Lipödem, sıklıkla obezite ile karışan bir sendrom. Çoğunlukla gözden kaçırılan fakat giderek artan bu sağlık sorunu dünyada kadın nüfusunun yüzde 10’unu etkiliyor… 

Çok zayıfladığınız, düzgün bir diyet uyguladığınız halde vücudunun üst kısmına kıyasla orantısız olarak kilolu bir alt gövdeye ve kalın bacaklara sahipseniz siz de “Tipik” bir lipödem hastası olabilirsiniz. Ve işin kötüsü tipik obezite yağının aksine, lipedemik yağ, diyet ve egzersiz yoluyla kaybedilemez.

“Lipodemli kadınlar diyet ve sporla zayıflayamaz!”

Lipödem, bacaklarda ve kollarda simetrik bir yağ dokusu (yağ) birikmesi ile karakterize edilen kronik bir tıbbi durum. Yaygın olan ancak yeterince tanınmayan hastalık, genellikle obezite ile karıştırılıyor. Oysa obezite yağı, kalori kısıtlayan diyetle yakılabilirken, lipödemli yağ dokusu, diyete ve spora karşı çok dirençli. Burada önemli olan kişinin obezite problemi mi, lipodem problemi mi yaşadığının net teşhisinin konulması.

Prof. Dr. Ahmet Karacalar son kitabı ‘Lipödem Sendromu: Evrimsel Bir Uyumsuzluk’ta hastalığı detaylı incelerken, lipödemin köklerine de iniyor ve lipödemin tarım devrimi ile obezitenin ise endüstriyel devrimle bağlantılı olduğunu belirtiyor: “Endüstriyel devrim konforu artırırken insanların hareketliliğini azalttı, buna karşın yiyeceğe erişimi kolay hâle getirdi. Obezite bu anlamda modern toplumun bir hastalığıdır…”

BUĞDAY TEMELLİ YAŞAMLA ORTAYA ÇIKAN BİR SENDROM

Lipödem sendromu, insanoğlunun avcı-toplayıcı dönemden tarım toplumuna geçmesiyle birlikte ortaya çıkmış bir sorun. Prof.Dr. Karacalar, tarihin bu ilk dönemlerine bedensel farkındalıklarla bakıyor: “Çatalhöyük’te bulunan Kibele heykelciğine bakarsak, bacaklarda ve kollardaki vücutla orantısız kalınlaşmanın lipödem olduğu görülür. Açlığa bile dirençli olan bu yağlar, kıtlık dönemlerinde dahi bu tür kadınların hayatta kalmalarına, çocuk sahibi olmalarına ve onları emzirmelerine yardımcı olmuştur. Bir bakıma bu beden tipi, kutsallaştırılmış ve tanrıça tahtına oturtulmuştur. Ancak tarım devriminin ardından insanoğlunun buğday temelli, çeşitten fakir sedanter yaşama geçmesi ile birlikte kendi bedenine uyumsuz hayat tarzı başlamıştır. Bağırsaklardaki mikrobiota bozulmuş ve değişmiştir” diyor. 

Prof.Dr. Ahmet Karacalar’ın Cosmo Publishing Yayınevi’nden çıkan ‘Lipödem Sendromu Evrimsel Bir Uyumsuzluk’ kitabı, her 10 kadından birinde olduğun düşünülen bu sorunun tarihsel ve evrimsel bağlantısını inceliyor. Yeni gelişen evrimsel tıp uygulamaları ile tedavi önerilerine bulunuyor. Ve her kadının kitaptan öğrenip hayatına uygulayabileceği bilgilere yer veriyor.

Prof. Dr. Ahmet Karacalar kimdir? 

Prof. Dr. Ahmet Karacalar, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden başarı ile mezun olduktan sonra ihtisasını Uludağ Üniversitesi Plastik Rekonstrüktif Anabilim Dalı’nda tamamladı. Ardından Erasmus ile burslu olarak ilk Hollanda’da daha sonra İngiltere St. John’s Hospital’de eğitim aldı. 2000 yılında Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Doçentliği, 2006 yılında Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Profesörlüğü aldı. Paris, Londra ve Floransa’da heykel eğitimi, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nde “Organik Sanat ve Estetik Cerrahi” dersleri verdi. Bir yıla yakın psikiyatri eğitimi aldı. Kansız liposuction tekniği Superdry 4D Liposuction başta olmak üzere geliştirdiği pek çok cerrahi yöntem ile ilgili onlarca makalesi, yayınlanmış tezi bulunan Karacalar’ın diğer kitapları Amazonizm, Meme ve Estetik; Amazonlar ve Anaerkinin Çığlığı; Estetik Cerrahi ve Kül Kedisi Masalı, İkonoplasti; Lipödem ve Tedavisi’dir. 

Lipodem Sendromu: Evrimsel Bir Uyumsuzluk

Sayfa Sayısı 184

Cosmo Publishing 

Yayım Tarihi 2023


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın