Adana’nın Tufanbeyli ilçesini merkeze alan çalışmanın sonuçlarına göre ilçede ekonominin çeşitlendirilmesi, girişimciliğin desteklenmesi, mesleki eğitim, ulaştırma altyapısının iyileştirilmesi gibi önlemlerle kömürden adil bir çıkış mümkün olabilir.

Kömürlü termik santraller ile enerji üretimi ve kömür üretimi faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerin sosyal kırılganlık bakımından avantajlı ve dezavantajlı yönlerinin incelendiği “Adana – Tufanbeyli Enerji Geçişinde Sosyal Kırılganlık Analizi” yayımlandı.

İklim krizine karşı küresel iş birliğini öngören Paris Anlaşması’nın taraflarından biri olan Türkiye, 2021 yılında 2053 için net sıfır emisyon taahhüdünde bulundu. Anlaşma kapsamında başta kömür olmak üzere yüksek karbonlu enerji kullanımının sonlandırılması ve daha temiz ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş yönünde adımlar atılmasını gerektiren bir döneme giren ülkemizin enerji geçişinde sosyal ve ekonomik etkileri dikkate alan ve sosyal adaleti gözeten kapsamlı stratejiler oluşturması gerekiyor. Bu stratejilerin oluşturulabilmesi için kömür bölgelerinin enerji geçişindeki sosyal kırılganlığının, yani kömürden çıkışın sosyoekonomik açıdan olumsuz etkilerine duyarlılığının incelenmesi gerekiyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) ve Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) tarafından hazırlatılan “Adana-Tufanbeyli Enerji Geçişinde Sosyal Kırılganlık Analizi”başlıklı rapor bu sürece katkı sağlamayı amaçlıyor.
Kömür ekonomisinin yoğun olduğu Adana, Çanakkale, İzmir, Karaman, Kahramanmaraş, Kütahya, Manisa, Muğla, Tekirdağ ve Zonguldak’ın incelendiği araştırmada bu bölgelerin enerji geçişi karşısındaki sosyal kırılganlık düzeyleri ortaya kondu. Adana, sosyal kırılganlığın göç alma, yaşam endeksi, işsizlik, eğitim gibi pek çok unsuru açısından en kırılgan il olarak ortaya çıktı. Adana’nın, yerli kömür ile üretim yapan bir termik santral ve bu santrale kömür tedarik eden madenlerin yer aldığı Tufanbeyli ilçesine odaklanan analiz kapsamında 604 yüz yüze anket ve 55 paydaşla derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilerek bölgedeki kömürden çıkış sürecinde yaşanabilecek sosyal kırılganlık, saha çalışmasında toplanan nitel ve nicel veriler aracılığı ile değerlendirildi.
Kömür sektörü çalışanlarının en güçlü motivasyonu ekonomik sebepler
Adhoc Araştırma Danışmanlık ve Eğitim tarafından yapılan araştırmaya göre tarım sektörü, Tufanbeyli’nin kırsal mahallelerinde öncelikli geçim kaynağı olarak öne çıkıyor. Tarımın hemen ardından Tufanbeyli istihdamının yüzde 19,2’sini kapsayan kömür (maden ve termik santral çalışanları) geliyor. İlçe nüfusunun yaklaşık % 10’unu oluşturan kömür çalışanları bölge halkının geri kalanına göre daha düşük gelir elde ediyor. Ancak tarım, esnaflık gibi ilçede yaygın diğer iş kollarına göre daha düzenli ve güvenceli gelir sunan kömür sektörü ilçe ekonomisine katkısı bakımından önemseniyor. İlçedeki enerji geçişinde sosyal kırılganlığı artıran bir diğer unsur ise sektöre bağımlı nüfusun yüksek olması. Bununla beraber, kömür çalışanlarının yaşadığı hanelerde % 90,1 ile adı geçen sektör öncelikli geçim kaynağıyken, bu hanelerin tamamında en yüksek gelir getiren kişi kömür çalışanının kendisi oluyor. Santral ve madenlerin yarattığı istihdamın yerini alacak alternatif bir sektörün bulunmaması enerji geçişini zorlaştıran en önemli unsur olarak öne çıkıyor. İlçe genelinde eğitim düzeyi de bir başka dezavantaj olarak dikkat çekiyor. Tufanbeyli genelinde ön lisans ve üzeri eğitime sahip olanların oranı (%4,5) Adana merkezine göre daha düşük. Öte yandan, ilçede bulunan okulların santral ve madenlerdeki yerel istihdamı destekleyen bir eğitim sunduğu anlaşılıyor.
Kömür çalışanlarının güvenceli ve maaşlı işlerinden vazgeçmek istemeyecekleri, mevcut kömür bağımlılığı nedeniyle ekonomik faaliyetlerin çeşitlenemediği ilçede istihdam, eğitim, erken emeklilik veya yatırım imkanları yaratılmadan kömürden çıkışın yüksek işsizlik ve gençlerin zorunlu olarak başka illere göçmesi ile sonuçlanacağı tahmin ediliyor.
Enerji geçişinde girişimcilik bir çözüm olabilir
Araştırma, kömür çalışanlarının, mevcut işlerinden memnuniyeti görece yüksek olsa da yeni iş imkanının aynı şartları sağlaması halinde işlerini değiştirme konusunda büyük bir dirence sahip olmadığını gösteriyor. Tufanbeyli’de her 4 kişiden 3’ünün imkân olsa tercih edecekleri iş kolunun “esnaflık” olması ise bölge halkı ve kömür çalışanlarının girişimciliğe yatkın bir yapıya sahip olduklarını gösteriyor. Bu durumun enerji geçişinde değerlendirilebilecek bir seçenek oluşturabileceği vurgulanıyor. Ayrıca bölgedeki en büyük istihdam oranına sahip olan tarım sektörünün desteklenmesi de çözümün bir parçası olarak sunuluyor. Çalışma ayrıca, ulaşım altyapısının geliştirilmesi halinde eğitime erişimin güçlenebileceğine; tarım ürünleri nakliyesinin kolaylaşmasıyla rekabet avantajının da artabileceğine dikkat çekiyor. Sektörel çeşitliliğin artırılması, çalışanların beceri setlerinin geliştirilmesi ve geçiş sürecine yönelik mali desteklerin planlanması da, çalışmada öne çıkan diğer öneriler.
WWF-Türkiye İklim ve Enerji Programı Müdürü Tanyeli Sabuncu, kömürden çıkış süreciyle ilgili olarak, “Doğayla uyumlu ve sağlıklı bir gelecek için kömürden çıkış tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de şart. Bu sürecin adil ve hak temelli bir biçimde planlanabilmesi için bölgedeki özgün koşulların dikkate alınması gerekiyor. İlçedeki termik santrali işleten şirketin kömürden çıkış hedefiyle Tufanbeyli, önemli bir özelliğe sahip. Bölgede gerçekleştirdiğimiz bu çalışmada ekonomik çeşitliliğin zayıf oluşu, ulaşım altyapısının yetersizliği, düşük eğitim düzeyi, yaşlı nüfusun yüksekliği ve göç eğilimi gibi unsurlar Tufanbeyli’de adil bir enerji geçişi için ele alınması gereken başlıca konular olarak öne çıkıyor” şeklinde değerlendirme yaptı.
Avrupa İklim Eylem Ağı, Türkiye İklim ve Enerji Politikaları Koordinatörü Özlem Katısöz ise “2053 net sıfır vizyonunu gerçekleştirmek için, ulusal ölçeğin yanında, bölgesel ölçekte dönüşüme ihtiyaç var. Bu bölgesel dönüşüm, var olan mağduriyetleri ortadan kaldırma ve yeni yeşil yerel ekonomilerin ortaya çıkaracağı faydaları tabana yayma fırsatı içeriyor. Bunu başarmak için bugünden, 2030 hedefli kömürden çıkış sürecinin takvimlendirilmesine ve enerji geçişinin kapsayıcı, katılımcı ve bölgesel ölçekte, sosyo-ekonomik farklılıklar ve kırılganlıklar gözetilerek planlanmasına ihtiyacımız var” dedi.  
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği Direktörü Bengisu Özenç de çalışmayı şu sözlerle değerlendirdi: “Düşük karbonlu ekonomiye geçiş aynı zamanda bir bölgesel kalkınma meselesi. Yüksek karbonlu sektörlere bağımlı olarak gelişmiş bölgelerde iklim hedefleriyle uyumlu yeni sektörlerin ortaya çıkması, bölgedeki işgücü becerilerinin bu yeni sektörlerde istihdam edilecek şekilde desteklenmesi gerekiyor. Adil bir dönüşümün sağlanması için bölgelerin geleceğine ilişkin tasarım kadar, mevcut durumun anlaşılması ve bölge halkının, dönüşümü destekleyici paydaşlar olarak konumlandırılması da önemli. Bu anlamda, Adana Tufanbeyli özelinde gerçekleştirilen bu çalışma, sosyal kırılganlık unsurları odağında bölgedeki direnç noktalarını anlamaya ve kömürden adil çıkışın nasıl tesis edilebileceğine dair bölgesel bir perspektif sunuyor. Çalışma, adil geçişin mümkün ve belirli şartlar sağlandığı takdirde sektör çalışanlarının yaşam koşullarını iyileştirme olanağını da içeren bir olasılık olduğunu göstermesi açısından oldukça değerli.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın