PwC Türkiye’nin Yurt Dışı Yatırımları Araştırması yurt dışına doğrudan yatırım yapan Türk şirketlerinin stratejilerine ve yatırım süreçlerindeki temel öncelik, gereksinim ve tercihlerine mercek tutuyor. Araştırmaya göre şirketlerin yatırım lokasyonunu belirleyen en önemli üç faktör “Coğrafi Konum Avantajı”, “Yatırım Ortamı” ve “Pazar Büyüklüğü/Alternatif Pazara Ulaşım” olarak sıralanıyor.
PwC Türkiye, bu yıl ilki hazırlanan ve Türkiye’de yerleşik şirketlerin yurt dışındaki doğrudan yatırımlarına ışık tutmayı amaçlayan “Yurt Dışı Yatırımları Araştırması”nın sonuçlarını duyurdu. Araştırmanın bulgu ve sonuçlarını içeren rapor, yurt dışına yönelik yatırımların önemine, yatırımların mevcut durumuna ve şirketlerin uluslararası arenadaki faaliyetlerine yönelik katkılarına odaklanıyor.
Büyüme yolunda yurt dışına doğrudan yatırım yapan Türk şirketlerinin stratejilerini ve yatırım süreçlerindeki temel öncelik, gereksinim ve tercihlerini ele alan araştırmaya göre, yurt dışına yönelik yatırımlar, şirketlerin küresel rekabetçilikte güçlenmelerine ve farklı pazarlara erişim sağlamalarına olanak tanıyor. Bu yatırımlar aynı zamanda uluslararası ilişkileri güçlendirme, inovasyonu teşvik etme ve şirketlerin stratejik hedeflerine ulaşma konularında da kolaylaştırıcı bir rol oynuyor.
Araştırma, yurt dışı yatırımlarının etkin yönetiminin, doğru pazar analizleri, yerel dinamiklere uygun stratejilerin oluşturulması, ulusal iş ortaklarıyla iş birliği ve uluslararası düzenlemelere uyum sağlama gibi faktörlerle birlikte şirketlerin küresel rekabetçiliğini artırırken uzun vadeli sürdürülebilir büyümeyi de desteklediğini vurguluyor.
PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Cenk Ulu araştırma ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi:
“PwC Türkiye olarak, şirketlerin büyüme hedeflerine ulaşma yolunda en doğru rotayı belirlemelerine yardımcı oluyoruz. Birçok alanda gerçekleştirdiğimiz nitelikli araştırmalarla gündemdeki konulara ilişkin değerli içgörüleri iş ortaklarımızla paylaşıyoruz. Bu yıl ilkini gerçekleştirdiğimiz Yurt Dışı Yatırımları Araştırması da şirketler için kapsamlı bir rehber niteliği taşıyan çalışmalarımızdan biri.”
“Tedarik zincirlerinin ve operasyonların yeniden yapılandırıldığı, hedef pazarlara yakın olmanın her zamankinden önemli hale geldiği günümüzde sadece yerel sınırlar içerisinde kalmamak, yeni ve farklı pazarlardaki büyüme fırsatlarını değerlendirmek her ölçekteki şirket için kritik bir öneme sahip.”
Ulu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Araştırmamızın sonuçları, yurt dışına yapılan yatırımlarda Avrupa ve ABD gibi güvenli pazarların daha önde olduğunu ortaya koyuyor. Yatırım kararı alınırken ön planda tutulan başlıklar coğrafi konum, pazarın büyüklüğü, politik istikrar ve regülasyonlar olarak sıralanıyor. Araştırmamıza katılan şirketlerin çok büyük kısmı yurt dışı yatırımların büyümeye katkısının çok yüksek olduğunu belirtiyor. Böylesine başarılı yatırımlar doğru bir stratejiden başlayarak tüm süreçlerde birçok unsurun göz önünde bulundurulmasını gerektiriyor.”
Araştırmadan öne çıkan bulgular:
Araştırma katılımcılarının en çok yatırım yaptığı ilk beş ülke Almanya, Romanya, Hollanda, Rusya ve ABD olarak sıralanıyor. Tercih edilme oranlarında ilk sırada bulunan Romanya yatırım tutarında ikinciliğe gerilerken, tercih sıralamasında beşinci sırada olan Hollanda yatırım miktarı sıralamasında üçüncülüğe yükseliyor. Çin her iki sıralamada sekizinci sırada yer alırken, son yıllarda ikili ilişkilerin arttığı Birleşik Arap Emirlikleri 10. sırada kendine yer buluyor.
Sektörel bazda bakıldığında ise 2002-2023 yılları arasında madencilik ve taş ocakçılığı sektörleri 16 milyar ABD Doları yatırım ve yatırım yapılan tüm sektörler içerisinde %25 pay ile ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada 14 milyar ABD Doları yatırım ve %22 pay ile imalat sektörü geliyor. Holding şirket faaliyetleri, bankacılık, sigorta, reasürans ve emeklilik fonlarını kapsayan “finans ve sigorta” sektörü, 12 milyar ABD Doları sermaye pozisyonu ve %19 pay ile üçüncü, gayrimenkul sektörü 5 milyar ABD Doları sermaye pozisyonu ve %9 pay ile dördüncü, inşaat sektörü ise %4 pay ve 2 milyar ABD Doları ile beşinci sırada yer alıyor.
- Araştırma verilerine göre katılımcıların yaklaşık %66’sı yatırımlarında Avrupa (%30), Kuzey Amerika (ABD ve Kanada) (%18) ve Avrasya (%18) bölgelerini tercih ediyor. Bunu %15 ile Orta Doğu izliyor. Bununla birlikte önümüzdeki üç yıl içinde hangi ülkelere yatırım yapılacağı sorusuna verilen yanıtlarda ilk sırayı ABD’nin alması bu oranların orta vadede değişebileceğini gösteriyor.
- Katılımcı şirketlerin yatırım lokasyonunu belirlemede etkili olan en önemli iki faktör “Coğrafi Konum Avantajı” ve “Pazar Büyüklüğü/Alternatif Pazara Ulaşım” olarak sıralanıyor. Bu iki sebep katılımcıların %52’sinin önceliği. Regülasyonların da bulunduğu “Yatırım Ortamı” %17’lik bir kesimin tercihi olarak üçüncü sırada yer alıyor. Şirketlerin yapısı ve sektörüne özgü durumların da aralarında olduğu birçok faktör de yurt dışına yatırım yapma kararlarını etkileyebiliyor. Uluslararası pek çok firmanın Türkiye’de yatırım tercihlerini etkileyen ana faktörlerden biri olan “Düşük Maliyetli İş Gücü” ise Türk şirketlerinin yalnızca %4’ü tarafından önceliklendiriliyor.
- Dijital ve yeşil trendler de yatırım kararlarında etkili. PwC Türkiye Yurt Dışı Yatırımları Araştırması, küresel ve bölgesel düzeyde etkili olan yeşil ve dijital eğilimlerin yanı sıra tedarik zincirlerindeki değişiklikler, politik belirsizlik ve jeopolitik çatışmalar gibi çeşitli etkenler, şirketlerin stratejilerini ve yurt dışına yatırım kararlarında belirleyici rol üstleniyor.
- Katılımcılar, yurt dışı yatırımlarını yapmalarını sağlayan temel motivasyonları, pazara ulaşım (%17), döviz bazlı gelir elde etme (%12) ve müşteriye fiziki yakınlık (%11) olarak sıralıyor.
- Bulgulara yatırımların toplam ciro içindeki oranı açısından bakıldığında ise katılımcıların %64’ünün %0-30 aralığında olduğu ortaya çıkıyor.
Araştırma, şirketlerin yatırım süreçlerinde karşılaştıkları zorlukları da inceliyor. Buna göre şirketlerin karşılaştıkları temel zorluklar, yetkin insan kaynağı bulmak, iş kültüründeki farklılıklar, regülasyonlara yönelik bilgilerin azlığı, yerel pazara yönelik içgörü eksikliği, finansmana erişim ve hukuksal süreçlerdeki farklılıklar olarak sıralanıyor.
Araştırma, yurt dışında başarılı yatırımlara imza atan Türk şirketlerinin deneyimleri göz önünde bulundurularak dikkat edilmesi gereken etkenlere de dikkat çekiyor. Bu etkenler, ‘pazar araştırması ve analizi’, ‘vergi yapısı’, ‘hukuki çerçeve ve regülasyonlar’, ‘politik ve ekonomik istikrar’, ‘yerel iş kültürü’, ‘risk yönetimi’ ve finansman olarak sıralanıyor.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.