Türk Lirası’nın (TL) dünyada en çok döviz taşıma ticareti olan carry trade işlemlerinde cazip konuma geldiği kaydedildi. Bunda T.C. Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini yüzde 40 çıkarması ve TL’de oynaklık beklentilerinin düşmesinin etkili olduğu belirtiliyor.

Carry trade; faizi düşük bir para biriminden borçlanıp, borçlanılan parayı daha yüksek faizli bir para birimine çevirerek faize yatırma işlemi olarak tanımlanıyor. Daha açık ifadeyle, ucuza al pahalıya sat işlemi.

Bloomberg Businessweek Türkiye’de yer alan bir analizde, TCMB’nin politika faizini yüzde 40 çıkarması ve TL’de oynaklık beklentilerinin düşmesine bazı yabancı fon yöneticilerinin kayıtsız kalmadığını ve portföylerinde TL ağırlığını artırdıkları kaydedildi. Bununla birlikte, bazı yabancı fonların geçmiş dönemde TL’den kaynaklı kayıplarına vurgu yaparak, risk/getiri dengesinin hala cazip olmadığını vurguluyor.

CARRY TRADE’İN YENİ GÖZDESİ TÜRKİYE Mİ?

Mayıs ayındaki seçimler sonrası dümen kıran ekonomi politikası ile TL varlıklar değerlendi, risk primi (CDS) geriledi ve yabancı yatırım bankaları tarafından ardı ardına not görünümü ve tahvillere ilişkin olumlu raporlar yayımlandı. TL’deki değer kaybının her gün belirli oranda kademeli bir şekilde gerçekleşmesi ve ekonomi yönetimince atılan normalleşme adımları ile de carry trade imkânı uzun bir süre sonra yeniden doğmaya başladı. Öyle ki Goldman Sachs, JPMorgan, Deutsche Bank ve UBS gibi uluslararası bankalar Türk Lirasının ciddi anlamda ‘carry getirisi’ taşıdığını kaydettiler. “Türkiye yeniden oyuna dâhil oluyor” diyen Goldman Sachs, TL carry trade işlemlerinin uzun yıllar sonra yeniden mümkün olabileceğini öngörürken, JPMorgan da TL’nin yüzde 20 civarında carry getirisi potansiyeli yarattığını söyledi. İsviçre’nin en büyük bankası UBS de TL üzerindeki carry stratejisini oldukça çekici buluyor.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın