Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) 2023 Yılı İhracat Performansı Değerlendirme ve 2024 yılı Öngörüleri Toplantısı’nda konuşan, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı Ege Demir Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Türkiye’nin dünyanın 8’inci Avrupa’nın 2’inci büyük sıvı çelik üreticisi olduğunu söyledi.

“60 milyon ton sıvı çelik kapasitemiz var. Her geçen yıl artıyor. Son üç yılı değerlendirdiğimizde 2021 yılında 23,5 milyon ton çelik ihracatı karşılığında 22,2 milyar dolar ve demirdışı metallerle birlikte 34,6 milyar dolar, 2022’de 19,5 milyon ton çelik ihracatı karşılığında 21 milyar dolar çelik ve demirdışı metallerle birlikte 35,4 milyar dolar, 2023 yılında 14,5 milyon ton çelik ihracatı karşılığında 14,8 milyar dolar çelik ve demirdışı metallerle birlikte 27,2 milyar dolar ihracat gerçekleştirdik. Sektörümüzde Türkiye genelinde 2021 yılı sonundaki pikten sonra her geçen yıl kan kaybı oldu. Bizim büyük pazarlarımızdan Körfez ve Suudi Arabistan’da yeni yatırımların çoğalması, İran’ın kendi hammaddesini üretmesi ve doğalgaz kaynaklarının zengin olması, ABD’nin ek vergiler getirerek 70-72 milyon ton üretimini 92 milyon tona çıkarması, Avrupa’ya kıyasla girdi maliyetlerimizin girdilerin yükselmesiyle ihracatımız miktar bazında azalıyor. Ege Demir Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği olarak Türkiye’den pozitif ayrıştık. 2021’de 2,2 milyar dolar, 2022’de 2,5 milyar dolar, 2023’de 2,5 milyar dolar ihracat yaptık. Bunun en büyük nedeni bu bölgedeki üreticilerimizin ihracatı Türkiye ortalamasındaki ürün gamından biraz farklılık göstermesi ve katma değerinin yüksek olmasıdır. Bu yüzden Türkiye ile Ege’yi geçen sene ile karşılaştırdığımızda yüzde 30 ihracat kaybına rağmen EİB olarak aynı seviyeyi koruduk.”

Başkan Ertan, “İthalatın ihracatı karşılama oranı yüzde 127’lerden yüzde 54’lere düştü. Büyük üretim kapasitemize rağmen daha yoğun ithal ürünler ülkemize giriyor. Çelikteki dış ticaret açığı 870 milyon dolarken 6 milyar dolara çıktı. Bunun en büyük sebebi kurun baskılanmasıdır. Kuru baskılarsanız ithalata davetiye çıkarırsınız. Kuru enflasyon oranında artırmazsanız ithalat yoğunlaşır. Türk demir çelik sektörü rekabetçiliğini büyük oranda kaybetti. Özellikle Avrupa pazarına yüzde 44 ihracat yaparken bu oran yüzde 31’lere düştü. Bizim boşalttığımız alana bizden daha rekabetçi olan Çin, Vietnam, Güney Kore, Japonya, Malezya, Endonezya gibi Uzakdoğu ülkeleri yerleşti. Avrupa’daki pazarımızdan büyük miktarda bir pay aldılar. Enerji fiyatları Türkiye’de diğer Uzakdoğu ülkelerine Avrupa’ya göre daha yüksek. Üretim maliyetlerinde enerjinin oranı yüzde 7’dir. 2022 sonunda yüzde 27’lere çıktı, 2023’de iki kez enerji fiyatlarında düzenleme oldu yüzde 17 18 bandına düştü daha sonra yüzde 20 zam yapılınca yüzde 21’lere çıktı. Bu çok büyük ihracat kaybına sebep oldu. İki yılda ihracatımız 9 milyar dolar azaldı. Arkamızdan gelen Brezilya ve İran bize yetişmek üzere. Dünya sıralamasında Türkiye ve Almanya 7’nci ve 8’inci olarak rekabet ederken biz şuanda konumumuzu kaybediyoruz. Avrupalı üreticilere nazaran 150 euro daha rekabetçiydik şuan 80 euro ile onlar bizden daha rekabetçi. Avrupa’da demir çelik otomotiv gibi önemli sanayi sektörlerine sübvansiyonlar/destekler var. Yeşil enerji de dahil büyük sübvansiyonlar var.” dedi.

Yalçın Ertan, “Bizim girdilerimiz daha yüksek kalıyor rekabetçi kalamıyoruz. Onun üzerine kur baskılanıyor. Kurun 48-50 bandında olması gerekiyor ki biz yurtiçi girdilerimizde dengeyi bulabilelim. Bizim sektörümüz hammadde ihtiyacının yüzde 70’ini ithalatla karşılıyor. Çelik sektörü çok önemli birçok alt gruba hammadde sağlıyor. Dünyada önemli bir yere sahip sektörümüze sahip çıkılmalı. Son iki senedir zor idare ediyoruz. Birçok ülkeyle Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA) yapıyoruz. STA’ları yaparken ürün grubunda çok dikkatli olmalıyız. Özellikle yassı rulo sac ve levhada 2023 yılında Çin, Japonya ve Güney Kore’den yapılan yoğun ithalatlarla, Serbest Ticaret Anlaşmamızın bulunduğu Mısır, Malezya ve Güney Kore’den yapılan filmaşin ithalatlarının öne çıktığı gözlemledik. Sektörümüzün rekabetçiliğini kaybetmemesi için STA olan ülkeler açısından konunun daha seçici olarak ele alınması gerekiyor. Türkiye’de ithalat ihracatın önüne geçti ilk defa yüzde 127’ydi yüzde 54’lere düştü. Kapasite kullanım oranı yüzde 53. 60 milyon tonun yüzde 53’ünü üretiyoruz. Faiz kur enflasyon dengesi iyi kurulmalı. Kurların baskılanması yerine enflasyon oranında artması gerekiyor. Bu söylem ihracatçı bütün sektörler için geçerlidir” diye konuştu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın