Sektördeki son yenilikleri ve gıda trendlerini sergileme ve keşfetme imkanı sağlayan Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı – WorldFood İstanbul, 9 Eylül 2023 tarihine kadar Tüyap Kongre ve Fuar Merkezi’nde misafirlerini ağırlayacak.

Sektöre gerçekçi bir gelecek vizyonu göstererek, sürdürülebilir yatırımlar, teknolojik gelişmeler ve ihracat odaklı projeler için yol gösterici pek çok konuyu sahnesine taşıyan ve 44 ülkeden 1.500’e yakın yerli ve yabancı katılımcıyı ağırlayan Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı – WorldFood İstanbul Azerbaycan, Brezilya, Fransa, Yunanistan, İsrail, Ürdün, Amerika, Katar, İngiltere, Güney Afrika, Sırbistan, Bulgaristan, Almanya, Kuveyt başta olmak üzere 80 ülkeden 800’e yakın yabancı satın almacıyı ağırlayan WorldFood İstanbul Fuarı, bölgesinde ve dünyada iş hacmi oluşturarak, ticaret hareketliliğini, yerli üreticilerin ihracat potansiyellerini artırmak için fırsat sunmasının yanı sıra, aynı zamanda, fuar süresince gerçekleştirilecek oturumlarla, sektöre dair hedefler, uzman isimler tarafından paylaşılarak Türkiye’nin gıda ve gıda teknolojileri sektörünün öngörüleriyle, “bölgesel ve uluslararası bir vizyon platformu” özelliğini güçlendirmeye devam ediyor.

TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu ve bünyesinde bulunan tüm İhracatçı Birlikleri, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) ve Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER); WorldFood İstanbul Uluslararası Gıda Ürünleri Teknolojileri Fuarı’nın dünyada kendi alanındaki en etkin fuarlarından biri olması hedefiyle “Türkiye Gıda Platformu” adı altında güçlerini birleştirdi. Türkiye fuarcılık sektörünün öncü kuruluşlarından ALZ Fuar da “İş Birliği Kuruluşu” olarak WordlFood İstanbul’da yer aldı. 

Pınar Süt, Tahsildaroğlu, Malatyapazarı, Beyoğlu Çikolata, Nuh’un Ankara, Seyidoğlu Gıda, Bolçi Çikolata, Muratbey, Dardenel, Cafe Crown, Reis Gıda, Tayaş Gıda, Meysu, Tariş Üzüm, Sütaş ve  Migros Ticaret A.Ş. gibi yüzlerce büyük katılımcı firmanın yer alacağı fuarda, konferansların yanı sıra tematik fuar turları, ulusal ve uluslararası fuar katılımcısı firmaların mutfak atölyeleri, ünlü şefler ile gerçekleştirilecek reçete sunumları, tarif sohbetleri ve lezzet şovları da düzenlenerek, ziyaretçilere etkileşimli bir fuar deneyimi yaşatılıyor.

8 Eylül, Cuma- 3. Gün programının açılışında Gezimanya iş birliği ve Gezimanya Kurucu Ortağı Murat Z. Özbilgi moderatörlüğünde influencer şeflerin katılımıyla gerçekleştirilen “Geleceğin Tadını Çıkarmak” isimli oturumda İtalya’dan Dijital İçerik Üreticisi, Gastronomi Araştırmacısı Andrea Mercurio, The LaLit Londra Yönetici Şefi Jomon Kuriakose ve Yönetici Şef, Pasta Ustası Khawla Alsaib öne çıkan mutfak trendleri ile sahnedeydi. 

Jomon Kuriakose, “Yemeğin önce gözümüzü cezbetmesi gerekiyor. Kendi yemek kültürümde bu mantık üzerinden gidiyorum. Benim kültürümün yemekleri baharatların zenginliği ile biliniyor. Hangi malzemeleri kullandığınızı iyi bilmeniz lazım, içerik önemli ama asıl önemli olan o içeriği modern dünyaya uyarlamak. Tasarım işte bu noktada ortada çıkıyor. Tabağın dokusu nasıl, yemek üzerinde nasıl duruyor, baharatların renk kombinasyonu, damağınıza hitap edişi tüm bu tasarımın unsurlarını oluşturan ayrı ayrı parçalar.”sözleriyle gastronomi dünyasında yemek tasarımının inceliklerinden bahsetti.

Khawla Alsaib, “Yaratıcılık ile üretkenlik ilişkili. Bütün tatları anlamaya çalışıyorum ki yeni tatlar oluşturabileyim. Eğitim de bu noktada ön plana çıkıyor. Kendimi yeni tatlar konusunda eğitiyorum. Bazı tarifler ev ortamında yapılabiliyor, tasarım konusunda evde olan insanların yapabileceği tarifler vermeye çalışıyorum. Evde bu tarifleri yapan insanlara bilgiler sunuyorum, daha iyi tarifler için taktikler veriyorum. Zor malzemeler sunmuyorum. Yapılabilen kolay uygulanabilen ve ulaşılabilir malzemeler olduğunda, tariflerimi daha heyecanla uyguluyorlar.”diyerek influencerlık sürecinde takipçileriyle olan deneyimlerini paylaştı.

Andrea Mercurio ise insanların sosyal medyada ne aradıklarına dair istatistiklerden bahsederek, “İnsanlar geleneksel yemekleri arıyorlar, tuz kullanımı çok aranıyor mesela. Eskiler her zaman rağbet görüyor. Bazı takipçilerim “annem de böyle yapıyor” gibi geri bildirimlerde bulunuyor bazen ve bu çok hoşuma gidiyor. Gittiğim ülkelerde fastfood tüketmek yerine orijinal tatları bulmaya çalışıyor ve o tarifleri döndüğümde evimde deniyorum. İlk başta zor oluyor ama kesinlikle geliştiriyor. Sosyal medya kullanarak, sosyal medya olmayan zamanları arıyoruz aslında hepimiz.”dedi.

 “Sürdürülebilir Kaynak Kullanımı ile Rekabet Avantajları” oturumu ile devam eden programda Gazeteci, Yazar, İSO Sürdürülebilirlik Platformu Üyesi Ilgaz Gürsoy’un moderatörlüğünde Avrupa Yeşil Mutabakatının ihracat hedeflerine etkisi ile yenilenebilir enerji ve gıdanın dönüşümü konularını işlendi. Oturumun konuşmacıları ise, MEYED Genel Sekreteri İpek İşbitiren, İstanbul Yaş Sebze Meyve İhracatçılar Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu ve Doktar Pazarlama Direktörü Selin Erkök oldu.

Melisa Tokgöz Mutlu, “Büyük bir iklim kriziyle karşı karşıyayız. Suyumuzu bu kadar vahşi kullanmaya devam edersek, çok sıkıntılı günler bizi bekliyor. Kendimize rakip gördüğümüz ülkelere baktığımızda, kısa-orta-uzun vadeli planlar yapmamız gerektiğini görüyoruz. Devletin doğru bir tarım planlaması ile karşımıza gelmesi lazım. Ürün gruplarına göre bir planlama yapılmalı. Tüketim alışkanlıkları değişti. Güvenilir, sürdürülebilir tedarikçi ihtiyacı çok fazla. Bireyler olarak da ne tükettiğimize çok dikkat etmemiz lazım. Yoksa çok zor bir sürecin içerisinde bulacağız kendimizi. İklimler kaydı, dolayısıyla belli yükseklikte belli topraklarda yetiştirilemez dediğimiz yerlerde öngöremediğimiz ürünler yetişebiliyor. Bu alanların gözlem tespiti çok iyi yapılmalı ki önümüzdeki dönemde doğru stratejiler belirlenebilsin.”diyerek iklim krizinin üretimdeki etkilerinden bahsetti.

İpek İşbitiren, “Meyve suyu endüstrisi çevreye ve insana yararlı bir endüstri. MEYED olarak biz bu endüstrinin çatı kuruluşuyuz; aynı zamanda endüstrinin savunuculuğunu da yapıyoruz. Toplumsal faydayı gözeterek endüstriyi var etmekte ve dünyaya yaymakta sorumlu hissediyoruz kendimizi. Türkiye’nin ihracatta en önemli özelliği meyve deseni. 23 çeşit meyveyi, meyve suyu endüstrisinde işliyoruz. Tarıma dayalı bir sanayii olmamızdan dolayı tarıma direkt bağlantılıyız. Tedarik zincirinin temel taşıyız. Sürdürülebilir çalışmaya mecbur bir sektörüz. Türkiye’deki çiftçinin bu sene bunu ektim seneye de şunu ekeyim deme lüksü yok, dolayısıyla bu iş planlama ve iyi bir stratejiyle planlanması gereken bir sistem bu çok önemli.”diyerek meyve suyu sektöründe tarımdaki sürdürülebilirliğin önemini dile getirdi.

Selin Erkök “Tarımda dijitalleşme artık yadsıyamadığımız bir konu. Uydudan tarım alanlarını izleyebilme konusunda müthiş bir ilerleme söz konusu. Hem alan hem çok fazla paydaşı var teknolojinin. Geleneksel yöntemleri kaybetmeden bu evrime ayak uyduruyor tarımdaki dijitalleşme. Biz şu anda böyle bir yerde duruyoruz. Su, şeker pancarı, buğday, mısır suya çok ihtiyaç duyan ürünler. Karşılaştırmalı olarak su tüketimini azaltmak bu alanlarda mümkün ancak bir süreç gerekiyor, zaman az. Öncelikli olarak çok sağlam teknolojik politikalara ihtiyaç var.” diyerek tarımda teknolojinin gelişim seyrinden bahsetti. 

YARATICI ŞEFLER VE İLHAM VERİCİ REÇETELER İLE SHOW MUTFAĞI

Fuar süresince Öztiryakiler sponsorluğunda kurulan Show Mutfağı’nda, Aşçılar Derneği şefleriyle atıksız mutfak, Hatay Büyükşehir Belediyesi Unesco Hatay Gastronomi Evi şeflerinden miras tarifleri ve Orkide’nin Zeytinyağı ile gerçekleştirilecek Şef Atölyeleri’nin yanı sıra Brezilya’dan “Açai”, Japonya’dan “Yuzu” ve “Wasabi”, Patiswiss’in çikolataları ile tadımlar ve ipuçları yer aldı.

Yeni iş ve ortaklık fırsatları yaratmak, aynı zamanda bilgi ve ilham dolu etkinlikleriyle verimli bir fuar deneyimi sunmak adına birçok etkinliğe ev sahipliği yapan Food Arena, özel fuar turları, teknoloji girişimleri sunumları ve influencer sohbetleri ile renklendi. 

Hatay’ın saklı lezzetlerinin keşfi: “Unutulan Tariflerden Küresel Gastronomiye Mutfak Hazineleri” adlı şef atölyesinde, Unesco Hatay Gastronomi Evi Direktörü İpek Aslan, “Hatay olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Hatay’ın değerlerine sahip çıkmak ve Hatay’ı unutturmamak için buradayız. Depremde biz de hem evimizi hem de bir arkadaşımızı kaybettik. Bugün onun adına da buradayız.”dedi ve Hatay’ın geleneksel lezzetlerinden birini hatırlatarak şef atölyesinde bu yemeğin tarifine yer verdi. Sakız kabak ile hazırlanan Şıhıl Mahşi yemeğini atölyede pişiren şef, tarifin püf noktalarına değinerek, unutulmaya yüz tutan muhteşem bir Hatay lezzetini, katılımcılarla paylaşarak yeniden hayata geçirdi. 


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın