34’ncü kuruluş yıldönümünü kutlayan İBB İştiraki Metro İstanbul, Cumhuriyetin 100. yılında, yüzde 100 Türk mühendisliği ve tasarımı ürünü yerli üretim raylı sistem aracı ‘Tram34’ü tanıtıp, Metro İstanbul AR-GE Merkezi’ni hizmete açtı. İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, tanıtım toplantısı ve açılış için düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Hem hafif metro hem de tramvay işlevine sahip kendi raylı sistem aracımızın üretimine başlıyoruz. Gerçek bir milli teknoloji ürünü olması kıymetli. Tram34’ü biz üreteceğiz” dedi. “Bu memleketin 86 milyon insanına güvenen bir akla ihtiyaç var” diyen İmamoğlu, “Önümüzdeki en vahim engel budur. ‘Ben gidersem ortalık duman olacak!’ Ben gidersem diye bir şey olur mu? Ben sadece sürecin bir aktörüyüm. Ama iş kalıcıdır. Kurum kalıcıdır. Kurallar kalıcıdır. Bunları güçlendirelim. Onları alkışlayalım. Beni alkışlarsanız, kibir olur bu, kibir. ‘Her şeyi bilirim.’ Hadi oradan ya. Benim bildiğimin sınırı belli. Ama şunu iyi biliyorum ve iddia ediyorum: Bugün 16 milyona, yarın 86 milyona güvenmeyi iyi biliyorum. Onun için bu dönemi bitirmek lazım” ifadelerini kullandı.
ESENLER / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 22 Temmuz 2022 tarihinde başlatılan “300 Günde 300 Proje” maratonunun 300’üncü projesini tanıttı. İBB’nin 34’ncü kuruluş yılını kutlayan iştirak şirketi Metro İstanbul, Cumhuriyetin 100. yılında, yüzde 100 Türk mühendisliği ve tasarımı ürünü yerli üretim raylı sistem aracı “Tram34”ü hayata geçirdi. Tram34’ün tanıtım toplantısı ve Metro İstanbul AR-GE Merkezi açılışı için düzenlenen törende, sırasıyla, Metro İstanbul Genel Müdürü Özgür Soy, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin ile İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu birer konuşma yaptı.
“BU ŞEHİR İÇİN ÇALIŞMAYI ÇOK SEVİYORUZ”
Metro İstanbul’un Esenler’deki Genel Müdürlük Kampüsü’nde düzenlenen törende konuşan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“Bugün 300’ncü projenin adı; çok kıymetli: Tram34 lansmanı, raylı sistemler ve AR-GE Merkezi’mizin açılışı. Memleketimizin gelişimini simgeleyen işler yaptığınızda daha da gururlanıyorsunuz. Özellikle bu şehrin çocuklarını, gençlerini, kadınlarını çalıştırmaya, çalışmaya, onlarla birlikte hedef yükseltmeye dönük bir süreci tariflerken daha heyecanlanıyorsunuz. İnşallah 400’üncü projeye doğru da yol alırız. Önümüzde bir süremiz daha var. Ben bu dönemi, özenli bir dönem olarak tarifliyorum. Çünkü biz, bu şehir için çalışmayı çok seviyoruz. Çok kısa süre içerisinde, inşallah ülke için de çok çalışmaktan büyük bir onur duyacağımıza inanıyorum. İBB olarak özellikle önceliğimiz, 16 milyon insanımızın hayatını kolaylaştırmak ve yaşam kalitesini yükseltmek. Bunun için çok önem verdiğimiz ve çok mesai harcadığımız, en yüksek bütçeyi de harcadığımız bölüm, İstanbul Büyükşehir Belediyemizin raylı sistemleri. Net olarak söylemek gerekirse, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük şehrinin ulaşımdaki rahatlaması, ancak raylı sistemlerin gelişmesiyle mümkün.”
“METRO ÜRETİMİNDE BÜYÜK ADIMLAR ATTIK”
“Az önce Pelin Hanım, 740 kilometreye varan 2030 vizyonumuzu sizinle paylaştı. Bu çok kıymetli bir yolculuk. Bunu başarmak zorundayız. Bunu başaramadığımız takdirde, İstanbul’un gerçekten yaşam kalitesini sürdürülebilir bir hale getirmemiz mümkün değil. Bugün, güzel başarılar elde ettiğimiz bu sürece, yeni bir başarımızı daha eklemenin keyfini yaşıyoruz. Haziran 2019’da, ‘Metroları İstanbul’da ulaşımın omurgası haline getirmek ve şehrimize daha düşük maliyet ve daha kısa sürede, çok daha fazla metro kazandırmak için yola çıkıyoruz’ demiştik. Bu yolda büyük adımlar attık. Metro, tramvay açılışlarında, inşaat süreçlerinde bir araya geldik ve gelmeye devam edeceğiz. Bugünse, bu alanda ortaya koyduğumuz vizyonun geldiği noktada, 85 milyonu gururlandıracak bir ana tanıklık ettiğimizi ifade etmek isterim. Tramvay aracımız Tram34’ün tüm tasarım ve tescil süreçlerini tamamladık. Bugün atılan imza ile de Metro A.Ş., inşallah önemli bir adımı atıyor ve üretime resmen başlıyor.”
“VİZYONUMUZUN ÜÇ AYAĞI VAR…”
“Vizyonumuzun üç ayağı var. Birincisi; İstanbul’un ihtiyacı olan, yıllarca ihmal edilmiş metro yatırımlarını bir an önce bitirmek. İkincisi; metro işletmesinin kalitesiyle birlikte, konforlu ve dakik ulaşımını sağlamak. Bu çok önemli. Çünkü insanlar kullandıkça ve keyifi yaşadıkça metroyu daha çok seviyor. Üçüncüsü ise; bu alanda, bu ortamı bir fırsata çevirerek, yerli üretimin ve yerli teknolojinin geliştirilmesine öncülük etmek. Biz, eğer şu anda dünyanın en üst seviyede metro üretimini gerçekleştiriyorsak ve tabiri caizse yerini altını, metroyla, demir ağlarla örüyorsak ve bu ihtiyacın bir de diğer ürünleri, araçları olsun, diğer unsurlarını hazırlamak sorumluluğumuz var. İnşallah şimdi de işte bu alanda, yerli üretimin ve yerli teknolojinin geliştirilmesine de öncü oluruz, hedefin ortaya koyduk.”
“DÖRT YILI 25 YILLA KIYASLIYORLARSA, ÇOK GÜZEL İŞLER BAŞARDIK DEMEKTİR”
“Dört yılda yaptıklarımızı 25 yılla kıyaslıyorlarsa, çok güzel işler başardık demektir. Bunun anlamını, bu kadar kısa sürede Metro İstanbul’u da dünya markası haline getirmek için arkadaşlarımın ortaya koyduğu vizyonel çalışma ve sonuçlarını, aldıkları belgeleri Genel Müdürümüz bizimle paylaştı. Metro İstanbul, dünyaca tanınan bir İBB markası haline gelmiştir. Daha da yukarılara tırmanacağına da yürekten inanıyorum. Bu bizim için büyük bir gurur. Tabii daha da gururlanmak için buradayız. Çünkü hem hafif metro hem de tramvay işlevine sahip kendi raylı sistem aracımızın üretimine başlıyoruz. Gerçek bir milli teknoloji ürünü olması kıymetli. Tram34’ü biz üreteceğiz. Çünkü Tram34 sahibi İBB. Tesciliyle, her şeyiyle, AR-GE Merkezi’yle, çıkan tüm patentleriyle ve sevgili yol arkadaşlarımızın emeğiyle bu mümkün oldu.”
“HER KONUDA UĞRAŞTIRDIĞIMIZ GİBİ, O KONUDA DA BİRAZ BEKLETİLDİK”
“Bizim burada bir farkımız, kamuya bir patentli ürün kazandırıyoruz. Bu kıymetli. Yani 16 milyon İstanbul’un hak sahibi olduğu bir ürünü sizlerle paylaşmış oluyoruz. Milli teknolojinin tam anlamıyla bu olduğunu da ifade etmek isterim. 2021 yılının Temmuz ayında burayı ziyaretim sırasında, çalışma arkadaşlarım bana AR-GE Merkezi’ni gezdirdiler ve buraya hararetle nasıl baktıklarını Genel Müdürümüz, Genel Müdür Yardımcımız ve diğer bütün arkadaşlar gösterdiler. O gün daha kurulum aşamasında olan bu AR-GE Merkezi, ne yazık ki bakanlıktan tescilini alamamıştı. Her konuda uğraştırdığımız gibi, o konuda da biraz bekletildik. Ama Tram34 projesi bana anlatıldığında, arkadaşlarımda o heyecanı da gördüğümde, açıkçası ben de heyecan duydum ve hemen başlamaları gerektiğini, bu konuda cesur olmaları gerektiğini kendileriyle paylaştım. Bugün hem Metro İstanbul’un hem de Raylı Sistemler Daire Başkanlığımızın o gün daha fikir aşamasında olan bir projeyi sahiplenmeleri, tüm aşamaları tamamlayarak hayata geçirmeleri çok önemli. Yani hem tasarım oluştu hem patent alındı hem sistem olgunlaştı hem müşterisi işe hazırlandı hem de ürün hazırlandı. Şimdi üretimine başlanacak. Bu kadar bir zaman diliminde bunu başarmış olmaları, kesinlikle alkışı hak ediyor. Hepsine teşekkür ediyorum.”
BEYLİKDÜZÜ METROSU TEPKİSİ: “2 YILDIR EGO, KİBİR, SİYASİ KAVRAMLAR ÜZERİNDEN ENGELLENME MESELELERİ; AYIPTIR”
“Zorluk, engelleme, çıkarılma vesaire gibi hususlar… Beylikdüzü metrosuyla ilgili 2 yıldır benim özenli verdiğim bir uğraş… Beylikdüzü’nde metronun hikayesi, bende ta 2002’ye gidiyor. Bu hikaye değil, doğru. Gözlerimle şahit olduğum, bir iş insanı ve o bölgede yaşayan birisi olarak, 2004 yerel seçimlerinin seçim vaadi Beylikdüzü Metrosu. 2003’te de o projenin, istasyonlarının yapılması planlanan yerlerin başka bir devlet kurumundan İBB’ye kullanımının devrine, imzasına şahit oldum. Bir kulübün spor yöneticisiydim. Yine üst düzey bir yetkiliyle bir yere giderken, yanımda Beylikdüzü dosyası görünce, sordum. Beni Allah, hep böyle tesadüfem ileride bana lazım olacak şeylerle karşılaştırır. Onun için kendi bahtıma inanırım yani. 2003’te, gözümün önünde imzaladığı iş. Sene geldi 2023. 20 sene. İşte bu kısıtlar, bunları konuşmak lazım. 20 sene. O gün Beylikdüzü ve civarı 1-1,5 milyon vardı, yoktu; şimdi 3 milyona yakın bir nüfusu ilgilendiren bir meseleden bahsediyoruz. Ve yazık, 2 yıldır ego, kibir, siyasi kavramlar üzerinden engellenme meseleleri… Ayıptır. Bunun partisi olmaz. Millet zarar görüyor.”
“36 SENEDE TAHSİL ETTİKLERİ PARAYI BİZDEN 10 AYDA ALDILAR”
“Daha geçen, karşıda Sabiha Gökçen’e bağlantı hattı olan, bakanlığın yaptığı hattın parasını bizden 10 ayda alıyorlar. Hani geçen açtılar ya, biz teşekkür ettik kendilerine. Peki bu mevzuat neydi daha önce? 36 senede devlet, kesintiyle bunun parasını alıyordu, 36 senede. ’36 sene çok, bunu 20 seneye bağlayalım’ değil. Neymiş efendim? Ekrem İmamoğlu ya da CHP’li bir Belediye Başkanı görevde. Bana 10 ayda parasını keseceğiniz garantiyi verin, o 740 kilometreyi 4 senede hepsini bitirmezsem namerdim. Ayıptır. Yani devlet, devletin kurumuna böyle bir zulüm yapar mı? İstanbullunun parası. Yani buradan parayı Hazine yolluyor. Oradan hemen alıp, bu tarafa aktarıyor vesaire. Bakanlık da çıkıyor işte bir şeyler… Bunlar boş işler. Bunlar bitmesi lazım artık. Memleket yoruldu be kardeşim. Nedir bu ya? İstanbul Büyükşehir Belediyesi kimin? 16 milyon insanın. Ekrem İmamoğlu kim? Vatanın bir evladı. Burada oturanlar kim? Vatanın diğer evlatları. Hep beraber. Onlar da öyle. Bu yarış, bu didişme nedir? Akıl alır gibi değil.”
“ONLARLA AYNI DÜŞÜNMEYEN OLUYOR ‘VATAN HAİNİ’; GARİP BİR DURUM”
“Suat Bey söylüyor; vagonlar 4 aydır komisyonda bekliyor. Tarık Bey biliyor. Ayıptır. Vagon alacağız, komisyonda bekliyor. Bazen danışıklı dövüş yapıyorlar. Bir bakıyorsun oy birliğiyle geçiyor. ‘Tamam’ diyoruz, ‘Bu iş olacak.’ Ama gidiyor Cumhurbaşkanlığında, otobüs alımı gibi 3 sene bekliyor, hala sonuç yok. Bu nedir? Vallahi böyle bir şey yok. Siyasi didişme bazen olur. Bunu anlarım. Ama bunun bir limiti vardır. Bu kadar olmaz. Zaten limiti aştılar artık. Onlarla aynı düşünmeyen oluyor vatan haini. Garip bir durum, akıl tutulması. Hiçbir vatan evladına bunu anlatamayız. Bu boş işlerle uğraşmayı bırakalım. Herkesin derdi, bu memleketin gelişimi olmalı. Ve bu gelişim, bir mucize değil. Buradaki insanların emeği. Başka yerde, başka insanların emeği. Başka bir şey yapıyordur. Uçak yapıyordur. Başka bir şey yapıyordur. Yapsın. Daha fazlasını yapsın. Bu memlekete emanet artık. Bak biz ne diyoruz? Milletin bu. A partisinin, B partisinin değil; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin projesi. Geçmişten bugüne çalışan insanların emeği kardeşim. Metro İstanbul 34 yaşında.”
“HER İŞİMİ EMANET ETMEK İÇİN ÇIRPINIYORUM”
“Kendisini bir mucizeymiş gibi anlatan bir akla, asla itibar etmeyin. Mucize, her insanın kendisidir. Çünkü o insan, Yaradan’ın mucizesidir. ‘Ben gidersem memleket veleddalin amin…’ Hadi oradan ya. Böyle bir şey olur mu? Ben, çocuğumun hızına yetişemiyorum. 24 yaşındaki oğlumun hızına yetişemiyorum. 17 yaşındaki oğluma ya da 12 yaşındaki kızıma hiç yetişemiyorum. Sizler de öylesinizdir. Ben, çocuklarına güvenen bir ailede yetiştim. İşimi bana 21 yaşında babam emanet etti. Ben de her işimi emanet etmek için çırpınıyorum. Her görevim, her işim, her ticaretim, hayatım öyle geçti. Çünkü insanıma güveniyorum ya. 2 kere 2, 4. Bu memleketin 86 milyon insanına güvenen bir akla ihtiyaç var. Bunu unutmayın. Önümüzdeki en vahim engel budur. ‘Ben gidersem ortalık duman olacak!’ Ben gidersem diye bir şey olur mu? Faniyiz öyle değil mi? Sevgili dostlar, şuradan şuraya çıktığımızda, hayatın bitip bitmeyeceğiyle ilgili bir garantisi olan var mı burada. Allah muhafaza, bu -haşa- şirk koşmak demektir. Gerçekten akıl almaz işler bunlar. Bunları aşmamız lazım. Vallahi partisi yok. Anlatamayız gelecek nesle siyasetin gündemini. Yarın gülerler bize. Çocuklarımız bize gülüyor zaten. Onun için editler, meditler görüyoruz, uyduruyorlar, dalga, dümen; bizimle bayağı bir matrak geçiyorlar yani. Bayılıyorum onlara. Bir fırsatı versek onlara, uçuracaklar bizi. İşte fırsatı verdiğimiz sevgili yol arkadaşlarımız ürettiler, önümüze koydular. Alıcı burada, satıcı burada. Ne güzel iş birliği. At imzayı, işini yapsın. İşi alkışlayalım, işi, kişiyi değil.”
“ANLATSAM İÇİNDE VALİ VAR, BAKAN VAR, KAYMAKAM VAR, BELEDİYE BAŞKANI VAR, CUMHURBAŞKANI VAR; UTANIYORUM, NASIL ANLATAYIM?”
“Ben sadece sürecin bir aktörüyüm. İBB Başkanıyım. Konumum ne olursa, sürecin bir aktörüyüm. Ama iş kalıcıdır. Kurum kalıcıdır. Kurallar kalıcıdır. Bunları güçlendirelim. Onları alkışlayalım. Onları alkışlarsak, o insanlar, o üretimin içinde elini veren, alın terini akıtan, zihnini, fikrini o işe katan herkes, o alkışın bir parçası. Beni alkışlarsanız, kibir olur bu ya, kibir. ‘Her şeyi bilirim.’ Hadi oradan ya. Benim bildiğimin sınırı belli. Ama şunu iyi biliyorum ve iddia ediyorum: Bugün 16 milyona, yarın 86 milyona güvenmeyi iyi biliyorum. Onun için bu dönemi bitirmek lazım. Bir avuç insan… Birilerinin zengin olması falan… Duyduğunuz hikayeler… Pandora’nın Kutusu gibi. Utanıyorum ben. Siyaseten bundan mutluluk duymam mümkün değil yani. Duyduğum işler… O duyduğum işleri de ben yıllardır duyuyorum bu arada. Bir de yaşıyorum. Siyasetin içindeyim. 10 yıldır da yaşıyorum. Benim başıma gelenleri anlatabilsem… Utanıyorum anlatmaya. Çünkü anlatsam içinde vali var, bakan var, kaymakam var, belediye başkanı var, Cumhurbaşkanı var, herkes var. Utanıyorum; nasıl anlatayım? Benim Cumhurbaşkanım kardeşim. Aynı fikirde olmasam da millet seçti. Benim valim, benim bakanım. Utanıyorum onlarla yaşadığım diyaloglara. Nasıl anlatayım? Ben Erzurum’a gideceğim diye bir belediye başkanı, 50 tane otobüsü meydana çekiyor. Benim 1000 yıl düşünsem aklıma gelmez. Böyle bir akıl.
“BU DÖNEMİN BİTMESİ ŞART”
“O bakımdan bu dönemin bitmesi şart. Cumhuriyetin tüm kurumlarının kol kola girmesi lazım. 15 Mayıs’tan sonra bunu başarmamız lazım. Bakanlığıyla, belediyesiyle, devletin tüm imkanlarıyla… Ülke çıkarları için, milletin faydası için, sanayi ve teknolojiyi geliştirmek için, savunma sanayi, raylı sistemler, otomotiv, robotik, havacılık, uzay teknolojileri hiç fark etmez… Ayağa kaldırmak için kol kola girmemiz lazım. Bunların hiçbirisi, bir partiyle ilişkili bir şey değildir. Sanki biz, 2002’den önce düşünmeyen zombilerdik. İşte 34 sene diyoruz. 89’da. Hatta onun öncesi de var. Sayın Dalan vardı. Sonra Sayın Sözen vardı. 34 sene diyoruz. Sonra Erdoğan vardı. Sonra işte Sayın Gürtuna geldi. Merhum Topbaş… Hepsini çöpe mi atalım ya? Kaldı ki onlar belediye başkanı. Başka insanlar vardı. Onlardan bir tanesi, solumdakini beyefendiye sordum. 16 senedir burada. Allah razı olsun. İnşallah nice seneler çalışsın. Daha yeni girenler vardır. Daha eskileri vardır. Budur yani. Benim insanım kardeşim. Başka bir duygum yok benim. Ve bu olmalı. Onun için fark etmez. Bütün bunları çalıştıracağız. Bir avuç insan için ya da bir partiyi övmek için ya da bir kişiyi övmek için değil; bu teknoloji atılımlarını bu memleketin gençleri için çalıştıracağız.”
“GENÇLERİMİZ, ÜLKELERİYLE GURUR DUYSUNLAR VE BURADA HAYAL KURMAYA DEVAM ETSİNLER”
“Sabah önemli bir iş dünyası toplantısındayım. Dijital dönüşüme devletin harcadığı bütçe yüzde 1 bile değil. Bütçenin binde 3’ü. Bunu söyleyen, bu teknoloji dünyasının en önemli sektörlerinin başındaki kişi. Dünyada, örneğin Meksika, yüzde 4 teknoloji gelişimine ayırdığı bütçe. Yani bizim neredeyse 10 katı. Neyle övünüyoruz biz? Onun için ayrıcalıklı insanlar yaratmak değil, bu milletin gençleri için yapmak. Gençlerimiz, ülkeleriyle gurur duysunlar ve burada hayal kurmaya devam etsinler. O bakımdan bugün eğer ülke dışına, özellikle iyi yetişmiş insanlarımız göç ediyorsa, buna bakıp sorgulamamız lazım, ‘Nerede hata yapıyoruz’ diye. Çünkü burada değer görmediklerini düşünüyorlar. Sebebi bu. ‘Biz değer görmüyoruz. Burada bir gelecek görmüyoruz. Bilim ve teknoloji alanında burada geleceği yakalayamam’ diyor gençlerimiz. Ülke, bilimin ve teknolojinin ışığında aydınlanmak zorunda. Bugün burada, gerçekten bu hayali gerçekleştirdiği için emek veren herkese yürekten teşekkür ediyorum.”
“HERKES OYUNU KULLANIRKEN ÇOCUKLARINA SORSUN”
“15 Mayıs, herkesin evinde, yuvasında başka bir pencere aralasın. Işığı bol, insanların aklına, fikrine, zikrine kıymet veren, bilgisine hürmet eden, her insanı insan olduğu için seven, her insanın bir mucize olduğunu kabul eden Yaradan’dan ötürü ve her insana o anlamda saygı duyan bir süreci var edelim inşallah. Gerçekten buna muhtacız. 86 milyon insanımız buna muhtaç. Çok büyük bir mutluluğa, huzura gebe bir dönemdeyiz. Lütfen bunu bilin. Bu bir kişi meselesi değil. ‘A kişisi gidecek. B kişisi gelecek’ meselesi değil. Bu bir anlayış meselesi. Bunu lütfen idrak edelim. Bir anlayış, bizi çökertti birçok konuda. Şu an görünmeyen çökertmeler var. Onlar ortaya çıkacak. Görünmeyen çok daha bedeller önümüze gelecek. Bunların hepsini hep birlikte aşacağız. Büyük bir seferberlik sürecini yaratacağız. Lütfen hassas olalım. Lütfen dikkatli olalım. Kimse oyunu kullanırken, özellikle belli bir yaş üstü insanlar, kendisi için oy kullanmasın. Çocukları için kullansınlar. 10 yaşında, 15 yaşındaki çocukların ne düşündüklerini samimi olarak sorsunlar. Ve onları anlamaya çalışsınlar. Ne bekliyorlar gelecekten? Kendilerini dinleyen ve onlara kıymet veren bir süreç mi? Yoksa her gün talimat veren, parmak sallayan, kötü söz söyleyen bir süreç mi? Bu bağlamda Allah yolumuzu açık etsin. İnşallah her şey çok güzel olsun.”
METRO İSTANBUL GENEL MÜDÜRÜ SOY: “18 HATTA, 214 İSTASYONDA, 214 KİLOMETREYLE HİZMET VERİYORUZ”
‘Aynı anda 10 metro diyoruz’ ama aslında 12 tane şantiyeyle başladık” diyen Metro İstanbul Genel Müdür Soy da “4 tanesini Başkanımızın önderliğinde tamamladık. 8 tanesi için de var gücümüzle çalışıyoruz. 2021 yılının Şubat ayında ben göreve başladım. Başladığımda 13 hatta, 158 istasyonda, 154 kilometre ile hizmet veriyorduk. Bir günde en fazla 2,2-2,3 üç milyon yolcu taşıyabiliyorduk. Bugün; 18 hatta, 214 istasyonda, 214 kilometreyle hizmet veriyoruz. 2022 yılının Ekim ayında, 2 milyon 869 bin yolcu taşıdık. İnşallah bu rekorumuzu, çok yakın zamanda 3 milyonla yenileyeceğiz ve 3 milyon yolcuyu da hep beraber kutlayacağız. Dünya metrolarında yolcu sayılarının azaldığı bir dönemde, Avrupa’nın yolcu sayısı en çok artan metrosu olduk. Metro İstanbul, çok büyük ve çok güçlü bir kuruluş. Türkiye’de raylı sistemleriyle seyahat eden her 2 yolcudan birini, Metro İstanbul taşıyor. Ve tüm diğer şehir içi raylı sistemlerin toplamından daha büyük Metro İstanbul. Sayın Başkanımızın liderliğinde, çok yakın bir gelecekte Paris’i geçerek, Avrupa’nın en büyük üçüncü metrosu olacağız” bilgilerini paylaştı.
“SANAYİ BAKANLIĞI’NDAN RESMİ TESCİL BELGEMİZİ ANCAK BİRKAÇ AY ÖNCE ALABİLDİK”
“Bugün burada, bu çalışmaların vücuda getirdiği AR-GE Merkezi’mizin resmi açılışını yapmak üzere toplandık” diyen Soy, “AR-GE Merkezi’mizin çalışmaları, yaklaşık 3,5 yıl önce başladı. Ama Sanayi Bakanlığı’ndan resmi tescil belgemizi ancak birkaç ay önce alabildik. Bu tesis, yeni teknolojiyi geliştirmek amacıyla kurulmuş bir merkez. Ama sadece Metro İstanbul için değil, tüm yerli üreticilere açık bir ürün ve teknoloji geliştirme platformu. Biz diyoruz ki, ‘Gelin buraya, burada yerli teknolojileri hep beraber geliştirelim.” Burada şu anda bazı tedarikçilerimiz bizimle beraber. Hep beraber yerli teknolojileri geliştirip, yerli üretimi arttırmak için birlikte çalışalım. Genç mühendisler de kurdukları hayalleri burada gerçekleştirebilsinler” şeklinde konuştu.
“TRAM34; 24 METRE UZUNLUĞUNDA, 2,65 METRE GENİŞLİĞİNDE, 216 YOLCUYA HİZMET VEREBİLİYOR”
Tram34’le ilgili bilgiler paylaşan soy, “Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, 34 adet raylı sistem aracının üretimi için gerekli tasarım ve mühendislik çalışmaları tamamlandı. Onay süreçlerinden geçildi. Bugün üretim sözleşmesini imzalamak için bir araya geldik. Türkiye’de yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve yerli üretimin desteklenmesi amacıyla, 2011 yılından beri yürürlükte olan ve bugüne kadar özellikle savunma sanayinde uygulama alanı bulan ‘Sanayi İş Birliği Programı’ kapsamındaki ilk raylı sistem projesini hayata geçirmek bize nasip oldu. Ve yine ne mutlu bize ki, burada tasarımı gördüğünüz aracı üreterek, İstanbul’a kazandıracağız. Şimdi sizleri Tram34’de tanıştırmak isterim. 24 metre uzunluğunda, 2,65 metre genişliğinde aracımız. 216 yolcuya hizmet verebiliyor aynı anda. Hafif metro aracı olarak tasarlanan İstanbul’un yeni yüzü. İşletme hızında 40 kilometre, maksimum hızla 80 kilometreye kadar çıkabiliyor. Bu özelliği ile hem tramvay hatlarında hem de hafif metro hatlarında kullanıma uygun. Yüzde 6 rampa eğimlerini tırmanabiliyor. Bu kabiliyetiyle de benzerleri arasında öne çıkmakta. Yeni nesil İstanbul aracımız Tram34’ün fikri ve sınai mülkiyet hakları, tamamen Metro İstanbul’a ait olup, Türkiye’de, yüzde 100 Türk mühendisler ve teknisyenler tarafından seri üretime uygun olarak tasarlandı. Evet. Fikri ve sınai hakların bir kamuya ait olması çok önemli. Onun altını çiziyorum. Tram34, ilk etapta T4 Topkapı-Mescidi Selam Tramvay Hattı’nda kullanılacak” ifadelerini kullandı.
ÖNCE İMZALAR ATILDI, SONRA AR-GE MERKEZİ AÇILDI
Konuşmaların ardından; İBB Genel Sekreter Yardımcısı Pelin Alpkökin ve Raylı Sistemler Daire Başkanı Ceyhun Avşar ile Metro İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Fatih Gültekin ve Metro İstanbul Genel Müdür Özgür Soy, İmamoğlu’nun şahitliğinde Tram34’ün üretim sürecini başlatan imzaları attı. İmamoğlu ve beraberindeki heyet, imza töreninin ardından Metro İstanbul AR-GE Merkezi’nin açılışını gerçekleştirdi.
sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.