Hem dünya hem de Türkiye için kurak bir yaz geride kalırken yapılan araştırmalar, bu yüzyılın sonunda ülkemizin %30’undan fazlasının kurak veya yarı kurak olarak sınıflandırılacağına işaret ediyor. Bu olumsuz tablodan en çok Orta ve Güneydoğu Anadolu, Doğu Akdeniz’in etkileneceği aktarılırken, bölgede faaliyet gösteren üreticiler iklim kriziyle mücadeleyi güneş enerjisi santralı kurarak destekliyor.

Türkiye kurak bir yazı geride bırakırken, iklim krizinin etkilerine dair gerçekleştirilen çalışmalar gelecek için daha olumsuz bir senaryoya işaret ediyor. İngiltere Kraliyet Meteoroloji Topluluğu RMetS’nin yayımladığı “Türkiye’deki Kuraklık Desenlerinin İklim Modeli Projeksiyonları” başlıklı araştırmaya göre, Türkiye’de 2041 yılından sonra kurak iklim koşullarının artacağı öngörülüyor.

Çalışmada yüzyıl sonunda karbondioksit salımlarının iki katına çıktığı ve ortalama sıcaklıkların 3,6 dereceye yükseldiği senaryonun gerçekleşmesi halinde, ülkemizin %30’undan fazlasının kurak veya yarı kurak olarak sınıflandırılacağı belirtiliyor. Kuraklıktan en çok etkilenecek bölgelerin de Orta ve Güneydoğu Anadolu ile Doğu Akdeniz olacağı vurgulanırken, bu bölgelerde faaliyet gösteren kurumlar, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için harekete geçiyor. Son olarak Anavarza Bal, Adana Kozan’daki tesisinde güneş enerjisi santralı (GES) kurduğunu duyurdu. Şirket böylece, karbon ayak izini azaltıp iklim kriziyle mücadeleyi desteklerken, enerji maliyetlerini düşürüp kârlılığını artıracak.

Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, konuya dair şu açıklamada bulundu: “Güneş enerjisi, dünya için en önemli temiz enerji kaynağıdır ve sürdürülebilir geleceğin garantisidir. Güneş santralları aracılığıyla elektrik üretilirken, doğaya hiçbir koşulda zarar verilmez ve sera gazı salınmaz. Dolayısıyla bu santraller iklim kriziyle mücadelede çok önemli bir paya sahiptir. Biz de Adana’daki tesisimizde 400 kilowatt (kWh) güce sahip, 501 kilowatt peak (kWp) kapasiteli güneş santralı kurduk. 2.800 metrekarelik alanı kaplayan güneş santralımızla ayda ortalama 56 bin, yılda ise 650 ila 700 bin kilowatt enerji üreterek doğanın yükünü hafifletmeye yardımcı olacağız.”

“Güneş enerjisi santralı kurmak için ekstra alana ihtiyaç yok”

Güneş enerjisinin fosil yakıtlara bağımlılığı azalttığını ve hava kirliliğini önlediğini söyleyen Can Sezen, “Güneş enerjisi santralleri, aslında yalnızca bir enerji alternatifi değil, aynı zamanda bir yatırım aracı. Çünkü buradan elde edilen elektrik, gider kalemlerini azaltırken, aynı zamanda kaynakların farklı alanlarda değerlendirilmesinin önünü açıyor. Öyle ki santralın kurulumunda ilk aşamada çıkan maliyetler de eskiye kıyasla yüksek değil ve bu yatırımdan kısa sürede geri dönüş alınabiliyor. Örneğin bizim kurduğumuz güneş santralının güncel yatırım maliyeti 12 milyon lira iken yakın gelecekte tüm açılardan kâra geçmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Güneş enerjisi santrallarının kurulumunda özel bir alan gerekmediğinin de altını çizen Anavarza Bal Genel Müdürü Can Sezen, sözlerini şöyle noktaladı: “Güneş enerjisi santralı çatıların üstüne kurularak hemen elektrik üretimine başlanabilir. Süreç boyunca emisyon üretilmez ve standart iş süreçlerinde ortaya çıkan karbondioksit gazı salımı engellenir. Anavarza Bal olarak biz de henüz kurduğumuz santralımızla iklim kriziyle mücadeleye katkıda bulunurken, kuraklık sorununa kurumsal ölçekte çözüm getirerek paydaşlarımızı da sorumluluk alma noktasında teşvik ediyoruz. Ayrıca iş süreçlerimizi güçlendiriyor ve inovasyonu destekliyoruz.”


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın