İSO mayıs ayı Meclis toplantısında üniversite-sanayi iş birliği konuşuldu. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, dört yıl içinde her dört meslekten birine ihtiyacın azalacağına dikkat çekerek “Yapay zeka, sürdürülebilirlik, bilgi güvenliği ve dijital dönüşüm alanındaki uzmanlığa duyulan ilgi ve ihtiyaç artarken kimi mesleklerin iş sahası giderek daralacak. Bu hızlı değişime uyum, kaçınılmaz bir gerçek. Bu da üniversite ile sanayinin ne kadar yakın temas halinde olması gerektiğini ortaya koyuyor. Ülkemizde üniversite-sanayi iş birliği maalesef arzu edilen seviyede değil” dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin mayıs ayı olağan toplantısı, “Yeni Bir Perspektifle Üniversite-Sanayi İşbirliğini Düşünmenin Üretim Hayatımız ve Ekonomik Gelişme Açısından Önemi” ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaparak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunduğu toplantıda, Dr. Şeref Oğuz moderatörlüğünde, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr İsmail Koyuncu ve Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz’ın katılımıyla panel de düzenlendi.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, konuşmasının başında 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde TBMM’ye seçilen milletvekillerini tebrik ederken, 28 Mayıs tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin de duyarlılık içinde yapılmasını ve Türkiye’ye hayırlı olmasını diledi.
İSO’nun eğitime ve üniversite-sanayi iş birliğine her zaman çok büyük değer verdiğini hatırlatan Bahçıvan “Dünyadaki ekonomik rekabet, daha zorlu bir hale geldi. Bu yıpratıcı mücadele ortamında yüksek katma değerli ve rekabetçi bir üretim yapısına sahip olmak zorundayız. Bunun için yenilikçilik ve girişimciliğin yanı sıra üniversite-sanayi iş birliği de kritik önem taşıyor. Hepimize bu konuda büyük bir görev düşüyor. Daha fazla vakit kaybetme lüksümüz yok; artık somut adımlar atma zamanı. Devlet, üniversite ve biz sanayiciler el ele verip, var olan ezberleri bozarak eskisinden çok farklı yeni bir süreç başlatmalıyız” çağrısında bulundu.
Üniversite ve sanayinin iş yapma modelleri değişmeli
Dünya Bankası verilerine göre yüksek teknoloji yoğunluklu ürünlerin toplam imalat sanayi ihracatındaki payının Türkiye’de yüzde 3 olduğuna, buna karşılık bu oranın Malezya’da yüzde 52, Vietnam’da yüzde 42, Güney Kore’de yüzde 36, Çin ve İsrail’de ise yüzde 30 seviyesinde olduğuna işaret eden Bahçıvan “Sanayimizin rekabet üstünlüğü için küresel ölçekte düşünmesi, özgün teknolojiler geliştirmesi, gelişen teknolojileri kullanması ve katma değeri yüksek ürünler üretmesi artık bir zorunluluk. Bunu başarmanın en önemli yollarından biri de inovasyon zincirinin en önemli halkalarından biri olan üniversite sanayi iş birliği. Üniversitelerde yürütülen bilimsel araştırmaların, geliştirilen teknolojilerin, yetişmiş insan gücünün ve girişimcilik yaklaşımının sanayiye transferi ile sanayinin Ar-Ge ve inovasyon süreçleri hızlanıyor. İnanıyoruz ki, üniversiteler ile sanayimizin birbirini destekler nitelikte, etkin, verimli ve sürdürülebilir ilişkiler kurabilmesi, ülkemizin katma değerli üretim ve ihracat temelinde kalkınmasında büyük rol üstlenecek. Bunun gerçekleşebilmesi için üniversite ve sanayinin gelişen koşullar doğrultusunda iş yapma modellerinin de değişmesi gerekiyor” dedi.
Birlikte yol haritası çıkarmalıyız
“Türkiye’nin ve sanayinin endüstriyel dönüşüm dalgasına uyum sağlayabilmesi için STK, kamu, üniversite ve sanayi kuruluşlarının birlikte yol haritalarını çıkarması da kritik öneme sahip” diyen Bahçıvan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üniversite-sanayi iş birliğinin etkin şekilde çalışmasını sağlayan önemli unsur iki taraf arasında ara yüz görevi gören STK çalışmalarıdır. İSO olarak bu ara yüz görevini yerine getirmeye çalışıyoruz. Öğrencilerin iş dünyası ile daha erken tanışmasına katkı sağlamak adına ‘İSO Genç Araştırmacı Programı’nı hayata geçiriyoruz. Halen sanayi kuruluşlarımız ile öğrenciler arasında eşleştirme sürecini yürüttüğümüz bu program kapsamında, lisans son sınıf ya da yüksek lisans öğrencileri tez çalışmalarını sanayi kuruluşlarımızla birlikte gerçekleştirecekler. Bu süreci finansal olarak destekleyecek, böylelikle “karşılıklı fayda” prensibinden de yola çıkarak üniversiteler ve sanayimiz arasında sürdürülebilir bağlar kurulması noktasında sürece katkı sağlayacağız.”
Üniversite-sanayi iş birliği arzu edilen seviyede değil
Bahçıvan ayrıca Fakülte Danışma Kurullarının sanayiyle daha etkileşimli bir şekilde çalışmasını önemsediklerini ve uzun süreli staj modeli için de çalışmalar yürüteceklerini kaydederek şu verileri paylaştı: “Dünya Ekonomik Forumunun yeni yayınladığı “Mesleklerin Geleceği 2023” raporuna göre, gelecek dört yıl içinde her dört meslekten birine ihtiyaç giderek azalacak. Özellikle yapay zeka, sürdürülebilirlik, bilgi güvenliği, dijital dönüşüm alanındaki uzmanlığa duyulan ilgi ve ihtiyaç artarken kimi mesleklerin iş sahası giderek daralacak. Bu hızlı değişime uyum, kaçınılmaz bir gerçek. Bu da üniversite ile sanayinin ne kadar yakın temas halinde olması gerektiğini ortaya koyuyor. Ülkemizde üniversite-sanayi iş birliği arzu edilen seviyede değil. Uluslararası endeksler de benzer verileri ortaya koyuyor. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından 2007 yılından beri açıklanan “Küresel İnovasyon Endeksi”nin “İnovasyon Bağlantıları” alt bileşeni, üniversite sanayi iş birliği parametresini de içeriyor. 2022 yılında Küresel İnovasyon Endeksinde 132 ülke içerisinde 37’nci sırada yer alan ülkemiz; “İnovasyon Bağlantıları” alt bileşeninde 75. sırada yer alırken, Üniversite Sanayi İş birliği göstergesinde ise 2021 yılına göre 6 basamak gerileyerek 68. sırada yer aldı. İSO olarak üniversite sanayi iş birliğinde rolümüzün ve sorumluluğumuzun bilinciyle farklı iş birliği modelleri ve destek mekanizmalarını kurgulamaya, sanayicilerimizle üniversitelerimizi buluşturmaya devam edeceğiz.”
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.