Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’nin 75 bin Megavat (MW) kurulu güç potansiyeli olduğu Denizüstü Rüzgar Enerjisi Santrallerinde (DRES) teknik çalışmalar 2024 yılında başlıyor. 

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından açıklanan Ulusal Enerji Planı’nda DRES’ler için 2035 yılına kadar 5 bin MW kurulu güç hedeflenirken, Türkiye’nin bu alandaki stratejisinin sadece elektrik değil Yeşil Hidrojen de üretecek şekilde kurgulanması gerektiği belirtildi. 

TÜRKİYE ÇOK YÜKSEK POTANSİYELE SAHİP

Türkiye’de hidrojen teknolojileri alanında çalışan en köklü şirketler arasında yer alan TEKSİS İleri Teknolojiler’in Genel Müdürü Hüseyin Devrim; İngiltere, Hollanda ve Belçika gibi Avrupa ülkelerinde uzun yıllardır üzerinde çalışılan teknoloji ile DRES’lerden üretilecek elektriğin Yeşil Hidrojen üretiminde kullanılmaya başlandığını hatırlattı. 

Bu teknolojilerin karbon emisyonlarının azaltılmasına ve karbondan arındırılmış ekonomilere geçiş çabalarına önemli katkıda bulunduğunu hatırlatan Devrim, “Dünyanın ilk offshore yeşil hidrojen tesisi bu yıl Fransa’da devreye alındı. DRES’lere hidrojen elektrolizörleri yerleştirmekle, fosil kaynak kullanmadan hidrojen üretebilmek mümkün. Bir yarımada ülkesi olan Türkiye, çok yüksek potansiyele sahip olduğu DRES’leri kurgularken, mutlaka yeşil hidrojen üretimini de önceliğine almalı. Bu şekilde bir taşla iki kuş vurabilir ve ulusal hedeflerine çok daha hızlı ulaşabilir.” dedi. 

Türkiye’nin dünya üzerinde Yeşil Hidrojen’i en verimli ve büyük ölçekte üretebilecek ülkeler arasında başı çektiğini vurgulayan TEKSİS Genel Müdürü Hüseyin Devrim, birincil enerji kaynaklarında yüzde 70 oranında dışa bağımlı olan Türkiye’nin enerji ihracatçısı ülke konumuna ulaşabilmesindeki tek anahtarın Yeşil Hidrojen’de olduğuna dikkat çekti. 

Hüseyin Devrim, şu değerlendirmeyi yaptı: 

“TÜRK ŞİRKETLERİ BU ENTEGRASYONU BAŞARABİLİR”

“Ülkemizde Denizüstü RES’ler ile ilgili Yenilenebilir Kaynak Alanları çalışması bu yılın tamamlandı ve Bandırma, Bozcaada, Gelibolu ve Karabiga açıklarında toplam 1900 kilometrekare deniz alanı DRES’ler için tahsis edildi. YEKA kapsamında inşa edilecek santraller için taban fiyat 6,75 dolar/cent, tavan fiyat 8,25 dolar/cent, alım garanti süresi ise 10 yıl, yerli katkı uygulama süresi 5 yıl olarak belirlendi. Ulusal hedef olarak belirlediğimiz 5 bin MW, potansiyelimizin onbeşte birine karşılık geliyor. Bugün itibarıyla dünyada devrede olan DRES kurulu gücü 70 bin MW’ın üzerinde. Buna karşılık Avrupa ülkeleri 2030’a kadar kurulu güçlerini 160 bin MW’a, İngiltere 30 bin MW’a, ABD 70 bin MW’a, Çin ise 100 bin MW’a çıkarmayı ulusal hedef olarak dünyaya ilan etmiş durumda. Bu büyük hedefler dikkate alındığında Türkiye’nin hedef kurulu gücünün çok yetersiz olduğunu söylememiz mümkün olabiliyor. Bu tesislerin Yeşil Hidrojen ile entegre edilmesi durumunda çok daha yüksek seviyede katma değer üretebiliriz. TEKSİS olarak ülkemizin yerli elektrolizör üretiminde paydaş olarak hazır olduğumuzu pek çok ifade etmiştik. Türk şirketleri olarak DRES-Yeşil Hidrojen entegrasyonunu herhangi bir ülkeye bağımlı olmadan gerçekleştirebilecek insan kaynağına ve teknolojik birikime sahibiz.” 

“GÜNEY MARMARA HİDROJEN KIYISI” PROJESİ İLE DRES-YEŞİL HİDROJEN ENTEGRASYONU MÜMKÜN 

TEKSİS Genel Müdürü Hüseyin Devrim, Türkiye’nin ilk Denizüstü RES YEKA alanları arasında Marmara Denizi’nde Karabiga açıklarının belirlenmesi ile Bandırma-Biga hattına kazandırılması düşünülen “Güney Marmara Yeşil Endüstri Bölgesi”nin Denizüstü RES- Yeşil Hidrojen entegrasyonu artıran önemli bir adım olacağını belirtti.

Koordinatörlüğünü Güney Marmara Kalkınma Ajansının (GMKA) üstlendiği Türkiye’nin ilk yeşil hidrojen üretimi projesi olan Güney Marmara Hidrojen Kıyısı (South Marmara Hydrogen Shore – HYSouthMarmara) projesinin bölgeyi bir Yeşil Hidrojen üretim üssü noktasına taşıyabileceğine dikkat çeken Hüseyin Devrim, “Türkiye’nin elinde muhteşem bir potansiyel var. Türkiye gibi derin denizlere sahip ülkelerde sayıları hızla artan yüzer temelli DRES’ler ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz havzasında hem Yeşil Hidrojen hem Denizüstü RES hem de bu santrallerin ekipman üretiminde üretim merkezi olmamamız hiçbir neden yok. Ancak bunun için sihirli sözcüklerimiz doğru planlama, doğru yer seçimi ve doğru destek politikaları olmalı.” dedi.  


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın