Yaz aylarının vazgeçilmezi klimalar soğuk ortamı hızla ısıtmak isteyen bireyler için kışın da vazgeçilmez oluyor. Fakat kış aylarında ani ısı değişimleri yaratan klimalar, tıpkı yaz aylarında olduğu gibi alerji riski taşıyor. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof.  Dr. Demet Can, “Kış aylarında özellikle daha önceden bilinen astım, alerjik rinit, egzama, kronik ürtiker (kurdeşen) gibi hastalıkları olan bireyler klimadan daha fazla etkileniyor” diyor.

Küresel ısınma ile birlikte klima ihtiyacı ve klima kullanım süresi arttı. Sadece evlerde değil okul, işyeri, taşıtlar hatta tatillerde bile zamanımız klimalı ortamlarda geçiyor.  Yaz aylarında zorunlu olarak kullandığımız klimaları, kışın bulunduğumuz soğuk ortamı hızla ısıtma ihtiyacı nedeniyle daha fazla tercih eder olduk. Türkiye Ulusal Alerji ve Klinik İmmünoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof.  Dr. Demet Can, “Fakat başta alerjik reaksiyonlar olmak üzere sağlığımızı etkileyen klimalar kış aylarında da tıpkı yaz aylarında olduğu gibi alerjik tepkimelere yol açabiliyor” diyor. Prof. Dr. Demet Can klima alerjisiyle ilgili şunları anlatıyor:

Solunum yollarında kuruluk, yanma ve kaşıntı ile kendini gösteren cilt ve göz kuruluğu…

“Akıllı binalar gibi kapalı ve havalandırması sınırlı alanlarda yoğun bir şekilde çalışan klimalar, iç mekân havasını dolaştırarak toz, alerjen ve mikropların yayılma riskini artırabilir. Bu durum solunum yolu alerjisi olanlarda yakınmalara ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Klima ünitesinde birikebilecek nem nedeniyle küf sporları oluşur ve sporlar ünitenin içinden geçen havayla yayılabilir. Bu durum yatkınlığı olan bireylerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir.  Alerjik reaksiyonlar kendini hapşırık, burun akıntısı, geniz akıntısı ve bazen de öksürük gibi bulgularla gösterir hatta astım krizine kadar ilerleyebilir. Sadece rutubet ve küf değil soğuk hava da alerjik reaksiyonları tetikleyebilir. Artan hava akımı ile alerjen temasının artması alerjik reaksiyonlarda artışa neden olur. Klimalar ayrıca solunum yollarında kuruluğa, yanma ve kaşıntı ile kendini gösteren cilt ve göz kuruluğuna yol açar.”

Ne yapabiliriz?

Klima sistemini sürekli olarak kullanmak yerine, ara sıra kapatmanın veya fan modunda çalıştırmanın ortam havasının taze hava ile karışmasını sağlayacağını ifade eden Demet Can, “Mümkünse pencere ve kapıların kısa süreliğine açılması da ortamdaki havanın tazelenmesine yardımcı olur. Kapalı iş ortamlarında çalışanların gün içinde birkaç defa açık havaya çıkması önerilir. Klima sistemlerinin filtreleri, 6 ayda bir temizlenmeli veya değiştirilmelidir. Temiz filtreler, havadaki partiküllerin yayılma riskini azaltır ve ortam havasını daha temiz tutar. Klima kullanırken oda sıcaklığını ve nemini dengede tutmak önemlidir. İdeal oda sıcaklığı genellikle 20-24°C arasında, nem seviyesi ise  %40-60 civarındadır. Ancak soğuk rahatsız ediyorsa ısı 27°C ‘ye kadar çıkarılabilir” dedi.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın