Ürdün’ün turizmdeki cazibe merkezlerinden Lut Gölü ya da Ölü Deniz, deniz seviyesinden 430 metre aşağıda olmasından dolayı dünyanın en düşük rakımlı noktasıdır. Günümüzde birçok ünlü, gölün su ve çamurunu güzellik/sağlık kürü olarak kullanıyor. Ürdün Turizm ve Eski Eserler Bakan Yardımcısı Dr. Emad Hijazeen, Türk girişimcileri “mucizevi” iyileştirme özelliğine sahip Ölü Deniz’e yatırıma çağırıyor.
KEREM KÖFTEOĞLU
Ürdün, ekonomisini fosfat madeniyle büyütmeyi hedefleyen 10 milyonluk bir ülke. Ürdün ekonomisinde yüzde 14’lük paya sahip olan turizm sektörü, petrolü olmayan ülkenin ‘petrolü’ gibidir. “Altın Üçgen” olarak bilinen Wadi Rum-Petra-Akabe de ülke turizminin temel taşlarını oluşturuyor. Bunlardan Petra’nın geçmişi 2400 yıl öncesine dayanan ve Nebati medeniyeti tarafından inşa edilmiş, günümüzde de adını dünyanın yeni 7 harikası listesine yazdırmayı başarmış bir kent. Türk turizmcilerin yatırım-işletme-yönetim alanlarındaki deneyim ve birikimlerine dikkat çeken uzmanlar, Ürdün’e Türklerin elinin değmesi gerektiğini söylüyor. Türk kökenli tur operatörlerinin Almanya ve Rusya’dan Ürdün’e ciddi pazar oluşturabilir. Ayrıca, Suudi Arabistan’ın üzerinde çalıştığı Vizyon 2030 kapsamında Türkiye-S.Arabistan-Ürdün üçlü projelerin de geliştirilebileceği kaydediliyor.
Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması’nın 14’üncüsünün ödül törenine ev sahipliği için Petra’ya gitmişken, Ürdün Turizm ve Eski Eserler Bakan Yardımcısı Dr. Emad Hijazeen ile Petra Turizm Geliştirme İdaresi Başkanı Dr. Süleyman A. D. Farajat’la görüştük. PARA dergisi olarak özellikle turizm alanında Ürdün’le yapılabilecek iş birliklerine yönelik görüşlerini aldık.
Dünyada sağlık-wellness turizmine olan ilginin arttığını, oluşan dev pastadan aldıkları payı artırmayı hedeflediklerini söyleyen Ürdün Turizm ve Eski Eserler Bakan Yardımcısı Dr. Emad Hijazeen, “Ölü Deniz’in şifalı suyu ve çamuru bu alanda ciddi bir potansiyel barındırıyor. Ölü Deniz isminin aksine Ürdün’ün hayat damarlarından biridir. Türk girişimcileri burada yatırıma bekliyoruz. Yatırımcılara sunduğumuz teşvikleri daha da iyileştirecek reformlar yaptık. Ülkemizde yatırım yapmak isteyen Türk girişimcilerin işini kolaylaştırmaya hazırız” diyor.
Dünyanın deniz seviyesinden en düşük yeri olan Ölü Deniz’deki oksijen seviyesinin yüksek olmasından dolayı sağlık turizminde önemli imkanlar sunduğunu belirten Dr. Hijazeen “Gölün suyunda yoğun olarak magnezyum, kükürt, potasyum gibi çeşitli mineraller bulunuyor. Magnezyum, sıvıyı tutarak derinin yaşlanmasını yavaşlatıyor. Potasyum ise vücuda enerji veriyor, derideki nem oranını dengeliyor. Bu enerji depolama açısından çok önemli rol oynuyor. Tüm bu özellikler Ölü Deniz’i her mevsim spor turizmi, futbol takımları kampı ve antrenman için önemli iyi bir mekân haline getiriyor” diye ekliyor.
Binlerce yıllık geçmişe sahip ülkelerini “Zamanın Krallığı: Ürdün” sloganıyla tanıttıklarını hatırlatan Dr. Hijazeen ülke turizmiyle ilgili şu bilgileri veriyor: “Bu sloganı, tarihselliğin devamına vurgu yapmak için seçtik. Bu yılın ilk yarısında yaklaşık 3 milyon turiste ulaştık Turizm gelirimiz de 2,4 milyar Ürdün dinarına (yaklaşık 3,3 milyar dolar) ulaştı. Yılı toplamda 5 milyonu aşkın turist ve 4,5 milyar Ürdün dinarı (yaklaşık 6,3 milyar dolar) gelirle kapatacağımızı tahmin ediyorum. Türkiye’den ülkemize gelen turist sayısı 10 bini biraz aşarken, Ürdün’den Türkiye’ye giden turist sayısı 500 bine yaklaşıyor. Daha fazla Türk turisti ülkemize çekebilmek için Türkiye’de tanıtım yapmamız gerekiyor. İki ülke arasında birçok ortak nokta var. İki ülkede de insanlık mirası tarihi birçok kalıntı bulunuyor.”
“Türkiye ile iş birliğine hazırız”
Türk Hava Yolları ile bir pazarlama anlaşması yaptıklarını ifade eden hatırlatan Dr. Hijazeen konunun ayrıntılarını şöyle özetledi: “Başkent Amman ve Petra’ya 1,5 saat uzaklıktaki Akabe’ye sefer düzenleyen THY, antik kentimiz Petra’nın tanıtımına destek oluyor. Akabe’ye seyahat eden THY yolcularına Petra müzesini yüzde 15 indirimli gezebilecekleri bir kart verilecek. THY ile başlayan bu iş birliğini Ürdün ve Türkiye’yi birlikte pazarlayacak şekilde genişletmeyi arzuluyoruz. Batılı Hiristiyan hacılar için hem Türkiye hem de Ürdün’de önemli dini mekanlar var. Bu potansiyelden birlikte yararlanabiliriz. Ürdün Müslüman turistler için de önemli dini mekanlara sahip. Umre ’ye giderken Ürdün’ün yanı sıra sınır komşumuz Filistin’deki kutsal toprakları da ziyaret edip Suudi Arabistan’a geçebilirler. Ayrıca, Türkiye ile turizmde bakir olan Afrika pazarında da iş birliği yapabiliriz. Turizm için kimsenin kapısını çalmadığı Afrika’nın kapısını Türk kardeşlerimizle birlikte çalabiliriz. Turizmde ağırlıklı olarak Türkiye, Mısır, BAE ve Suudi Arabistan ile rekabet halindeyiz. Buna rağmen, turizmde rekabet halinde olduğumuz ülkelerle önümüzdeki yıllarda ortak çalışabileceğimiz konuları konuşmayı planlıyoruz.”
Ürdün’e en çok turisti İtalya, İspanya, Arap Ülkeleri, ABD ve Kanada gönderiyor. Ülke yönetimi, 2021-2025 yılları için Ürdün Turizm Strateji Planı’nı belirledi. Buna göre, 2025 yılında turist sayısının 6 milyona, turizm gelirinin 5 milyar Ürdün dinarının (yaklaşık 7 milyar dolar) üstüne çıkarılması hedefleniyor. Plana göre, turizmde istihdam edilen kişi sayısı da 70 binin üstüne çıkarılacak.
“Hicaz demiryolu yeniden canlandırılmalı”
Tarihi Hicaz Demir Yolu’nun Ürdün’de bulunan kısmı, aradan geçen 115 yıla rağmen turistik geziler için de olsa hala hizmet vermeye devam ediyor. Ürdün hattı halihazırda ülke içi turistik geziler için kullanılıyor. Demiryolunun tam olarak çalışabilmesi için aşılması gereken bazı konular bulunduğuna dikkat çeken Petra Turizm Geliştirme İdaresi Başkanı Dr. Süleyman A. D. Farajat şunları söyledi: “Hicaz yolunun turizm açısından bir fırsat olduğuna inanıyorum. Burada turizm hareketlerinin yoğunlaşması halinde, bu canlanmadan hem Ürdün hem de Türkiye olumlu yönde yararlanabilir. Ürdün, son yıllarda turizmi geliştirmek adına önemli adımlar attı. Altyapımızı güçlendirdik, hizmet kalitemizi arttırdık. Buna rağmen turizm alanında hala yapmamız gereken işler var. İnsan kaynakları ve hizmet kalitesini arttırmayı da yapmamız gereken işler listesinin en başına koyduk. Bu konular üzerinde daha da çalışmamız gerekiyor. Arkeolojik alanlarımızı daha da düzenlememiz gerekiyor. Arkeolojik alanlarla turistik alanlar arasındaki ilişkiyi düzenlememizde yarar var. Ülkemize gelen turistlerin önemli bir kısmı Batı ülkelerinden geliyor. Bu ülkeden gelen turistlerin mantığını iyi öğrenip hizmetlerimizi onların beklenti, zihniyet ve kültürlerine uygun hale getirmeliyiz. Doğal kaynağımız kıt olduğundan maliyetlerimiz biraz yüksek. Maliyetleri fiyata yansıttığımda bazı ülkelere göre pahalı kalıyoruz. Ürünümüzü çeşitlendirip fiyatlar konusunda biraz daha çalışmamız gerekiyor. Ulaşım altyapısını da iyileştirip, erişilebilirlik durumumuzu artırmalıyız. Turizmde yeni yatırımları artırırken çevreyi koruma dengesini de iyi tutturmak zorundayız. Çünkü ürünümüzün büyük kısmı aslında arkeolojik ve Miras turizmi. Petra, Ürdün turizminin temel taşlarından biridir. THY’nin de uçtuğu Akabe’ye 1-1,5 saatlik mesafededir. Akabe’ye turistik gemiler de yolcu taşıyor. Bunlar Altın Üçgen dediğimiz Wadi Rum-Petra-Akabe’yi geziyor. Altın üçgendeki üç önemli turistik merkez aslında birbirini tamamlıyor. Dalış sever Türkler Akabe’ye gelip burayı da deneyimleyebilir. Buraya yatırım için bazı Türk girişimciler gelip araştırma yaptılar. Burası korunan bir alan olduğu için sanırım aradıklarını tam olarak bulamadılar. Ürdün Yatırım Bakanlığı ‘Ürdün’e Yatırım’ başlıklı bir tanıtım platformu başlattı. Platform, sekiz öncelikli sektörde yatırımı teşvik ediyor. Türk firmalarının da projede yer almasını istiyoruz.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.