Mirgün Cabas’ın her hafta canlı yayında gündemin önemli konularını araştırmacı yazar Bekir Ağırdır ve gazeteci Özlem Akarsu Çelik eşliğinde tartışmaya açtığı “Ya Sonra?”, “Bir Seçim Yaklaşıyor” isimli yeni bölümüyle ekrandaydı. Her hafta alanında uzman isimleri ağırlayan programın bu bölümdeki konuğu sosyolog ve yazar Can Kozanoğlu’ydu. Programda iktidarın seçim sürecinde yürüteceği stratejiler, depremin seçmenin kararına nasıl etki edeceği, HDP’nin alacağı pozisyon ve OHAL’in seçim sürecine etkileri gibi başlıklar konuşuldu.

“Orada kim benim yarama merhem olacak?”

Özlem Akarsu Çelik, depremden sonraki zor tabloda seçim için 14 Mayıs tarihinin seçilmesine yönelik şu yorumu yaptı: “Bu tip büyük afetler, iktidar başarısız olsa dahi, her zaman iktidarın yıprandığı anlamına gelmez. Çünkü insanlar taze taze, ‘Orada kim benim yarama merhem olacak? Devlet ve devleti yönetenler’ deyip iktidara destek de açıklayabilir.”

“Erdoğan, Soma’dakine benzer bir tablo olacağını bildiği için erken tarihte yapmak istiyor”

Çelik seçim tarihini ise şu şekilde yorumladı: “Evet, iktidar ilk kritik aşamada liyakatsiz kadrolarla başarısız oldu ama şu anda AKP teşkilatlarının tüm gücüyle deprem bölgesinde olduğunu biliyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan çok tecrübeli bir siyasetçi, hiç hafife alınacak bir siyasetçi değil. Soma bunun çok mikro bir örneğiydi. Soma’dan sonra hatırlayın; AKP seçim sandıklarından yine birinci parti çıkınca kimileri şaşırdı, kimileri kaba bir şekilde seçmeni suçladı. Çünkü doğru bir siyasi okuma yapamadılar. Burada da benzer bir tablo olacağını bildiği için Cumhurbaşkanı seçimi erken bir tarihte yapmak istiyor. Çünkü birkaç ay sonra yaraları sarmak daha zorlaşabilir.”

Durum değerlendirmesi yapan sosyolog ve yazar Can Kozanoğlu, “Deprem üzerinden konuşmak tatsız bir durum ama Kılıçdaroğlu depremde sorumluluk ve vicdan sahibi olumlu bir figür olarak göründü” yorumunda bulundu.

“Türkiye’de 2010’dan beri seçim değil, ‘kimlik sayımı’ yapıyoruz”

Bekir Ağırdır: “Türkiye için bir tarihi fırsat alanı var. Biz 2010 yılından beri seçim yapmıyoruz, bir ‘kimlik sayımı’ yapıyoruz. Sadece o gün üşenmeyip sandığa gidenlere göre, katılım oranına göre, geçersiz oy oranına göre değişiyor ama üç aşağı beş yukarı sayılar belli. Buna da kutuplaşma diyoruz, kimliklere sıkışma diyoruz.”

2018’den beri süregelen dönemi işaret eden Ağırdır, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hanenin dirliği düzenliği, hanenin eğitim ihtiyacı, sağlık ihtiyacı ve güvenlik ihtiyacı bozuldu. Ekonomik sebepler diye başladı, pandemi diye devam etti, şimdi depremle darmaduman oldu. Buradaki gerçek hararet o kadar yüksek ki kimliklere olan sadakatten daha baskın hale geldi. Sınıfsal olan gerilim daha yüksek şu anda. Bu bir avantaj.”

“Sonucu belirleyecek en önemli şeylerden biri seçime katılma oranı olacak”

Ağırdır, iktidarın seçime giden dönemde yapamadıklarına değil, yaptıklarına odaklanacağını ve siyasi alanı daha da daraltmaya çalışacağını ifade etti ve “İktidar şu ana kadar bir biçimde AK Parti’ye oy vermiş insanları yeniden etrafına toplamaya çalışıyor. Gençlerin yüzde 80’inin oyunu alamıyor olduklarını bildiklerini sanıyorum. Ama o yüzde 80’in muhalefete de gitmemesi için bütün bu baskı ortamı. Ya da seçimi protesto etmesi için birtakım ince politikalar geliştirebilirler. Sonucu belirleyecek en önemli şeylerden biri seçime katılma oranı olacak. Seçime katılma oranının 80’in altına doğru indiği her puan da iktidar lehine çalışır” şeklinde konuştu.


sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir yanıt yazın