon ayak izlerinin takibi ve karbon ayak izlerini nötralize etmek için kullanabilecekleri finansal ürün ve çözümler sunuluyor” diyor ve ekliyor: “Oysa dijitalleşen sistemde online olarak tüm bankacılık işlemlerin çözülmesi hem maliyetlerin azaltılması hem de çevreye bırakılan zararlar açısından faydalı. Türkiye’deki neobankların ilk temsilcisi MARS olarak biz de bu anlamda fayda sağlıyoruz” ifadelerini kullanıyor.
Finansal sistemlerde çevresel ve sosyal risklerin göz ardı edilmesinin kurumların kendisi için de birtakım riskler yarattığına değinen Bekdaş; “Bu riskleri, sahip olunan varlıkların zarar görmesi, maliyetlerin artması, hukuki sorumlulukların ortaya çıkması, sermayeye ulaşma maliyeti ve firma imajının zarar görmesi olarak sıralayabiliriz” ifadelerini kullanıyor.

Neobanklar çevreye karşı duyarlı olmalarıyla öne çıkıyor
Gücünü teknolojiden alan sürdürülebilir finans yaklaşımları hem sektör hem de çevresel kaygılar açısından dönüştürücü bir potansiyele sahip. Gelinen noktada etkisi kendi sektörünün ötesine uzanan, tüm sektörleri kapsayarak gelişmesini sürdüren finans ve bankacılık süreçleri, arzu edilen yeşil ve döngüsel ekonomiye geçişte önemli bir konumda bulunuyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın